- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Mossad Husilere Böyle Sızdı!
Haber:
Güvenlik ve askeri kaynaklar, Husi milislerin Sana'a havaalanında 12 kişiyi tutukladığını ve Mossad adına casusluk yaptıkları suçlamasıyla onları Güvenlik ve İstihbarat Servisi'nin gözaltı merkezlerine götürdüğünü söyledi.
Kaynaklar, tutuklanan kişilerin cephelerde ikinci ve üçüncü saflarda komutanlar olarak görev yapan saha milisleri unsurlarından oldukları ve onlardan bazılarının da daha öncesinde yani Husi darbesinden önce Saada'da Yemen ordusuna karşı isyan savaşlarına katıldıkları eklemesinde bulundu.
Kaynaklar, tutuklanan kişilerin Irak ve İran'dan ayrı ayrı seyahat ederek Ürdün üzerinden geri döndüklerini ve Husi Güvenlik ve İstihbarat Servisi’ne götürüldüklerini ve Mossad adına çalışma suçlamasıyla karşı karşıya kaldıklarını belirtti. (El-Ayn News)
Yorum:
Burada asıl soru şudur; Mossad Husilere sızmayı nasıl başardı? Bunu açıklamak için şöyle diyebiliriz; İran istihbarat servisi “SAVAK” 1956 yılında, Muhammed Rıza Pehlevi'nin günlerinde, yani 1953 yılında Başbakanı Muhammed Musaddık'ın devrilmesinden sonra, onun tabiilerini takip etmek, onları yargılamak, onu bir buçuk yıl boyunca hapsetmek ve “Muhammed Rıza Pehlevi'ye birden fazla kez suikast girişiminde bulunan ve ona ateş açan” müttefiki İran'daki komünist Tudeh Partisi’ni takip etmek ve Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra İran'dan koparılan Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti üzerinden gelen Rus silahlarına el koymak üzere kurulmuştur.
Nitekim ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) ve Yahudi varlığı dış istihbarat servisi Mossad, İran istihbarat servisi SAVAK'ı kurmakla görevlendirildi! Onun başına Amerika'nın dostu olan General Teymur Bahtiyar Esfandiyari getirildi. İran’daki Mossad uzmanlarının sayısı 1976’da 500’e ulaşmış, SAVAK’ın tüm birimlerine dağıtılmış ve SAVAK subayları, İtirafta bulundurmak için soruşturma, sorgulama ve işkence üslupları üzerinde Yahudi varlığında eğitim almıştır. SAVAK’ın bütçesi 310 milyon Dolar olup her yıl artmaktadır.
SAVAK servisi, tüm devlet kurumlarına, tüm siyasi örgütlere ve İran’daki ve yurtdışındaki yaşam tesislerine sızmıştır; zira onların diplomatik misyonlarında, büyükelçiliklerinde, öğrenci misyonlarında, öğrenci örgütlerinde ve hatta devlet dairelerinde bile varlığını sürdürmektedir. Servis, dinleme cihazları aracılığıyla izlemek ve casusluk yapmak, bireyleri gözaltına almak ve onları sorgulamak için İran şehirlerinin mahallelerinde onlarca bina ve yerlere sahiptir. Hatta İran’daki gazete ve medyayı bile izlemektedir.
1979yılından sonra Tahran, SAVAK servisine hiçbir şey yapamaz hale gelmiş ve onun çalışanlarını takip etmesi zorlaşmıştır. Sadece servisin adı, SAVAK'tan SAVAMA’ya değiştirilmiştir. Servisin başkanlığına art arda eski SAVAK subayları getirilmiştir. Bundan dolayı Mossad’ın en büyük sızması SAVAMA servisinde meydana gelmiştir; nitekim Eski İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın CNN Türk’e verdiği röportajda söylediğine göre, Mossad’ın ülkedeki faaliyetleriyle mücadele eden Gizli Servis biriminin başkanı ve 20 çalışanı deşifre olduktan sonra İran'dan Yahudi varlığına kaçmayı başarmıştır. Ona göre bu ajanlar, Yahudi varlığına hassas bilgiler sağlıyorlardı ve İran'ın arşivlerinden yaklaşık 55.000 belge ve onlarca CD çalarak Nisan 2018’de Binyamin Netanyahu’nun bizzat duyurduğu İran'ın nükleer programına sızma operasyonu da dahil olmak üzere İran içindeki bir dizi önemli istihbarat operasyonlarından sorumluydular. Ayrıca en önde gelen nükleer bilimci Muhsin Fahrizade, Kasım 2020'de yapay zeka ve uydu kontrollü bir makineli tüfekle suikasta uğramıştır.
Yine İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile birlikte bir hidroelektrik barajının açılışına katıldıktan sonra suikasta uğradı. Sonra İsmail Haniye'nin Temmuz 2024’te Tahran'ın kalbinde suikasta uğraması, binlerce çağrı cihazının patlatılması operasyonu ve Fuat Şükrü, Hasan Nasrallah, parti liderleri ve Haşim Safiyuddin’in öldürülmesi Mossad tarafından yapıldığına işaret etmektedir.
Mossad’ın İran’daki silahları, Tahran ile Yahudi varlığı arasında 1979'dan sonra kesintiye uğramayan ticari alışveriş sürecini kolaylaştırmış, Yahudi varlığı Amerikan mallarının İran’a geçişi için bir köprü olarak kullanılmış ve Tahran’ın Yahudi varlığından silah ve teçhizat, özellikle de Irak'la olan savaşında değeri 2,5 milyar Dolara ulaşan “İrangate” davası olarak bilinen ABD yapımı uçak yedek parçaları ve Yahudi varlığının İran'daki Devrim Komiteleri üyeleri tarafından taşınan “Uzi” makineli tüfekleri talep etmesiyle askeri alana doğru evrilmiştir.
Irak’a gelince; Amerika’nın ona yönelik işgalinin ilk gününden itibaren Mossad'ın eli oradaydı ve Babil’in üç parçaya bölüneceği yönünde Tevrat’taki kehanetin sahibi Yahudi varlığıdır. Amerika 2003 yılında Irak'ı işgal ettiğinden bu yana Mossad’ın İran’dan gelen adamlarıyla çarpışan Mossad’ın elini serbest bırakmıştır. Ayrıca Yahudi varlığının Kürt liderler Celaleddin Talabani ve Mesud Barzani ile uzun süredir devam eden ilişkileri vardır.
Böylece Mossad'ın başta İran'dan Irak, Lübnan ve Yemen'deki diğer evlatlarının arasına sızması kolaylaşmıştır. Özellikle de İran'ın Müslüman ülkelerdeki askeri saldırı operasyonlarına ve bu ülkelerdeki istihbarat servislerine katılmak için gitmektedirler.
Ortadoğu’da meydana gelenler Hilafetin yıkılmasından ve onun küresel siyaset sahnesinden kaybolmasından sonra gerçekleşmiş, sömürgeci Batılı ülkeler Ortadoğu’yu harap etmiş ve halkına korkunç eziyetler yaşatmıştır; bu yüzden Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafet Devleti olmadıkça Ortadoğu geri dönmeyecektir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Müh. Şefik Hamis – Yemen