- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Suriye İkilemi: Bilişsel Uyumsuzluk ve Gerçek Umut Arasında!
Haber:
14 yıllık savaş ve baskının ardından Suriye, Beşar Esad’ın devrilmesi ve Şam'ın Colani liderliğindeki muhalif güçler tarafından ele geçirilmesiyle değişime hazır görünüyor. Ancak parlak bir geleceğe dair umutlar, BM’nin 2254 sayılı kararı gibi Batı destekli laik çerçeve altında Suriye'nin gidişatını yönlendiren ABD ve Türkiye gibi dış güçlerin güçlü nüfuzu nedeniyle azalıyor. Bu da, yabancının hegemonyasını reddetmeden ve İslami ilkelere öncelik vermeden gerçek bir umudun olup olamayacağı konusunda önemli soruları gündeme getiriyor.
Yorum:
Bu gelişmeler bizi, gerçek umudun doğası ve Suriye’nin yaşadığı mevcut çıkmazındaki bilişsel uyumsuzluğun rolü üzerinde düşünmeye zorluyor.
Bilişsel uyumsuzluk, birbiriyle çelişen inançlar veya eylemler çatıştığında ortaya çıkan iç gerilime işaret etmektedir. Bu ise, İslam'la daha iyi bir gelecek umarlarken aynı zamanda laik ve demokratik devletin devam etmesinin yanı sıra Amerika ve BM’nin 2254 sayılı kararı gibi Batılı güçlerin baskın olmaya devam etmesini kabul eden kişilerde açıkça görülmektedir. Bu karar, Suriye’nin laik bir devlet olarak kalması gerektiğini teyit ediyor ve bu da esas olarak ülkeyi yıllardır kontrol eden sömürgeci aktörlerin nüfuzlarını sürdürmelerini sağlıyor. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın Ürdün’de kısa süre önce düzenlenen bir toplantı sırasında sarf ettiği sözler de bunu teyit etmektedir. Blinken, Suriye için kapsayıcı ve demokratik bir geleceğin önemini vurgulayarak ABD ve müttefiklerinin hegemonyasına dikkat çekmiştir. Ayrıca görünen o ki suçlu Beşar'ın rejimi ön kapıdan çıkıp başka bir biçimde arka kapıdan geri dönmüştür.
Bu bilişsel uyumsuzluk, birçok kişinin Colani’nin projesine dürüst eleştiriler getirmeden onu benimsemesine yol açıyor. İslami yönetim yerine laik bir modeli seçmek ve dış güçlere bel bağlamak arasındaki bariz uzlaşmaya rağmen bu desteği, diğer hususların yanı sıra umutla ilişkilendiriyorlar. Bu ise İslami ilkeleri ilk sıraya koymadan daha iyi bir geleceğin gerçekleşebileceği yanılsamasını devam ettiriyor.
İslam'da umut zaruri olup İslam akidesiyle derinden bağlantılıdır ancak aynı zamanda birtakım şartlarla sınırlandırılmıştır. Nitekim gerçek umut, İslami ilkeleri desteklemek için tüm çabaları yerine getirmekle birlikte harekete geçmeyi ve Allah Subhanehu ve Teala'ya güvenmeyi gerektirir. Bu yüzden bu şartları yerine getirmeden, örneğin Batı hegemonyası altında laik ve demokratik bir devleti kabul etmek bir yanılsamadır. Bu da zafere değil, aynı sömürgeci yapılara boyun eğmeye devam etmeye yol açar.
Suriye’deki mevcut durum, gerçek umudun sadece bir değişim arzusu değil, aksine aynı zamanda bu değişimi İslami değerlerle uyumlu hale getirmek için hazırlıklı olmak gerektiğini de kanıtlamaktadır. Bu da Suriye’deki Müslümanların Batılı güçlere boyun eğmemeleri, aksine bunun yerine İslam ile yönetilen bir toplum arayışında olmaları gerektiği anlamına gelmektedir.
Suriye halkı gerçekten çok büyük fedakarlıklar yapmıştır. Şimdi bir sonraki adımı atma zamanıdır. Bu da dış güçlerin hegemonyasını reddetmek ve İslami çözümden başka bir şey talep etmemek için kolektif bir çabayı gerektirmektedir.
ABD ve diğer küresel güçlerin Suriye gibi ülkelerin geleceğini dikte etmeye devam ettiği bir dünyada, gerçek umudun onların şartlarını kabul etmekte değil de, Allah Subhanehu ve Teala'ya güvenmekte ve O'nun direktiflerine göre hareket etmekte yattığının bilincinde olmak gerekir. İşte ancak o zaman Suriye gerçek zafere ve halkının fedakarlıklarını onurlandıracak bir geleceğe ulaşabilir.
Suriye’deki olaylar, bilişsel uyumsuzluğun ve umut yanılsamalarının ümmeti nasıl yanıltabildiğine dair acı ama öğretici bir örnek teşkil etmektedir. Bu yüzden bu dersleri içselleştirmek ve gerçek umudun sadece soyut bir arzu değil, İslami ilkeler doğrultusunda somut bir çaba sarfetmek olduğunu anlamak çok önemlidir. Colani’nin projesini sorgulamadan benimseyen mevcut eğilim, kökleri İslami şartlara dayanmayan bir umudun tehlikelerine işaret etmektedir. Şimdi Suriye halkı, dış güçlere boyun eğmeyen, ancak tamamen İslam’a bağlı bir yol seçerek bu umudu gerçeğe dönüştürme fırsatına sahiptir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Okay Pala