- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Suçları Tüm Dünyanın Önünde İfşa Olmasına Rağmen... İran'ın Yöneticileri Hala Şam'ı Tehdit Ediyorlar!
Haber:
İran Düzenin Yararını Teşhis Konseyi üyesi Muhsin Rezai, 25/12/2024 tarihinde X platformunda şunları söyledi; “Direnişçi Suriye gençleri ve halkı işgal, dış saldırganlık ve iç istila karşısında sessiz kalmayacaktır.Bir yıldan kısa bir süre içinde direniş, bölgedeki kötü niyetli ve yanıltıcı Siyonist ve Amerikan projesine ve bu projeye aldananlara karşı yeni elbisesiyle geri dönecektir.”İran rejiminin lideri Ali Hamaney, 22/12/2024 tarihinde Tahran’da yaptığı bir konuşma sırasında şöyle bir açıklamada bulundu: “Suriyeli gençlerin artık kaybedecek bir şeyleri kalmadı; çünkü Suriye’deki tüm hayatları güvenli değil; bu nedenle bu kaosu planlayanlara ve uygulayanlara karşı güçlü ve kararlı bir duruş sergilemelidir.” Ve şöyle ekledi: “Amerika'nın ülkeleri kontrol etme programları şu iki şeyden birine bağlıdır: Ya despotluk yaratmak ya da kaos ve kargaşa yaymak. Suriye’de kaos çıkardılar ve şimdilik bir zafer elde ettiklerini düşünüyorlar.”
Yorum:
Tüm küstahlığı ve utanmazlığı ile İran’ın yöneticileri, çocuklara işkence eden, namusları çiğneyen ve sarin gazı katliamlarının, ölüm ve yıkım varillerinin, Sednaya mezbahalarının, güvenlik şubelerinin, toplu mezarların ve Captagon endüstrisinin sahibi Beşar rejiminin çöküşünden dolayı hala üzüntü duyuyorlar... Aksine onlar, her şeyin eski haline geri döneceği konusunda Şam halkını tehdit ediyorlar. İran'ın yöneticileri öncelikle Allah’a tövbe etmeli ve Amerika'nın ajanı Beşar'ı ve onun suç rejiminin idare ettiği cinayet, işkence, yıkım ve namusların ihlali mekanizmasını pekiştirerek Amerika'ya 13 yıl boyunca hizmet ettiklerinden dolayı Şam halkından ve İslam ümmetinden özür dilemelidir.
İran’ın yöneticileri, onlarca yıllık iktidarları boyunca din kisvesine bürünmüş milliyetçiler olduklarını kanıtlamışlardır.Ümmet, 1924 yılında Hilafetin yıkılmasının ardından İslam'a karşı savaşan ve Müslümanlara zulmeden milliyetçi rejimlerin acısını çektikten sonra İran yöneticileri gelip milliyetçi bir yönetim kurdular, buna mezhepçi düşünceyi de eklediler ve böylece İslam ümmetinin kalkınmasının önüne yeni bir düğüm daha eklediler. Siyasi olarak ise dış politikalarını, devrimlerini Şah'ın baskısından koruyan Amerika'ya ipotek ettiler; bu yüzden gerek kendi boyunlarını gerekse Müslümanların boyunlarını, Amerika'nın Irak, Afganistan, Lübnan, Suriye, Yemen ve diğer yerlerdeki projeleri için bir günah keçisi haline getirdiler. Aksine İran yöneticileri, ABD Başkanı Obama ve Dışişleri Bakanı John Kerry’nin taleplerini karşılamak için nükleer programlarını durdurmayı kabul etmelerinin ardından neredeyse tam olarak Amerikan ajanı oldular.
İran’ın yöneticileri tarafından üretilen gerçek İran nükleer bombası, Yahudi varlığına karşı savaşlarında ciddi oldukları, Filistin’i özgürleştirmek istedikleri ve Amerika'nın ve onun sömürgeci projelerinin düşmanı oldukları konusunda dünyadaki Müslümanların zihinlerine attıkları bir yalan bombasıdır. Nitekim Aksa Tufanı operasyonu, onların yalanlarını ve Müslümanları aldattıklarını gerçek anlamda ifşa etmiştir.
Ey Müslümanlar ve ey insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet: Bugün sömürgeci kafir Batı ülkelerinden birinin ajanı olmayan ya da onun yörüngesinde dönmeyen hiçbir Müslüman yönetici yoktur; bu yüzden onlar, ümmeti sömürgeci otoritenin boyunduruğunda tutmak için gece gündüz çalışıyorlar. Nitekim Allahu Teala şöyle buyurmuştur:وَجَعَلْنَاهُمْ أَئِمَّةً يَدْعُونَ إِلَى النَّارِ وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ لا يُنصَرُونَ “Böylece onları, halkı ateşe çağıran öncüler yapmış olduk. Kıyamet gününde onlar yardım görmeyeceklerdir.” [Kasas 41]
Müslümanlar, zorba yönetimi Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali (Allah hepsinden razı olsun) zamanında olduğu gibi Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafetin gölgesindeki İslam'ın yönetimiyle değiştirerek sömürgecinin nüfuzundan kurtulmadıkça mutlu yaşayamayacaklardır. İşte Hizb-ut Tahrir olarak bizler sizleri, bunu kurmak için bizimle birlikte çalışmaya davet ediyoruz. Haydi o zaman dünyanın izzetine ve ahiretin kurtuluşuna koşun. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَمَنْ أَرَادَ الآخِرَةَ وَسَعَى لَهَا سَعْيَهَا وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَأُولَئِكَ كَانَ سَعْيُهُم مَّشْكُوراً “Kim de mümin olarak ahireti ister ve ona ulaşmak için gereği gibi çalışırsa, işte bunların çalışmalarının karşılığı verilir.” [İsra 19]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Müh. Selahaddin Adada