- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Hilafet Devleti'nde Kadın Hakları İptal Kültürüne Tabi Tutulamaz!
Haber:
Prens Harry ve Meghan Markle'nin bağlı olduğu Archwell Vakfı, kurucusunun “Nehirden Denize” sloganını kullanması ve Yahudi varlığını “apartheid devleti” olarak nitelendirmesinin ardından ABD'li Müslüman bir kuruluşla ilişkisini sonlandırdı.Vakıftan toplamda yaklaşık 42.000 Sterlin tutarında iki hibe alan Milwaukee Müslüman Kadınlar Koalisyonu, ABD merkezli News Nation tarafından yürütülen bir soruşturmanın ardından artık destek alamayacağı konusunda bilgilendirildi.2024 yılında Müslüman toplumunun bir temsilcisi olan Sayın Necib şöyle yazmıştır: “İsrail'in" Filistin'i 75 yıl boyunca işgal altında tutması ve Gazze'de uyguladığı soykırım büyük bir zulümdür.Kalıcı bir ateşkes, apartheid "İsrail" devletinin silahlanmasına son verilmesini ve Filistin'in özgürleştirilmesini talep ediyoruz.Nehirden denize, Filistin özgür olacak. Denizden nehre, Filistin sonsuza kadar yaşayacaktır!”
Archwheel'in icra direktörleri James Holt ve Shona Knapp, Necib'e yönelik mesajında şunları söyledi: “Canan, kısa süre önce yazdığın ve kuruluşumuzun değerlerine aykırı olan bir yazıdan haberdar olduk. Bir kuruluş olarak farklı bakış açılarını ve geçmişleri kutluyoruz, ancak nefret dolu sözlere, eylemlere veya propagandaya karşı sıfır toleransımız vardır.”
“Project Welcome'ı başlattığımızda bunu, toplumun oluşturulmasında Afgan kadınlarına destek olmak için yaptık ve Milwaukee'deki kadınları desteklemek için yaptığımız çalışmadan dolayı gurur duyuyoruz. Kuruluşumuzun değerlerini yansıtan ve teşvik eden ortaklıkları destekleme taahhüdümüzü sürdürüyoruz.”
Yorum:
Archwell Vakfı, Afgan kadınların ABD'de bir topluluk oluşturmalarına destek olmak amacıyla hayırseverlik ve savunuculuk yoluyla "toplulukları yükseltme ve birleştirme" misyonuyla 2020 yılında kurulmuştur.
Bu çalışma yapılırken, Müslümanların bir şekilde Batı'nın laik gündemine göre tek konulu siyasette Batı versiyonuna bağlı kalacakları beklentisi vardı.Tabi ki bu mümkün değildir; çünkü Müslümanlar, ideolojilerini tamamen hayır işlerine veya bireysel toplumsal sorunları çözmeye dayandırmazlar.
Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem insanlığa, güçlülerin zayıflar aleyhine karar vermeleri zulmüne yönelik bir çare olarak kamil risaleti tebliğ etmek için gelmiştir. Akıldan ve kişisel görüşlerin önyargılarından kaynaklanan kanunlar ve kurallar, kendilerine katılan her millet için her zaman kaosa ve acıya neden olmuştur. Nitekim Allah Subhanehu ve Teala şöyle buyurmuştur: إِنَّ فِي هَذَا لَبَلَاغاً لِّقَوْمٍ عَابِدِينَ وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِين “Şüphesiz bunda Allah'a kulluk eden bir toplum için yeterli bir mesaj vardır. (Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” [Enbiya 106-107]
Müslümanın bu sessizliği, birkaç Dolar karşılığında satın alınmamalıdır. Bizim vacibimiz, ümmetin işlerinin tüm yönleri hakkında konuşmamız ve davet etmemizdir. Herhangi bir vacibin terk edilmesi imkansızdır. Hem İslami hem de İslami olmayan ilkelere sadık kalabileceğimiz şeklindeki bir fikri, Allah Subhanehu ve Teala'ya ve Rasulü'ne ihanettir. Sahabeler bu tür tavizleri asla kabul etmemiş ve İslam'ın egemenliğini hiçbir zaman pazarlık konusu yapmamışlardır. Gayrimüslimlerin egemen olduğu bir otoritenin varlığıyla herhangi bir anlaşmaya varmak mümkün değildir. Yahudi varlığının Müslümanlara karşı işlediği suçlar hakkında konuşmak bir utanç değildir, bilakis asıl utanç, Müslümanların hayatlarını ve onurlarını koruma görevlerini terk eden Müslümanların başındaki yöneticilerdir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
İmrane Muhammed