- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Hilafet, Kanların Akmasını ve Servetlerin Heder Edilmesini Engelleyen Bir Kalkandır!
Haber:
Trump'ın Körfez ziyareti. (16 Mayıs 2025)
Yorum:
Biz Körfez'de İslam ümmetinin bir parçasıyız ve onun sorunlarını, fikirlerini, duygularını ve gayelerini paylaşmamız gerekir. Kuşkusuz Körfez halkının çoğu Trump'ın bölgeye yaptığı ziyaretin ayrıntılarına tanıklık etmişler ve onun Amerikan finans ve iş çevrelerini desteklemek için servetlerinden yüz milyarlarca Doları götürdüğünü gördüklerinde kalpleri yürek acısı ve öfkeyle dolmuştur.
Körfez'deki halkıma diyorum ki: Statükonun devam etmesi mümkün değildir ve tarihin akışı, Amerikan hegemonyasını anında durdurmayacaktır. Köklü bir değişime yardımcı olacak şey, Allah ve Resulü'nün bizden kurmamızı emrettiği yüce İslamî hayatı tasavvur etmektir.Bu tasavvurun kısa bir makalede tam olarak ifade edilmesi imkansızdır ancak birtakım özellikleri ve işaretleri ifade edilebilir.
- Hayat, düşmanın kim olduğunu belirleyen bir pusula olmadan istikamet üzere olmayacağı gibi, hayat, “kalıcı düşmanlar ve kalıcı dostlar yoktur” sözüyle de istikamet üzere olmayacaktır!İslam akidesi bu karmaşık görevi üstlenmiş ve bize şöyle açıklamıştır: إِنَّ الْكَافِرِينَ كَانُوا لَكُمْ عَدُوّاً مُّبِيناً “Şüphesiz kâfirler, sizin apaçık düşmanınızdır.” [Nisa 101] إِنْ يَثْقَفُوكُمْ يَكُونُوا لَكُمْ أَعْدَاءً وَيَبْسُطُوا إِلَيْكُمْ أَيْدِيَهُمْ وَأَلْسِنَتَهُمْ بِالسُّوءِ وَوَدُّوا لَوْ تَكْفُرُون “Şayet onlar sizi ele geçirirlerse, size düşman kesilecekler, size ellerini ve dillerini kötülükle uzatacaklardır. Zaten inkâr edivermenizi istemektedirler.“ [Mümtehine 2] مَّا يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُواْ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَلاَ الْمُشْرِكِينَ أَن يُنَزَّلَ عَلَيْكُم مِّنْ خَيْرٍ مِّن رَّبِّكُمْ “(Ey iman edenler!) Ehl-i Kitaptan kâfirler ve putperestler de Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler.” [Bakara 105]
- Devletin, sistemin ve toplumun varlığının korunması, Müslümanların kendi güçleriyle olması gerekir ve bunun yabancı güçlerle olması kesinlikle haramdır.Yabancı Trump, bölgeyi ziyaretinden önce, bazı Körfez ülkelerine atıfta bulunarak, “Bu ülkeleri biz güvende tutuyoruz... Biz olmasaydık belki de şu anda var olmazlardı” dedi. Allahu Teala da şöyle buyurmuştur:وَلَن يَجْعَلَ اللَّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلًا “Allah, müminlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermez.” [Nisa 141] Ve Azze ve Celle şöyle buyurmuştur: مَثَلُ الَّذِينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللهِ أَوْلِيَاءَ كَمَثَلِ الْعَنكَبُوتِ اتَّخَذَتْ بَيْتاً وَإِنَّ أَوْهَنَ الْبُيُوتِ لَبَيْتُ الْعَنْكَبُوتِ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ “Allah'tan başka dostlar edinenlerin durumu, örümceğin durumu gibidir. Örümcek bir yuva edinir; halbuki yuvaların en çürüğü şüphesiz örümcek yuvasıdır. Keşke bilselerdi!” [Ankebut 41] Bir parantez açarak şunu söyleyeyim:Amerika ve diğer kâfir ülkelere sığınmak, din ve dünya konusunda kaybetmeye sürükler; Şah'lı İran'da, Saddam'lı Irak'ta, Kaddafi'li Libya'da, Mübarek'li Mısır'da, Bin Ali'li Tunus'ta ve daha nicelerinde olduğu gibi büyük ülkelere güvenenlerin akıbetinin ne olduğunu bizzat kendi gözlerinizle gördünüz.Bizler akidemizle, evlatlarımızın gücüyle ve muazzam potansiyelimizle güçlüyüz; her kim Allah'a tevekkül ederse, O ona yeter.Eğer cin ve insan şeytanları size, yabancılarla ittifakın gerekli olduğuna ve bunun çıkarlarımızı koruyacağına dair vesvesede bulunursa, bunları, Subhanehu'nun şu hak kavliyle kaldırıp atın:يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارَى أَوْلِيَاءَ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ وَمَن يَتَوَلَّهُم مِّنكُمْ فَإِنَّهُ مِنْهُمْ إِنَّ اللهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ * فَتَرَى الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ يُسَارِعُونَ فِيهِمْ يَقُولُونَ نَخْشَى أَن تُصِيبَنَا دَائِرَةٌ فَعَسَى اللهُ أَن يَأْتِيَ بِالْفَتْحِ أَوْ أَمْرٍ مِّنْ عِندِهِ فَيُصْبِحُوا عَلَى مَا أَسَرُّوا فِي أَنفُسِهِمْ نَادِمِينَ “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez. Kalplerinde hastalık bulunanların “Başımıza bir felâketin gelmesinden korkuyoruz” diyerek onların dostluklarını kazanmaya çalıştıklarını görürsün. Umulur ki Allah müminlere katından bir fetih veya bir emir getirir de onlar içlerinde gizledikleri şeyden dolayı pişman olurlar.” [Maide 51-52]
- Devlet, kendi dizginlerini kendi elinde tutabilmesi için, başkalarının etkisinden uzak olmalıdır.Dolayısıyla devletin, kendi kendisinin efendisi olmaya devam etmesi için kendi silahlarını üretmesi ve geliştirmesi gerekir ve olası tüm düşmanlarını korkutmak için de ihtiyaç duyduğu tüm silahların kendi tasarrufu altına olması gerekmektedir. Tıpkı Allahu Teala’nın şöyle buyurduğu gibi: وَأَعِدُّوا لَهُم مَّا اسْتَطَعْتُم مِّن قُوَّةٍ وَمِن رِّبَاطِ الْخَيْلِ تُرْهِبُونَ بِهِ عَدُوَّ اللهِ وَعَدُوَّكُمْ وَآخَرِينَ مِن دُونِهِمْ لَا تَعْلَمُونَهُمُ اللهُ يَعْلَمُهُمْ “Onlara (düşmanlara) karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın, onunla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah’ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz.” [Enfal 60]Dolayısıyla devletin, başka ülkelerden silah satın almaya bağımlı hale gelmesi caiz değildir; çünkü bu, onun bu ülkelerin iradesini, silahlarını, savaşlarını ve çatışmalarını kontrol etmesine neden olacaktır.
- Yukarıda belirtilenler, devletin ağır sanayiyi benimsemesi ve öncelikle askeri ve sivil ağır sanayi fabrikaları kurmasıyla gerçekleşebilir.Bu yüzden devletin, nükleer silah, uzay araçları, füzeler, uydular, uçaklar, tanklar, toplar, savaş gemileri ve benzerlerini üretmek için fabrikaları olması gerekir.Ayrıca onun, makine, motor, malzeme ve elektronik sanayi üretmek için fabrikalara da sahip olması gerekir.
- İslam Devleti, davet ve cihad yoluyla İslam risaletini taşıyan bir devlet olduğu için, her zaman cihat yapmaya hazır olacaktır;bu da ağır veya hafif olsun sanayinin, savaş politikasına dayalı olmayı gerektirir, böylece istenildiği anda her türlü savaş sanayisini üreten fabrikalara dönüştürülmesi kolaylaşsın.
- Devlet, bağımsız özel para birimi çıkarır veherhangi bir yabancı para birimine bağlı olması caiz değildir. Devletin parası ise altın ve gümüştür ve devlet, altın ve gümüş yerine başka bir şey (bakır, bronz veya kağıt) çıkarabilir ancak hazinesinde buna eşdeğer altın ve gümüş bulunması şartıyla.
- Müslümanların servetleri yöneticinin hakkı değildir ve yönetici bunları, kendi hevasına göre alıp, verip, engelleyemez; bilakis yönetici çobandır (yönetici) ve güttüklerinden sorumludur. (Ömer insanları topladı ve onlara şöyle dedi:Beni işlerinizle meşgul ettiniz; bu paradan bana ne kadarının helal olduğunu düşünüyorsunuz? Bunun üzerine Ali Radıyallahu Anh şöyle dedi: Maruf bir şekilde sana ve ailene yetecek kadar; senin için bu paradan başkası yoktur. Oradaki topluluk da şöyle dedi: Biz de Ali’nin söylediğini söylüyoruz.)
- Müslümanlar birbirlerinin dostlarıdır, kanları ve servetleri eşittir. Bu yüzden Körfez'in servetlerinin yığıldığı bir sırada Gazze aç kalmamalı, dahası Gazze'nin katledilip aç bırakılmasına neden olanlara doğru taşıp akmamalıdır!
- Devlet, ihtiyaçlara ve devletin sanayi stratejisine göre petrol, gaz ve diğer kaynakları üretir ve Amerika ve diğer Batı ve Doğu ülkeleri gibi devletin düşmanlarının pazarlarına yatırım, mevduat, tahvil ve hisse senedi olarak tek bir dinar bile gitmemelidir.
Son olarak diyorum ki; Yahudiler darmadağın olduklarında bile ulusal bir vatan hayali kuruyorlardı ve bu hayalleri gerçek oldu!
O halde saf ve temiz İslami bir hayatı tasavvur etme konusunda kendimize cimri mi davranacağız?Bir hayal olduğunu söylemiyorum; çünkü Allah'ın izniyle yakında gerçekleşecek ve o gün bunun için çalışanlar mutlu olacaklar.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
M. Usame Es-Suveynî