Haber:

BM Mülteciler Yüksek Komiseri António Guterres Dünya Mülteciler Günü'nü mühürlemek üzere destek ifadesi olarak Türkiye'ye geldi. Çoğunlukla Irak'tan ve çatışmaların beşinci yılına girdiği Suriye'den mülteciler barındıran Türkiye; dünyanın en büyük mülteci barındıran ülkesi olma konumuna geldi.

"Dünya çapında yaklaşık 60 milyon insan savaş ve şiddet yüzünden yaşadığı yeri terk etmek zorunda kaldı. Bunlar neredeyse 20 milyonu mülteci ve bunların yarısından fazlası çocuklardan oluşmakta. Ve sayıları her geçen gün, her kıtada daha da hızla artıyor" diyen Guterres sonunda bir de itiraf babından bir ifade kullandı: "Bu bir kader anıdır" (Veya öz Türkçe ile: "Dananın Kuyruğunun koptuğu an")… [UNHCR, 20 June 2015]

Yorum:

Evet, Bay Guterres doğru söylüyor: "Dananın kuyruğunun koptuğu an geldi" – Hakikat şu ki; sizin içinde ve birlikte çalışıyor olduğunuz bu ideoloji ve nizam, tüm dünyada ve bilhassa İslam dünyasındaki tüm çatışmalara neden olmuştur, desteklemiştir ve fitnelemiştir. Mültecilerin çoğunluğunun İslam ülkelerinden geliyor olması da kesinlikle bir tesadüf değildir: 2014 UNHCR istatistiklerine göre dünyadaki her beş mülteciden biri Suriyeli - yani aşağı yukarı 11,6 milyon insan. 4,6 milyon mülteci Irak'tan, 1,1 milyon Ukrayna'dan, 8,2 milyon "Son Dönem Afrika'daki Çatışmalardan" ki bunlar da Sudan, Güney Sudan, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Nijeryalı Müslümanlar. Ve istatistiğin "diğerler" diye adlandırdığı 29,4 milyonun içinde çoğunluk olarak hala 2,6 milyon Afganlı bulunuyor. En son UNHCR grafiğine 5.1 milyon Filistinli de ayrı istatistiklerde işlendikleri için dâhil edilmemiş. Üstelik Burmalı Rohingya Müslümanları hakkında da hala bir sayı verilmemiş. Burada sadece mülteciler konu edilirken, vatanlarında katledilen, hapsedilen ve işkence edilen insanların sayısı kat kat daha fazla.

Guterres ayrıca günümüzde mültecilerin Batı dünyasının en zengin ülkelerince ‘kapı kıran, iş arayan veya terörist’ olarak - hem de uluslararası sözleşmeleri ihlal ederek - aşağılandığını da şikâyet etti. Bu hiç de şaşılacak bir durum değil, zira ABD ve İngiltere başta olmak üzere laik kapitalist güçler her zaman kendi prensiplerini, kurallarını ve kanunları kendi menfaatlerini ve kazançlarını korumak uğruna alaşağı etmişlerdir. - Sadece Afganistan'ı işgal ederken kaç tane uluslararası kanunun ihlal edildiğini tek bir kişi bile inkâr etmeye cesaret edemez. Öyleyse kendi beldelerindeyken savaştıkları insanlar Batının sınırlarına dayandığında niçin farklı bir davranış sergilesinler ki? Sömürgecilik kapitalist devletlerin başlıca hatta tek geliridir ve tüm dış politikaları da bu kazanç türüne göre şekillendirilmiştir. Teröre karşı savaş bahanesi altında yapılan işgaller, İslam beldelerindeki zalim yöneticilerin az veya çok açıktan desteklenmesi veya gayri insani ve sürekli değişen mülteci ve göç politikaları ve bununla birlikte Batı ülkelerinde Müslümanlara karşı gün be gün yürütülen siyaset ve ajandalar artık meyvelerini veriyor. Kapitalist Batı; İslam'ı kendisine can düşmanı olarak seçmiştir çünkü işgal ettiği beldelerde en güçlü temsil edilen ideoloji - sadece din değil - 'ideoloji' olan İslam’dır. Ve İslam; gayri İslami sömürgelerin aksine kapitalizmi sonsuza dek yok edebilecek artan güce sahiptir. Durum böyle olunca, Batının gözünde tüm dünyada zorla yerinden edilmiş 60 milyon insanın veya %51'i çocuklardan oluşan dünya mültecilerinin maliyeti ne olacak ki? - Ebediyete kadar kaybedebileceklerinin karşılığında - o kan emici varlıklarını yitirmek karşılığında...! Onların maliyeti hiçbir şeydir!

Ey Ümmet! Böylesi istatistikler gözünüzü korkutmasın! Bunlar; sadece böylesi kuruluşların yıllık bütçelerini finanse etmek ve her insanoğlunun içindeki en derin arzuyu - çıkarcı ve açgözlü bir avuç insanın diktasından uzak, gerçek hürriyet, izzet ve korunma ve yaratılışı ile uyum içinde yaşama arzusunu - ezip yok etmek için hazırlanmaktalar. İşte tüm bu arzularınızı; inşaallah çok yakın bir zamanda Nebevi metot üzere Raşidi Hilafetin kurulmasıyla İslam sizin için gerçekleştirecektir. Ve ondan sonra tüm bu zulümler bir anda sona erecektir, ama bunun için çalışın! Bunu amaçlayın ve içtenlikle çalışın, çünkü Allah (st):

﴿وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا﴾

"(geçirdikleri) korku döneminden sonra, bunun yerine onlara güven sağlayacağını vâdetti. Çünkü onlar bana kulluk ederler; hiçbir şeyi bana eş tutmazlar." [Nur Suresi 55]

Hizb ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına

Zehra Malik