- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Hilâfet Kadınların İzzetini Koruyacaktır
- İslam'ın kadınlara layık gördüğü konum yüce bir konumdur. Sayısız İslami delil; erkeğe ve topluma kadına daima saygı muameleyi ve izzetinin korunmasını farz kılmıştır. ﴿يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ يَحِلُّ لَكُمْ أَن تَرِثُواْ النِّسَاء كَرْهًا وَلاَ تَعْضُلُوهُنَّ لِتَذْهَبُواْ بِبَعْضِ مَا آتَيْتُمُوهُنَّ إِلاَّ أَن يَأْتِينَ بِفَاحِشَةٍ مُّبَيِّنَةٍ وَعَاشِرُوهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ فَإِن كَرِهْتُمُوهُنَّ فَعَسَى أَن تَكْرَهُواْ شَيْئًا وَيَجْعَلَ اللّهُ فِيهِ خَيْرًا كَثِيرًا﴾ “Ey iman edenler! Kadınlara zorla mirasçı olmanız size helâl değildir. Açık bir hayâsızlık yapmış olmaları dışında, kendilerine verdiklerinizin bir kısmını onlardan geri almak için onları sıkıştırmayın. Onlarla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmadıysanız, olabilir ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız da Allah onda pek çok hayır yaratmış olur.”[Nisa 19]
Peygamber efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: «إنما النساء شقائق الرجال, ما أكرمهن إلا كريم وما أهانهن إلا لئيم» “Kadınlar erkeklerin öteki yarısıdır. Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse değer verir. Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür."[Ebu Davud]
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle emretmiştir :«اسْتَوْصُوا بِالنِّسَاءِ خَيْرًا» “Kadınlarınıza güzel muamele edin.” [Buhârî, Müslim]
- Bu nedenle Hilafet; kadının izzetinin ve emniyetinin korunmasını devletin temel politikalarından birisi olarak benimsemiştir.
“Kadın korunması gereken bir namustur.”(Hizb-ut Tahrir Hilafet Devleti Anayasa Tasarısı, Madde 112)
- Devlet, toplumda takvayı teşvik ederek muhasebe ve sorumluluk bilincini yerleştirerek erkeklerin kadınlara bakış açısını ve davranışını düzeltecektir. ﴿يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَلْتَنظُرْ نَفْسٌ مَّا قَدَّمَتْ لِغَدٍ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ﴾ “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” [Haşr 18]
- Hilafet tüm siyasi, eğitim ve medya sistemlerini ve başka araçlarını da kadına karşı saygıyı teşvik etmek ve geliştirmek için kullanacaktır.
- İslam; ister evde ister sokakta, kadına karşı her türlü şiddeti haram kılmıştır. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:«لاَ تَضْرِبُوا إِمَاءَ اللَّهِ» “Allah'ın kadın kullarını dövmeyiniz.”[İbn Mace]
- Toplumun cinselleştirilmesi ve kadının nesneleştirilmesi, sömürülmesi ve değersizleştirilmesi Hilafette kesinlikle yasaktır. Devlet kadının güzelliğini veya bedenini sömüren ve değerini ayaklar altına alan her türlü iş yapmaktan men etmektedir. Bunun delili ise Râfi İbn-u Rifâa'dan şöyle rivayet edilmesidir: «وَنَهَانَا عَنْ كَسْبِ الأَمَةِ إِلاَّ مَا عَمِلَتْ بِيَدِهَا وَقَالَ هَكَذَا بِأَصَابِعِهِ نَحْوَ الْخَـبْزِ وَالْغَزْلِ وَالنَّـفْشِ»“Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, bizi elleriyle çalışması dışında cariyenin kazancından nehyetti. Ve dedi ki: "Parmaklarıyla ekmek yapmağa, ip eğirmeğe, nakış örmeğe işaret etti." [Ebu Davud]
“Her erkek ve kadın, ahlaki tehlike içeren veya toplumu ifsat edici iş yapmaktan men edilir.”(Hizb-ut Tahrir Hilafet Devleti Anayasa Tasarısı, Madde 119)
- İslam'ın kapsamlı içtimai nizamı kadının namusunun korunmasını tüm kanunlarının merkezine koyarak toplumda kadına karşı saygıyı bir kilit faktör haline getirmektedir. Bu İslami içtimai hükümler kadın erkek arasındaki ilişkileri düzenleyerek cinsel ilişkileri sadece evliliğe has kılmaktadır.
“Aslolan; erkeklerin kadınlardan ayrılmasıdır. Hac ve alışveriş gibi şeriatın müsaade ettiği bir ihtiyaç ve kendisi için toplantı yapılmasına müsaade ettiği ihtiyaç haricinde bir arada bulunmamalarıdır.”(Hizb-ut Tahrir Hilafet Devleti Anayasa Tasarısı, Madde 113)
“Mahrem olmayan biriyle halvet men edilir. Yabancılar önünde teberrüc ve avretin açılması da men edilir.”(Hizb-ut Tahrir Hilafet Devleti Anayasa Tasarısı, Madde 118)
- İslam'ın içtimai nizamı kadının namusunun korunmasına yönelik pratikte tatbik edilmesi gereken bir çerçeve sunmaktadır: İlk olarak kadının erkeği tatmin etmek için kullanılacak bir nesne olmadığı prensibini yerleştirmektedir. Aynı zamanda da cinsiyetler arası temiz bir ilişkinin korunmasını ve birbirleriyle olan ilişkinin ucuz cinsel ilişkiye indirgenmemesini temin etmektedir. Bu sayede hayatın her alanında kadın ve erkek arasında sağlıklı ve verimli bir yardımlaşma temin edilmiş olur. İkinci olarak; cinsel arzuların topluma zarar vermek yerine hayır kazandıracak olan iffetli ve temiz bir ortam oluşturulacaktır. Tüm bunlar kadına karşı muazzam bir saygı atmosferi oluşturup kadına karşı şiddeti ve cürümü en aza indirgemektedir. Bunun neticesinde Hilafetteki toplumda kadın güvenli bir ortamda hem okuyabilecek, hem çalışabilecek hem de yolculuk edebilecektir.
- Bu eğitim ve hukuki sistemiyle Hilafet; kadını aşağılayan ve onu İslami haklarından mahrum eden her türlü kültürel yaklaşımları ortadan kaldıracak ve zorla evlilik ve namus cinayetleri gibi kadına karşı zalim gelenekleri yok edecektir. Ayrıca kadının toplumdaki değerini düşüren her türlü fikri, resmi, kitabı, dergiyi veya müziği yasaklayacaktır.
- Kadını suistimal eden her şeyi, tecavüzü ve şiddeti, İslam'ın cezalarını tatbik ederek en ağır şekilde cezalandıracaktır. Bu ceza hükümleri kadının namusuna karşı işlenen her türlü suçu cezalandıracaktır, iftira edene kırbaç, başka suçlara ölüm cezası uygulayacaktır. Devlet; suçlarla ivedilikle ilgilenen etkili bir yargı sistemi kurmak zorundadır ki böylece kadınlar hızlı bir şekilde haklarını arayabilsin ve namuslarına ve haklarına karşı yapılan her türlü saldırıyı kolaylıkla savuşturabilsinler. ﴿وَالَّذِينَ يَرْمُونَ الْمُحْصَنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَأْتُوا بِأَرْبَعَةِ شُهَدَاء فَاجْلِدُوهُمْ ثَمَانِينَ جَلْدَةً﴾ “Namuslu kadınlara zina isnat edip sonra da dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun.”[Nur 4]
عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ وَائِلٍ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ امْرَأَةً، خَرَجَتْ عَلَى عَهْدِ النَّبِيِّ r تُرِيدُ الصَّلاَةَ فَتَلَقَّاهَا رَجُلٌ فَتَجَلَّلَهَا فَقَضَى حَاجَتَهُ مِنْهَا فَصَاحَتْ وَانْطَلَقَ فَمَرَّ عَلَيْهَا رَجُلٌ فَقَالَتْ إِنَّ ذَاكَ فَعَلَ بِي كَذَا وَكَذَا وَمَرَّتْ عِصَابَةٌ مِنَ الْمُهَاجِرِينَ فَقَالَتْ إِنَّ ذَلِكَ الرَّجُلَ فَعَلَ بِي كَذَا وَكَذَا . فَانْطَلَقُوا فَأَخَذُوا الرَّجُلَ الَّذِي ظَنَّتْ أَنَّهُ وَقَعَ عَلَيْهَا فَأَتَوْهَا بِهِ فَقَالَتْ نَعَمْ هُوَ هَذَا . فَأَتَوْا بِهِ النَّبِيَّ r فَلَمَّا أَمَرَ بِهِ قَامَ صَاحِبُهَا الَّذِي وَقَعَ عَلَيْهَا فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَنَا صَاحِبُهَا . فَقَالَ «اذْهَبِي فَقَدْ غَفَرَ اللَّهُ لَكِ». «وَقَالَ لِلرَّجُلِ قَوْلاً حَسَنًا». قَالَ أَبُو دَاوُدَ (يَعْنِي الرَّجُلَ الْمَأْخُوذَ)، وَقَالَ لِلرَّجُلِ الَّذِي وَقَعَ عَلَيْهَا «ارْجُمُوهُ» (رواه ابو داود)
Hz. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem zamanında bir kadın, namaz kılmak maksadıyla evinden çıktı. Yolda bir adam üzerine çullanarak tecavüz etti. Kadın bağırdı ama adam kaçtı. Çığlığa yetişen bir kişiye kadın: “Bir adam bana tecavüz etti” dedi. Adam faili aramaya koyuldu. Kadın yanına gelen muhacirlerden bir topluluğa da olayı anlattı ve onlar da faili ararken önceki yardıma gelen adamı yakalayıp getirdiler. Kadın: “Evet, fail işte budur!” dedi. Adamı Hz. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e götürdüler. Hz. Peygamber adamın recm edilmesini emredince gerçek fail kalkıp: “Ya Rasulallah, ona tecavüz eden benim” dedi. Hz. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem kadına: “Git, Allah seni bağışladı!”dedi. Zan altında kalan adamın gönlünü aldı, failin recm edilmesini emretti. [Ebu Davud]
- İslam erkeklere eşleri ve çocukları üzerine kavvame olmalarını emretmiştir. Bu görev onların her türlü refahını korumayı ve her türlü zarardan muhafaza etmeyi farz kılmaktadır. Kavvame, kadın üzerine tahakküm etmek değil aksine kocaların kadın akrabalarını koruyup kollamalarını gerektiren büyük bir sorumluluktur. Bu emir aynı zamanda kadına karşı şiddeti de en aza indirgemektedir. ﴿الرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَاء﴾ “Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar.”[Nisa 34]
- İslam kadının kocası üzerindeki haklarını açıklığa kavuşturmuştur ve erkeğin dünya ve ahiretteki konumunu eşine ve kızlarına karşı hüsnü muamelesine bağlamıştır. Tüm bu hükümler ve ilkeler kadınlara karşı şiddeti ve kötü muameleyi ortadan kaldırmaktadır. ﴿وَعَاشِرُوهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ﴾ “Onlarla iyi geçinin.”[Nisa 19]
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: «أَكْمَلُ الْمُؤْمِنِينَ إِيمَانًا أَحْسَنُهُمْ خُلُقًا وَخِيَارُكُمْ خِيَارُكُمْ لِنِسَائِهِمْ» “İman açısından müminlerin en kâmili ahlakı en güzel olandır. Sizin en hayırlınız kadınlara karşı hayırlı olanınızdır.”[Tirmizi]
Osmanlı Hilafeti'nin Sicil kayıtları, kocaların eşlerine karşı şiddet uyguladığında devlet tarafından cezalandırıldığını, zaman zaman da hapse atıldığını göstermekteler. Çoğu kez hakimler, kocalara karısına karşı tekrar şiddet uygulama durumunda kadının evlilikten doğan hiçbir maddi hakkından feragat etmeden boşanmış olacağı şartını kabul ettirirdi.
“Evlilik hayatı huzur hayatıdır. Zevç (bey) ile zevcenin (hanımın) yaşamı, dostluk yaşamıdır. Zevcin zevce üzerindeki kıvameti, riayet (gözetim) kıvametidir, yönetim kıvameti değildir...” (Hizb-ut Tahrir Hilafet Devleti Anayasa Tasarısı, Madde 120)
- Hilafet kadınların izzetini korumak için geniş çaplı tedbirler alacaktır. Bunun için kadının namusuna saldıran, hatta sadece saldırmakla tehdit eden, güçlere karşı ordularını harekete geçirecektir. İşte İslami hükümlerin tebaasındaki kadınlara verdiği yüce konum budur.
9. yüzyılda, Abbasi Halifesi Mu'tasım-Billah döneminde bir Bizans askeri Müslüman bir kadını esir alıp kötü muamele etmiştir. Bunun üzerine Halife bugünün Türkiye'sinde bulunan Amuriye kentine, o dönem Bizanslıların en güçlü kalesine, kocaman bir ordu gönderip kadını kurtarmıştı. Üstelik o tarihte Hilafetin başkenti Bağdat'taydı. Bu olay; Hilafetin bir kadının namusunu korumayı ne kadar ciddiye aldığının göstergesidir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi adına
Dr. Nesrin Nevaz