Çarşamba, 15 Recep 1446 | 2025/01/15
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

-Basın Açıklaması- Kuzey Veziristan'a Yönelik Savaş Hazırlıkları Amerikan Tehdidi ve Baskısı Altında Başlamaktadır Amerika ve Onun Ajanları Olan Yöneticiler ise Savaşa Dönük Atmosfer Hazırlamak için Terörist Saldırılar Uygulamaktadırlar

Doğrusu Hizb-ut Tahrir, Amerika ile onun ajanları olan Pakistan yöneticileri her ne zaman kabileler bölgesinde askeri operasyon yapmak için bir plan hazırlasalar ve her ne zaman terörist patlama eylemleri yoluyla bu operasyon için bir hazırlık başlatsalar ümmeti önceden uyarmıştır. Nitekim daha önce İslam Üniversitesi ile Ravalpindi Camisine yönelik saldırılar ile Svat bölgesindeki bir genç kıza sopa vurulduğunu gösteren videokasetinin yayınlanması gibi bu tür eylemlere dair bazı örneklere tanık olduk. Zira Amerika'nın Pakistan'ın Kuzey Veziristan'a saldırmasını emrettiği günden bu yana gözlemciler, patlama eylemleri silsilesinin yakın gelecekte Pakistan'ın muhtelif ana kentlerinde de patlak vereceğinin farkındaydılar. Sadece bu kadar da değil. Askeri operasyonların başlamasının ardından insanlar gecenin karanlığında kalmaya devam etsinler ve evlerinden göç edecek veya hava bombardımanından öldürülecek olan yüz binlere tanık olmasınlar diye suni elektrik krizi ile sonuçları karşısında insanları meşgul edenler de bizzat onlardır. Bunun yanı sıra aralarında Svat bölgesi ve Güney Veziristan'daki yerlerinden edilmiş olan göçmen kadınların ve çocukların da bulunduğu 1.3 milyon Müslüman kamplarda yaşayacaklardır. Ancak "bağımsız" medya organlarının, onların bu trajedilerini dünyaya göstermek için hiçbir hazırlıkları yoktur!! Kendilerine Svat'a askeri bir operasyon yapmalarına izin verilmesi durumunda kesinlikle Pakistan'daki terörizmi yok edeceklerini söyleyen laiklerin sözcüsü medya organları hani nerede? Terörizmin Güney Veziristan'dan kaynaklandığını ve bunun ortadan kaldırılması durumunda Pakistan'ın Allah'ın yeryüzündeki cenneti haline geleceğini iddia eden o "aydınlar" hani nerede? Ancak hakikatte Amerika, bütün kabileler bölgesini yangın alevine çevirmek için diğer bölgelere birbiri ardına operasyonlara başlamıştır. Zira Amerika, muhlis mücahitlerin Afganistan'a geçişlerini yasaklamak ve tedarik yollarını korumak istemesi halinde mücahitlerle savaşmak ardından bölgeden Amerikan varlığını kovma görevini yerine getirmesi hususunda Pakistan ordusunu meşgul etmek ve Amerikalılarla savaşmak için Afganistan'a gitmeleri noktasında Pakistan'daki muhlis Müslümanları oyalamak için Pakistan ordusu ile istihbarat birimlerini kullanması gerektiğini bilmektedir. Böylelikle Amerika, Müslüman ordu ile mücahitleri birbirine vurdurma  yöntemi noktasında kendisini garantiye almaktadır!

Hizb-ut Tahrir, güç ve kuvvet sahipleri ile hikmet ehlinden, Amerika'nın bu komplolarını idrak etmelerini ve Amerika'nın bu savaşını terk etmelerini talep etmektedir. Aksi taktirde yangın tüm Pakistan'ı saracaktır. Buna ilaveten insanları otoriteyi gasp eden yöneticilerden kurtarma görevi ordunun görevi olmasının yanı sıra bölgeden Amerikan varlığını silip süpürecek ve İslami ümmeti tek bir emirin livası altında birleştirecek olan Hilafet Devleti'ni kurması için Hizb-ut Tahrir'e nusret vermek de bizzat onların görevidir.

Nâvid Butt
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir

Resmi Sözcüsü
Pakistan Vilâyeti

Devamını oku...

Hizb-ut Tahrir'in Küresel Medya Konferansına Katılmaya Davet

Hizb-ut Tahrir Merkezî Medya Bürosu, Lübnan/Beyrut'ta "Hizb-ut Tahrir'in Devletlerarası ve Bölgesel Sıcak Meselelere İlişkin Tutumu" başlıklı bir küresel medya konferansı düzenleyecektir.

 

Hizb, bu konferansta dünyadaki en bariz sıcak meselelere ilişkin tutumunu aşağıdaki şekilde arzedecektir:

- Birinci Kısım: İslami beldelerde saldırıya uğrayan İslami meseleler

1. Arap beldelerdeki Müslümanların meseleleri (Filistin, Irak, Sudan "Güney'in ayrılması")

2. Güney Asya'daki Müslümanların meseleleri (Afganistan ve Pakistan "Keşmir")

3. Güneydoğu Asya'daki Müslümanların meseleleri (Endonezya'daki ayrılıkçı hareketler)

4. Batı ve Orta Asya'daki Müslümanların meseleleri (Türkiye "Kıbrıs", Kafkaslar, Doğu Türkistan)

- İkinci Kısım: Batı'daki Müslümanlara yapılan saldırılar

- Üçüncü Kısım: Müslümanları ve gayrimüslimleri ilgilendiren devletlerarası genel meseleler

1. Amerika'da başlayıp dünyaya yayılan uluslararası ekonomik kriz

2. Küresel nükleer enerji krizi ve özellikle İran'daki barışçıl nükleer enerji

 

Dolayısıyla Müslümanların küresel siyasi durumunu ve meselelerini önemseyen gazetecilerin, medya mensuplarının, siyasilerin ve aydınların hepsini H. 06 Şaban 1431 el-muvafık M. 18 Temmuz 2010 Pazar günü Bristol Salonu/Ferdan/Beyrut/Lübnan'da düzenlenecek bu konferansa katılmaya davet ediyoruz.

 

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Hizb-ut Tahrir'in Küresel Medya Konferansı

Hizb-ut Tahrir Merkezî Medya Bürosu, Lübnan/Beyrut'ta "Hizb-ut Tahrir'in Devletlerarası ve Bölgesel Sıcak Meselelere İlişkin Tutumu" başlıklı bir küresel medya konferansı düzenleyecektir.

 

Hizb, bu konferansta dünyadaki en bariz sıcak meselelere ilişkin tutumunu aşağıdaki şekilde arzedecektir:

- Birinci Kısım: İslami beldelerde saldırıya uğrayan İslami meseleler

1. Arap beldelerdeki Müslümanların meseleleri (Filistin, Irak, Sudan "Güney'in ayrılması")

2. Güney Asya'daki Müslümanların meseleleri (Afganistan ve Pakistan "Keşmir")

3. Güneydoğu Asya'daki Müslümanların meseleleri (Endonezya'daki ayrılıkçı hareketler)

4. Batı ve Orta Asya'daki Müslümanların meseleleri (Türkiye "Kıbrıs", Kafkaslar, Doğu Türkistan)

- İkinci Kısım: Batı'daki Müslümanlara yapılan saldırılar

- Üçüncü Kısım: Müslümanları ve gayrimüslimleri ilgilendiren devletlerarası genel meseleler

1. Amerika'da başlayıp dünyaya yayılan uluslararası ekonomik kriz

2. Küresel nükleer enerji krizi ve özellikle İran'daki barışçıl nükleer enerji

 

Dolayısıyla Müslümanların küresel siyasi durumunu ve meselelerini önemseyen gazetecilerin, medya mensuplarının, siyasilerin ve aydınların hepsini H. 06 Şaban 1431 el-muvafık M. 18 Temmuz 2010 Pazar günü Bristol Salonu/Ferdan/Beyrut/Lübnan'da düzenlenecek bu konferansa katılmaya davet ediyoruz.

 

 

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Hizb-ut Tahrir'in Küresel Medya Konferansı

Hizb-ut Tahrir Merkezî Medya Bürosu, Lübnan/Beyrut'ta "Hizb-ut Tahrir'in Devletlerarası ve Bölgesel Sıcak Meselelere İlişkin Tutumu" başlıklı bir küresel medya konferansı düzenleyecektir.

 

Hizb-ut Tahrir'in dünyadaki sıcak konulara ilişkin duruşunun değerlendirileceği konferans konuları aşağıdaki gibi üç kısımdır:

- Birinci Kısım: İslami beldelerde saldırıya uğrayan İslami meseleler

1. Arap beldelerdeki Müslümanların meseleleri (Filistin, Irak, Sudan "Güney'in ayrılması")

2. Güney Asya'daki Müslümanların meseleleri (Afganistan ve Pakistan "Keşmir")

3. Güneydoğu Asya'daki Müslümanların meseleleri (Endonezya'daki ayrılıkçı hareketler)

4. Batı ve Orta Asya'daki Müslümanların meseleleri (Türkiye "Kıbrıs", Kafkaslar, Doğu Türkistan)

 

- İkinci Kısım: Batı'daki Müslümanlara yapılan saldırılar

- Üçüncü Kısım: Müslümanları ve gayrimüslimleri ilgilendiren devletlerarası genel meseleler

1. Amerika'da başlayıp dünyaya yayılan uluslararası ekonomik kriz

2. Küresel nükleer enerji krizi ve özellikle İran'daki barışçıl nükleer enerji

 

Dolayısıyla Müslümanların küresel siyasi durumunu ve meselelerini önemseyen gazetecilerin, medya mensuplarının, siyasilerin ve aydınların hepsini H. 06 Şaban 1431 el-muvafık M. 18 Temmuz 2010 Pazar günü Bristol Salonu/Ferdan/Beyrut/Lübnan'da düzenlenecek olan bu konferansa katılmaya davet ediyoruz.

 

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Beyrut'taki Uluslararası Medya Konferansına Genel Davet

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Bürosu, uluslararası medya konferansını Allah Teala'nın yardımıyla Lübnan, Beyrut'ta şu isim altında düzenleyecektir:

"Hizb-ut Tahrir'in Devletlerarası ve Bölgesel Sıcak Meselelere İlişkin Duruşu"

Hizb-ut Tahrir'in dünyadaki sıcak konulara ilişkin duruşunun değerlendirileceği konferans konuları aşağıdaki gibi üç kısımdır:

- Birinci Kısım: İslami beldelerde saldırıya uğrayan İslami meseleler

1. Arap beldelerdeki Müslümanların meseleleri (Filistin, Irak, Sudan "Güney'in ayrılması")

2. Güney Asya'daki Müslümanların meseleleri (Afganistan ve Pakistan "Keşmir")

3. Güneydoğu Asya'daki Müslümanların meseleleri (Endonezya'daki ayrılıkçı hareketler)

4. Batı ve Orta Asya'daki Müslümanların meseleleri (Türkiye "Kıbrıs", Kafkaslar, Doğu Türkistan)

- İkinci Kısım: Batı'daki Müslümanlara yapılan saldırılar

- Üçüncü Kısım: Müslümanları ve gayrimüslimleri ilgilendiren devletlerarası genel meseleler

1. Amerika'da başlayıp dünyaya yayılan uluslararası ekonomik kriz

2. Küresel nükleer enerji krizi ve özellikle İran'daki barışçıl nükleer enerji.

 

  • Konferansın Düzenlenme Tarihi: H. 06 Şaban 1431 el-muvâfık M. 18 Temmuz 2010 Pazar günü
  • Konferansın Düzenleneceği Yer: Lübnan / Beyrut, el-Hamra, el-Pristol Salonu

 

Allah Subhanehu'nun يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ Ey îman edenler! Allah ve Rasulu sizi, size hayat verene çağırdığı zaman icâbet ediniz. [el-Enfâl 24] kavline icabeten konferansımıza katılmanızı bekleriz.

Allah Subhanehu'dan cümlemize yardım etmesini ve cümlemizi muvaffak kılmasını dileriz.

 

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- AKP'nin Ekseni Sömürgeci Kafir ABD'nin Çizdiği Eksendir!!

Yahudi varlığının yanına kar kaldığı Mavi Marmara gemisine pervasız korsan saldırısı karşısındaki acziyeti tüm çıplaklığı ile açığa çıkan AKP yönetimindeki Türkiye'nin, BM Güvenlik Konseyinin İran hakkında vardığı yaptırım kararı oylamasında "hayır" oyu kullanmasının ardından "Türkiye'nin ekseni kayıyor mu?" tartışması gündeme oturdu. Bu tartışmayla ilgili olarak, Ortadoğu ve İslam uzmanı sıfatı ile takdim edilen Gilles Kepel "Newsweek Türkiye"ye verdiği mülakatta "Türkiye'nin dış politikada neo-Osmanlı değil, "neo-Hilafet" politikasını takip ettiği, bunun daha uygun olacağı, Osmanlı'nın Araplar açısından emperyal bir baskıyı ifade ettiği, Türkiye'nin, bölgede arabulucu politikasıyla daha da güçlendiği, Neo-Hilafet politikasının Türkiye'nin ekonomik çıkarlarına da katkı sağladığı" şeklindeki saptırıcı ve sulandırıcı yorumu getirdi. Bu bağlamda Türkiye'deki Müslümanların gözünden kaçmaması için aşağıdaki hususları ısrarla vurgulamak istiyoruz.

1-Kendine ait bir ideolojisi, dünyaya yönelik net ideolojik bir bakışı olmayan Türkiye gibi ülkelerin ister iç politikada ister dış politikada kendilerine ait bir misyonları olamaz. Ancak devletlerarası arenaya yön veren devlet ya da devletlerin eksenine göre hareket ederler, uydusu olurlar. Bu bağlamda Türkiye gibi ülkelerin kendi öncelikleri yoktur, uydusu olduğu ya da ekseninde yürüdüğü devletin önceliklerine tabi olurlar. Bugün Türkiye, AKP eliyle İslami beldelere kokuşmuş demokratik fikirleri yaymak üzere model gösterilen, sömürgeci kafir ABD ekseninde İslam beldeleriyle ilişkilerini tanzim eden bir ülke haline getirilmiştir.

2- Yine bu rol bağlamında "Ortadoğu Barış Süreci" olarak adlandırılan Yahudi varlığının güvenliği ve meşru bir devlet olarak bölgedeki Müslüman halklar tarafından kabul edilmesi için "Araplardan daha Arap" bir Erdoğan portresi oluşturularak, "İsrail" ile bir gerilim havasına girildiği izlenimi verilmiş, bölge halklarına güven aşılanmıştır.

3- BM'nin İran hakkındaki yaptırım oylamasında "hayır" oyu kullanması da izlediği eksenin gereğidir. Zira İran, Brezilya ve Türkiye arasında imzalanan anlaşmanın sömürgeci kafir ABD Başkanı Obama'nın Brezilya ve Türkiye'ye gönderdiği mektubun gereği imzalandığı açığa çıkmış, Türkiye'nin kullandığı "hayır" oyu sonrası, Tahran anlaşmasının hala geçerli olduğu ABD'li yetkililerce açıklanmıştır.

4-Tüm bunların ışığı altında, "eksen" tartışmaları gerçekte, üstlendiği rol gereği, AKP'nin de işine yaradığı için katıldığı, kendini "Anayasa Referandumu" süreci dolayısıyla İslami kamuoyuna "suret-i hakk" göstermek üzere, istismar ettiği, lakırdılardır. İngiliz yanlısı ulusalcıların bu tartışmaların üzerine atlayarak İslami kamuoyunun tepkisini çeken yorumları da AKP'nin düzenbazlık değirmenine su taşımaktadır. Özellikle AKP'nin neo-Hilafet politikası izlediğinin gündeme getirilmesi, Hilafet kavramını sulandırmaktan öte bir şey değildir. Zira Allah'ın izniyle yakında kurulacak ikinci Raşidi Hilafet Devleti sömürgeci kafir ABD'nin dolayısıyla ekseninde yürüyen AKP'nin kabusudur. Öyle ki AKP yönetimi Nübüvvet Metodu üzere İkinci Raşidi Hilafet Devleti'ni kurmak için dünyanın 50'yi aşkın ülkesinde çalışan Hizb-ut Tahrir'in Türkiye'deki şebabına yönelik operasyonlar tertipleyip, tutuklatarak sürekli bir baskı politikası yürütmekte ve Hilafet'in zikredilmesine dahi tahammülleri bulunmamaktadır. Partinin Türkiye'deki şebabından onlarcasının halen cezaevlerinde olması, AKP'nin eksenini net olarak ortaya koymaktadır.

وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنقَلَبٍ يَنقَلِبُونَ Zulmedenler yakında nasıl bir inkılapla devrileceklerini bileceklerdir. [Şuarâ 227]


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir

Resmî Sözcü Yardımcısı
Türkiye Vilâyeti

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Yeni Seçim Kanunu

Ürdün rejimi, Parlamento için 2010 yılına ait bir seçim kanunu yayınladı. Bu da ikinci kral Abdullah'ın erken bir vakitte bir önceki parlamentoyu dağıtıp Nadir ez-Zehebî hükümetini azletmesinden ve bu seçim kanununu kendi adına yayınlayan Semîr er-Rıfâi hükümetini atamasının ardından olmuştur.

Yeni seçim kanunu yayınlanır yayınlanmaz yazarlar, gazeteciler, siyasiler ve devlet adamları sanki sorun seçim kanunuymuş gibi hızla onu övmeye başladılar.

Ey insanlar, sorun seçim kanununda değildir. Bilakis sorun, sizin başınıza çöreklenen küfür nizamındadır. Bu nizam ise insanın rabbinin değil de bizzat insanın koyduğu beşeri demokratik bir nizamdır. Dolayısıyla bu seçimler, Allah'tan başka yasa yapacak olan yasama meclisine dönük olacaktır. Zira bu nizamda ümmet, Allah'tan başka yasa yapan yasama organı ve yasama organı tarafından yürürlüğe konulan şeyleri, yani cahiliye hükmünü uygulayacak olan yürütme organının kaynağı olmaktadır. Çünkü yürütme organı ister seçilmiş isterse seçilmemiş olsun Allah katından olmayan her hüküm cahiliye hükmüdür.

İslam'a gelince; seçimler, kesinlikle Allah'tan başka yasa yapacak birisi için yapılmaz. Bilakis hükümleri alîm ve habîr olan Allahu Subhânehu katından inzal olan bir nizamı tatbik edecek birisi için yapılır. Zira İslam'da Allah'tan başka yasa yapacak olan bir yasama organı yoktur. Bilakis Kur'an-il Kerîm'den, tertemiz nebevî sünnetten ve bu ikisinin irşat ettiği İcma-us Sahabe ile kıyastan şeri hükümler istinbat eden müçtehitler vardır. Bu şeri hükümleri benimseyen ve bunu kanun haline getiren ise bizzat halifedir. Allahuteala şöyle buyurmuştur:

وَأَنِ احْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ وَلا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَهُمْ وَاحْذَرْهُمْ أَنْ يَفْتِنُوكَ عَنْ بَعْضِ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ إِلَيْكَ فَإِنْ تَوَلَّوْا فَاعْلَمْ أَنَّمَا يُرِيدُ اللَّهُ أَنْ يُصِيبَهُمْ بِبَعْضِ ذُنُوبِهِمْ وَإِنَّ كَثِيرًا مِنَ النَّاسِ لَفَاسِقُونَ أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللَّهِ حُكْمًا لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ "Aralarında Allah'ın indirdikleri ile hükmet! Sakın onların hevalarına tabi olma ve Allah'ın sana indirdiklerinin bir kısmından seni saptırmalarından sakın! Eğer (hükümlerden) yüz çevirirlerse bil ki (bununla) Allah ancak, günahlarının bir kısmını onların başına bela etmek ister. Zaten insanların birçoğu da yoldan çıkmışlardır. Yoksa onlar cahiliye hükmünün mü peşindeler? Akleden bir toplum için Allah'tan daha güzel hüküm veren kim olabilir?" [el-Mâide 49 50]

Tüm bunlardan dolayı Hizb-ut Tahrir olarak bizler, bu kanunu tamamen reddediyoruz. Çünkü bizler; Ürdün'de tatbik edilen beşeri demokratik nizamı ve tüm kanunlarını reddedip Müslümanları da bu nizamı ve kanunlarını reddetmeye, halifelerinin olduğu günlerde Müslümanların yaptığı gibi Allah'ın kitabı ve Resulü [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in sünneti ile amel edecek, İslam Devleti içerisindeki insanlara İslam'ı tatbik edecek ve İslam Devleti dışındaki insanlara ise cihat yoluyla daveti taşıyacak olan bir halifeyi çıkararak İslami hayatı yeniden başlatmak için bizimle birlikte çalışmaya davet ediyoruz.

Devamını oku...

- Basın Açıklaması - Açgözlü Akbaba Amerika Bangladeş'in Kendisi İçin Bir Av Olduğunu İlan Ederken Hizb-ut Tahrir, Müslümanları Amerika Bütün Ülkeleri İşgal Etmeden Önce Yöneticileri Alaşağı Ederek Hilafet Devletini Kurmaya Davet Etmektedir

Amerikan Kongresi Araştırma Merkezi (CRS), Amerika'nın Bangladeş'e dönük vizyonu hakkında ayrıntılı bir rapor yayınladı. 1 Nisan 2010 tarihinde yayınlanan ve Asya İşleri Uzmanı "Bruce Von" tarafından hazırlanan bu raporda, Amerika'nın ticari düzeyde ve petrol sektöründe bölgedeki ekonomik çıkarları ile "demokrasinin güçlenmesi", "gelişimin desteklenmesi" ve benzerleri gibi boş sloganların yükseltilmesi zikredilmektedir. Rapor, Amerika'nın Bangladeş'teki hedefleri üzerine odaklanmıştır ki onlar şunlardır:

1- Bangladeş'i "terörizm" ve "İslami aşırılarla" mücadele etmek için bir üs olarak kullanmak.

2- Askeri ilişkileri, özellikle de Amerika'nın Pasifik bölgesindeki komutası ile Bangladeş ordusu arasındaki ilişkileri güçlendirmek.

3- "Bölge güçleri, Çin ve Hindistan arasında denge kurma" adı altında Amerika'nın çıkarlarını gerçekleştirmek amacıyla Bangladeş'in stratejik coğrafi konumunu kullanmak.

Bu ve benzeri raporlar, Hizb-ut Tahrir'in Amerika'nın ülkeye karşı olan planları karşısında insanlara yaptığı uyarıların komplo teorileri olarak adlandırılan şeyler dahilinde olmadığına dair kesin bir kanıttır. Açıkça Bangladeş ile içerisindeki Müslümanların kendisi için bir av olduğunu ilan eden açgözlü akbaba Amerika işte budur. Amerika'nın Çin'e karşı olan komploları Müslümanlara karşı olan planlarının çoğundan daha az kötü olduğu için belki o kadar önemli olmayabilir. Zira onun Çin'e karşı olan planları, onu işgal etmek veya Çin halkına karşı soykırım işlemek için değildir. Emperyalistlerin Müslümanlara karşı olan planlarına gelince; Hilafet'in geri gelmesi yoluyla İslam'ın siyasi bir akide olarak geri dönmesini önlemek için hem işgali hem de soykırımı kapsamaktadır. Nitekim İngiltere Başbakanı'nın yeni danışmanı ve Afganistan'daki eski İngiltere Ordusu Komutanı General Richard Dannatt, BBC radyosuna verdiği bir röportajda şöyle demiştir: "Güney Afganistan'da veya Afganistan'da veya Güney Asya'da, Bir İslami takvim var ve biz buna karşı muhalefet etmez ve karşı durmaz isek bu etki artarak büyüyecektir. Şüphesiz bu İslami takvimin güçlü bir şekilde büyümesi -ki bu önemli bir noktadır- mümkündür. Böylece onun Güney Asya'dan başlayarak, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'ya ve 14. asır ile 15. asırdaki büyük İslami Hilafet Devleti'nin sınırlarını aşarak genişlediğini görebiliriz."

Haçlı Amerikalılar ve emperyalistler, Hilafet Devleti'nin odak noktası haline gelmekten korktuklarından dolayı Pakistan, Bangladeş, Endonezya ve Orta Asya'nın birliğini önlemek için bu bölgede var güçleriyle çalışmaktadırlar. Zira sözde "terörizm" ile mücadele etmeye ve "aşırıcıları" takip etmeye ilişkin sözleri bu anlama geldiği gibi askeri işbirliğini güçlendirmelerinin ve bölgedeki askeri varlıklarının sebebi de budur. Ayrıca onlar, bu planları uygulamak için Zerdari, Gilani, Karzai, Hasina ve Halide gibi ajan kölelerini kullanmaktadırlar. Zira bu hainler bir taraftan bölgenin işgal edilmesinde Amerika'ya yardım ederlerken diğer taraftan da Amerikalı efendilerini ifşa ettikleri için Hizb-ut Tahrir şebabını takip edip hapse atmaktadırlar.

Hizb-ut Tahrir, Amerikan planları karşısındaki çabaları birleştirmek amacıyla Müslümanları kendi saflarına katılmaya davet etmektedir. Ayrıca hizb, Müslümanları mevcut ajan yöneticileri Şeyha Hasina ve Halide Ziya'nın etrafından dağıtmaya davet etmektedir. Aynı şekilde hizb, Müslüman Bangladeş ordusunu, düşman Amerika ile birlikte işbirliğine çağrıda bulunan hükümetin emirlerine karşı çıkmaya davet ettiği gibi bu hükümeti alaşağı etmeye ve Amerika ülkeye yönelik işgalini tamamlamadan önce Hilafet Devleti'ni kurmaya davet etmektedir.

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER