Çarşamba, 25 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/27
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Taliban, Orta Asya Tiranlarıyla İlişkilerini Güçlendiriyor!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Taliban, Orta Asya Tiranlarıyla İlişkilerini Güçlendiriyor!

Haber:

Kazinform haber ajansı 6 eylülde, Kırgızistan’ın “Taliban’ı terör örgütleri listesinden çıkardığını” bildirdi.Kazinform muhabirinin bildirdiğine göre Kırgızistan Savcılığı, ülkede yasaklanan ve Taliban Hareketi’ni içermeyen aşırıcı terör örgütlerinin bir listesini yayınladı.

Afganistan Dışişleri Bakanlığı, Kırgız makamlarının daha önce Afganistan İslam Emirliği ile bağlantılı olan Taliban Hareketi’ni ülkedeki yasaklı örgütler listesinden çıkarma kararını takdir ve memnuniyetle karşıladığını ifade etti. Diğer ülkelerin kararlarının yanı sıra Kırgızistan’ın davranışlarının, Afganistan İslam Emirliği’nin bölgesel ve uluslararası düzeyde siyasi tanınırlığının artması ve Afganistan İslam Emirliği ile diğer ülkeler arasındaki ikili ilişkilerin güçlendirilmesinin önündeki engellerin kaldırılması anlamına geldiği gözlemlenmektedir.

Yorum:

Rusya, Taliban’ı henüz yasaklı ve terörist örgütler listesinden çıkarmamış olsa da onun müttefikleri Kazakistan ve Kırgızistan onu terör listelerinden çıkarmıştır. Her ne kadar bu, Orta Asya tiranlarının Rusya’dan bağımsız olma politikası gibi görünse de, Taliban ile imzalanan siyasi ve ekonomik anlaşmalar, Kremlin tarafından oynanan başka bir karmaşık oyundan başka bir şey değildir.

Batı'nın Rusya’ya uyguladığı yaptırımların gölgesinde Kremlin’in, mal ve kaynaklar için istikrarlı pazarlara ve rotalara ihtiyacı vardır. Zira bu yılın haziran ayında Rusya Dışişleri Bakanlığı İkinci Asya Departmanı Direktörü Zamir Kabulov, Rusya Segodnya basın merkezine verdiği demeçte, Taliban’ın Rusya’nın yasaklı örgütler listesinden çıkarılmasının ardından Moskova’nın, Afganistan’ın (Rusya, Çin, Hindistan, İran, Kazakistan, Tacikistan, Kırgızistan, Pakistan ve Özbekistan'dan oluşan) Şanghay İşbirliği Örgütü’ne tam üyeliğini destekleyeceğini açıklamıştı. Buna göre Taliban’ın Orta Asya tiranlarının kara listesinden çıkarılması, Rusya’nın geçici ekonomik ve siyasi çıkarlarına dayanmaktadır.

Aynı zamanda Kırgız yetkililer ülkedeki Müslümanlara sistematik olarak zulmetmektedir. Zira her ay, İslami yaşam tarzına uymaya davet eden Müslüman erkek ve kadınlara yönelik baskınlar ve tutuklamalar gerçekleşmektedir. Nitekim son olarak 16 Eylül’de yedi Müslüman tutuklanmış ve aşırıcılık ve terörist faaliyetlerde bulunmakla suçlanmışlardır. Ayrıca camiler ve İslami eğitim merkezleri, yetkililerin istihbarat servislerinin tam kontrolü altındadır. Kırgız yetkililer sadece sömürgeci Rusya’nın ekonomik ve siyasi çıkarlarına hizmet etmekle kalmıyor, aynı zamanda İslam’a ve Müslümanlara karşı mücadeleye de katılıyorlar.

Taliban’ın Orta Asya tiranlarıyla dostluğu, sömürgeci kafirleri memnun etme arzusu, küresel küfür politikasına açık bağlılıkları ve Nübüvvet Minhacı üzere İslami hayatı yeniden başlatma çalışmasını reddetmesi, İslam’ı küresel bir yönetim sistemi olarak anlama konusunda ne kadar zayıf ve cahil olduğunu göstermektedir.

Taliban, Rusya, Çin ve diğer tiranlar ve sömürgecilerle ticari ilişkiler kurmak için acele ediyor ve bu ülkelerdeki Müslümanlara yapılan zulmü görmezden geliyor; böylece Allah ile olan ticareti ve Subhanehu ve Teala’nın rızasını kazanmayı terk ediyor.

Allahu Teala Kerim Kitabı’nda şöyle buyurmuştur: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا هَلْ أَدُلُّكُمْ عَلَى تِجَارَةٍ تُنجِيكُم مِّنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ * تُؤْمِنُونَ بِاللهِ وَرَسُولِهِ وَتُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللهِ بِأَمْوَالِكُمْ وَأَنفُسِكُمْ ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ * يَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَيُدْخِلْكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ وَمَسَاكِنَ طَيِّبَةً فِي جَنَّاتِ عَدْنٍ ذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ * وَأُخْرَى تُحِبُّونَهَا نَصْرٌ مِّنَ اللهِ وَفَتْحٌ قَرِيبٌ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَEy iman edenler! Sizi acı bir azaptan kurtaracak ticareti size göstereyim mi? Allah’a ve Rasulü’ne inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.İşte bu takdirde O, sizin günahlarınızı bağışlar, sizi altından ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koyar. İşte en büyük kurtuluş budur. Hoşunuza gidecek bir şey daha var: Allah’ın yardımı ve yakın bir fetih! Haydi müminleri müjdele.” [Saf 10-13]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Eldar Hamzin

Devamını oku...

El-Vakiye TV: Yayında Halaka Programı; İslam Nizamı Kitabı (43.) Bölüm - İslam Bir Hayat, Toplum ve Devlet Nizamıdır

  • Kategori El Vakiye TV
  •   |  
El-Vakiye Televizyonu
“Yayında Halaka” Programı
 
“İslam Nizamı Kitabı (43.) Bölüm”
[İslam Bir Hayat, Toplum ve Devlet Nizamıdır]
 
Sunan: Üstad Ahmet El KASAS
Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti Üyesi
H. 03 Zilkâde 1439 El-Muvafık M. 16 Temmuz 2018

El Vakiye sitesindeki diğer bölümler için TIKLAYINIZ
Websitemizdeki diğer bölümler için TIKLAYINIZ

Devamını oku...

Pakistan Vilayeti: Müslümanların Orduları, Mahir el-Cazi ve Meşhur Hadise el-Cazi'nin Örneğini Takip Etsin

  • Kategori Pakistan
  •   |  

Hizb-ut Tahrir/ Pakistan Vilayeti:
Müslümanların Orduları, Mahir el-Cazi ve Meşhur Hadise el-Cazi'nin Örneğini Takip Etsin

Hizb-ut Tahrir Pakistan Vilayeti Medya Bürosu

20 Safer 1446 Pazar, 25 Ağustos 2024 M

Basın açıklamasını okumak için Tıklayınız

pakistan vilayeti

#طوفان_الأقصى

#الجيوش_إلى_الأقصى

#الأقصى_يستصرخ_الجيوش

#AksaTufanı

#OrdularAksaya

#ArmiesToAqsa

#AqsaCallsArmies

pakistan vilayeti

İlgili Bağlantılar:

E- mail: Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.          WhatsApp: +967 713 645 449

pakistan vilayeti

Devamını oku...

Şam Halkını Yüzüstü Bırakan, Filistin Halkına da Yardım Etmeyecektir!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Şam Halkını Yüzüstü Bırakan, Filistin Halkına da Yardım Etmeyecektir!

Haber:

El Cezire Net, 21/9/2024 günü şu başlık altında bir haber aktardı: “Erdoğan: BM’de görüşeceğimiz tüm liderlerle başta Gazze olmak üzere Filistin topraklarında akan kanı durdurmayı ele alacağız.”

Yorum:

Filistin, bir akide meselesi olup vatan meselesi değildir. Zira Yahudilerin dökmekten zevk aldığı kan, Filistinlilerin değil Müslümanların kanı olmasından dolayıdır. Bu birincisi. İkinci ve onuncu olana gelince; ey Erdoğan, bir adam yalan söyleye söyleye nihayet yalancı yazılıncaya kadar yalan söylemeye devam eder. Hâlâ yalana devam mı edeceksin?!

Sen hâlâ Birleşmiş Milletler’e inanıyor ve kriz zamanlarında onlara gidiyor olabilirsin ama Filistin’de bizler, Allah’tan başka kimseye ibadet etmeyen ve O’ndan başka kimseden bir yardım beklemeyen azim bir ümmetin parçasıyız. Zira bizler, sizin şirkinizi inkâr ettik ve Birleşmiş Milletleri ve tüm uluslararası sistemi kaldırıp attık. Uluslararası sistemin adalet ve Filistin davasının yanında yer alma konusundaki yalanları artık bizi büyülemiyor. Zira bizim elimizde Musa’nın asası var ama sizin gibi Firavun’un büyüsüne kapılıp onun yasasını yol ve sarayını da kıble edinenler, hayali bir zafer umuduyla onun eşiklerini sık sık ziyaret etmeye devam edeceklerdir!

Hâlâ BM'ye inanıyorsunuz ve arkanızdan bizim de inanmamızı istiyorsunuz! Ancak sizin komşunuz Şam halkından bize, Deccalin elinde bir cennet olmadığını, hadisler uydurup müminlere yardım edeceğini iddia etse de ona iman edenin helak olacağını, bu yüzden ona uymayın diyenler var. Şam devrimi bize, Halep’i nasıl teslim ettiğinizi, İdlib’i nasıl sattığınızı ve hâlâ özgürleri katil Beşar’a teslim etme arzusunda olduğunuzu açık ve net bir şekilde haber vermiştir! Çirkin yerlerin açığa çıktığı halde hâlâ sana nasıl inanalım?!

Müslümanlar, diğer insanlar dışında tek bir ümmettir. Şam’ı yüzüstü bırakıp halkına komplo kuran biri, Filistin’e de yardım etmeyecek ve sadece onun halkına daha fazla ölüm getirecektir.Akan kanı durdurmak isteyenlere gelince; onlar kendi ümmetleri içindeki samimi güç ehlini arasınlar; zira yardım istenecek en hayırlı kişi, güçlü ve güvenilir kişidir. Dolayısıyla bir Müslümanın, liderliğini bir haine veya bir korkağa vermesi caiz değildir.

إِن يَنصُرْكُمُ اللهُ فَلَا غَالِبَ لَكُمْ وَإِن يَخْذُلْكُمْ فَمَن ذَا الَّذِي يَنصُرُكُم مِّن بَعْدِهِ وَعَلَى اللهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ

Allah size yardım ederse, artık size üstün gelecek hiç kimse yoktur. Eğer sizi bırakıverirse, ondan sonra size kim yardım eder? Müminler ancak Allah'a güvenip dayanmalıdırlar.” [Al-i İmran 160]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Beyan Cemal

Devamını oku...

İran Ordusu: Her Türlü Düşman Senaryosuna Göğüs Gerebilecek Kapasitedeyiz ve Onu Cezalandırma Politikamız Var!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

İran Ordusu: Her Türlü Düşman Senaryosuna Göğüs Gerebilecek Kapasitedeyiz ve Onu Cezalandırma Politikamız Var!

Haber:

İran Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkan Yardımcısı Muhammed Rıza Aştiyani, Amerika ve Yahudi varlığının, İran’ın savunma kabiliyeti ve askeri gücünün olası her türlü senaryo ve saldırının kaderini değiştireceğini bildiklerini açıkladı. Aştiyani, İran silahlı kuvvetlerinin “düşmanın askeri denklem ve hesaplarına ciddi bir meydan okuma ve kaçınılmaz bir yenilgiyle karşı koyabilecek kapasitede” olduğunu söyledi.“İran silahlı kuvvetlerinin sadece her türlü düşman senaryosuna göğüs germeye hazır olmadığına, aynı zamanda Siyonist saldırganı cezalandırma politikasına da sahip olduğuna” dikkat çekti. “ABD ve suçlu ve çocuk katili Siyonist varlığın, İran İslam Cumhuriyeti’nin savunma ve askeri gücünün olası herhangi bir senaryonun kaderini değiştireceğinin tamamen farkında olduklarını” vurguladı. Yahudilerin Lübnan’a yönelik son saldırılarıyla ilgili olarak Aştiyani, “Siyonist rejimin bu eylemi onlara hiçbir şey kazandırmayacak ve durumları daha da kötüleştirecektir” dedi. (RT Arabic)

Yorum:

Liderlere ve şehitlere veda ettiğimizdeki ya da Müslümanların başına gelen yıkım, tahribat, yakma, yıkma ve diğer yaralanma, tutuklama ve benzeri felaketleri gördüğümüzdeki tüyler ürpertici sahnelere alıştık artık... Hiç sormayın.

Ancak bir askeri komutandan, devlet başkanından ya da Muhammed Rıza Aştiyani gibi diğer şahsiyetlerden yalan ve nağmeler dolu açıklamalar işitiyorsunuz; işte İsmail Haniye’nin şehadetinin üzerinden neredeyse iki ay geçmesine ve tehdit edip söz vermesine rağmen İran onun kanının intikamını almadı! İşte bakın Yahudi varlığı Lübnan’daki partisinin iletişim cihazlarını havaya uçurmasına ve aynı zamanda bazı Hizbullah liderlerini füzelerle vurmasına rağmen İmad-4 de dahil olmak üzere TV ekranlarında gördüğümüz roketatarların hiçbiri şu ana kadar intikam almak ve misilleme yapmak için hareket etmedi!Yoksa bu platformlar ve üsler, sadece gösteri amaçlı televizyon görüntüleri mi, yoksa onlar hakkında söylediğimiz gibi Amerika’nın emirlerini mi bekliyorlar?! 

Açıklamaların ve tantanaların Yahudi varlığına bir faydası yok ama faydası Yahudi varlığının, İran gücünü ispatlayana kadar bir darbeye iki darbeyle, bir füzeye ise iki füzeyle karşılık vermesidir; ama bizim, Muhammed Rıza’nın söylediği gibi, İran’ın savunma ve askeri gücünün olası her senaryonun kaderini değiştireceğini Amerika’nın ve Yahudi varlığının bilmesine ihtiyacımız yoktur.

Yahudi varlığı, Yahudilere bir kurşun dahi sıkmaya cesaret edemeyen bu zayıf varlıkların gerçekliğinin farkındadır; şayet Yahudiler bu gerçeğin farkında olmasalardı, suçlarını işleyemezlerdi. Ama bizim kesin olarak bildiğimiz şey, Yahudilerin en kötü bir şekilde öldürülecek olmalarıdır; bu da Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şu kavlinden dolayıdır: تُقَاتِلُكُمْ الْيَهُودُ فَتُسَلَّطُونَ عَلَيْهِمْ حَتَّى يَقُولَ الْحَجَرُ يَا مُسْلِمُ هَذَا يَهُودِيٌّ وَرَائِي فَاقْتُلْهُ Yahudiler sizinle savaşacak, siz onlara musallat kılınacaksınız. O kadar ki taş: Ey Müslüman, işte bu bir Yahudi’dir, arkama saklanmıştır, onu öldür, diyecektir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Selim – Mübarek Toprak (Filistin)

Devamını oku...

Terörizm ve Aşırıcılıkla Mücadele Konferansı, Müslümanların İslam’a Olan Özlemleriyle İlgili Endişesini Dile Getiriyor!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Terörizm ve Aşırıcılıkla Mücadele Konferansı, Müslümanların İslam’a Olan Özlemleriyle İlgili Endişesini Dile Getiriyor!

Haber:

4 ve 5 Eylül tarihlerinde Taşkent, bir başka saygın etkinliğe ev sahipliği yaptı ki bu da; Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Bölgesel Terörle Mücadele Yapısının 10. Uluslararası Bilimsel ve Pratik Konferansı ve ikincisi de Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) Terörizm ve Aşırıcılıkla Mücadele Konferansı. (Ajanslar)

Yorum:

Ortak uluslararası konferanslara, 20 BDT ve ŞİÖ üye ülkesi (ŞİÖ üye ülkeleri ve diyalog ortakları dahil),9 İngiliz Milletler Topluluğu (Commonwealth) organının tam yetkili organları ve çalışma yapıları, 2 ŞİÖ organının çalışma yapıları ve 22 bilimsel araştırma kuruluşu katılmıştır. Ayrıca INTERPOL, Kara Para Aklama ve Terörizmin Finansmanıyla Mücadele Avrasya Grubu ve Asya’da Etkileşim ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı gibi6 uluslararası kuruluştan 10 yetkili organın yaklaşık 250 temsilcisi (toplam 47 delegasyon) katılmıştır.

Birincisi:Buhari ve Tirmizi gibi alimleri yetiştiren İslam beldelerinde, İslam’a ve Müslümanlara karşı terörizm ve aşırıcılıkla mücadele kisvesi altında böylesine batıl bir konferansın düzenlenmesi esef verici ve öfkelendirici bir durumdur. -Rusya gibi büyük efendilerini memnun etmek için bu tür önlemler uygulanmış olsa bile- elbette bunun sorumluluğu tamamen Özbekistan hükümetine aittir.Bu hükümet, İslam’a ve Müslümanlara karşı fitnelerle dolu bu tür önlemlere ev sahipliği yaptığına göre Allah’ın lanetini ve gazabını hiç düşünmüyor.

Mirziyoyev özellikle bu konferansın katılımcılarına hitaben yaptığı konuşmada şunları söyledi: “… Aynı zamanda insan hak ve özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesini ve hukukun üstünlüğüne koşulsuz riayet edilmesini terörizm ve aşırıcılıkla mücadelenin temel dayanağı olarak görüyoruz.” Ancak Mirziyoyev’in dediği gibi Müslümanların İslamlarına, özellikle de İslam’ın bir akide ve siyasi sistem olarak hayata geçirilmesine olan özlemlerinin nedeni, insan hakları, özgürlükler ve hukukun üstünlüğünün garanti altına alınmaması değildir; bilakis bu, doğal bir durumdur.Yani İslam, insanın aklına ve kalbine hakim olduktan sonra, kişinin İslam'a ve onun hükümlerine göre yaşamaya özlem duyması doğal bir hale gelir. Zira hayatını düzenleyen İslam’a eşdeğer bir ideolojinin olmadığına ve olamayacağına ikna olacak ve iman edecektir.Örneğin Orta Asya halkları, İslam nimetinin kendilerine gelmesinden bu yana, dinlerine karşı birçok zulüm ve şiddete maruz kalmışlardır. Buna rağmen hiçbiri İslam’dan dönmemiş, aksine İslam’a olan arzuları artmış ve kesinlikle azalmamıştır. Bugün ise Rusya ve Çin'in kontrolü altında toplanan İslam karşıtı örgütler ve diğerleri, Müslümanları İslam’dan uzaklaştırmak için kafa yoruyorlar.

Özbekistan Devlet Güvenlik Servisi Başkanı Korgeneral Abdusalam Azizov’un konferansın genel oturumunda bir konuşma yaptığını da belirtmek gerekir. Ayrıca konuşmasında, Afganistan hükümetinin uluslararası terörizmle kendi imkân ve kaynaklarına dayanarak mücadele ettiğini belirterek Horasan Vilayeti Örgütü ile mücadelesinde Afgan hükümetine yardımcı olmanın önemini vurguladı. Özbekistan hükümetinin Müslüman halkımızı İslam’dan uzaklaştırma politikasının ana aracı olan bu servisin başkanı tarafından yapılan bu açıklama, tehlikelidir. Çünkü bu, Taliban Hareketi’ni, sömürgeci kafir ülkelerin İslam’ın yönetime ulaşmasına karşı yürüttüğü uluslararası mücadeleye dahil etmek anlamına gelmektedir. Doğal olarak bu çalışma, Horasan Vilayeti Örgütü ile mücadele ile sınırlı kalmayıp, aynı zamanda İslamcı grupların faaliyetlerini kısıtlamayı ya da tamamen yasaklamayı da hedeflemektedir. Nitekim Amerika, Rusya ve Çin’in başını çektiği Batı, Taliban’ın tamamen İslami bir yönetim kurmasına güçleri yettiğince karşı çıkıyorlar; çünkü onlar, IŞİD gibi sahte tehditlerden değil, aksine Afganistan’da İslami bir sistemin uygulanmasından ve bunun da Orta Asya üzerindeki etkisinden endişe duyuyorlar.

Allah'a hamdolsun bugün, İslam beldelerinde ve onun ayrılmaz bir parçası olarak Orta Asya’da, özellikle Özbekistan’da İslam’ı esas alan kalkınma hareketleri, her zamankinden daha güçlü bir hal almıştır.Tabi ki bundan sadece sömürgeci kâfir devletler ve onların ajan yöneticileri rahatsız olacaktır. Bugün, Allah’ın vaat ettiği ve Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in müjdelediği Raşidi Hilafet Devleti’nin kurulacağı ve özellikle Filistin ve mübarek Mescid-i Aksa olmak üzere tüm İslam ülkelerinin sömürgeci kafir ülkelerin hegemonyasından kurtulacağı günler yaklaşmaktadır. Allah’ın düşmanlarının karşı çıktığı ve geciktirmeye çalıştıkları şey işte budur; bu yüzden Özbekistan hükümetini, onlarla dostluk kurması, sonra gözlerin dışarı fırlayacağı gün kaybedenlerden ve pişman olanlardan olması konusunda şiddetle uyarıyoruz!Doğru ve hikmetli kararın, Allah’a dönmek ve bugün dünyada olup bitenlerden doğru sonuçlar çıkarmak yoluyla O'nun rızasına giden yolu seçmek olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
İslam Ebu Halil - Özbekistan

Devamını oku...

Müslüman Kadınların Korunmasında Cep Telefonlarının Hilafetin Yerini Alması İmkansızdır!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Müslüman Kadınların Korunmasında Cep Telefonlarının Hilafetin Yerini Alması İmkansızdır!

Haber:

The Guardian, “İsyan eylemlerinden sonra: Müslüman kadınlar kendilerini güvende tutmak için her şeyi filme alıyor” başlıklı bir rapor yayınladı.Rapor, İngiltere’de yaşayan Müslüman kadın Leyla Tamya’ya dikkat çekiyor; zira kadın, Ağustos 2024’te Liverpool’daki Abdullah Quilliam Society camisi sağcı isyancılar tarafından saldırıya uğradığında camide namaz kılanların arasındaydı.Leyla, şiddet olaylarının ardından topluluğunun yeniden inşasında liderlik rolü üstlendi.Liverpool’daki yerel makamlar tarafından verilen toplumsal uyum sözlerine rağmen, korku ve belirsizlik duyguları hâlâ Müslüman kadınların hayatlarına her geçen gün hakim olmaya devam etmektedir.

Yorum:

Cep telefonlarının Müslüman kadınların kendilerini savunmak için güvendikleri tek araç haline gelmesi üzücü bir durumdur! Bu sahne özellikle Gazze olmak üzere dünyanın her yerinde tekrarlanır bir hale gelmiştir. Zira Müslüman kadın, namusunun kimse tarafından korunmayacağına trajik bir şekilde ikna olmuş ve artık kimsenin kendisini zulümden kurtarmak için müdahale etmesini beklemiyor. Bu nedenle cep telefonları bu kadınların çektiği acıları belgelemenin tek aracı haline gelirken dünya liderleri olup bitenlere karşı sağır ve kör bir şekilde elleri bağlı olarak durmaktadır!

Daha da üzücü olanı, cep telefonlarının bir hayat sistemi olan Kur’an ve sünnet için olan büyük zaferleri belgelemek yerine, trajedileri ve İslami değerlerin yok edilmesini belgelemek için kullanılmasıdır.Ancak Halife, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in yaptığı gibi İslam’la hükmetmek için geri döndüğünde bu görsel delilleri, adaleti sağlamak ve görevlerini yerine getirmekten geri duranlardan hesap sormak için kullanacaktır. Bu arada bir ümmet olmamız vasfıyla bizim, özellikle bizi korumakla sorumlu olanların bizi terk edip sadece gayrimüslimlerin çıkarlarını korumaya hırs gösterdikleri bir dönemde bu zulmün devam etmesini kabul etmemeliyiz.

Tarih boyunca İslami yönetimin gölgesinde kadınların koruma ve yönetimdeki rollerinin örneklerine rastlıyoruz. Örneğin Şifa bint-i Abdullah, Medine-i Münevvera’da Hisbe kadısı olarak atanan celile bir âlime ve sahabeydi. Nitekim Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile olan yakın ilişkisi ona İslam hakkında derin bir bilgi kazandırmış ve bu da Ömer ibn-i Hattab Radıyallahu Anh’ın onu kadı olarak atamaya sevk etmiştir. Nitekim onun sorumlulukları arasında İslam’ın ticaretle ilgili hükümlerine uyulmasını sağlamak ve muamelatların şerî olması konusunda rehberlik etmek de vardı.

Benzer şekilde Semra bint-i Nüheyk de Mekke’ye atanmıştı. Bu tarihi atamalar, kadınların yeteneklerine ve İslam şeriatıyla ilgili bilgilerine duyulan güveni teyit etmektedir.

Bu tarihi örnekler, daha önceki İslami toplumlardaki kadının rolüne ilişkin çağdaş anlayış hakkındaki tartışmaya kapı açmakta ve İslami yönetimin nasıl ehliyet ve liyakate dayandığını ortaya koymaktadır; zira kadın, kamu işlerinde ve ekonomik düzenlemelerde büyük bir sorumluluk üstlenmiştir. Bu tarihsel bağlam, İslami toplumlardaki kadınların rollerinin gelişimine ilişkin önemli bilgiler sunmakta ve günümüzde hakim olan bazı mefhumlarla net bir karşılaştırma imkanı sağlamaktadır.

Allahu Teala’dan bize ve kız kardeşlerimize, Allah’ın izniyle yakında Hilafetin geri getireceği merhamet ve haysiyet vizyonu bahşetmesini diliyoruz.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
İmrane Muhammed

Devamını oku...

Humeyni Rejiminin Hakikati Ve Onun Varoluş Gayesi!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Humeyni Rejiminin Hakikati Ve Onun Varoluş Gayesi!

Haber:

İran Devrim Muhafızları, Hasan Nasrallah’a Yahudi varlığına karşı ezici ve öldürücü bir yanıt vermeyi vaat ediyor. (El-Rabia TV. 19/09/2024)

Yorum:

Aksa Tufanı operasyonunun ilk gününden bu yana ümmetin duyguları, bu hayati davasının etrafında birleşmiş ve kenetlenmiştir. Dikkat edin bu ümmet, sömürgeci kâfir tarafından İslami Hilafetinin (Osmanlı Devleti) yıkılarak merkezine Yahudi varlığının askeri üs olarak dikilmesiyle yok edilen şanını, şerefini ve yaşam tarzıyla ilgili risalet rolünü geri elde etmek isteyen ve Filistin’in ve Aksa’sının kurtuluşunu üzerinde birleşilmesi gereken bir hedef olarak benimseyen bir ümmettir; ancak ümmetin düşmanı olan Batı medyası savaşın ilk gününden itibaren (İran’ın) tutumlarını, mezhepçi hakikatini ve Yahudi varlığıyla işbirliği ve koordinasyon yoluyla ümmetin davalarına yönelik komplolarını tecrübe eden ümmetin gözünden ve gönlünden uzaklaştırmak için bu operasyonu İran’la ilişkilendirmeyi kendine bir görev edinmiştir. Bu ise bizzat, devasa gösterileri destekleyerek ve ordulara Filistin’i kurtarma ve özellikle Mısır ve Ürdün’deki sınırları kırma çağrısında bulunarak karşı koymaya hazır olduğunu ilan eden ümmeti hayal kırıklığına uğratmayı amaçlayıp istediği bir dizi önlemler ve davranışlar yoluyla meydana gelmiştir. Nitekim İran’ın aldığı bu önlemlerin en önemlilerinden biri, devrimlerinin sloganı olmasına ve 45 yıl önce Kudüs’ün kurtuluşu için Kudüs Ordusu (Kudüs Gücü) adında bir ordu kurmalarına rağmen Yahudi varlığına karşı savaş ilan etmemesidir. İşte tüm bunlar, kesin bir yanıt vermeksizin ümmeti yüzüstü bırakmak ve ümmete Yahudi varlığına ve Batı’ya karşı koyma gücünün olmadığını konusunda umutsuzluk aşılamak içindir.Suriye’deki konsolosluğunun bombalanmasının ve bir Devrim Muhafızı komutanının öldürülmesinin ardından İran’ın Yahudi varlığına verdiği tiyatral tepki, bunun en büyük kanıtıdır. Ayrıca İsmail Haniye suikastının ardından yaptığı açıklama gibi uygun yer ve zamanda yanıt verme hakkını saklı tutması evet tüm bunlar, onun (İran) ihanetinin bir kanıtıdır.

Ey Müslümanlar:İran’ın yöneticileri, rollerdeki farklılıkla birlikte ihanet konusunda Arap yöneticilerin izinden gidiyorlar. O halde onun attığı sloganlar sizleri aldatmasın. Zira onların eylemleri, sözlerini boşa çıkarmaktadır. Dolayısıyla Humeyni varlığının, ortaya çıkışı açısından Yahudi varlığından bir farkı olmadığını söylersek abartmış olmayız. Zira Yahudi varlığının kurulması ümmeti parçalamak ve çatışmayı etnik bir hale getirmek içinse Humeyni’nin varlığının icat edilmesi de mezhepçilik tohumları ekmek ve İslam Devleti’nin kurulmasını engellemek için çalışmaktır. Bunun en büyük kanıtı Beşar Esad rejiminin yanında yer almaları ve zafere ulaşıp kendi devletini kurmanın eşiğindeki Şam devrimini ortadan kaldırmaya çalışmalarıdır.

Son olarak diyoruz ki: Gazze ve Filistin halkının savaşı, tüm maskeleri düşürmüş ve din, vatancılık ve milliyetçiliğin arkasına saklanan herkesi ifşa etmiştir; böylece Allah’ın yardımıyla küfür kampı ve iman kampının olduğu iki kampın çatışması son bulacak ve inşaAllah yakında olacaktır; zira zafer, sadece Allah katındandır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ebu Muhammed Hamdânî – Irak

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER