Perşembe, 03 Rebiu’l Evvel 1446 | 2024/09/05
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Sykes-Picot Sınırındaki Ölümleri Ancak Hilafet Durdurulabilir

 

14 Haziran 2024 Cuma günü Sudan Tribune sitesi “Mısır ordusu, Sudanlıları taşıyan kaçakçıların arabalarına ateş açtı.” başlığını attı. Haberde savaştan kaçıp Mısır’a girmeye çalışan Sudanlıların trajedisine yer verildi. Haberde, “Mısır sınır muhafızları, Mısır’a girmeye çalışan kaçakçıların kullandığı araçların lastiklerine ateş açtı... Sudan ve Mısır medyası, Mısır güvenlik güçlerinin son iki gün içinde 7 otobüs dolusu Sudanlı mülteciyi tutukladığını bildirdi... Sudan Haber Ajansı, kötü hava koşulları nedeniyle onlarca kişinin öldüğünü söyledi... Asvan’daki Sudan Konsolosu Abdülkadir Abdullah, Sudan halkına ve ölenlerin ailelerine başsağlığı diledi.” ifadeleri kullanıldı.

Mısırlı yetkililer, Sudanlıları Mısır’a yasadışı yollardan gelen mülteciler olarak nitelendiriyor ve Sudanlı yetkililer de aynı fikirde. Sudanlılar, bu kadar kötü muameleye hak edecek ne bir suç işlemişlerdir ne de bir kanun hükmünü ihlal etmişlerdir. Sudan gibi Mısır da onların ülkesi. Aslında yapay savaş nedeniyle yerlerinden edilen bu insanlara kucak açılmalıdır. İngilizler ve onların ajanları sözde bağımsızlık adına Sudan’ı Mısır’dan ayırmadan önce Mısır ve Sudan tek bir ülkeydi, aralarında hiçbir sınır yoktu. Güney Sudan’ı Kuzey Sudan’dan ayırmak için de aynı senaryoyu tekrarladılar. Bu, sömürgeci kâfir düşmanın böl ve yönet politikasıdır. Bu politika Müslüman ülkeleri parçalamak ve parçalanmış olanı parçalamak için halen kullanılmaktadır.

Sudan halkının, daha doğrusu İslam ümmetinin trajedisi bitmeyecektir. İslam ümmeti zararlı devletçiklerdeki yöneticilerin eylemlerinden dolayı acı çekiyor. Sömürgeciler ülkeyi parçalamak, insanları yerlerinden etmek, Sykes-Picot çitlerini korumak ve İslam kardeşliğini toprak ve vatan kardeşliğine dönüştürmek için ajan yöneticiler ürettiler. Bu saçmalıkları ve Sykes-Picot sınırlarındaki ölümleri ancak Hilafetin kurulması durduracaktır. Hilafet Müslüman ülkeler arasındaki sınırları kaldıracak, bir Müslüman Cakarta’dan Tanca’ya, Trablus’tan Hartum’a kadar İslam ülkelerinin tüm metropollerinden ve şehirlerinden vizesiz ve pasaportsuz olarak seyahat edilebilecektir.

Ey Sudan halkı! Ey Müslümanlar! Hadi Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletini yeniden kurmak için çalışan samimi insanlarla birlikte çalışın. Hilafette kurtuluşunuz, izzetiniz ve Rabbinizin rızası vardır.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûlü’ne icabet edin.” [Enfal 24]

İbrâhîm Usmân [Ebu Halîl]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir

Sudan Vilayeti Resmi Sözcüsü

Devamını oku...

Pakistan Yöneticileri, Pakistan Ordusu’nun Gazze’ye Destek İçin Seferber Edilmesi Çağrısını Engellemek Amacıyla Hizb-ut Tahrir Gençlerini Tutukladı, Yahudi Varlığına Saldırmak Yerine Müslümanlara Saldırıyorlar

Siyonist Yahudiler vahşetlerinde tüm sınırları aşıyor, Hizb’in #Ordular Aksa’ya kampanyası Allah’ın izniyle ülkenin her köşesine ulaştı. Çeşitli üniversite öğrencileri, siyasi liderler, sosyal medya aktivistleri ve halk, artık “Ey Müslüman Silahlı Kuvvetler, Filistin’e, Filistin’e” sloganları atmaya başladılar. Gazze’ye destek için orduların seferber edilmesi çağrısı yöneticiler üzerinde büyük bir baskı yarattı. Amerika ve Yahudi varlığını desteklediklerini, Müslümanlara karşı ihmalkâr davrandıklarını ve İslam düşmanı olduklarını ortaya çıkardı. Hiçbir delil veya kanıt olmadan yöneticiler Hizb-ut Tahrir’den acımasızca intikam alıyorlar. Hizb-ut Tahrir gençlerine karşı baskı kampanyası başlattılar. Gençlerin evlerine baskın düzenleniyorlar, ailelerini rahatsız ediyorlar, gençleri zindanlara atıyorlar. Yöneticiler, orduların seferber edilmesi çağrısını büyük bir günah olarak değerlendiriyorlar, mazlum Müslümanları desteklemeyi büyük bir farz olarak görmüyorlar! Oysa Allah mazlum Müslümanları desteklemeyi yöneticilere ve silahlı kuvvetlere farz kılmıştır.

“Terörizm” suçlamasıyla Hizb-ut Tahrir gençlerine karşı davalar açılıyor. Bazıları hala zorla kaybediliyor. Bazıları karakollarda ve mahkeme salonlarında aşağılanıyor. Bu yöneticiler, silahlı kuvvetleri seferber etme siyasi mücadelesinin hiçbir baskı altında durmayacağını hala öğrenemediler. Yahudi varlığının ortadan kaldırılması ve Mescid-i Aksa’nın kurtarılması çağrısında bulundukları için baskı görmeleri Hizb-ut Tahrir gençleri için bir şeref madalyasıdır. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in hadisine göre gençler yürüyüşüne devam edeceklerdir:

أَلَالَايَمْنَعَنَّأَحَدَكُمْرَهْبَةُالنَّاسِأَنْيَقُولَبِحَقٍّإِذَارَآهُأَوْشَهِدَهُفَإِنَّهُلَايُقَرِّبُمِنْأَجَلٍوَلَايُبَاعِدُمِنْرِزْقٍ  “Sizden birisi hakkı gördüğünde veya hakka şahit olduğunda insanlardan korkusu hakkı söylemesine engel olmasın. Şüphesiz ki hakkı söylemesi veya önemli bir şeyi zikretmesi ne ecelini yakınlaştırır ve ne rızkını uzaklaştırır.” [Ahmed] Allah, gençlerin bu fedakârlıklarını kıyamet günü kabul etsin. Bu fedakarlıkların, Allah’ın zaferine vesile olmasına ümit ediyoruz. Bugün yaşadığımız zillete son verecektir.

Bu yöneticilere gelince, askeri güçlerimizi Yahudilere karşı seferber etmek yerine Hizb-ut Tahrir gençlerine acımasız bir baskı uyguluyorlar! Bu yöneticiler, Allah düşmanları karşısında süt dökmüş kedi gibiler, ama Müslümanlara karşı aslan kesiliyorlar. İslam’a samimi bir şekilde çağıranlara karşı acımasız bir tavır takınıyorlar, oysa Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

إِنَّ الَّذِينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَرِيقِ  “Şüphesiz inanmış erkeklerle inanmış kadınlara işkence edip sonra tövbe de etmeyenlere cehennem azabı ve (orada) yanma cezası vardır.” [Buruc 10] Allah’ın itaatkâr kullarını Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu halde susturmaya çalışıyorlar:

وَمَنْعَادَىأَوْلِيَاءَاللَّهِفَقَدْبَارَزَاللَّهَبِالْمُحَارَبَةِ  “Kim benim bir veli kuluma düşmanlık ederse, ben de ona harp ilan ederim.” [Hakim] Ey güvenlik güçleri! Bu yöneticilere itaat ederek Allah’ın gazabını ve azabına maruz kalmayın. Kıyamet günü Hizb-ut Tahrir gençleri hakkınızda şikâyetçi olduklarında Allah huzurunda hiçbir mazeretiniz olmayacaktır.

Ey Müslüman güvenlik güçleri! Şüphesiz ki Müslüman ülkelerdeki zararlı devletçikler, silahlı kuvvetler de dahil olmak üzere ümmetin patlamasından korkuyorlar. Bu yüzden çeşitli Müslüman ülkelerde tüm güvenlik birimlerinin alarmda olduğunu görürsünüz. Dünyadaki şeytani etkilerine karşı gerçek ve tek tehdidin Hizb-ut Tahrir olduğunu efendileri kadar onlar da çok iyi biliyorlar. Şüphesiz Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır. Tıpkı Yahudi devletinin gençlerin peşinde olduğu gibi, bu başarısız devletçikler de gençlerin peşindedir. Yahudi devleti, Müslüman orduları Mübarek Toprak Filistin’i desteklemeye çağıran aktif birçok genci tutukladı. Yöneticiler de Yahudiler de Hilafeti yıkan, ümmeti bölen ve kanserli Yahudi varlığını ümmetin kalbine yerleştiren sömürgeci ülkelerin ajanlarıdır. Batı’ya meydan okuyan ve ümmetin izzetini geri getirmek için çalışan herkesi bastırıyorlar ve hapishanelere atıyorlar. Ey Müslüman güvenlik güçleri! Yöneticileri terk edin ve İslam ümmetinin yanında yer alın.

Ey Pakistan silahlı kuvvetleri! Hizb-ut Tahrir’in çağrısına yanıt vermek için zaten geç kaldınız. Neden? Hizb-ut Tahrir, bilinçli bir liderliktir, on yıllardır her fırsatta ve her konuda size net bir duruş sergilemiştir. Hizb-ut Tahrir, cesur ve dürüst bir liderliktir, hiçbir zorbanın baskısından korkmaz. Hizb-ut Tahrir, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in emirlerini ve ümmetin maslahatını yerine getirmek için mücadele ediyor. Bugün Hizb-ut Tahrir açıkça sizden bu ajan liderliği kökünden söküp atmanızı ve İkinci Raşidi Hilafeti kurmak için Hizb-ut Tahrir Emiri Şeyh Ata Bin Halil Raşta’ya nusret vermenizi talep ediyor. Raşit Halife, size Mescid-i Aksa ve Mübarek Toprağın kurtuluşu için ön saflarda savaşma şerefini bahşedecektir. Komutası altında Yahudilerle savaşacaksınız. O zaman kız kardeşlerinizin ve onların çocuklarının koruyucusu olma onuruna, Selahaddin Eyyubi’nin ordusundan sonra muzaffer olarak Mescid-i Aksa’da namaz kılma ayrıcalığına erişeceksiniz. Gökler ve yer kadar geniş olan cenneti kazanmak için daha seferber olmayacak mısınız?

Devamını oku...

Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilayeti, Mübarek İydü’l Edha Vesilesiyle Tüm Müslümanların Bayramını Tebrik Ediyor ve Dini Ritüellerin Bir Olması Gerektiğini Vurguluyor!

Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilayeti Medya Bürosu, İydü’l Edha vesilesiyle dünyanın dört bir yanındaki Müslümanların bayramını en içten duygularıyla tebrik ediyor. Yüce Allah’tan Müslümanların dualarını, ibadetlerini, cihatlarını, kurbanlarını kabul etmesini, onları rahmetiyle kuşatmasını ve haclarını kabul etmesini niyaz ediyor.

Kurban Bayramı, dünyanın dört bir yanındaki Müslümanlar için sevinç, mutluluk ve birliğin sembolüdür. Ne yazık ki bu yıl Kurban Bayramı Müslüman ülkelerde farklı günlerde kutlanıyor! Afganistan’daki rejim, pazar gününü Arafat Günü ve pazartesi gününü de bayramın ilk günü ilan ederken, diğer birçok Müslüman ülkesi ise cumartesi gününü Arafat Günü ve pazar gününü de Kurban Bayramı’nın ilk günü ilan etmiştir.

Dini kutlamalardaki tutarsızlıklar, büyük bir fitnedir, Afganlı Müslümanlarda dini farzları konusunda kafa karışıklığına neden olmuştur. Hac törenlerine katılıp hacılara Arafat’ta nasıl vakfeye duracaklarını öğreten ve Arafat gününü bizzat idrak eden Afganlı yetkililerin Arafat’ı ve bayramı kendi fetvalarına göre mi yoksa Hac ritüellerine göre mi kutluyorlar? Rejimin, bayram gününün ilanını bir gün erteleyerek, diğer Müslümanların tanıklıklarına aykırı davranması talihsiz bir durum. Bu davranış kayıtsızlık olarak algılanmakta ve İslam ümmeti arasına nifak tohumları ekmektedir. Aynı yanlışlık ve bölücülüğü bu yıl Ramazan’ın başlangıcında ve Ramazan Bayramı’nda da yaptılar, sonradan düzelttiler.

Dini ritüeller çok hassas konulardır ve ulusal devletler arasında rekabet konusu haline gelmemelidir. Şeri hükümlere göre Müslümanlar arasında dini ritüeller bir olmalıdır. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in açıkladığı gibi, dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir Müslümanın hilali görmesi durumunda diğer ülkelerdeki Müslümanların dini ritüellerini buna göre düzenlemesi farzdır. Bu bağlamda bir Müslümanın diğerine üstünlüğü olmadığı gibi, bir toprağın da başka bir toprağa üstünlüğü yoktur. Özellikle de bir kişinin hilali görmesi haberinin saniyeler içinde dünyanın her tarafına ulaştığı bu çağda. Bu konuda eski fetvalar olsa da o dönemin gerçekleri ve bölgeler arası uzaklık nedeniyle kesinlikle doğrudurlar. Ancak içinde bulunduğumuz bu çağda, gerçeklikteki büyük değişimler nedeniyle bu fetvalar meşruiyetlerini yitirmişlerdir. Hanefi fıkhında iki Müslümanın hilalin gördüğüne şahitlik etmesi dini ritüellerin başlaması veya sona ermesi için yeterlidir. Bu durum, fıkıh mezheplerinin birliğe ve tefrikadan kaçınmaya verdikleri önemi göstermektedir.

Şüphesiz ki Müslümanların tek bir ümmet olması Yüce Allah’ın rahmetinden biridir. Hac, oruç, cihat, bayramlar ve diğer şeri hükümler gibi dini ritüeller konusunda Müslümanlar birleşik bir takvime sahiptir. Bu konuda Müslümanlar, dünyanın diğer milletlerinden ayrılırlar. Şeri hükümlerin belirli bir ulusa veya toprağa değil tüm Müslümanlara hitap ettiği bilinmelidir.

Gerçek şu ki, ülkeler arası sınırların varlığı, Müslümanlar arasında güvensizlik ve güç mücadelesi, şeri hükümlerin uygulanmasını ve ümmet arasında dini ritüellerin birliğini engelleyen unsurlardır. Bu unsurlar ümmetin sevinçlerini böldüğü gibi üzüntülerini de bölmüştür. Bugünkü ulusal politikaları, ümmeti birbirine öylesine yabancılaştırmıştır ki, ümmet bugün Sudan’da hangi suçların işlendiğini, Keşmir’de kimin öldürüldüğünü bilmiyor. Benzer şekilde Gazze meselesi de Filistinlilerin iç meselesi olarak görülüyor. Hatta bu şeri olmayan politikalar nedeniyle birçok Müslüman, Doğu Türkistan’ın Çin topraklarının meşru bir parçası olduğuna inanıyor.

Evet, Kurban Bayramı bize İbrahim Aleyhisselam’ı hatırlatıyor. O, fedakârlığın ve tevekkülün sembolü, vefa ve sadakat örneğidir. Gazze bize uzak olabilir ancak yanı başımızdaki Tacikistan, peçe karşıtı yasalar yapmakta, Müslüman kız kardeşlerimiz feryat figan etmekte, ancak yöneticiler siyasi çıkarları nedeniyle onların feryadı figanlarına sessiz kalmaktadır.

Bu nedenle Müslümanlar, kendilerini bu çekişme, kargaşa ve bölünmeden korumak, Endonezya’dan Fas’a kadar Müslümanların sevinç ve mutluluğuna ortak olmak için Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devleti bayrağı altında ideolojik, siyasi ve coğrafi birlik için çaba göstermeli ve mücadele etmelidir. Gerçekten müminler için en büyük sevinç, Allah’ın Nübüvvet metodu üzere İkinci Raşidi Hilafet zaferini bahşettiği gün olacaktır.

وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ * بِنَصْرِ اللَّهِ يَنْصُرُ مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ“O gün Allah’ın zafer vermesiyle müminler sevinecektir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.” [Rum 4-6]

Devamını oku...

Filistin’e Destek Amaçlı Tekbir Yürüyüşüne Öfkelenen Tunuslu Yetkililer Hizb-ut Tahrir Üyesi Necmeddin Şuaybin’i Gözaltına Aldı

Bugün 14 Haziran 2024 Cuma günü başkentteki güvenlik güçleri, Hizb-ut Tahrir’in bu hafta “Tunus’tan Filistin’e Tekbir Yürüyüşü” başlığı altında düzenlediği 37. yürüyüşte bir dizi slogan attığı gerekçesiyle Necmeddin Şuaybin adlı genci belediye tiyatrosunun önünde gözaltına aldı. Yürüyüşte Müslüman orduları, mutant Yahudi varlığının saldırganlığına karşı Gazze ve halkını destekleme şeri görevlerini yerine getirme çağrısında bulunulmuştu.

Bu skandal gözaltı karşısında Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti Medya Bürosu aşağıdaki açıklamayı yapıyor:

1- Hizb, gençlerinin güvenlik güçleri tarafından sık sık gözaltına alınmasını kınamaktadır. Bu gözaltıları iktidarın alnına vurulmuş kara bir lekedir. Yetkililerin Hizb-ut Tahrir gençlerine yönelttikleri uyduruk suçlamalar, Gazze ve halkına yardım çağrısının ardından gençleri gözaltına almaları, insanları partiden soğutmaya yöneliktir. Parti ile insanlar arasına girmek ve Tunus halkını Allah’ın farz kıldığı görevlerini yerine getirmekten alıkoymak için çalışıyorlar. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن تَنصُرُوا اللَّهَ يَنصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ“Ey iman edenler! Siz Allah’ın dinine yardım ederseniz, O da size yardım eder, ayaklarınızı savaşta sabit kılar.” [Muhammed 7]

2- Gazze’ye destek çağrısında bulunmak, Allah’ın sözlerini hatırlatmak, Şeriatın Yahudilerle savaşmak, dünyanın gözü ve kulağı önünde soykırıma uğrayan Müslümanlara yardım etmek farzını açıklamak, mümin gençlerin gözaltına alınmasını mı gerektiriyor? Gençler, güç ehline İslam söylemi ile hitap etmekten başka bir şey yapmamışlardır. Tunuslu yetkililer Gazze halkını desteklediklerini iddia ediyorlar ama hakkı dillendiren ve Filistin’de akan kanı durdurmak için orduları harekete geçmeye çağıran Hizb-ut Tahrir gençlerini gözaltına almaktan da geri durmuyorlar.

3- Hükümeti, bu tür eylemlerin sonuçları konusunda uyarıyor ve Necmeddin Şuaybin adlı gencin derhal serbest bırakılması, İslam ve Müslümanlar yararına faaliyetlerine devam edebilmeleri için Hizb-ut Tahrir gençleri hakkındaki tüm kovuşturmaların durdurulması çağrısında bulunuyoruz. Gençlerin gözaltına alınması ahiretten önce bu dünyada Allah’ın gazabına ve azabına yol açacaktır.

Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti Medya Bürosu olarak biz, gençlerimizi gözaltına almanın, Allah’ın izniyle sadece güçlerine güç, kararlılıklarına kararlılık katacağını vurguluyoruz. Gençler, maymun ve domuzların kardeşlerinin ve onları dost edinen ve Müslümanların boynuna tüneyen hain yöneticilerin suçlarına asla ve kata sessiz kalmayacaklardır.

Sonuç olarak, Müslüman ülkelerdeki ordulardan güç ve kuvvet ehline yapılan çağrıyı yeniliyor ve onlara diyoruz ki:

Gazzeli çocukların, kadınların ve erkeklerin kanları ve vücutlarının parçaları, başta ordular ve silahlı kuvvetler olmak üzere Gazze ve halkını destekleyebilecek olanlar aleyhine bir hüccet olacaktır. Gazzeli mücahitler, birkaç tugay veya taburla Yahudileri yenmenin mümkün olduğunu kanıtladılar. Artık ordular için hiçbir mazeret kalmamıştır. Yahudi varlığının koruyucuları olan yöneticilerin tahtlarını devirmek, Gazze, Mescidi Aksa ve Filistin’e yardım etmek, kurtarmak ve yeniden İslam ümmetinin bağrına iade etmek için hemen harekete geçmelidirler. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

مَامِنْامْرِئٍيَخْذُلُامْرَأًمُسْلِماًفِيمَوْضِعٍتُنْتَهَكُفِيهِحُرْمَتُهُوَيُنْتَقَصُفِيهِمِنْعِرْضِهِإِلَّاخَذَلَهُاللهُفِيمَوْطِنٍيُحِبُّفِيهِنُصْرَتَهُ،وَمَامِنْامْرِئٍيَنْصُرُمُسْلِماًفِيمَوْضِعٍيُنْتَقَصُفِيهِمِنْعِرْضِهِوَيُنْتَهَكُفِيهِمِنْحُرْمَتِهِإِلَّانَصَرَهُاللهُفِيمَوْطِنٍيُحِبُّنُصْرَتَهُ“Her kim bir Müslümanın saygınlığının kaybolacağı, onurunun zayıflayacağı bir yerde yardımsız bırakırsa, Allah da onu kendisine yardım edilmesini arzu ettiği yerde yalnız bırakır. Kim de bir Müslümana onurunun zayıflayacağı ve saygınlığının yitirileceği bir yerde yardım ederse, Allah da ona kendisine yardım edilmesini arzu ettiği bir yerde yardım eder.”

Devamını oku...

Mübarek İydü’l Edha Tebriki

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, başta Sudan halkı olmak üzere tüm İslam ümmetinin mübarek İydü’l Edha’sını tebrik ediyor, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafette Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Ukab bayrağı altında bir sonraki bayrama birlik ve beraberlik içinde kavuşmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyoruz.

Bayramınızı kutlar, mutlu bir bayram geçirmenizi dileriz. Ancak sömürgeci kafirler ve ajanları, sevinçlerimizi acıya, güvenliğimizi korkuya dönüştürmüşlerdir. Sudan’da bayramı buruk karşılıyoruz. Sudan’da milyonlarca insanın hayatını dayanılmaz bir cehenneme çeviren savaş nedeniyle yurdumuzdan olduk, yerimizden edildik, aşağılandık. Bu yüzden durumumuzu gözden geçirmeli ve ümmetin dışarıdaki düşmanları ile içerideki uşaklarının bize dayattığı gerçekliğe teslim olmamalıyız. Milyonlarca hacının “Lebbeyk Allahümme, Lebbeyk, Leybeyke, La Şerike Leke Lebbeyk. İnnel Hamde ven Nimete Leke vel Mülk la Şerike Leke Lebbeyk” sözlerini yerine getirmek için samimiyet ve içtenlikle Allah’a yönelmeliyiz. Gerçeklikte ve davranışta bu sözleri hayat geçirmeliyiz. Bunlar sadece lafta kalacak sözler değil, hayata geçmelidir, Allah ibadet etmeli ve hiç şeyi O’na ortak koşmamalıyız. Sadece O’na boyun eğmeliyiz. O’nun Şeriatından başka bir Şeriat, hükmünden başka bir hükmü kabul etmemeliyiz. Tüm bunları, tek bir ümmet olduğumuzun bilincine varırsak ancak gerçekleştirebiliriz. Nasıl ki Arafat’ta farklı ülkelerden, farklı kökenlerden, her renkten, her ırktan, tek bir giysi içinde, tek bir Rabbe yakararak ve tek bir dille Kelime-i Tevhit getirerek toplanıyorsak, İslam da bizi tek bir Rabbimizin şeriatını uygulayan tek bir devlete sahip olmamızı emretmiştir. Bu yüzden tavaf yapanlar, Say edenler Arafat Dağı’nda vakfeye duranlar, yapay siyasi sınırları ayaklarının altına almalıdır.

Ey insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet olan İslam ümmeti! Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet müjdesi altında Allah’ın dinine ve Şeriatına yardım etmek için çalışın ki bayramlarımızın sevinci bir kez daha İslam şafağıyla buluşsun.

Nice hayırlı bayramlara ve her yıl Allah’a daha yakın olasınız. Allah bizlerin Salih amellerini kabul etsin.

İbrâhîm Usmân [Ebu Halîl]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilayeti Resmi Sözcüsü

Devamını oku...

Giderek Büyüyen Ekonomik Krizler!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Giderek Büyüyen Ekonomik Krizler!

Haber:

Avrupa Komisyonu Çarşamba günü, Fransa’yı borcunu artırdığı için eleştirdi ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un aşırı sağ ve soldan güçlü bir meydan okumayla karşı karşıya olduğu bir erken seçim kampanyasının zirvesinde onu azarladı.

Fransa mercek altındadır; çünkü Fransa Avrupa Birliği’nin en büyük ikinci ekonomisi olup partisinin Avrupa seçimlerinde aldığı zayıf sonuçlara bir yanıt olarak Macron’un 30 Haziran’dan 7 Temmuz’a kadar erken seçim çağrısı yapmasının ardından siyasi çalkantılarla karşı karşıya kalmıştır.

Fransa, Avrupa Birliği Komisyonu’nun, “yüksek bütçe açığı tedbiri” nedeniyle disiplin süreci başlatacağı 7 ülkeden biridir; bu ise bloğun herhangi bir üye devletinin düzeltici bir yol izlemeye zorlanmasından önceki uzun bir sürecin ilk adımıdır.

Fransa'nın kamu borcu 2023’te GSYH’nin (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla) %110,6’sına ulaştı ve Komisyon bunun bu yıl %112,4’e ve 2025’te ise %113,8’e çıkmasını bekliyor. Bu da AB’nin koyduğu sınır olan %60’ın iki katından daha fazladır.Komisyon, Fransa’nın yanı sıra İtalya, Polonya, Belçika, Macaristan, Malta ve Slovakya’yı da alenen azarladı.

Yorum:

Dünya yıllardır ekonomik krizlere tanık oluyor ve bu krizlerin giderek kötüleştiği ve herhangi bir rahatlama emaresi olmadığı gözlemleniyor. Örneğin dünyanın güçlü ülkelerinden biri olarak kabul edilen Fransa, ekonomik açıkla karşı karşıya ve yaşam standardı da kötüleşiyor. Nitekim Fransız Ulusal İstatistik Enstitüsü yaptığı açıklamada,kamu açığının 2023’te GSYİH’nın %5,5’ine ulaştığını, kamu borcunun da 2022 yılının sonunda %112’den sonra GSYİH’nın yaklaşık %111’ine düştüğünü açıkladı. Ayrıca Enstitü, kamu açığının 2022’deki %4,8 ve 2021’deki %6,6’ya kıyasla 154 milyar Avroya (yaklaşık 167 milyar Dolar) ulaştığını açıkladı. Açıklama, gelirlerin 2022’deki 7,4’ten sonra yüzde 2 artarak 2023’te önemli ölçüde yavaşladığı eklemesinde bulundu. Enstitü, harcamaların düşmeye devam ettiğini ve 2022’de yüzde 58,8 olan GSYİH’nın yüzde 57,3'üne ulaştığını ortaya çıkardı.

Kötüleşen ekonomik kriz, bu kötüleşen durumdan kurtulmaya yönelik önlemlerin ve girişimlerin olmamasından kaynaklanmıyor; ancak bu önlemler durumu hiç değiştirmedi ve aslında gerçek çözüm olarak da görülmüyor; çünkü yöneticiler, sorunun aslının ekonomik sistemde olduğunu ve krizden kurtulmak için kalıpların dışında düşünmek ve mevcut kapitalist sistemden koparak köklü değişiklikler yapmak gerektiğini kabul etmek istemiyorlar.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Nezir İbn Salih – Tunus

Devamını oku...

Kapitalizm İktidarda Kaldığı Sürece Hükümetlerin Değişmesi Mısır ve Halkını Kurtarmayacak, Aksine Daha Fazla Başarısızlık Olacaktır

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Kapitalizm İktidarda Kaldığı Sürece Hükümetlerin Değişmesi Mısır ve Halkını Kurtarmayacak, Aksine Daha Fazla Başarısızlık Olacaktır

Haber:

Sada El Balad kanalı 14 Haziran 2024 Cuma günü internet sitesinde, Gazeteci Mustafa Bekri’nin, Dr. Mustafa Medbuli’nin bakanlığın oluşturulmasının Kurban Bayramı tatilinden sonra yayınlanacağını duyurduğunu teyit ettiğini aktardı. Başbakan’ın son dönemde bakanlıklar için bazı bakanlarla görüştüğüne dikkat çekerek şöyle devam etti: Ekonomik gruba bağlı bakanlıklarda birtakım sürprizler olacak ve başka pozisyonlar üstlenecekler. Mustafa Bekri, yeni hükümetin halkın talep ve özlemlerini dile getirmesini umduğumuzu belirterek, hükümetin yüksek enflasyona çözüm bulması gerektiğini vurguladı.

Yeni hükümetin çetin zorluklarla karşı karşıya olduğuna ve bir deney hükümeti olmadığına dikkat çekerek Başbakan Dr. Mustafa Medbuli’nin yeni hükümette en iyi isimleri seçmek için sürekli toplantılar düzenlediği eklemesinde bulundu ve Mısır’ın çok büyük ekonomik şartlardan geçtiğini ve büyük zorluklarla karşı karşıya olduğunu, 2011 dönemini atlatmanın şimdiki döneme göre daha zor olduğunu ve Müslüman Kardeşler döneminin bugünkü hiçbir durumla karşılaştırılamayacak bir dönem olduğunu açıkladı.

Yorum:

Rejimin borazanları, kabine değişikliğinden sanki Mısır ekonomisinin yaşadığı çöküşün can simidiymiş gibi bahsettikleri gibi bu konuda insanları da aldatmaya çalışıyorlar ve durumun düzeltilmesini ve ekonomik krizin ciddiyetinin hafifletilmesini umarak bu durumu yeni bir umut ışığı olarak gösteriyorlar.

Henüz açıklanmayan veya üzerinde spekülasyon yapılan isimler bir yana, ülkemizdeki hükümetler halkın üzerine kapitalist sistemi uygulayan araçlardan başka bir şey değildir. Bunun da ötesinde Batı’ya tam bir sadakat borçları vardır. Dolayısıyla sisteme ulaşmadan, onu ve yasalarını değiştirmeden araçlara uzanan herhangi bir değişim gerçek bir değişim değil, aksine bir zaman kaybı ve insanlar için bir aldatmacadır; bu arada krizler daha da şiddetlenerek Mısır ve halkını kasıp kavurmaktadır.

Her ne kadar hepsinin yozlaşmış ve ajan oldukları konusunda emin olsak da krizin kaynağı örneğin Maliye Bakanı’nda, Tedarik Bakanı’nda, Ticaret Bakanı’nda, hatta rejimin başında değildir; ancak asıl kriz, her türlü yolsuzluk için verimli bir ortam oluşturan, insanların geçimlerini kısıtlayan ve Batı ile onun ajanlarının onların servetlerini yağmalamasına imkan sağlayan her şeyi destekleyen uyguladıkları kapitalizmdedir.

Oysa kriz, kapitalizmde, onun yasalarında ve krizleri daha da kötüleştiren ve onları tedavi edemeyen çözümlerindedir. Yoksa hangi aklı başında biri, Mısır gibi bir ülkenin ithalat edilenler listesinin başında yer alacak kadar buğday ithal ettiğini söyleyebilir ki? Hangi aklı başında biri, Mısır’ın nüfus artışını sözde kalkınmayı yiyip bitiren bir yük olarak kabul ettiğini söyleyebilir ki? Bu arada iyi bir şekilde kullanılsa, buğday yetiştirmek için alanlar açılmış olsa ve örneğin insan yeterliliği bu şekilde sınırlandırılmamış olsa nüfus artışı muazzam bir enerjidir. Mısır ve halkı için devasa zenginlik üreten tarım, sanayi ve benzerleri gibi geri kalan şeylerden bahsetmiyorum bile! Ancak piyasalara ve sanayiye tahakküm eden ve bunları tekeline alan kapitalizm asla buna izin vermeyecektir. Zira Mısır, onlar için yatırım yaptıkları, halkına satış yaptıkları, devlete krediler vererek onları rehin kaldıkları bir pazardır. Bu nedenle iktidardaki varlığını sürdüren kapitalizm yoluyla yapılacak herhangi bir değişim, Mısır’ı başarısızlıktan başarısızlığa götüren ve Mısır ve halkının krizlerini derinleştiren kısır döngüden başka bir şey değildir.

Aksine, verimli ve üretken gerçek bir değişim, tüm politikaları, anayasası, kanunları, programları ve tezleriyle beraber tüm sistemi değiştirmektir; zira araçların değiştirilmesi, daha doğrusu onların köklerinden söküp atılması dolaylı olarak kapitalizmle birlikte gelecektir. Dolayısıyla değişimin verimli olabilmesi için insanların gözetimini garanti eden ve uygulayıcılarının adaletli, dürüst ve güvenilir olmasını sağlayan hükümler içeren farklı bir sistemin gelmesini gerektirir. Bu ise sadece İslam’da ve yolsuzluğun köklerini söküp atacak ve insanların sorunlarına gerçek köklü çözümler getirecek Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafetin olduğu devletinde olacaktır. Evet, insanların gözetilmesini ve haklarının verilmesini garanti edecek ve sadece Mısır ve halkına geçmesiyle onun bütün krizlerini gerçek anlamda çözecek kaynağı vahiy olan sistemi ve hükümleriyle İslam’dır.

Evet çözüm, kokuşmuş rejim yönetimde kalmaya devam ettiği sürece sözde bakan değişikliğinde değildir; aksine çözüm, tüm bu politikaları, kanunları ve bu politikaları uygulayan ve bu kanunları tatbik eden araçlarıyla rejimi kökünden söküp atmak ve onun yerine İslam’ı getirmektir. Zira insanların ihtiyaçlarının tek garantörü olan ve Allah’ın vahyiyle onları doyurmaya ve onları gerçek bir gözetimle gözetmeye muktedir olan İslam’dır. Bu da ancak Mısır’ın başkenti ve irtikaz noktası olmasını umduğumuz İslam Devleti’nin gölgesinde olacaktır; bu devlet ise, Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafettir.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَEy iman edenler! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasulü’ne icabet edin. Ve bilin ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksınız.” [Enfal 24]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Said Fazıl - Mısır

Devamını oku...

Tunus: Tunus'tan Filistin'e Tekbir Yürüyüşü!

  • Kategori Tunus
  •   |  

Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti:
Tunus'tan Filistin'e Tekbir Yürüyüşü!

Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti, Zilhicce ayının sekizinci gününde başkent Tunus'ta "Tunus'tan Filistin'e Tekbir Yürüyüşü" başlıklı büyük bir yürüyüş düzenleyerek Tekbir Sünnetini ihya etti. Cuma namazının ardından El-Feth Camii önünde başlayan yürüyüş, Aksa Tufanı'nın başlangıcından bu yana üst üste düzenlenen 37. yürüyüş oldu. Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti tarafından çağrısı yapılan ve El-Zeytuna halkından büyük bir kalabalığın katıldığı El-Aksa yürüyüşü, başkentin El-Sevra Caddesine çıkan sokaklarında görkemli bir sahne oluşturdu. Yoldan geçenler ve dükkân sahipleri, Allah'ı zikrederek, yücelterek ve överek olumlu bir şekilde etkileşimde bulundular. İki büyük pankart açılmış, ana pankartta yürüyüşün başlığı yazarken diğer pankartta şehitlerin ve yaralıların istatistikleri yer almıştır.

Gençlerin, çocukların tekbir, tehlil, tahmidlerle yürüyüşüne yol boyunca dükkanlardan, yol kenarlarından büyük bir coşkuyla eşlik edildiği gözlendi. Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti Kadın Kolları'ndan Tunuslu bir kız kardeşin Belediye Tiyatrosu önünde Tunus halkına Gazze'nin kanayan yarasını ve Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurduğu gibi "Müslümanların işleriyle ilgilenmeyen kimsenin onlardan olmadığını" hatırlattığı bir konuşma yaptı. Konuşmasında Müslüman orduların harekete geçmesini, zalimlerin tahtlarını devirmesini ve Allah yolunda cihadın gerekliliğini vurguladı. Bugünkü meselenin büyük bir mesele olduğunu, İslam ile Küfür arasında bir savaş olduğunu ve kafir devletlerin başının Amerika olduğunu söyledi. Ayrıca Hilafeti ilan eden hutbenin Cuma hutbesi, Arefe hutbesi ve bayram hutbesinden sonra dördüncü hutbe olması çağrısında bulundu. Hizb üyelerinden biri "Ümmet tahtları devirmek istiyor" ve "Ümmet orduları hareket ettirmek istiyor" sloganları attı. "Ümmet cihat ilan etmek istiyor" sloganını arkasındaki kitlenin büyük bir coşku ve özlemle atması üzerine güvenlik güçleri Şebabı çocuklarının ve eşinin gözleri önünde tutuklayarak güvenlik merkezine götürdü ve burada otoriteyi kızdıran bu sloganlarla ilgili olarak sorgulandı...

Böylece Hizb-ut Tahrir Tunus Vilayeti Gazze'ye desteğini sürdürmektedir. Tutuklamalar veya üyelerinin sürekli gözaltına alınması umrunda değildir zira bu sadece onların azim ve kararlılığını artırmaktadır. Allah'tan bu başımızdaki zalim yöneticilerin devrilmesini hızlandırmasını ve İslam'ın büyük yapısını; Nübüvvet Metodu Üzere İkinci Raşidi Hilafeti ikram etmesini, Rasulullah Sallallahu Aleyhi vesSellem'in mesrasını ve İslam beldelerinin geri kalanını özgürleştirmesini diliyoruz. "O gün müminler de Allah'ın yardımıyla sevineceklerdir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok esirgeyicidir."

Hizb-ut Tahrir Tunus Vilayeti Merkezi Medya Ofisi Delegesi

Cuma, 08 Zilhicce 1445 Hicri, 14 Haziran 2024 Miladi

tunus

tunus

Etiketler

#طوفان_الأقصى
#الجيوش_إلى_الأقصى
#الأقصى_يستصرخ_الجيوش

#AksaTufanı
#OrdularAksaya
#ArmiesToAqsa
#AqsaCallsArmies

tunus

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER