Perşembe, 03 Rebiu’l Evvel 1446 | 2024/09/05
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

El-Vakiye TV: “Amerika Güdümündeki” Güvenlik Konseyi Hem Amerika Hem Yahudiler Hem de Sömürgeci Kafirlerin Çıkarları İçin Seferber Ediliyor

  • Kategori El Vakiye TV
  •   |  

El-Vakiye TV:
“Amerika Güdümündeki” Güvenlik Konseyi Hem Amerika Hem Yahudiler Hem de Sömürgeci Kafirlerin Çıkarları İçin Seferber Ediliyor


Sunan: Müh. Selahaddin Adada
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Müdürü

Bildiriyi Okumak İçin Tıklayınız

Çarşamba, 06 Zilhicce 1445 Hicri - 12 Haziran 2024 Miladi

Daha fazlası için TIKLAYINIZ

el vakiye tv

#طوفان_الأقصى
#الجيوش_إلى_الأقصى
#الأقصى_يستصرخ_الجيوش
#AksaTufanı
#OrdularAksaya
#ArmiesToAqsa
#AqsaCallsArmies

el vakiye tv

Devamını oku...

Allah Bu Yılki Hac Mevsiminde, Suud Hanedanı Yöneticilerinin ve Kendilerinden Olan Milletin, Büyük Bir Şer Olduğunu Gösterdi!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Allah Bu Yılki Hac Mevsiminde, Suud Hanedanı Yöneticilerinin ve Kendilerinden Olan Milletin, Büyük Bir Şer Olduğunu Gösterdi!

Haber:

Suudi İslami İşler, Davet ve İrşad Bakanı Abdullatif Al Şeyh,Mekke-i Mükerreme’de bir grup Filistinli hacıyı ziyareti sırasında şunları söyledi: Onun söylediğine göre “Kendi ülkesinde fitneyle yaşayan ve beslenenlere yer yoktur.” Suudi Okaz Gazetesi bakanın şu sözlerini aktardı: “Fitneyle yaşayan ve beslenenlere bu kutsal ülkede yer yoktur; bu kişilerin kendi nefisleri hakkında Allah’tan korkmaları gerekir.” Mekke-i Mükerreme’de “Hâdimü'l-Haremeyni'ş-Şerîfeyn’de (iki kutsal caminin hizmetkârı) Filistinli hacılardan oluşan misafirlerin” karargâhında yaptığı inceleme sırasında, onun iddiasına göre “Hiç kimse Suudi Kralı Selman Abdülaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın Filistin’e, onun evlatlarına ve davasına olan sevgisi üzerine bahse giremez” eklemesinde bulundu. Şeyh Mahir el-Muaiqly de Arefe hutbesinde, “Hac’ın siyasi sloganlar veya partizanlık yeri olmadığını” vurgulayarak menâsiklerin/ibadetlerin “güvenlik ve huzur” içinde gerçekleştirilmesini sağlamak için düzenlemelere ve talimatlara uyulması çağrısında bulundu. (Wattan Haber Ajansı, 16/06/2024)

Yorum:

Suudi rejiminin Allah’ın dinine, onun ritüellerine ve İslam ümmetine karşı küstahlığının ve cüretinin çok büyük boyutlara ulaştığı gayet açıktır; zira onun liderleri, açıkça İslam düşmanlığını ve sömürgeci kâfirlere olan dostluklarını ilan ediyorlar ve Harameyn toprakları ile vahyin indiği yeri İslam’dan önceki zamana döndürüyorlar! İşte bu Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Salman, “dün uluslararası topluma, ülkesinin, kardeş Filistin halkının meşru haklarını elde edebilmesi ve kapsamlı, adil ve eşit haklara ulaşabilmesi için 1967 sınırları üzere başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin Devleti'nin tanınması yönündeki çağrısını yineledi.” Bu da Filistin’i terk etmek, onun dörtte üçünü Allah düşmanları Yahudilere teslim etmek ve Gazze’deki çocuk, kadın ve yaşlıların katilleriyle normalleşme ve barış anlamına gelmektedir.

Ayrıca onlar, bu yılki Hac mevsimi, gerek Gazze Şeridi’nde 8 aydan fazla süredir devam eden savaşın ortasında, gerekse ABD’nin Suudi Arabistan ile Yahudi varlığı arasında resmi ilişkiler kurma yönündeki girişimlerinin ortasında gerçekleşmesine rağmen Gazze halkı için dua etmeyi bir fitne ve ibadetten uzaklaşmak olarak görüyorlar. Rejimin alimleri, bakanları ve emirleri de, hiçbir sıkıntıya maruz kalmamak, kıllarını dahi kıpırdatmamak ve uyuyanı uyandırmamak için bu mübarek günlerde Harameyn topraklarından, Gazze ve Filistin için destek çağrısı yapılmasını istemiyorlar; aksine onlar, Beyaz Saray’daki efendileri istediği sürece Filistin ve Gazze’nin durumunun bombalama, katliam, yıkım ve kan altında kalmasını istiyorlar.

Dolayısıyla onlar, Suud Hanedanı tahtını korumak ve koltuklarını garanti altına almak için dini çarpıtmaya ve Müslümanları saptırmaya hazırdırlar; nitekim onlar, Harameyn topraklarından, sanki İslam dini, siyasette, yönetimde ve işlerin gözetilmesinde yeri olmayan bir ruhbanlık diniymiş gibi alimlerden ve vaizlerden, Müslümanların işleri ve onların maslahatlarının gözetilmesi hakkında konuşmayı bırakmaya çağrıda bulunan davetçiler çıkarmaya hırs gösteriyorlar! Oysa siyaset ve işlerin gözetilmesi, yöneticiler ve Halifelerden önce Nebilerin ve Rasullerin amelidir. Zira Ebu Hâzim’in şöyle dediği rivayet edilmiştir: Ebu Hureyra ile beş sene düşüp kalktım ve onun Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den şöyle buyurduğu hadisi rivayet ettiğini işittim: كَانَتْ بَنُو إِسْرَائِيلَ تَسُوسُهُمْ الْأَنْبِيَاءُ كُلَّمَا هَلَكَ نَبِيٌّ خَلَفَهُ نَبِيٌّ وَإِنَّهُ لَا نَبِيَّ بَعْدِي وَسَيَكُونُ خُلَفَاءُ فَيَكْثُرُونَİsrail oğullarını nebiler siyaset ederlerdi (yönetirlerdi). Bir nebi öldüğünde onu başka bir nebi takip ederdi. Benden sonra nebi yoktur, fakat birçok halife olacaktır.” Oradakiler dediler ki: Bu halde bize ne yapmamızı emredersiniz? Dedi ki: فُوا بِبَيْعَةِ الْأَوَّلِ فَالْأَوَّلِ أَعْطُوهُمْ حَقَّهُمْ فَإِنَّ اللَّهَ سَائِلُهُمْ عَمَّا اسْتَرْعَاهُمْİlk biat edilene vefakâr olun ve onlara haklarını veriniz. Çünkü Allah onlara da yönettikleri insanlara da haklarını soracaktır.

Dolayısıyla Hac mevsimi olmak yerine Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in ve O’nun Raşid Halifelerinin döneminde olduğu gibi, Müslümanları hayatlarının ve ölümlerinin Allah’ın dini ve Allah’ın hükümleri için olması yönünde motive etmek amacıyla Allah ile olan ahdi yenileme mevsimi olması gerekir; bu yüzden Suud Hanedanı yöneticileri, İslam’ın diğer hüküm ve vaciplerinden ayrı ve kopuk bir dini ritüel olmasını isterlerken ümmetin ve ordularının ise, İslam’a, Müslümanlara, Gazze ve Filistin’e yardım etmek için harekete geçmek amacıyla Arafat Dağı’ndan seferberlik ilan etmeleri gerekir!

Bu yıl binlerce hacının başına gelen ve Müslümanların yüreklerini dağlayan ihmal, kusur ve ölüm sahnelerinin yanı sıra Harameyn topraklarında dansçıların, şarkıcıların ve ahlaksız partilerin rahatlığını sağlayan mücrim Suudi rejimi ifşa olup açığa çıkmıştır; bu arada rejimin sorumlularının tüm soğukkanlılıklarıyla, hacılar hayatla ve hayatın zorlu koşullarıyla mücadele etmeye ve sokaklarda ve kaldırımlarda ölüme terk edilmişlerdir; Allah bu mücrim yöneticileri kahretsin.

Müslümanların başındaki yöneticiler her geçen gün kendi mezarlarını kazıyorlar ve çok yakında zaten taşmak üzere olan bardakları da taşacaktır; böylece ümmet onları ayakları altına alacak ve Hac’da, cihad ve kurtuluş meydanlarında liderlik edecek ve hayatın her alanında Allah’ın şeriatı ile hükmedecek Raşid bir Halife nasbedecektir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Mühendis Bahir Salih - Mübarek Toprak (Filistin)

Devamını oku...

Nefisleri Canlandıran Bir Umut Işığı!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Nefisleri Canlandıran Bir Umut Işığı!

Haber:

Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Martin Griffiths, 7 Ekim 2023’ten sonra Gazze’nin bombalanmasının, kuşatma altındaki yoksul yerleşim bölgesini yeryüzünün cehennemine çevirdiğini söyledi.

Kıtlığın eşiğindeki Gazze Şeridi sakinlerine insani yardım ulaştırmanın neredeyse imkânsız olduğu eklemesinde bulundu. (El Cezire Net, 17/06/2024)

Yorum:

Bu açıklama, taşıdığı acı ve dehşete rağmen Amerika’nın İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurduğu, İngiltere’nin ayağını kaydırma girişiminde bulunarak uluslararası araçları devreye soktuğu ve böylece bugün artık ifşa olan uluslararası meşruiyet, uluslararası hukuk ve onun araçları kisvesi altında dünyayı kontrol eder hale gelen küresel sistemin ölümünün kesin bir göstergesidir; zira bu uluslararası araçların uluslararası çıkarlara hizmet etmek ve onları gözetmek amacıyla kurulmadığını, bunların ülkeler arası kriz durumlarında uluslararası bir referans olduğunu, dahası ABD’nin tüm kirli işlerini uygulayan birincil bir araç haline geldiğini artık dünyanın en küçük çocuğu bile biliyor.

Aksa Tufanı ve işgalin bu azim halkın başına getirdiği trajediler ve acılar, ülkeyi ve insanları yok eden, insanlığa benzeri görülmemiş bir şekilde zarar veren bu kapitalist küresel sistemin zulmünü gerçek bir gözle görebilmeleri için nur ışıklarının dünyaya girdiği bir kapı olmuştur; dolayısıyla ABD’nin bugün uyguladığı çıkar meselesi dünyayı yıkıma sürükleyecektir. وَيَمْكُرُونَ وَيَمْكُرُ اللهُ وَاللَّهُ خَيْرُ الْمَاكِرِينَ “Onlar (sana) tuzak kurarlarken Allah da (onlara) tuzak kuruyordu. Çünkü Allah tuzak kuranların en iyisidir.” [Enfal 30]

Bugün Müslümanlar olarak görevimiz, ümmeti ve onun enerjilerini zincirleyen, kutsallarımızı ihlal eden, mukaddesatımızı çiğneyen bu rejimlerden kurtulmak için çalışmaktır; aksi taktirde başkalarına yardım etmek bir yana kendimize bile yardım edemeyiz.

Şüphesiz Allah nurunu tamamlayacaktır ancak biz bu nurun neresindeyiz? Geride kalanların mı yanında olmalıyız yoksa değişim için çalışanların yanında mı? Karar bizim elimizde ve evlatlarımızın geleceğini yazacak olanlar da bizleriz; Allah’a itaat mi yoksa başka bir şey mi?! Allah, bize verip de güç yetirebildiğimiz şeylerden dolayı bizi hesaba çekecektir; dolayısıyla içimizden her birinin ilerlemesi, ilerletmesi, durumu değiştirmesi, değişimcilerle birlikte olması ve çalışanlarla birlikte çalışması mümkündür; işte o zaman zafere nail olup iktidarı elde edenlerden olacak ve onu Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafetin olduğu ilk siretine geri döndüreceğiz.

O halde ey Müslüman orduları, ümmetinize, namuslarınıza ve mukaddesatınıza yardım etmek için harekete geçin; yeter artık hareketsiz kaldığınız; haydi Kerim Rasulünüz Aleyhi Efdalu’s Salatu ve’t Teslim’in müjdesini gerçekleştirmek için çalışanlarla birlikte çalışın: تَكُونُ النُّبُوَّةُ فِيكُمْ مَا شَاء اللهُ أَنْ تَكُونَ، ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا، ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللهُ أَنْ تَكُونَ، ثُم يَرْفَعُهَا إِذَا شَاء اللهُ أَنْ يَرْفَعَهَا، ثُمَّ تَكُونُ مُلْكاً عَاضاً فَيَكُونُ مَا شَاء اللهُ أَنْ يَكُونَ، ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاء أَنْ يَرْفَعَهَا، ثُمَّ تَكُونُ مُلْكاً جَبْرِيَّةً فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللهُ أَنْ تَكُونَ، ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاء أَنْ يَرْفَعَهَا، ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَة. “Nübüvvet aranızda Allah’ın dilediği kadar kalacaktır. Sonra Allah onu kaldırmayı dilediği zaman kaldıracaktır. Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacak ve Allah’ın dilediği kadar kalacaktır. Sonra Allah dilediği zaman onu da kaldıracaktır. Sonra ısırıcı melikler olacak ve Allah’ın dilediği kadar kalacaktır. Sonra zalim yöneticiler gelecek ve onlar da Allah’ın dilediği kadar kalacaktır. Bunların ardından ise yine Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır.”

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Nebil Abdulkerim

Devamını oku...

Sudan’daki Çatışmanın Devam Etmesi ve Kıtlık Tehlikesi Korkusu!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Sudan’daki Çatışmanın Devam Etmesi ve Kıtlık Tehlikesi Korkusu!

Haber:

Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı (WFP) İcra Direktörü Cindy McCain,Sudan’da devam eden çatışmanın “dünyadaki en büyük insani krize” dönüşme tehlikesi taşıdığını söyledi.CBS News’e verdiği bir röportajda McCain, örgütün “savaştan zarar görmüş ülkeye gıda ulaştırmak için güvenli ve sınırsız erişiminin” önemini vurguladı. Ve şöyle ekledi: “Sudan, dünyanın en büyük insani krizine dönüşme potansiyeline sahip bir ülke; yiyecekleri zorluklarla içeri sokabiliyoruz, kesinlikle büyük ölçekte yiyecek girdiremiyoruz; insanların gıdaya erişimi olmadığında neler olabileceğinin sonuçlarını görmeniz mümkündür.” (RT, 10 Haziran 2024)

Yorum:

Sudan’daki savaşın, ülkeyi kontrol edebilmek ve devasa zenginlik ve kaynaklara egemen olabilmek için Amerika, İngiltere ve Fransa gibi büyük sömürgeci güçler arasındaki uluslararası çatışmanın bir parçası olduğunu herkes biliyor. Dolayısıyla bu savaş, özellikle savaşın yaşandığı bölgeler olmak üzere milyonlarca ülke sakininin yerinden edilmesine, evlerini terk etmesine ve Ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasından yaşanan çatışmanın cehenneminden kaçmasına neden olmakta ve milyonlarca kişi de kıtlık, gıda eksikliği ve güvenlik riskiyle karşı karşıya kalmaktadır. Dolayısıyla Sudan’ın güvenli halkının bu tehlikelere maruz kalmasının temel nedeni bu sömürgeci ülkelerdir.

Bu savaşı, aksine bölgede, yani Libya’da, Yemen’de, Suriye’de ve diğer yerlerde yaşanan tüm savaşları körükleyen ve insanların öldürülmesini ve evlerinin yıkılmasını umursamaksızın savaşan taraflara silah ve para temin eden başta Amerika olmak üzere bu sömürgeci kapitalist ülkelerdir. Birleşmiş Milletler’in bahsettiği kıtlık ve gıda eksikliği tehlikelerinden bahsetmiyorum bile. Zaten bu örgüt de Amerika’nın yönettiği bir örgüt olup bu savaşın sonucunda ortaya çıkan kıtlığa neden olan uluslararası sistemin de bir parçasıdır.

Bu vahşi kapitalizm, yaşadığı finansal krizlerle, açgözlü sömürgeciliğe dayalı savaşlarıyla, hiçbir insani, ahlaki ve manevi değeri hesaba katmayan çıkar odaklı davranışlarıyla insanlığa en iğrenç bir yaşamı miras bırakmıştır.

İnsanlığı, kapitalist sistemden ve onun tüm insanlığın acısını çektiği belalarından kurtarmaya muktedir olan sadece İslam’dır. İslam, Allah’ın izniyle çok yakında gelecek olan Nübüvvet Minhacı üzere Hilafetin olduğu devletini temsil ederek geri döndüğünde, işte o gün Allah’ın zafer vermesiyle müminler sevinecektir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Mecdi Salihin

Devamını oku...

ABD ile Çin Arasındaki Askeri Rekabet ve İslam Ümmetinin Konumu!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

ABD ile Çin Arasındaki Askeri Rekabet ve İslam Ümmetinin Konumu!

Haber:

Çin ve ABD, savunma iletişim kanallarını yeniden tesis etme çabalarının ortasında Asya-Pasifik bölgesinde artan gerginlikler de derinleşiyor.ABD, Çin'e karşı mevcut askeri üstünlüğünü sürdürse de analistler, Çin'in modernizasyon ve teknolojik ilerleme yoluyla askeri yeteneklerini geliştirmesiyle bu boşluğun daraldığına dikkat çekiyor. Çin Savunma Bakanı Dong Jun ile Amerikalı mevkidaşı Lloyd Austin arasındaki son görüşmelerde, bölgedeki askeri faaliyetlerin arttığı bir dönemde Tayvan'a yönelik sağlam tutumlar vurgulandı. Tayvan’ı kendi topraklarının bir parçası olarak gören Çin’in askeri eğitimini yoğunlaştırması, Amerika’nın korku ve uyarılarını artırmasına neden oldu. Pentagon, Çin’in denizdeki genişlemesinin gemi sayısında ABD’yi geride bıraktığına ve beklentilerin daha fazla büyümeye işaret ettiğine dikkat çekiyor. İki ülke askeri alanda rekabet ederken, Hint-Pasifik müttefikleriyle yapılacak işbirliği gelecekteki dengeleri şekillendirebilir.Aynı zamanda Washington'un AUKUS gibi girişimlerle desteklenen bölgedeki stratejik ittifakları, Çin’in etkisini dengelemeyi ve küresel güvenlik dinamikleri üzerinde etkileri olan karmaşık jeopolitik sahneye ışık tutmayı amaçlıyor.(scamp.com)

Yorum:

ABD ile Çin arasındaki askeri rekabet, devletin hem içeride hem de uluslararası alanda çıkarlarını koruyabilmesi için güçlü bir askeri güce sahip olmasının hayati önemini vurguluyor.Üstelik küresel ölçekte askeri yeteneklere sahip olan bir ülke, küresel meselelere önemli katkıda bulunmaya hazırdır.

Baskın askeri güçler olarak Amerika Birleşik Devletleri ve Çin, Asya-Pasifik, Afrika, Avrupa ve Amerika dahil olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerinde önemli etkiye sahiptirler. Ancak bu ikisinin laik akideleri, sıklıkla insani değerler pahasına ulusal çıkarları ön plana çıkarıyor. Çin’in Sincan ve Tibet’teki politikalarının yanı sıra ABD’nin Irak, Suriye, Yemen, Libya ve Afganistan gibi birçok ülkeye müdahalesi de bu dinamiği yansıtıyor. Ayrıca ABD’nin Yahudi varlığına verdiği desteğin devam etmesi, onun Filistin’deki Müslüman nüfusu etkileyen çatışmalardaki rolünü teyit ediyor.

Nebi Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in liderliği altındaki İslam hadaratı, Asya, Afrika ve Avrupa’ya kadar uzanan zengin bir tarihe sahiptir; bu refah dönemi, doğru akidenin, güçlü ekonomik ve askeri gücün temelini korumuştur. Ayrıca bu hadarat, dış çalkantılara karşı güvenliği sağlamış ve dünya medeniyetine olumlu katkıları kolaylaştırmıştır.

İslam ümmetinin görevi, geçmişte başarılarla dolu bu tarihi yeniden canlandırmak ve eski ihtişamına yeniden kavuşmak için çalışmaktır. Hilafetin kurulması yoluyla İslami hayatın yeniden başlatılmasına, geçmişteki başarıların yeniden elde edilmesinin ve müreffeh bir geleceğin sağlanmasının anahtarı olarak bakılmalıdır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Abdullah Asvar

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER