İsveç hükümeti Müslümanlardan İslam’ı Terk Etmelerini İstiyor!
- Kategori İsveç
- |
İsveç televizyon kanalları SVT ve TV4, cumartesi gecesi Eşitlik Bakanı Paulina Brandberg’in (Liberal Parti) okul personelinden başörtüsü takan kız çocuklarıyla ilgili endişelerini Sosyal Hizmetler Dairesi’ne bildirmelerini istediğini belirtti.
Eşitlik Bakanı, cumartesi günü yaptığı açıklamada, okul çalışanlarının başka bir seçeneği olmadığını ve başörtüsü takan kızlar hakkında sosyal hizmetlere endişe raporu vermeleri gerektiğini söyledi. Bu kurala uymayan çalışanların sonuçlarına katlanacağını kaydetti.
Başbakan Yardımcısı Ebba Busch (Hristiyan Demokrat Parti), bir haftadan kısa bir süre önce X platformundan yaptığı paylaşımında, hükümetin asimilasyon politikasını dile getirerek, “Totaliter devletlerde olduğu gibi İsveç ve Avrupa’da da İslam’ı yaşayanların sayısı çok fazla. Buna bir son verilmeli. İslam, ortak temel değerlerimize uyum sağlamak zorunda” dedi.
Ebba, İsveç’teki Müslümanların İslam’ı yaşamalarından, kimliklerine sahip çıkmalarından ve başörtüsü dahil olmak üzere dini ritüellerini yerine getirmelerinden çok rahatsız, buna bir son verilmesini istiyor.
Bu, İsveç’in dünyadaki itibarını zedelemeye yönelik bir dezenformasyon değildir. Bunlar bakanların kendi sözleridir ve Müslümanlar tarafından yanlış anlaşılması gibi bir durum söz konusu değildir.
Müslümanlar, Ebba Busch’un “iyi Müslümanlar” adına böyle bir adım attığı yönündeki saçma iddiasına inanmıyorlar. İşte bu, İsveç hükümetinin gerçek yüzüdür ve uluslararası alanda sorumlu olduğu İslam karşıtı politikasıdır.
Ülke genelinde onlarca Kur’an’ın yakılmasına izin veren yine aynı hükümettir ve Kur’an’ın yakılmasına karşı öfkelerini dile getiren Müslüman gençlerin aslında katledilmesi gerektiğini söyleyen de yine aynı başbakan yardımcısıdır.
İronik olan şu ki, son kamuoyu yoklamalarına göre hem Hristiyan Demokratlar hem de Liberaller parlamentoya giremiyor; bu yüzden birkaç oy için Müslümanlara saldırmaya çalışıyorlar.
Bu ucuz bir yöntemdir ve İslam’ın üstünlüğü karşısında ideolojik yenilgilerini ve entelektüel zayıflıklarını değiştirmeyecektir. Bu nedenle, İslam’ı seçen İsveçlilerin sayısının hızla artması şaşırtıcı değil.
Hükümetin politikaları, özellikle de bu partilerin manevraları, İsveç halkını temsil etmemektedir. Burada halka büyük sorumluluk düşüyor. Temsilcilerinin İsveç’i mahveden bu politikalarını reddetmelidirler.
İsveç hükümetinin Müslüman çocuklara uyguladığı asimilasyon politikası, başörtüsü gibi bireysel İslami yükümlülükler de dahil olmak üzere İslami kimliklerini silmeyi hedeflemektedir. İsveç hükümeti, başörtüsünü suç sayarak ve çocuklarını İslami değerlere göre yetiştirmek isteyen ailelerden çocuklarını alarak, Müslümanların değerlerine ve İslami kimliklerine karşı yürüttüğü savaşı iyice tırmandırmaktadır.
Ey Müslümanlar! Hem kendimizi hem de ailemizi korumak ve İslami kimliğimizi muhafaza etmek şeri bir görevdir Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا قُوا أَنفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَاراً وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ “Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.” [Tahrim 6]
Biz Müslümanların maruz kaldığı bu durum, zayıflığımızdan ve bölünmüş bireyler olarak hareket etmemizden kaynaklanmaktadır. Bir topluluk olarak hareket etmeli, topluma olumlu katkıda bulunan önemli bir grup olmalıyız. İsveç’te bir milyondan fazla Müslüman yaşıyor. Bu Müslümanlar, İsveç toplumu için vazgeçilmezdir, ulaşım sektörü, sağlık hizmetleri, eğitim ve daha birçok alanda önemli bir rol oynamaktadırlar. Toplumdaki kamu düzenine uymaktalar, herhangi bir tehdit veya sorun teşkil etmemektedirler ve bu temelde muamele görmeyi reddetmektedirler. Tek bir vücut olarak hareket ederlerse ancak bu asimilasyon politikasını durdurabilirler.
Bunun yolu, entegrasyon değildir. Entegrasyon, İslam’ın değerlerinden vazgeçmek, Batı değerlerini benimsemek veya laik sisteme katılmak demektir. Bu yaklaşımlar bir seraptır, uzun vadede Müslümanların Batı kültürüne asimilasyonuna yol açacaktır. Fikren ve siyasi olarak organize olmalıyız. Fikri olarak, kimliklerini korumak ve laikleşme girişimlerini püskürtmek için bu yeni nesillerde İslam ideolojisi hakkında farkındalık yaratmalıyız. Siyasi olarak ise, Müslümanlar bu politikaları İsveç’teki tüm Müslümanları ilgilendiren ve inançlarını ve kimliklerini tehdit eden hayati bir mesele olarak görmelidirler. Siyasi direniş de göstermelidirler, kamuoyunu etkileyen faaliyetler yaparak tek bir vücut gibi hareket etmelidirler.
Biz büyük bir gücüz, yalanlar ve hilelerle İsveç halkını yanıltan yozlaşmış siyasi liderliğe karşı İsveç kamuoyunu etkileyebilecek kapasitedeyiz. Eğer sorumluluğumuzu yerine getirmezsek, İsveç’teki Müslümanların durumu daha da kötüleşecektir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:
وَلَا يَزَالُونَ يُقَاتِلُونَكُمْ حَتَّى يَرُدُّوكُمْ عَنْ دِينِكُمْ إِنِ اسْتَطَاعُوا“Onlar, güç yetirebilseler, sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaya devam ederler. “ [Bakara 217]
وَلَن تَرْضَى عَنكَ الْيَهُودُ وَلَا النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ قُلْ إِنَّ هُدَى اللهِ هُوَ الْهُدَى“Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır.” [Bakara 120]