Perşembe, 03 Rebiu’l Evvel 1446 | 2024/09/05
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Ümmete İsabet Eden Vehn (Dünya Sevgisi ve Ölüm Korkusu)

  • Kategori Makaleler
  •   |  

Ümmete İsabet Eden Vehn (Dünya Sevgisi ve Ölüm Korkusu)

Aramızda yaygın olan ve bizi donukluğa, cehalete ve yozlaşmaya sürükleyen hastalıklardan biri de vehndir. Evet vehn, vakıaya teslim olmak, rıza göstermek, değersiz ve aşağılık bir hayatı kabul etmektir…

Bu hastalık aramızda, toplumlarımızda münkeri görmeye başladığımız noktaya kadar yayıldı; bu yüzden sessiz kalıyoruz, onu kabulleniyoruz, onunla bir arada yaşıyoruz, zulmü görüp ona rıza gösteriyoruz, bizleri en şiddetli işkence türlerine maruz bırakan ve insanların haklarını çiğneyen, onları onurlu ve adil bir yaşamdan mahrum bırakan tiranları destekliyoruz; hatta toplum, değersiz bir dünyevi teklif uğruna tavizler verecek ve ilkelerinden vazgeçecek kadar çok zayıf bir hale geldiği gibi saptırıcı medya da insanların zihinlerini yeniden formüle etmeye ve düşüncelerini de Batılı yaklaşım ve çıkarlarına göre şekillendirmeye başladı!

Bu günlerde işgalci Yahudi varlığı tarafından Gazze’deki kardeşlerimize karşı işlenen menfur suçlar, bizim zayıflığımızın ve önemsizliğimizin en güzel kanıtıdır; hükümetlerimiz ise sessiz kalıp kınama, eleştiri ve sükûnet açıklamalarıyla yetinmektedir. Deforme olmuş küresel vicdanın gözleri önünde kardeşlerimizin katledildiğini ve yerlerinden edildiğini kendi gözlerimizle gördüğümüz halde ajan hükümetlerimizin yaptığı en büyük şey işte budur; diğer tarafta ise Amerika’nın başını çektiği karanlık yönü görmekteyiz; zira onlar, hakları çiğnemesi ve toprakları gasp etmesi için bu gâsıp varlığa her türlü desteği verirlerken Müslümanlar ise selin önündeki çer çöp gibidir!

Nitekim Kerim Rasulümüz Sallallahu Aleyhi ve Sellem, şöyle buyurarak bugünkü vakıamızı teşhis ederken ne kadar da doğru söylemiştir: يُوشِكُ الْأُمَمُ أَنْ تَدَاعَى عَلَيْكُمْ كَمَا تَدَاعَى الْأَكَلَةُ إِلَى قَصْعَتِهَا» فَقَالَ قَائِلٌ: وَمِنْ قِلَّةٍ نَحْنُ يَوْمَئِذٍ؟ قَالَ: «بَلْ أَنْتُمْ يَوْمَئِذٍ كَثِيرٌ وَلَكِنَّكُمْ غُثَاءٌ كَغُثَاءِ السَّيْلِ وَلَيَنْزَعَنَّ اللَّهُ مِنْ صُدُورِ عَدُوِّكُمْ الْمَهَابَةَ مِنْكُمْ وَلَيَقْذِفَنَّ اللَّهُ فِي قُلُوبِكُمْ الْوَهْنَ» فَقَالَ قَائِلٌ: يَا رَسُولَ اللَّهِ، وَمَا الْوَهْنُ؟ قَالَ: «حُبُّ الدُّنْيَا وَكَرَاهِيَةُ الْمَوْتِ Aç insanların yemek kabına üşüştükleri gibi yakında diğer milletler de sizin başınıza üşüşeceklerdir." Dediler ki: Bu o gün bizim azlığımızdan dolayı mı olacak ey Allah’ın Resulü? Dedi ki: “Bilakis sizler o gün çok olacaksınız, fakat sizler sel üzerinde akıp giden çer çöp gibi olacaksınız. Allah düşmanlarınızın kalbinden sizden korkma duygusunu çekip alacak, sizin de kalbinize vehn sokacaktır.” Dediler ki; "Vehn nedir, ey Allah’ın Rasulü? Dedi ki: “Dünyayı sevmek ve ölümü kerih-kötü görmektir."

Diyorum ki: suçlu Yahudi varlığı tarafından her gün kanları ihlal edilen Gazze’deki kardeşlerimizden özür dileriz; zira bizlere vehn isabet etti ve ümmetimiz de görevlerini terk etti. Ama sizler gerçekten modern tarihin karamanlarısınız ey Gazze halkı; zira sizler, ümmetimizin yüzyıllar boyunca yaşadığı şan ve şeref için içimizdeki değişim, özlem ve geri dönüş ateşini alevlendirdiniz; yine sizler bizlere, ümmetin, gücünü toparlayacak, saflarını birleştirecek ve beklenen ihtişamını yeniden tesis edecek birine ihtiyacı olduğunu gösterdiniz. Böylece herkes bu gerçeğin farkına vardı; çünkü koruluğunu koruyacak çobanı olmayan bir ümmet, her açgözlü insanın avı olur.

Sahih akide, müminin şahsiyetini güçlü kılar ve sahip olduğu haktan emin olduğu için bir sıkıntı olmaksızın hak olan dinini ortaya çıkarır; dolayısıyla zulme ve ahlaksızlığa karşı sessiz kalmaz, aksine tüm gücüyle fasit vakıayı değiştirmek ve tiranların dayattığı prangaları kırmak için çalışır ve Allah’ın şeriatıyla hükmetmek ve sahih İslami hayatı yeniden başlatmak için izzet ve onuru talep eder.

Gerçek bir Müslüman, din düşmanlarının peşinden giden ve yolsuzluk ve yozlaşmayla normalleşen hükümetler tarafından yönetilmeye razı olmayacaktır. Gerçek bir Müslüman, olumsuzluğu ve gerilemeyi kabul etmeyecektir; aksine dinine yardım etmek için elinden gelen her türlü çabayı gösterir ve gerici olanlarla birlikte olmayı kabul etmez; bilakis kalkınmayı gerçekleştirmek ve İslami hadaratımızı yeniden hayat vakıasında tesis etmek için çalışır.

Aksa Tufanı bize yeniden bir umut verdi ve belki de ümmetimize isabet eden vehn belirtilerini silmek için ümmetimiz içinde bir değişim tufanının müjdecisi de olabilir; zira İslam ümmetimiz ölmez ama hastalanır ve ondaki hayır kesilmez; çünkü İslam ümmeti, Allah tarafından desteklenmekte olup şayet iktidar nedenlerini ararsa Allah’ın izniyle galibiyet ve zafer olacaktır; böylece Allah’ın izniyle değişim tufanı da gelmiş olacaktır; bu ise aziz olan Allah’a hiç de zor değildir…

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Munis Hamid – Irak

Devamını oku...

Sefihlerin Liderliği, Allah'ın Beyt-i Haram'ından Uzaklaştırmakta, Hacılarını Engelleyip Korkutmakta ve Topraklarında Ahlaksızlığı Helal Kılmaktadır!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Sefihlerin Liderliği, Allah'ın Beyt-i Haram'ından Uzaklaştırmakta, Hacılarını Engelleyip Korkutmakta ve Topraklarında Ahlaksızlığı Helal Kılmaktadır!

Haber:

- Suudi Arabistan, hac ibadetinin başlamasına bir hafta kala güvenlik güçlerinin Hac ibadeti için kayıtlı olmayan 300 binden fazla kişiyi Mekke'den uzaklaştırdığını duyurdu. (Sky News Arabia, 9 Haziran 2024)

- Suudi Arabistan Genel Eğlence Otoritesi Yönetim Kurulu Başkanı Turki eş-Şeyh, Riyad sezonu sonunda Ekim 2023’te başlayan sezonun ziyaretçi sayısının 20 milyon ziyaretçiye ulaştığını duyurdu.

- Fas Vakıflar Bakanı Ahmed Tevfik basına yaptığı açıklamada, 2024 yılı için Faslı hacı sayısının 34.000’e ulaştığını, bunların 22.500’ünün Vakıflar ve İslami İşler Bakanlığı tarafından denetlenirken bunlardan 11.500 erkek ve kadın hacının ise turizm acenteleri tarafından denetlendiğini söyledi.

- Turizm, El Sanatları, Sosyal ve Dayanışma Ekonomisi Bakanı Fatma Zehra Ammar, bugün yani Salı günü yaptığı açıklamada, Fas’ta turizm sektörünün 2024 yılının ilk beş ayında 5,9 milyon turist çekmeyi başardığı, geçen yılın aynı dönemine göre 770 bin turistlik bir artış sağlandığını ortaya çıkardı. (Hespress, 11 Haziran 2024)

Yorum:

İslam’ınızın yönetiminin yokluğunda durumunuz ne kadar da kötü ey Müslümanlar; sizlere Batı’nın kölesi Ruveybidalar tahakküm etmektedirler!

İşlemiş oldukları kötülüklerden dolayı Suud Hanedanı yöneticileri kahrolsun; zira onlar, bir yıkım balyozu ve ifsat ve tahrip makinesiydiler ve hâlâ da öyledirler; nitekim kâfir İngilizler onları, İslam’ın azim yapısını yıkmaya, İslam’ın istikrar yeri olan Hilafetini, hükümlerinin ve şeriatının ambarını ve onun Daru’l İslam’ını silmeye boyun eğdirdiler, sonra da onları, ümmeti parçalamak ve menfur mezhepçilikleri ve anormal fetvaları yoluyla ümmetin evlatları arasında kin ve nefret tohumları ekmek için kullandılar. Daha sonra onların sırtına Amerika bindi ve onları, İslam’a ve ehline karşı yürüttüğü Haçlı savaşında süngü başı yaptı. Işte kendilerini saptıran ve aldatan Muhammed bin Selman aracılığıyla Suud Hanedanı’nın sefih-aptal yöneticileri, açık ve net bir şekilde net küfrü, saf şirki, apaçık fuhşiyatı ilan ediyorlar.

Bakın işte Hicaz’ın saptırıcısı, zamanının Ruveybidası ve kavminin budalası, açık ve net bir şekilde yeni bir şirki, saf dalaleti ve net bir zulmü ilan ediyor, Allah’ın Beyt-i Haramı’ndan uzaklaştırma, ona itaat eden kavmi ve hacıları oradan çıkarma konusunda Kureyş müşriklerinin kötü ve çirkin davranışlarını tekrar ediyor; daha sonra Allah’ın vahyin indiği yerde ve O’nun Beyt-i Haram’ında O’na düşmanlığı ve O’na isyanı yaymak için küfür ehlini, şirki, ahlaksızlığı, fuhşiyatı ve hayasızlığı getirerek dinin kutsallarını çiğniyor ve bu sapkın ve çarpık adam, şerrin ve terörün başı efendisi Amerika’ya icabet ederek İslam’ın kaynaklarını kurutmak ve alemlerin Rabbinin dinine karşı açılan küresel Haçlı savaşına hizmet etmek istiyor.

Bu şirk ve ahlaksızlıktan daha da çirkin olanı ise, Suud Hanedanı Şeyhliğinin gölgesi altındaki fakihlerin ve bozuk ve ahlakız velilere itaat eden dalalet sahiplerinin kötü tutumudur; zira Kurra olan münafıkların sağır, dilsiz ve kör olup akletmedikleri ve ne zaman konuşsalar küfür konuştukları görülmektedir!

Fas ülkesindeki sefihler de aynı şekilde yapmaktadırlar; zira oradaki Müslümanların Hac yapması, izin değil de yasak anlamına gelen kısıtlamalar ve şartlarla sınırlandırılmıştır. Yeryüzünün ahlaksızlarının seyahatine gelince; ülkeyi ve içindekileri ahlaksızlığa boğdukları halde hâlâ sefihler daha fazlası için yalvarıyorlar!

Müslümanların haccetmesi, bir ibadet ve itaat olarak alemlerin Rabbi tarafından farz kılınmıştır; nitekim onlarla Haccettikleri yerin arasında ıssız çöller, çıngıraklı yılanlar, barajlar ve sınırlar gibi bin bir çıkmazlar, engeller ve zorlukları vardır; bütün bunlardan daha da kötüsü, bakan, vali, işçi, paşa, bekçi, otoritenin yardımcısı mahalle casusu “yarbay”, sınır kontrolcüsü ve casuslar gibi sapkın yöneticilerinin olmasıdır… Bütün bu tümsek ve engelleri aşsalar bile Hac masrafları ve giderleri için onsuz (bu masraflar olmasa) bir ömür geçirebileceğiniz kantar kantar dirhemlerden oluşan bir dağınız var; zavallı fakir, yasak olduğu bildirilip engellenen Hac için bu çakıl taşlarını bir daha nasıl toplayacak ?!

Yeryüzünün ahlaksızlarının seyahatine gelince; bu da sefihlerin ibadeti ve itaatidir; zira fakirlerin derilerinden vergi kesilirken Batılı hırsızlardan para toplayıp borç alınıyor, seyahat için oteller, parklar, yüzme havuzları, kumarhaneler, şaraphaneler ve golf sahaları inşa ediliyor ve seyahatin facirleri için deniz, nehir, kırlar, en iyi şehirler, çöller ve dağlar olduğu gibi hepsinin hizmetkarları vardır; yani seyahat-turizm, teslimiyet gösteren rejimlerin farzlarının tacıdır!

Durumunuz ne kadar da perişan ey Müslümanlar topluluğu! Zira beldeleriniz facirlerin seyahatine izin verilirken Beyt-i Haram’ınız hacılarınıza yasaklanmaktadır!

İçinizdeki sefihlerin yaptıkları işte budur; onlar için şu ayet okunur: أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ بَدَّلُواْ نِعْمَةَ اللهِ كُفْراً وَأَحَلُّواْ قَوْمَهُمْ دَارَ الْبَوَارِAllah’ın lütfettiği nimete nankörlükle karşılık verip sonunda toplumlarını helâke uğrayacakları yere sürükleyenleri görmedin mi?” [İbrahim 28]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Münâcî Muhamme

Devamını oku...

Avrupa, Aşırılığı Tercih Ediyor!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Avrupa, Aşırılığı Tercih Ediyor!

Haber:

Aşırı sağcılar Avrupa Parlamentosu seçimlerindeki başarılarını, Fransa’da yeni seçimlerin ilan edilmesini ve “Alternatif” Partisi’nin doğu Almanya'daki liderliğini kutlarken, Avrupa’daki göçmen kökenli insanlar ise gelecekleri ve toplumdaki yerleri konusunda endişe ve korku hissediyorlar. (Deutsche Welle)

Yorum:

Geçen Pazar, Avrupa Birliği ülkelerinde Avrupa Parlamentosu seçimleri yapıldı ve sonuçlar Birliğin kendisi ve Avrupa kökenli olmayan göçmen nüfusu için endişe vericiydi; bilakis aşırı sağcı milliyetçiliklere bağlılıklarından dolayı mesele, belki de Birliğin parçalanması ve ülkelerinin ayrılması noktasına kadar ulaşabilir. Avrupa seçimlerinde genel olarak aşırı sağ partiler büyük bir ilerleme kaydettiler. Almanya'nın Sesi internet sitesindeki açıklamaya göre: “Avrupa seçimlerinden sonra birçok kişi, bu gelişmenin Avrupa genelinde henüz zirve noktasına ulaşmadığından korkuyor.”

Fransız yazar Emily Roag daha açık bir şekilde şunları söyledi: “Faşizmin geldiğini kabul edin, bunu açıkça konuşalım. Bunu inkar etmek işe yaramıyor, sadece daha da kötüleştiriyor.”

Fransa’da aşırılık yanlısı Ulusal Ralli Partisi oyların yüzde 31'ini aldı. Sağcı Avusturya Özgürlük Partisi seçimlerde muhafazakar Halk Partisi’nin önüne geçerek birinci oldu. İtalya’da Başbakan Giorgia Meloni liderliğindeki neo-faşist İtalya’nın Kardeşleri Partisi, diğer partilerin önüne geçerek büyük bir zafer elde etti. Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Almanya’da hiçbir parti, iç istihbarat tarafından şüpheli aşırılıkçı vaka olarak sınıflandırılan ve Avrupa Parlamentosu’nda Almanya’dan en büyük ikinci siyasi güç haline gelen Almanya İçin Alternatif partisi kadar ilerleme kaydedemedi. Nitekim Almanya için Alternatif Partisi, göçmen kökenli çok sayıda kişinin “yeniden göç” adı altında Almanya’dan sınır dışı edilmesi ihtimali hakkında planların tartışıldığı Potsdam’daki gizli toplantının ardından eleştirilere maruz kaldı.

Göçmenler, özellikle de Müslümanlar, sadece sosyal açıdan değil, aynı zamanda bireyleri ve grupları etkileyen güvenlik sorunları nedeniyle de gerçek bir tehlikeyle karşı karşıya kalacaklardır; zira aşırı sağın, İslam’a ve Müslümanlara yönelik nefret ve düşmanlığı bir sır değildir. Ancak geri kalan partilerin bu nefreti azaltacak programları ya da bir fikirleri yok; aksine onlar da aynı dalgaya biniyorlar ve oy toplamak ve seçmenleri kendi lehlerine kazanmak için bazı sağcı fikirleri benimsiyorlar.

Demokratik partilerin politikasının hak-batıl ya da sahih-butlan açısından ideolojik temeller üzerine değil de çıkarlar üzerine, aksine uzun vadeli sonuçlara bakmaksızın sadece çıkarlar üzerine inşa edildiği bilinmektedir; çünkü siyasetçi ya da parti seçim dönemini hesaba katar ve onun için çalışır, kısmi ya da geçici bir başarı elde etmesi halinde bunun arkasından ne geleceğini hiç umursamaz.

Örneğin Avrupa Komisyonu'nun şu anki Başkanı olan Alman Hıristiyan Demokrat Partisi'nden Bayan Ursula von der Leyen'in, aşırı sağcı bir parti olan Giorgia Meloni liderliğindeki İtalya’nın Kardeşleri Partisi ile uyum arayışında olduğunu görüyoruz; bunu da, Almanya’daki ana partisinin aşırı sağ partilerle ittifakını suç sayan ilkesini ihlal ederek bir dönem daha seçilebilmek için yapıyor. Dolayısıyla kendi çıkarları için sağcılarla işbirliği yapmaya hazırdır.

Aydın bir gözlemci, bu demokratik sistemin çökmesinin yaklaştığını görür; çünkü bu sistem, batıl üzerine bina edilmiş olup ideolojisi de bencilliğe ve bireyselliğe dayalıdır; zaten bu sonuçlar da sadece bu fasit tohumların ve bu batıl temellerin meyvesidir.

أَفَمَنْ أَسَّسَ بُنْيَانَهُ عَلَى تَقْوَى مِنَ اللَّهِ وَرِضْوَانٍ خَيْرٌ أَم مَّنْ أَسَّسَ بُنْيَانَهُ عَلَىٰ شَفَا جُرُفٍ هَارٍ فَانْهَارَ بِهِ فِي نَارِ جَهَنَّمَ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ Binasını Allah korkusu ve rızası üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır, yoksa yapısını yıkılacak bir yarın kenarına kurup, onunla beraber kendisi de çöküp cehennem ateşine giden kimse mi? Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.” [Tevbe 109]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
M. Yusuf Selem

Devamını oku...

1445 / 2024 Yılı Mübarek İydü’l Edha Vesilesiyle Hizb-ut Tahrir Emiri Celil Alim Ata Bin Halil Ebu Raşta’dan, Genel Olarak Müslümanlar, Özel Olarak Gençler İçin Bayram Tebriki

1445 / 2024 Yılı Mübarek İydü’l Edha Vesilesiyle Hizb-ut Tahrir Emiri Celil Alim Ata Bin Halil Ebu Raşta’dan, Genel Olarak Müslümanlar, Özel Olarak Gençler İçin Bayram Tebriki

Hamd Allah’a mahsustur. Salat ve selam Rasûlullah’a, onun Âli’ne, ashabına ve onu dost edinenler üzerine olsun. Ve badu…

Allahu Ekber, Allahu Ekber, Allahu Ekber, La İlahe İllallahu Allahu Ekber ve Lillahi’l Hamd…

Genel olarak İslam ümmetine... İnsanlar için çıkarılmış, iyiliği emreden, kötülükten men eden, Aziz ve Hâkim olan Allah’a iman eden ümmete...

Özel olarak davet taşıyıcılarına... Allah’ın, zafer ihsan ettiği, İslam Devleti Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurmak için yardımıyla desteklediği kimselere...

Sayfanın taşıdığı iyilik için sayfayı ziyaret eden değerli ziyaretçilerine... Hakkın yanında yer almak ve hak ehlini desteklemek için her türlü çabayı gösterenlere...

Bütün bu kimselere… Es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

H. 1445 yılı İydü’l Edha’nızı tebrik ediyorum... Aziz ve Kaviyy olan Allah’tan tüm Müslümanlar için hayırlara ve bereketlere vesile olmasını niyaz ediyorum...

Kerim kardeşlerim…

Bayram geldi ama Amerika ve silahlarının desteğiyle Yahudilerin Haşim Gazze ve tüm Filistin’e yönelik saldırganlığı sürüyor... Müslüman ülkelerdeki yöneticiler, olanları izliyor, şehitleri sayıyor ve onlara ölü diyorlar! İçlerinden en aklı başında olanları ise, sanki tarafsızmış gibi arabuluculuk yapıyor! Ama aslında Yahudilere daha yakındırlar! Amerika’nın, sömürgeci kâfirlerin ve kurdukları Yahudi devletinin bize olan düşmanlığı şaşırtıcı değil. Çünkü bugün değil, yıllardır İslam ve Müslüman düşmanlığı yapıyorlar... Sömürgeci kafirlerin, uluslararası hukuka dayanarak Müslüman ülkelere yönelik saldırganlığı da şaşırtıcı değil. Çünkü uluslararası hukuk, ilk olarak 1648 yılında Westphalia Konferansı’nda Müslümanlara ve Osmanlı Devleti’ne karşı icat edilmiş, ardından Milletler Cemiyeti’ne ve daha sonra da Birleşmiş Milletler Örgütü’ne dönüşmüştür... Evet, bütün bunlar garip değil. Garip olan, Filistin’e komşu Müslüman ülkelerdeki yöneticilerin, Filistin’de işlenen suçlara ve katliamlara seyirci ve sessiz kalmaları ve orduların Gazze’ye ve daha doğrusu tüm Filistin’e destek vermelerini engellemeleridir. Dahası Müslüman katili uluslararası kararların uygulanmasına garantör oluyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da döndürülüyorlar!

Son olarak ey Müslüman ülkelerdeki ordular! Hadi Gazze’deki kardeşlerinizin yardımına koşun. Eğer Müslüman ülkelerde kurulu ceberut yönetim ve rejimler, yolunuza çıkarsa, onların tüm yollarını tutun... Ve Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesini gerçekleştirmek için onların yerine Allah’ın yönetimi Nübüvvet metodu üzere Hilafeti kurun. «ثُمَّ تَكُونُ مُلْكاً جَبْرِيَّةً فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ ثُمَّ سَكَتَ» Daha sonra ceberut bir saltanat olacaktır. O da Allah’ın dilediği kadar devam edecektir. Ardından Allah dilediği zaman onu ortadan kaldıracaktır. Sonra, nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır. Sonra da sustu” [Ahmed] O zaman Halife, yardımcıları ve en üst rütbeden en alt rütbeye kadar İslam’ın askerleri zaferden zafere koşacaklar, tekbirler getirecekler, beraberinde ümmet de tekbirler getirecektir. Rableriyle güçlü ve dinleriyle izzetli olacaklar. Hiçbir düşman, İslam topraklarında bir varlık göstermeye cesaret edemeyecektir... ﴿وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ * بِنَصْرِ اللَّهِ يَنْصُرُ مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ “O gün Allah’ın zafer vermesiyle müminler sevinecektir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.” [Rum 4-6]

En son olarak, Yüce Allah’tan bu bayramın İslam ve Müslümanlar için hayırlara, bereketlere ve şereflere vesile olmasını diliyorum. ﴿وَاللَّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ “Allah, işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” [Yusuf 21]

Allahu Ekber, Allahu Ekber, Allahu Ekber, La İlahe İllallahu Allahu Ekber ve Lillahi’l Hamd…

Ve’s Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

 

Kardeşiniz

Ata bin Halil Ebu El-Raşta

H. 10 Zilhicce 1445
M. 16 Haziran 2024

Devamını oku...

Merkezi Medya Ofisi Kadın Kollarından Hicri 1445 yılı Mübarek Kurban Bayramı Tebriği

Merkezi Medya Ofisi Kadın Kollarından
Hicri 1445 yılı Mübarek Kurban Bayramı Tebriği


Rana Mustafa
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Üyesi

Pazar, 10 Zilhicce 1445 H - 16 Haziran 2024 M

kadin kollari

[Hicrî 1445 Yılı Mübarek Kurban Bayramı Münasebetiyle Mesaj]

Zehra Malik
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Üyesi

Pazar, 10 Zilhicce 1445 H - 16 Haziran 2024 M

Devamını oku...

Hizb-ut Tahrir, Bir Liderdir, Ümmetine Asla Yalan Söylemez, Acılarını İstismar Etmez, Acılarıyla Ticaret Yapmaz, İslam Temelli Kalkınmak İçin Gerçek Bir Proje Taşımaktadır

Londra merkezli El Arab gazetesi, 11 Haziran 2024 Salı günü Mısırlı yazar Hişam El Neccar imzalı “Hizb ut-Tahrir, IŞİD ve İhvan’ın başarısızlıklarının ardından şansını deniyor” başlıklı bir makale yayınladı. Yazıda gazetecilik yapan bir muhbir zihniyetiyle Hizb-ut Tahrir’i izleyen yazar, “Partinin şu anda Gazze’de olup bitenlerden yararlanarak şansını denediğini” iddia etti. Yazar, partinin İslami bir Hilafet kurma hedefinde diğer İslamcı hareketlerle aynı kaderi paylaştığını, faydacılık ve haklı davaların istismarında ortak olduklarını, serbestçe fon toplamak amacıyla kuruluşlara, devlete ait şirketlere ve eğitim kurumlarına sızdığını, bağış toplamak için Gazze, Filistin ve Suriye meselelerini istismar ettiğini, toplanan fonları faaliyetlerini finanse etmek için kullandığını söyledi. Oysa gerçek şu ki, Hizb-ut Tahrir ne devlet kurum ve kuruluşlarına sızmış ne de faaliyetlerini finanse etmek için bağış dilenmektedir. Aksine hiçbir parti, ülke ya da kişiden bağış kabul etmez. Partinin harcamaları, Allah yolunda infak olduğu rızası ve kanaatiyle gençleri tarafından paraları ve birikimlerinden gönül rızasıyla karşılanmaktadır. Belki de kafirleri kızdıran ve öfkelendiren şey budur. Kafir Batı’dan ve ajanlarından destek kabul etmemek ve paralarını Allah yolunda harcayan insanları görmek. Bilindiği üzere “başkasını kendisinden bilir” deyimi vardır.

Yazar ve onun gibi sırtlanların durumu işte budur. Bu iftira ve daha fazlasının, tekvini ve yaratıcılarını savunan, onları aydınlar olarak gören, İslam’ı ve söylemini eleştirme ve yenileme hakkına sahip olduklarına inanan birinden gelmesi doğaldır. Yazar, kesinlikle kâfir Batı’nın kültüründen ve destekçilerinden etkilenmiştir. Böylesi kimseler, kapitalizm ve Batı hegemonyasının sonu anlamına gelen Hilafetin kurulması çağrısından endişe duymaktadırlar. Zira Hilafet övgüde bulundukları rejimlerden elde ettikleri para, prestij ve itibarın kaybı anlamına gelmektedir.

Hizb-ut Tahrir, İslam davasını ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet ile İslami hayata yeniden başlatma projesini taşımaktadır. Hilafet, sadece bir dava değildir, aksine şeri bir hükümdür. Sünnetin açıkladığı gibi şeri yöntemle bu şeri hükmü uygulaması ümmete farzdır. Parti ilk günden itibaren ümmet içinde var olmuştur. Bu davayı taşımakta, ona sımsıkı sarılmaktadır. Ne amaç ne de yöntem bakımından anlaşmazlığa düştüğü kimselerle ilgilenmemektedir. Ümmetin sorunlarının benimseyicisi, güvenilir bir nasihatçi, ümmetin düşünce ve akidesinin koruyucusudur. Hiçbir zaman ümmetin sorunlarını istismar edenlerden ya da acılarının ticaretini yapanlardan olmamıştır, aksine ümmetin acılarını iliğine kadar hissetmiş ve haklı davalarına gerçek çareler sunmuştur. Ümmet için, otoritesinin yeniden tesis edilmesinden, dininin uygulanmasından ve eskiden olduğu gibi tek bir yönetici tarafından yönetilen tek bir devlette birleşmesinden daha önemli bir mesele söz konusu değildir.

Hizb-ut Tahrir’in görüş bildirdiği ümmet meseleleri arasında Filistin ve Gazze meselesi de yer almaktadır. Gazze için orduların seferber edilmesi ve tüm Filistin’in özgürleştirilmesi ve halkının desteklenmesi çağrısında bulunmaktadır. Orduların seferber edilmesi için ümmete defalarca çağrıda bulunmuş ve özellikle Mısır ordusuna bu görevi yerine getirmesi için çağrı üstüne çağrı yapmıştır. Filistin komşu bir ülke ve halkı da kardeş bir halk değildir. Aksine, Filistin tüm ümmete ait bir İslam toprağıdır ve kurtarılması tüm ümmetin boynunun borcudur. Başta Kinane ordusu olmak üzere komşu ülkelere çok daha farzdır. Orduların harekete geçirilmesini talep etmek ve hareket etmelerini engelleyen unsurları ortadan kaldırmak günümüzün en önemli farzıdır. Aksi halde (saygıdeğer) yazar bize İslam topraklarını nasıl özgürleştireceğimizi ve Gazze’deki insanlarımızı nasıl destekleyeceğimizi, onlar için adaleti nasıl sağlayacağımızı ve ölümlerinin intikamını nasıl alacağımızı anlatabilir mi? Katliamlarına ortak olan ve katillerini destekleyen uluslararası toplumun konuşmasıyla mı kurtaracak? Yazarın da kabul ettiği gibi, kendi değerlerini reddeden uluslararası toplum mu kurtaracak?

Hizb-ut Tahrir’in sunduğu şeylerden bazıları bunlar ve bunlar, kesinlikle ne kafir Batı’nın ne de onun kültürüne bezenmiş yetimlerinin istediği şeyler değildir. Bu kimseler, devrimcilerin pusulasını saptırmak, ümmetin meselelerini sulandırıp ucuza satmak ve Batı’nın ümmetin bir kez daha kontrol altına almasını sağlamak istiyorlar.

Partinin istediği ve uğruna çalıştığı şey ümmetin davasıdır. Herkes bu dava etrafında kenetlenmeli ve ölüm kalım meselesi olarak kabul etmelidir. Batı tarafından gasp edilen otoritelerini geri alana, gasp edilen ve bölünen topraklarını yeniden birleştirene ve Rablerinin kitabı ile hükmedene kadar bu davadan milim sapmamalıdır. Kafir Batı Allah’ın yönetimini ortadan kaldırdı, karartmaya ve yok etmeye çalıştı ve onu yeniden uygulamaya çalışan herkesi karaladı.

Ancak hayal kırıklığına uğramıştır, çünkü Allah’ın vaadi kaçınılmaz olarak gelecektir ve Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesi de Allah’ın izniyle gerçekleşmek üzeredir. Yakında Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet olacaktır.

وَيَقُولُونَمَتَىهُوَقُلْعَسَىأَنيَكُونَقَرِيباً“Ne zamanmış o?” diyecekler. De ki: “Yakın olsa gerek!” [İsra 51]

Devamını oku...

1445 Yılı Mübarek İydül Edha Tebriki

1445 Yılı Mübarek İydül Edha Tebriki

Allahu Ekber, Allahu Ekber, La İlahe İllallahu Allahu Ekber ve Lillahi’l Hamd

Bismillahirrahmanirrahim Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam, gönderilenlerin en hayırlısı Efendimiz Muhammed’in, onun Âli’nin ve tüm ashabının üzerine olsun.

Hizb-ut Tahrir, doğrudan ve dolaylı sömürgeciliğin baskısı altında yaralar bereler içinde kıvrılan ve sabreden İslam ümmetine en içten tebriklerini ve hayır dualarını iletiyor. Bu vesileyle Haşim Gazze ve Mübarek Toprak Filistin’deki sabırlı halka özel saygılarını sunuyor ve Allah’tan bu bayram günlerini kalpleri için bir sekinet kılmasını diliyor... Bu, kindar kafirlerin hayret ettiği ve sadece kalpleri Allah’ın rızasına kilitlenmiş olan Müslümanların anlayabileceği bir sekinettir.

Ayrıca şahsımın, Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi başkanının, birim ve dairelerinde çalışan erkek ve bayan tüm kardeşlerimin tebriklerini Hizb-ut Tahrir Emiri Celil Âlim Ata ibn Halil Ebu Raşta’ya (Allah onu korusun) iletmekten mutluluk duyar, onun elleriyle İslam ümmetine zafer ve hakimiyet bahşetmesini Mevla Azze ve Celle’den niyaz ederim.

Bu yıl da İydü’l Edha’ya kavuşuyoruz. İslam ümmeti omuzlarında bu toprakların her köşesinde sömürgeciliğin ağırlığını hissediyor. Gazze ve diğer Mübarek Toprak Filistin halkına karşı devam eden suçlardan, Hindistan ve Keşmir Müslümanlarına yapılan zulme, Sudan şehirlerini ve halkını yiyen bitiren vekalet savaşına, nerede olurlarsa olsunlar Suriye halkını izleyen sistematik aşağılama politikasına, İslam’ın iffetini Ceziretü’l İslam’dan yok etme politikasına, Çevre ve Batı ülkelerinde Gazze’ye destek veren veya sempati duyan herkesin maruz kaldığı zulme kadar bu sömürge koşullarının ortasında Müslümanlar bu yıl bayramlarına kavuşuyorlar.

Ey Müslümanlar! Ey insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet! Gazze topraklarında devam etmekte olan savaş, sömürgeci kafir Batı’nın içinde size karşı beslediği kinin ve ülkenizin geri kalanına karşı kurduğu entrikanın bir işareti. Ülkenizden kökünü kazımadıkça Batı, hayatlarınıza müdahale etmekten asla geri durmayacak ve otoritenizi kukla yöneticilerin ellerinden geri almadıkça da Batının kökünü asla kazıyamayacaksınız. Ülkenizin orduları içindeki güç ve kuvvet ehlindeki çocuklarınız ancak otoritenizi geri alabilir. Otoritesinden vazgeçmiş bir ümmetin izzeti olamaz. Yöneticiler ve borazanlarının, durumun dayanılmaz olduğuna dair yalanlarına sakın aldanmayın. Bunlar, halkını sonsuza dek köleleştirene kadar halkına yalan söyleyen her zorbanın sözleridir. Bilin ki ümmet, çıkarlarına müdahale edilmesi zor birinci devlet mertebesine yükselecek kabiliyet ve beceriye sahiptir. Dahası Mübarek Toprak Filistin’i kurtarmaya yetecek kabiliyet ve yeteneğe bile sahiptir. Gazze’nin mücahit gençleri, başta orduları olmak üzere tüm ümmete, Yahudiler ve varlıklarının hazırlıklarının tamamlayan kimseler karşısında bir hiç olduklarını kanıtladılar. Dahası Amerika ve silahları bile, bırakın sayıları milyonları bulan çevre ülkelerin ordularını, İslam ümmetinin bir avuç savaşçısının üstesinden gelmeye yetmedi.

Ey Müslümanlar! Ey minber, site ve medya platformu sahipleri! Müslüman ülkelerin hala sömürgecilik altında inim inim inlediği bir gerçek, bu gerçeği açığa çıkarmaktan çekinmeyin. Bu, ülkenizdeki güvensizlik ikilemidir, İslam ümmetinin pusulasını bu gerçekten şaşırtmayın. Ümmeti, güç ve kuvvet ehlini kukla yöneticileri devirerek bu sömürge koşullarından kurtulmaları çağrısında bulunmaya teşvik edin. İslam ümmetinin, bütün enerjisini birleştiren ve kalplerini bütünleştiren bir devletinin, Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devletinin olması kaçınılmazdır. Hizb-ut Tahrir olarak biz, sizleri, Hizb-ut Tahrir’in Kur’an ve Sünnetten çıkardığı yeniden böyle bir Hilafet kurma projesi maddelerini incelemeye davet ediyoruz.

Ey Müslüman orduların askerleri! Silahlarınızı, teçhizatınızı ve eğitiminizi İslam ümmetinin düşmanlarıyla savaşmak için değil de kimin için saklıyorsunuz? Hain yöneticilerin emirlerini mi bekliyorsunuz? Onlar, düşmanınızla savaşmak ve topraklarınızı kurtarmak için değil de sadece halkınızı öldürmek ve ülkenizi yok etmek için emirler verirler. Yahudi varlığına karşı savaşmak ve Mübarek Toprak Filistin’i özgürleştirmek için harekete geçmemeniz konusunda sizi uyarırken, şehirlerinize baskı yapmak için sizi nasıl seferber ettiklerine bir bakın. Onları çok yakından tanıyorsunuz. Amerika’nın istediklerine ve sömürgeci kafir Batı’nın sevdiklerine nasıl boyun eğdiklerini, ülke halkı ve özlemlerine nasıl burun kıvırdıklarını görüyorsunuz. Hizb-ut Tahrir sizi İslam ve İslam ümmetinin yanında olmaya davet ediyor. Ülkeyi bu yöneticilerin ihanetinden kurtarın ve sömürgeciliğin kökünü kazıyın. Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafeti ilan ederek Allah’ın Şeriatını ikame edin. Sonra da Müslümanların Halifesinin komutası altında Mübarek Toprak Filistin’i kurtarmaya yönelin. Müslümanlar da arkanızdan sizi destekleyecek ve Allah’ın zaferiyle tekbirler getireceklerdir.

Ey Müslümanlar! Bugün İydü’l Edha. O yüzden Allah Azze ve Celle’ye çok dua edin ve bayram sevincinizi kararlılığınızı yenilemenin ve düşmanınızı öfkelendirmenin bir aracı haline getirin. Sonra da Nübüvvet metodu üzere İkinci Raşidi Hilafeti yeniden kurmak için daha çok çalışmak üzere Hizb-ut Tahrir gençleriyle el ele verin. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ تَنْصُرُوا اللهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ وَالَّذِينَ كَفَرُوا فَتَعْساً لَهُمْ وَأَضَلَّ أَعْمَالَهُمْ “Ey iman edenler! Siz Allah’ın dinine yardım ederseniz, O da size yardım eder, ayaklarınızı savaşta sabit kılar. İnkâr edenlere gelince, onların hakkı yıkımdır. Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır.” [Muhammed 7-8]

Allahu Ekber, Allahu Ekber, Allahu Ekber, La İlahe İllallahu Allahu Ekber ve Lillahi’l Hamd

İydü’l Edha’nız mübarek olsun ve’s Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Mühendis Selâhaddin Adada
حزب التحرير
  Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi Müdürü

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER