Cumartesi, 21 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/23
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Amerika Her Emir Verdiğinde, Yöneticiler Bir “Zirve” İle Ortaya Çıkıyor!

  • Kategori Makaleler
  •   |  

Amerika Her Emir Verdiğinde, Yöneticiler Bir “Zirve” İle Ortaya Çıkıyor!

Gazze bir yıldan fazla bir süredir damardan damara katlediliyor; zira bir imha savaşı ve toplu katliamlar gerçekleşmekte olup 50.000’den fazla kişi şehit olmuş ve binlercesi de başlarının üzerinden havaya uçurulan binaların enkazı altında gömülü olarak kalmışlardır.

Amerika’nın hedeflerine ulaşmak, Sudan’daki nüfuzunu güçlendirmek ve dünyanın gıda sepetinin zenginliklerini kontrol etmek için ajanları el-Burhan ve Hemedti’ye alevlendirmesi emri verdiği bir savaş nedeniyle Sudan, ölüm, yerinden edilme, yıkım, hastalık ve açlıkla halkını paramparça ediyor.

Suriye’de ise cani Beşar, ülkeyi yerle bir etmesinin, halkını yerinden etmesinin, tonlarca varil bombası atmasının, insanları ve taşları güvende bırakmamasının ve binlerce kişiyi tutuklayıp zindanlarında en iğrenç yöntemlerle öldürmesinin ardından hâlâ öldürmeye ve baskı uygulamaya devam ediyor.

Hain ve ajan el-Cevlani’ye gelince, devrimi ve devrimcileri hançerleyen Türkiye’yi memnun etmek için suçlar işleyerek ve kutsalları ihlal ederek suçlu Beşar’ın yolunu izliyor.

Medyanın ilgisinden tamamen uzak olan Müslümanların diğer meselelerine gelince; onu hiç sormayın; zira Müslüman Uygurlar hâlâ rejimin dinlerini terk etmeleri yönündeki baskılarından dolayı acı çekmektedirler. Rohingyalı Müslümanlar ve Hintli Müslümanlar da hâlâ iktidardaki rejimler tarafından işkence görmeye devam ediyorlar.

Tüm bunlardan sonra arsız bin Selman gelmiş Arap-İslam zirvesi çağrısı yapıyor! Zira Suudi Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre “Suudi Arabistan, Gazze ve Lübnan’a yönelik saldırıları görüşmek üzere 11 kasımda bir Arap-İslam zirvesi düzenlenmesi çağrısında bulundu.”

Bu zirvenin Gazze ve Lübnan’a ne faydası olacak Allah aşkına?! Daha önceki zirveler başarılı oldu mu ki bu zirve başarılı olsun?! Müslümanların başındaki yöneticiler düşmanlar olup ümmetin onlardan kurtulması ve onları tahtlarından söküp atması gerekir; zira onlar istisnasız yalancı hain ve ajanlar olup Amerika’nın ve Haçlı Batı’nın kuyruklarıdırlar ve bunu inkar eden hiçbir Müslüman da yoktur. Yoksa hâlâ bu Ruveybida biçarelere inanan ve onların iyi bir şeyler yapabileceğini uman birileri var mı acaba?

Onlara karşı dua etmek yeterli olmadığı gibi Mehdi’nin dönüşünü bekleyip gözetlemek de Müslümanların sessizliği için bir gerekçe olamaz. Birçok Şeyhi dinleyip onların olup bitenlerin Yahudi varlığının yok oluşunun yakın olduğunun ve Mehdi’nin yakında ortaya çıkacağının alametleri olduğunu söylemeleri sizi, Allah Subhanehu ve Teala’nın size farz kılmış olduğu görevinizi yerine getirmekten muaf tutmaz.

Ümmetin görevi, tek dertleri daha fazla tavizler vermek için zirveler düzenlemek ve Allah’ın ve Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in düşmanları olan Haçlılarla ve bir inek için Allah ile tartıştıkları peygamberlerin katilleriyle müzakere ve anlaşma yoluna gitmek olan bu yöneticilerden kurtulmaktır; daha ne zamana kadar sessiz kalacaksınız ey İslam ümmeti; zira Allah Subhanehu ve Teala şöyle buyurmaktadır: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن تَنصُرُوا اللَّهَ يَنصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْEy iman edenler! Eğer siz Allah’a (Allah’ın dinine) yardım ederseniz O da size yardım eder, ayaklarınızı sabit kılar.” [Muhammed 7]

Şüphesiz Allah Azze ve Âla dinine yardım etmemizi ve onun yolunda cihat etmemizi emretmektedir; bu ise yamalı çözümü ve ayet ve hadisi kaprislere göre seçmeyi değil, Allah’ın yardımını hak etmek amacıyla köklü bir değişim için çalışıp çabalamayı gerektirmektedir! İçinde bulunduğumuz her şeye yönelik köklü çözüm ise, Müslümanların başındaki yöneticileri devirmek ve onların yerine, Müslümanları tek bir devletin ve Allah'ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sancağı olan tek bir sancağın altında birleştirecek olan tek bir Halifeyi getirmektir.

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: سَيِّدُ الشُّهَدَاءِ حَمْزَةُ بْنُ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ، وَرَجُلٌ قَامَ إلَى إمَامٍ جَائِرٍ فَأَمَرَهُ وَنَهَاهُ، فَقَتَلَهُŞehitlerin efendisi Hamza İbn Abdulmuttalib ve zalim yöneticiye marufu emrettiği ve onu münkerden nehyettiği için zalim yönetici tarafından öldürülen kişidir.” Dolayısıyla Müslümanların yapması gereken şey şudur; bu yöneticilerin karşısında hak sözü söylemektir; hak olan ise hiçbir zaman şimdi olduğundan daha açık ve net olmamıştır.

Ey Müslümanlar: Gazze, halkı ve mücahitleri üzerlerine düşeni yaptılar ve Allah’a mazeretlerini sundular; peki ya sizin mazeretiniz nedir?! Müslümanlar olarak sizin göreviniz, harekete geçmeniz ve sessizlerinizi gökleri inletircesine yükselterek ey zararlı yöneticiler yeter artık demenizdir! Bunun yolu da kurulduğu 1950’lerden bu yana sesini yükselten ve tiran yöneticilere karşı koyan Hizb-ut Tahrir’e katılmanızdır.

Ümmetini yüzüstü bırakmayan ve kafirlere, ajanlarına ve işbirlikçilerine karşı hak sözü haykıran sadece Hizb-ut Tahrir’dir. Bu kolay bir yol değildir; aksine onun gençleri ve genç kadınları öldürülme, tutuklanma, kendilerine ve ailelerine yönelik tacizler de dahil olmak üzere her türlü eziyet ve işkenceyle karşı karşıya kalmışlardır; ancak onlar için Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’de ve Sahabesi Rıdvanullahi Aleyhim’de güzel bir örneklik vardır; bu yüzden onlar sabrettiler ve hâlâ da hak üzere sabit kalarak sabretmeye devam etmektedirler; zafer ise sadece Allah Subhanehu ve Teala’nın katındandır.

Birçok Müslüman bu sahneye alışmışken, bazıları bu sahneyi izlemekten yorulmuşken ve diğer bazıları da bu soykırımı işleyen Amerika ve Haçlı Batı’dan, Güvenlik Konseyi ve Birleşmiş Milletler’den bu soykırım savaşını durdurmasını beklerken Gazze halkına destek veren ve hâlâ da destek vermeye devam edenin sadece Hizb-ut Tahrir olduğundan emin olduğumu söyleyebilirim!

Ey İslam ümmeti: Sessizliğiniz katliamların ve yıkımın devam etmesi anlamına geldiği gibi yine sessizliğiniz, bilerek ya da bilmeyerek bu katliama ortak olduğunuz anlamına da gelmektedir. Şayet biliyorsanız bu bir felakettir; yok eğer bilmiyorsanız işte Hizb-ut Tahrir sizleri bilinçlendirmekte ve sizleri, uyanık olmanız ve Rabbinize, O’nun şeriatıyla hükmedilmesine ve Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet Devleti’nin kurulmasına geri dönmeniz konusunda uyarmaktadır.

Şüphesiz Hizb-ut Tahrir sizleri, Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in davet ettiği şeye davet etmektedir: تَرَكْتُ فِيكُمْ أَمْرَيْنِ، لَنْ تَضِلُّوا مَا تَمَسَّكْتُمْ بِهِمَا: كِتَابَ اللهِ وَسُنَّةَ نَبِيِّهِSize iki şey bırakıyorum. Bunlara uyduğunuz müddetçe asla sapıtmayacaksınız: Allah'ın Kitabı ve Rasul’nün sünnetidir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Ümmü Asım Et-Tavîl – Mübarek Toprak (Filistin)

Devamını oku...

Ey Müslümanlar: Kadınlarınızın Hali İşte Budur Peki Onların Aşağılanması Sizin Aşağılanmanız Değil Midir?

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Ey Müslümanlar: Kadınlarınızın Hali İşte Budur

Peki Onların Aşağılanması Sizin Aşağılanmanız Değil Midir?

Haber:

Esir İşleri Kurumu yaptığı açıklamada Damon Cezaevi yönetiminin Filistinli kadın mahkûmların cilbab, başörtüsü ve peçelerine el koyduğunu, bunların yerine sadece spor kıyafetleri giydirdiğini ve Aksa Tufanının intikamı olarak bunun kalıcı olarak uygulanacağını bildirdiğini vurguladı. (Damon Cezaevindeki 94 kadın mahkumun) her gün felaket koşullarında yaşadığını belirten Kurum, cezaevi yetkililerinin mahkumları giyecek, yiyecek ve tedavi gibi en temel insani ihtiyaçlardan kasıtlı olarak mahrum bıraktığını kaydetti. (Ahbaru’l Kuds, 06/11/2024)

Yorum :

Şeyh Tureyfi (Allah onu esaretten kurtarsın) şöyle diyor: “Bir kadının esaretten kurtulması erkekten daha elzemdir; çünkü erkek, dininden ve nefsinden korkar; kadın ise hem dininden, hem nefsinden hem de namusundan korkar. Mahkumun kendisi ve arkasındakiler üzerindeki etkisi ne kadar büyük olursa, onun kurtulması da o kadar elzem ve büyük olur.” Bu, dinini kıskanan her Müslüman'a yöneliktir; zira bir Müslüman, namusunun çiğnenmesine nasıl razı olabilir ki?! Kız kardeşleri esaret altındayken, işgal hapishanesinin yönetimi tarafından her türlü hakaret, aşağılanma ve onuru kırılma gibi intikam cezalarına maruz kalırlarken oturmaya nasıl razı olabilir ki?!

Genel olarak ey İslam ümmeti ve özel olarak da ey Müslüman alimler ve orduları: Yeter artık İslam düşmanlarından yardım istenen konuşmalara, konferanslara, makalelere ve çözümlere ve bunlar sunulurken uluslararası yasalara, anlaşmalara ve kararlara dayandırılmasına. Şunu bilin ki sahih çözüm sadece akidenizden kaynaklanmaktadır; o halde neden dışarıdan bir alternatif arıyorsunuz?! Bu esaret kadın esirlerin serbest bırakılmasıyla kırılmayacak, aksine diğerleri tutsak edilecektir; Filistin'deki halkımızın durumu ise açık bir hapishaneden başka bir şey değildir; zira onların kanları, toprakları ve namusları ihlal edilmektedir... Esirler, Gazze ve el-Aksa'ya yönelik saldırılar ve Yahudi varlığının tüm Filistin'deki barbarlığı meselesi, kökü kazınıp kovulana ve mübarek Filistin toprakları İslam ümmetinin bağrına geri dönene kadar vahşetini durdurmayacak olan bu vahşi işgalin bir sonucudur.

Ey ümmetin alimleri: Üzerinize düşeni yapın ve Filistin’in sadece Allah yolunda cihat ederek kurtulabileceğini ilan edin; çünkü ümmete hakkı açıklayacak ve onu sapmaktan ve yoldan çıkmaktan alıkoyacak olanlar sizlersiniz.

Ey Müslüman orduları: Filistin'i kurtarmaya yönelik cihat, Müslüman bir ülkeye saldıran işgalci düşmana karşı bir savunma cihadıdır. İşte Allahu Teala size şöyle hitap etmektedir:وَمَا لَكُمْ لَا تُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاءِ وَالْوِلْدَانِ الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْ هَذِهِ الْقَرْيَةِ الظَّالِمِ أَهْلُهَا وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ وَلِيّاً وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ نَصِيراً“Size ne oldu da Allah yolunda ve "Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!" diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz!” [Nisa 75]

Ey İslam ümmeti: Yaşadığımız bu bela ve sıkıntılar ve düşmanların tasallutu, İslam'ın yönetiminin yokluğunun kaçınılmaz bir sonucudur; o halde Allah'ın şeriatını tesis etmek ve O’nun şeriatı ile hükmetmek için çalışanlarla birlikte çalışın.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

M. Durra El-Bakuş

Devamını oku...

Müslümanlar Onlar İçin Ağlamaz!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Müslümanlar Onlar İçin Ağlamaz!

Haber:

Yahudi taraftarlar, Hollanda’nın Amsterdam kentinde saldırıya uğradı. (Sky News Arabia)

Yorum:

Medya kuruluşları, bir grup Yahudi’nin, bir futbol stadyumunda Gazze’deki Müslümanlara yönelik vahşeti reddeden farklı dinlere mensup insanlardan oluşan kalabalığın ortasında, Müslüman ve Filistin karşıtı sloganlar atarak provokatif hareketlerde bulunmalarının ardından saldırıya uğradıklarını aktardı.

Ancak haber sadece bu sınırda durmadı; zira Yahudi varlığının hükümeti, onları korumak amacıyla onları taşımak için donatılmış uçaklarla tahliye etmek üzere kafirlerine doğru hızla harekete geçti, bizzat dışişleri bakanı olayları takip etmek için ayrıldı ve tüm dünya, dünya halkları tarafından reddedilen bu aşağılık insan grubunun başına gelenleri kınadı ve eleştirdi.

Öte yandan aynı gün, cani Yahudi varlığı Gazze Şeridi’nin kuzeyini bombaladı, binaları sakinlerinin üzerine yıktı ve tüm aileleri öldürdü ama Müslümanların başındaki yöneticiler kıllarını bile kıpırdatmadılar;sanki binaları başlarına yıkılanlar insan veya din ve soy kardeşimizmiş değillermiş gibihiçbir uçak hareket etmedi, hiçbir bakan konuşmadı ve hiçbir kurşun sıkılmadı!

Ey Müslümanlar, ey şeref ve haysiyetin torunları:Gazze'deki kardeşlerimizin başına gelenler ve gelmeye devam edenler, Müslümanları savunacak, saldırganı ve zalimi caydırmak için büyükelçilerini, bakanlarını, uçaklarını ve ordularını harekete geçirecek bir devletin yokluğu yüzünden oldu ve olmaya da devam edecektir. Müslümanların, topraklarını, onurlarını ve hatta halklarını efendilerine satan korkak ajanlar tarafından yönetilen zayıf devletçiklere parçalanması, bizlere istediğini yapan kafirin vesayeti altında olmaya sevk edecektir; zira bu yöneticiler izlerken, dahası halkların kendilerini savunma haklarını bile engellerlerken kafirler öldürmekte, yağmalamakta, dövmekte ve ihlal etmektedir.

Ey Müslümanlar: Gafletinizden uyanın, dininize, hükümlerine ve onun kanunlarına gerçek bir dönüş yapın ve sınırları kaldırmak ve Nübüvvet Minhacı üzere Hilafeti kurmak için çalışın; zira sizi ve ordularınızı yeniden birleştirip aranızda Allah’ın şeriatını uygulayarak sizleri bir araya getirecek tek organ Hilafettir; işte o zaman hiçbir aşağılık ve düşman size karşı koymaya cesaret edemeyecektir. Şunu bilin ki Allah dinine yardım edecektir; ancak Allah, bu dini desteklemek için ne yaptınız ve Filistin’deki kardeşlerinize ne ile destek verdiniz diye soracaktır; peki o zaman ne cevap vereceksiniz?!

وإن تَتَوَلَّوْا يَسْتَبْدِلْ قَوْمًا غَيْرَكُمْ ثُمَّ لا يَكُونُوا أَمْثَالَكُمْEğer O'ndan yüz çevirirseniz, yerinize sizden başka bir toplum getirir, artık onlar sizin gibi de olmazlar.” [Muhammed 38]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Ümmü Muhammed Fatih

Devamını oku...

Suriye: Cuma Protestosu; “Bağlantılı Savaşlar, Duygularla ve Kanla Oynamak!”

  • Kategori Suriye
  •   |  

Hizb-ut Tahrir / Suriye Vilayeti: Cuma Protestosu;
“Bağlantılı Savaşlar, Duygularla ve Kanla Oynamak!”

Hizb-ut Tahrir / Suriye Vilayeti'nin, Suriye'nin El Bab şehrinde düzenlediği “Bağlantılı Savaşlar, Duygularla ve Kanla Oynamak!” başlıklı gösterisinde Abdul Dilli'nin (Ebu Munzir) hizip liderlerinin devrilmesini, askeri kararın geri alınmasını ve cephelerin açılmasını talep eden bir konuşma yaptı.

#ماضون_حتى_إسقاط_نظام_الإجرام_وإقامة_حكم_الإسلام

#منتهك_الحرمات_عراب_المصالحات

Cuma, 29 Rebi' El-Ahir 1446 Hicri, Miladi 1 Kasım 2024

suriye vilayeti

İlgili Bağlantılar:

 

Devamını oku...

El-Vakiye TV: İrademizi Yeniden Kazanmamızı Engelleyen Şey Nedir?!

  • Kategori El Vakiye TV
  •   |  
El-Vakiye TV:
İrademizi Yeniden Kazanmamızı Engelleyen Şey Nedir?!

Hizb-ut Tahrir Üyesi Faziletli Şeyh Yusuf Maharize’ye (Ebu Humam) Ait Bir Kesit - Mübarek Toprak (Filistin)

Yapım: El Vakiye TV Medya Prodüksiyonu

#OrdularAksaya
#ArmiesToAqsa
الجيوش_إلى_الأقصى#

H. 05 Cumâde’l Ûla 1446 - M. 07 Kasım 2024

Devamını oku...

Batı, Neden Yahudilere Yardım Etmek İçin Koşturuyor?

  • Kategori Makaleler
  •   |  

Batı, Neden Yahudilere Yardım Etmek İçin Koşturuyor?

Dünya genelinde çözülemeyen krizlerin, Amerika'nın başını çektiği Batılı ülkeler için bir servet kaynağı olduğu açıkça ortaya çıkmıştır; bu nedenle Batı'nın Yahudilere verdiği sınırsız desteğini ve ABD Başkanı Biden’ın Yahudi varlığı olmasaydı, yeni bir Yahudi varlığı icat etmek zorunda kalırdık şeklinde bir açıklama yaptığını görmemiz hiç şaşırtıcı değildir

Yahudi varlığının, Batı’nın bölgedeki çıkarlarını gerçekleştirmesi için en iyi bir yatırım olduğu da açıkça ortaya çıkmıştır; zira bu mutant varlığın kuruluşunun başlangıcına geri dönersek, onun kuruluşuna yol açan birçok hedefin olduğunu görürüz ki bunlardan en önemlileri şunlardır: İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra parçalanan ve bitkin düşen eski kıtanın içindeki baş belası Yahudilerden kurtulmaktır ki belki de bu, Birinci Dünya Savaşı'nda İngiltere'ye verdikleri mali destek dolayısıyla zengin Yahudi işadamları için bir ödül olmuştur. Osmanlı Hilafetini parçalamak; bu nedenle İngiltere, Balfour Deklarasyonu bu mutant varlık için bir ödül mesabesinde olsun diye Yahudi varlığını İslam ümmetinin kalbine yerleştirmiştir.

İngiltere’nin zayıflamasının ardından Amerika dünyanın birinci ülkesi olma yolunda ilerlemiş ve Ortadoğu’daki çıkarlarını gerçekleştirmek için bu varlığa destek vermeyi benimsemiştir; bu da Yahudi varlığının Amerika’nın çıkarlarına hizmet eden ve bölge ülkelerini Batı’nın da açgözlülükle yediği bir sofra haline getiren bir üs mesabesinde olması içindir. Bu nedenle Amerika bu varlığı, gerek Yahudilerin ayak basması için bir yer oluşturma anlaşması kapsamındaki ücretler karşılığında gerekse Yahudilerin Batılı çıkar makinesini hareket ettirmek için bölge ülkelerinde bir korku yaratma kaynağı olması karşılığında bir hizmet varlığı haline getirmek zorundaydı.

Yahudi varlığının ortaya çıkarılmasının temel hedefi, Müslümanların Filistin davasıyla meşgul olarak kalmaya devam etmeleri ve Müslümanları devletlerini, izzet ve onurlarını inşa ederek hayallerini yeniden hayata geçirme şeklindeki en önemli hedeflerinden uzaklaştırmaktır; bu da Müslümanların geçmişte olduğu gibi tek bir ümmet olmak için yeniden kitleleşmelerini engellemek ve bölgeyi zayıf devletlere bölüp her biri için yapay ve zayıf sınırlar oluşturduktan sonra bölgeyi yiyip yutmayı kolaylaştırmak içindir.

Bu nedenle Batı'daki karar vericiler, ekonomilerini yeniden canlandırmak için dünyanın çözülmemiş birçok krizlere ihtiyacı olduğunu idrak etmiştir; bu yüzden Yahudi varlığının uluslararası tüm yasa ve örfleri sırtının arkasına attığını ve hiçbir şeyi umursamadığını görmemiz hiç şaşırtıcı değildir.

Böylece Batı, ümmetin meselelerini sulandırmak ve Müslüman halkları, Birleşmiş Milletler, Güvenlik Konseyi ve ülkeler arasındaki çatışmaları çözmek için elçileri harekete geçirilen büyük şeytan Birleşmiş Milletler Örgütü yalanıyla aldatmak için iktidar koltuğundaki güçlerinden başka hiçbir şeyi önemseyen ajan ve hain yöneticilerin varlığıyla birlikte Yahudi varlığını türetmiştir.

Ümmeti parçalayan, ona karşı komplo kuran ve yalan söyleyerek insan haklarının koruyucusu olduklarını iddia eden bu Batılı ülkeler, bizzat insan haklarını ilk ihlal eden ve kendilerine bir efendinin kölesine baktığı gibi bakmayan savunmasız halkları ihlal eden ülkelerdir.

Aynı şekilde Müslüman halklarımızı, kendisinin Müslümanlar için var olduğunu söyleyen İslam Konferansı Örgütü ile de kandırdılar; ama ne yazık ki bu örgüt Müslümanlara karşı kurulan en büyük bir komplo yuvası, aksine aynı amaçla için kurulan Birleşmiş Milletler yalanının tamamlayıcısıdır.

Bugün başımıza gelenler ve gelmekte olanlar devletimizin kaybolmasının bir sonucudur; dolayısıyla hakikatleri göz ardı eden ve bu hususlarda müsamahakârlık gösteren bir ümmet, kaybeden bir ümmettir; zira bugün başımıza gelen her şey, dünyadaki Müslümanları koruyup savunan izzet ve onurumuzu yeniden tesis etmekten vazgeçtiğimizden dolayı değil midir?!

Bugün, kardeşlerimize yapılan katliamları durdurması için Batı’ya yalvarıyoruz ve biz ise kılımızı dahi kıpırdatmıyoruz; peki bu büyük ülkeler, öldürme, yıkma, tahrip etme ve yerinden etme de dahil olmak üzere en aşağılık ve en iğrenç zulme maruz kalan Müslümanlara yardım etmek için harekete geçtiler mi?

Oysa bu ülkeler için söz konusu olan, halklar pahasına bile olsa sadece kendi çıkarlarından başka bir şey değildir.

Şayet milletler hak olanı ve halkını desteklemek için doğal olarak koordinasyon kuruyorsa, o zaman ümmetimizin akidesinin dürtüsü ve inancının motivasyonuyla bundan daha fazlasını yapması gerektiği gibi gayrimüslim olduğu günün dışında bundan asla geri durmaması gerekir. Ayrıca ümmet, şayet kan derinliklerine nüfuz etse bile asla batıla destek vermemesi, aksine Rabbinin, كُنْتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِSiz insanlar için çıkartılmış en hayırlı ümmetsiniz." [Al-i İmran 110] şeklindeki övgüsüne mazhar olabilmek için hakkı yüceltmek ve onu güçlendirmek için batıl ile mücadele etmesi gerekir.

Ey Müslümanlar: İnsan haklarını yücelten ve bunu on üç yüzyılı aşkın bir süredir en mükemmel bir şekilde uygulayan ölümsüz bir sisteme sahip olan sizlere, boyunlarınıza musallat olmuş sömürgecinin kılıcı olarak kalmaya devam etmek yakışmaz.

Evlatların ve torunların kahraman atalarının yazdığı gibi şanlı sayfalar yazması ve bu ümmete, tüm dünyanın önünde ilerleme ve şanlı sancağı hayatın en yüksek zirvesine dikme fırsatı vermek için yeniden tekerrür eden ve bizleri atalarımızın üzerinde yetiştiği şeylere davet eden tarihe selam olsun; şüphesiz güzel akıbet muttakilerindir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Munis Hamid – Irak

Devamını oku...

Alimlerin Görevi Ordulara Harekete Geçme Çağrısında Bulunmaktır

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Alimlerin Görevi Ordulara Harekete Geçme Çağrısında Bulunmaktır
Yahudi Varlığını Tanıyan Bir Devlet Kurma Çağrısında Bulunmak Değildir

Haber:

Evkaf elektronik portalı 5/11/2024 Salı günü, Mısır Vakıflar Bakanı’nın dünyadaki tüm dini liderleri Filistin ve Lübnan’daki kardeşlerimize yönelik saldırganlığı durdurmak amacıyla yoğun bir şekilde baskı yapmak için çalışmaya çağırdığını söyledi; zira Sisi liderliğindeki Mısır, Filistin’deki kardeşlerimizin davasına ve maruz kaldıkları her türlü baskıya karşı 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasının ilan edilmesinden başka bir çözüm olmadığını düşünüyor; bu ise İklim İçin Küresel İnanç Liderleri Zirvesi’nin açılış oturumunda yaptığı konuşması sırasında dile getirildi.

Yorum:

Filistin sorununa yönelik İslami çözüm; siyasi müzakerelerde, dünya liderlerinin harekete geçmesinde ve uluslararası tanımalarda değil, aksine onun Yahudilerden kurtarılıp temizlenmesinde yatmaktadır. Bu yüzden Allah Müslümanlara, topraklarını ve ırzlarını savunmak için savaşmalarını farz kılmıştır; zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَقَاتِلُوهُمْ حَتَّى لَا تَكُونَ فِتْنَةٌ وَيَكُونَ الدِّينُ كُلُّهُ لِلَّهِFitne kalmayıncaya ve din bütünüyle Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın!” [Enfal 39] Dolayısıyla Filistin’in kurtarılması her Müslüman için şerî bir vacip olup Filistin’e yönelik İslami bakış bölünemez; zira Filistin’in tamamı, kamil bir şekilde kurtarılması gereken İslami topraklardır. Bu yüzden bu, geciktirilmemesi gereken şerî bir vaciptir. 1967 sınırlarında bir Filistin devletinin kurulması çağrısında bulunmak ise gaspçı varlığın varlığını zımnen kabul etmek anlamına gelmektedir.

Ey Evkaf Bakanı! Sizin ve diğer Müslüman alimlerin kendisi için çalışması ve çağrıda bulunması gereken Filistin meselesi için tek çözüm, Filistin’i kurtarmak için Kinane ordusu başta olmak üzere Müslüman orduları harekete geçirmenin vacip olması olup belirli sınırlar içinde bir devlet kurulmasını talep etmek değildir.Zira şeriat, Filistin’in kurtarılmasını farz kıldığını gibi onun uğrunda cihat etmeyi de Allah’a imandan sonra en büyük vaciplerden biri saymıştır.

Filistin meselesi, tüm ümmetin meselesi ve ilgi odağı olmalıdır; bu yüzden şerî vacip, ümmeti mübarek topraklar üzerindeki hakkından mahrum bırakacak herhangi bir taviz veya müzakere olmaksızın ümmeti, Allah’ın şeriatını tatbik etmek ve sadece Filistin’i değil işgal altındaki İslam ülkelerini kurtarmak için çalışacak tek bir liderlik altında birleştirecek siyasi bir sistemi kurmak için çabaları sarf etmeyi gerektirmektedir.

وَإِذْ أَخَذَ اللَّهُ مِيثَاقَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ لَتُبَيِّنُنَّهُ لِلنَّاسِ وَلَا تَكْتُمُونَهُ فَنَبَذُوهُ وَرَاءَ ظُهُورِهِمْ وَاشْتَرَوْا بِهِ ثَمَناً قَلِيلاً فَبِئْسَ مَا يَشْتَرُونَAllah, kendilerine kitap verilenlerden, «Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız, onu gizlemeyeceksiniz» diyerek söz almıştı. Onlar ise bunu kulak ardı ettiler, onu az bir dünyalığa değiştiler. Yaptıkları alış-veriş ne kadar kötü!” [Al-i İmran 187]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Said Fazıl - Mısır

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER