Pazartesi, 16 Muharrem 1446 | 2024/07/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Zelil Birinin Aşağılık Hakir Birini Kıskanması

بسم الله الرحمن الرحيم

Zelil Birinin Aşağılık Hakir Birini Kıskanması

Boyun eğme ve aşağılama çağrısı yapanlar, aşağılamalarını ve itaatlerini kökleştiren terimler koymaktan hoşlanırlar. Belki de bu durum, siyaset ve yönetim dünyasında açık ve net bir şekilde görülmektedir. Zira Yahudi varlığı, her ne zaman bir ülkeyi bombalasa, bir adamı öldürse veya önemli bir şahsiyete suikast düzenlese, zillet ve aşağılık sahipleri, korkaklığın efendileri ve halkı adam kılıklı olanlar, felaket bölgeye uğramasın diye “mutedil olmaya”, “düşmana fırsat vermemeye” ve “sağduyuya” çağırıyorlar!     

Mutedil olmayı sağlayan, düşmana fırsat vermeyen ve onları destekleyen bu yöneticiler ve onların sınıfından olan gruplar korkaklıklarını ve utançlarını kökleştirerek meseleleri başka bir şekilde adlandırıyorlar. Emin olun şayet bunlar Nebi Aleyhissalatu ve’s Selam’ın zamanında olsalardı bile onu mutedil olmaya çağırırlar, Rumlar Hâris İbn-i Umeyr’i öldürdüklerinde onların ifadeleri (korkuları sebebiyle) bölgenin yeni savaşlara katlanamayacağı olur, sağduyulu ve mutedil olma gerekçesiyle Mutasım’a müdahale ederler ve Roma hapishanelerindeki bir kadın sebebiyle devletin savaşa girmesine de izin vermezlerdi!

Birçok yöneticinin temenni ettikleri, kendisine çağırdıkları, kökleştirdikleri ve dallandırıp durdukları sağduyu ve mutedilliği üretmeleri, sözlerini ne kadar süslerlerse süslesinler ve üzerini ne kadar örtmeye çalışırlarsa çalışsınlar korkaklık ve utanç üretmekten başka bir şey değildir. Zira topraklarımızı ve evlerimizi yağmalayan Yahudi varlığı ve diğer kafir ülkeler, şayet onlara haddini bildirecek bir grup adamın olduğunu bilselerdi buna yapamazlardı. Ancak onlar, cezayı güvenci altına aldılar ve edeplerini kaybettiler. Zira Erdoğan’ın Türkiye’si ve İran, silahlarını sadece Müslümanları öldürmek için doğrulttular. Nitekim Erdoğan Şam’da ve daha önce de Afganistan’da bunu yaptı. Ama Mavi Marmara gemisindeki Türkleri öldürenler Kürtler olsaydı, ulusal düşmanları olmalarından dolayı onlarcasını öldürerek, topraklarını ve evlerini yakıp yıkarak karşılık verirlerdi! Ama katil Yahudi varlığı olunca, meselenin sağduyu ve mutedil olması gerekiyor!! İran ise Kasım Süleymani ve onun öncesinde onlarca alim ve asker öldürülmesine, Şam, Lübnan, hatta kendi topraklarında ve halklarının arasında gece gündüz Yahudilerin postallarıyla tekmelenmelerine rağmen tek kelime bile etmemiş, uygun yer ve zamanda cevap vereceğini söylemiş, suçlamaları ise zamana, mekana veya her ikisine bırakmıştır. Şayet Süleymani ve diğerlerini öldürenler Şam’ın mahallelerinde yaşayan birisi olsaydı belki de mahallenin tamamını yakıp yıkardı… 

Yahudi varlığı ve onun arkasındaki Batılı ülkeler, İran ve Türkiye’nin cevabının, Harun Reşid’in ve “cevabım duyduğun değil gördüğün olacaktır” diyen Mutasım’ın cevabı gibi olacağını bilmiş olsalardı, Müslümanların ve çocuklarının yanlarına bile yaklaşmaya cesaret edemezlerdi. Ama o, topraklarımızda ve semalarımızda herhangi bir denetim ve gözetim olmaksızın gezip dolaşıyor. Çünkü Yahudi varlığı, bizim yöneticilerimizin bizden ve kendilerinden olmadığını, onlar için en iyi yolun masada Yahudilere lanetler yağdıran ancak masanın altında onlarla işbirliği yapan, Filistin halkının evlatlarını öldürdüğü, Şam’ın çocuklarını mermilerle veya kendi ülkesinin sınırlarında açıklık ve susuzluğa terk ederek katlettiği için sadece Peres’in olduğu oturumdan ayrıldıklarını biliyor!! Kendilerini kaybetmekle birlikte tarihte benzeri görülmemiş destek ve yardımı da kaybedecek olan böyle yöneticilerin olmasından dolayı Yahudiler onları tebrik ediyor! Nitekim bu gibilerin benzeri bir daha dünyaya gelmeyecektir. 

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Halid El-Aşkar (Ebu Mutaz Billah)

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER