- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
El-Raye Gazetesi
Muallim Türkiye’nin Sponsorluğundaki Grup Çatışmalarının Amacı Şam Devrimini Tasfiye Etmek ve Rejimle Uzlaşmayı Dayatmaktır!
Üstad Muhammed Said El-Abud’un Kaleminden
Gruplar arasındaki çatışma, daha önce onlarca suikast ve tasfiyeler yaşanmasına rağmen sonrasında hiç kimsenin yargılanmadığı ve hesap sorulmadığı halde medya aktivisti Abu Ghannoum’un katillerinden hesap sorma bahanesiyle kuzey Suriye’deki (kurtarılmış) bölgelere geri döndü.
Bu mücadelede yeni olan şey, Heyet Tahrir Şam’ı da içine alacak şekilde alanlarının genişletilmesi, Afrin’e müdahale etmek için çatışmaya katılması ve Azez’e doğru yönelmesi olmuştur. Peki bu çatışmanın sponsoru olan Muallim Türkiye’nin planı nedir? Ulusal ordunun bazı gruplarından ne istiyor? Heyet Tahrir Şam’ın, bazen çatışarak diğer bazı zamanda anlaşmalar yaparak Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgeleri üzerindeki kontrolünün sınırları nedir?
Daha önceki çatışmaların sonuçları bize, bu çatışmaların fitilinin ateşlenmesinden neyin amaçlandığını gösteriyor; zira Heyet Tahrir Şam, en önemlisi askeri kararın birleştirilmesi olmak üzere birçok bahaneyle İdlib, Hama kırsalı, Humus, batı ve güney Halep ve es-Sekke’nin doğusu ve batısındaki gruplarla savaştı. Nitekim on sekiz grubun ortadan kaldırılması ve binlerce genç mücahidin öldürülmesinden sonra karar Heyet’in elinde birleşti ve bu birleşmenin sonuçlarından biri de, bölgelerin sahte yıpratma çatışmalarıyla ve hatta Cebel ez-Zaviye’ye kadar bazı bölgelerin de çatışmasız olarak teslim edilmesi oldu.
Daha önceki aynı senaryoyu gerçekleştirmek için bu çatışmaya Muallim Türkiye mi sponsor oluyor?
Heyet Tahrir Şam’ın Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgelerine girmesine izin verilmesinden amaçlanan, İdlib bölgelerinde başarılı olduğu güvenlik dosyasını ele geçirmek için olması beklentisidir. Zira Heyet Tahrir Şam, cephelerde mutlak kontrolü sağlamayı başarmış ve diğer tüm grupları ortadan kaldırmış olup onun bölgelere girmesiyle de, geçişlerin açılması ve suç rejimiyle uzlaşma konusunda pratik adımlar atan ve ardından Amerika'nın istediği gibi siyasi bir çözüme ulaşan tek bir askeri yapı oluşturmak için muhalefet gruplarının kararlarını birleştirmeye katkıda bulunması amaçlanmaktadır.
Bazı analistler, Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı bölgelerine girmesinin, Soçi ve Astana anlaşmalarını gerçekleştirmek için Cebel ez-Zayi’den Halep-Lazkia ve Cisr eş-Şugur yoluna varıncaya kadar bölgeleri teslim etmenin bir alternatifi olmasından korkuyorlar. Şüphesiz bu, yerinden edilme ve bölgeleri, konutları ve geçim kaynaklarını kısıtlama yoluyla devrimin kuluçkası üzerindeki baskıyı artıracaktır.
Buna ise rejimle uzlaşmanın kabul edilmesi ve ona teslim edilen bölgelere geri dönülmesi ve kuluçkayı terörize etmek için Rus bombalaması eşlik edecektir. Çünkü HTŞ’nin Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgelerine girmesi, teröristlerin buraları ele geçirmesi bahanesiyle güvenlik durumunu sona erdirecektir. Nitekim bu, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın rejimle uzlaşmanın ve onunla iş birliğinin, teröristlerle mücadele etmek ve teröristleri karşılıklı olarak ortadan kaldırmak için olduğu şeklindeki açıklamasıyla tamamen tutarlıdır. Gerçek şu ki tüm devrim, mücrim rejim açısından terörizmdir.
Bombalama, ambargo, sindirme ve vergi gibi çeşitli yöntemlerle kuluçka üzerindeki baskının artırılması, onu uzlaşmayı kabul etmeye ve içinde bulunduğu durumdan kaçmak için rejimin bağrına geri dönmeye sevk edecektir. İşte tüm bunlar, sınırlarını tamamen kapattığı gibi devrimin kararı ve bileşenleri üzerindeki kontrolünü sıkılaştıran garantör ve Muallim Türkiye’nin sponsorluğunda olmaktadır.
Bu yeni ve eski komploların, devrimi tasfiye etmek ve ortadan kaldırmak için olduğu uzak yakın herkes tarafından bilinir hale gelmiş ve ifşa olmuştur. Peki mücahit evlatlarımız ibret alıp bu haram olan çatışmayı reddederek, muallim Türkiye’nin ve efendisi Amerika’nın planlarını yerine getirmek amacıyla kan ve vücut parçalarıyla lekelenmiş daha fazla kirli para kazanmak için bu komploları uygulamakta ısrar eden grup liderlerinin etrafından dağılacaklar mı?!
Devrimin bu kötüleşen gerçekliğinden kurtulmak, Muallim Türkiye’nin siyasi liderliğini reddetmek, grup sisteminin liderlerinden oluşan araçlarını düşürmek ve ümmetin akidesinden ve dininden kaynaklanan, Rabbinin razı olduğu, ümmetin maslahatlarını gerçekleştirecek ve ümmeti zafer ve kurtuluşa götürecek olan net siyasi bir proje taşıyan siyasi bir liderliği benimsemek yoluyla olacaktır. Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَلَا تَركَنُوا إِلَى الَّذِینَ ظَلَمُوا فَتَمَسَّكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُم مِّن دُونِ اللَّهِ مِن أَولِیَاءَ ثُمَّ لَا تُنصَرُونَ “Zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateş dokunur (cehennemde yanarsınız). Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra (O’ndan da) yardım göremezsiniz!” [Hud 113]