Cumartesi, 11 Şevval 1445 | 2024/04/20
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Nübüvvet Metodunu İhmal Ettiğimiz İçin Özür Dileriz Ey Allah’ın Rasulü!

بسم الله الرحمن الرحيم

Nübüvvet Metodunu İhmal Ettiğimiz İçin Özür Dileriz Ey Allah’ın Rasulü!

Ümmetin lideri ve rahmet Peygamberi efendimiz Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Alâ Âlihi ve Sellem, hakkında kelimelerin kifayetsiz kaldığı korunmuş bir hazine ve kalemlerin tanımlayamadığı yüce bir ilimdir. Bu nedenle binlerce makale yazılsa da Nübüvvet makamı için kâfi gelmez ve kerem sahibi Peygamberimizin hakkını ifa edemez. Zira O, mahlukatın en hayırlısı, insanlığın öğretmeni ve insanları karanlıklardan aydınlığa çıkaran kişidir. Dahası O, her iki alemin ve insanların ve cinlerin efendisi, kıyamet gününde Peygamberlerin çoğunun tabi olacağı ve cennetin kapısını ilk çalacak olan kişidir. Ancak bu makalede bizler, bu zamanın yöneticilerinin ve onların saray mollalarından oluşan kuyruklarının ona karşı cüretkâr davrandıkları Nübüvvet makamını ele alacağız. Zira onlar, Peygamberimizi gücendirdiler ve onun hakkında ileri geri konuşturlar. Bu yüzden Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den özür diliyor ve Allah katında O’nu, onun yoluna muhalefet edenlerden, onun metodundan başkasına uyanlardan, onun hidayetinden başkasını tabi olanlardan ve bu yüzden sapan ve saptıranlardan uzak tutuyoruz.

Bu nedenle Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in doğum günü münasebetiyle öncelikle nefsimize, Nübüvvet makamını ele almanın gerekliliklerini hatırlatmamızda bir sakınca yoktur. Umulur ki böylece nefsimizi muhasebe eder, hatalarımızı düzeltir ve kemale ermek amacıyla var olan boşlukları doldurmak için acele ederiz. Sonra da Rabbimize karşı bir mazeret olsun diye bazı İslami hareketlerin ve cemaatlerin evlatlarının kulaklarına doğruluğu, doğru yolu ve nasihati fısıldarız ki belki de böylece müjdeleyici ve uyarıcının metoduyla muamele ederken eksik yönlerini fark ederler. Böylece de vahdete çağırır ve davet alanında çalışırlar. Ancak bazen şerî metodun ve Muhammedi davetin yolunun dışında farklı ve dolambaçlı yollar da olabilir. Nitekim Allah Subhanehu şöyle buyurmuştur: فَلا وَرَبِّكَ لا يُؤْمِنُونَ حَتَّى يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لا يَجِدُوا فِي أَنْفُسِهِمْ حَرَجاً مِمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُوا تَسْلِيماًHayır, Rabbine andolsun ki; aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin edip sonra haklarında verdiği hükümden dolayı içlerinde bir sıkıntı duymadan kendilerini tamamen teslim etmedikçe iman etmiş olmazlar.” [Nisa 65] Ayrıca Subhanehu başka bir ayette şöyle buyurmuştur:وَأَنَّ هَذَا صِرَاطِي مُسْتَقِيماً فَاتَّبِعُوهُ وَلا تَتَّبِعُوا السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَنْ سَبِيلِهِŞüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. (Başka) yollara uymayın. Zira o yollar sizi Allah’ın yolundan ayırır.” [En’am 153]

Zamanımızdaki kafirlerin, Nübüvvet makamına hakaret ettikleri ve İslam beldelerindeki İslam hadaratını baltalamaya çalıştıkları ve propaganda borazanlarını, medya araçlarını, fikri ve kültürel istilaları ve karikatürleri bunun için kullandıkları kesinlikle bilinmektedir. Dahası bunları, akide ve nizam olarak İslam’ı hedef alan ve bu hususta sömürgeciliğin boyunduruğu altındaki ajan rejimler tarafından desteklenen küresel Siyonist-haçlı kampanyalarının büyümesi ışığında sürekli olarak artırmaktadırlar. Bu ise, İslam’ın otoritesinin ve Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti’nin olduğu İslam’ın devletinin kurulmasının gecikmesiyle giderek derinleşen ve kanayan bir yara mesabesindedir. Hatta yarın Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in doğum günü münasebetiyle def, dans, çıplaklık, fısk ve fücürla kutlama yapılacaktır. La Havle Vela Kuvvete İlla Billah. Oysa bu yıl Kayravan’da, İslam’a ve Müslümanlara hakaret edilmesi ve Nübüvvet makamına cüret edilmesi şeklinde meydana gelenler bizden çok uzak değildir.

Fertler ve cemaatler olarak Müslümanların, söz ve fiille Nebileri Sallallahu Aleyhi ve Sellem’i incitmekte veya zifiri bir karanlık olan laikliğin karşısında ayın on dördü gibi açık olan İslami alternatifi önermekten utanç duymaktadırlar. Mevla Subhanehu’yu öfkelendiren ve O’nun zaferini geciktiren işte budur. Zira Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet, takva, fedakârlık ve hızla icabet etme bakımından Allah’ın Rasulü’nün sahabesi düzeyinde Nübüvvet Minhacı üzere yürüyen liderleri beklemektedir. Dahası daveti taşımada ve kitleleşmeye özen göstermede Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in yolunu takip ederek fikri çatışma ve siyasi mücadele yapan, hakka yardım eden, batılı çürütmede cüretkâr olan ve Raşid bir yönetim kuruluncaya kadar vahyi ve doğru görüşü takip eden liderleri beklemektedir.

Bu Hilafet, ümmetin, dahası Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’im ümmeti olan insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetin projesidir. Dolayısıyla bu proje, her ne kadar ümmetin içerisinden bu proje için halkına asla yalan söylemeyen Hizb-ut Tahrir çıkmış olsa da herhangi bir partinin veya cemaatin tekelinde değildir. Bu nedenle ümmetin tüm evlatlarına yakışan, Nebileri Sallallahu Aleyhi ve Sellem’i incitmemeleri için dinlerinin emrini araştırmaları ve bu dini ikam etmek, Müslümanları birleştirmek ve böylece Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e yardım etmek için liderlerini seçmeleridir. Umulur ki bu şekilde çok yakında bize Kitap ve sünnet ile hükmedecek adil bir İmama biat ederiz. Böylece de yeniden bir araya gelecek ve saflarımız tek bir adamın kalbi üzere birleşecektir.

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e yardım etmek, O’na gelen dine yardım etmek, insanların askıya aldıkları Kitab’ı ve öldürdükleri sünneti tatbik etmek için çalışmakla başlar. İşte Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in doğum günü, İslam Devleti’ni ikam etme ve farzların tacını gerçekleştirme metodu da dahil O’nun sünnetini ve metodunu ihya etmek için bir fırsattır. Ayrıca Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in doğum günü, Nübüvvet metodunun ve son risaletin doğumudur. O halde ümmeti Muhammed’e mensup olan biri, nasıl olur da efendimiz Muhammed’in ikame ettiği devleti kurmak için çalışmaz? Nübüvvet metoduna tabi olduğunu iddia eden biri, nasıl olur da Mustafa Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in müjdelediği Nübüvvet Minhacı üzere Hilafeti inkar edebilir?!

Öte yandan Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’i incitmek, O’nun üzerine inen vahye tabi olmamakla başlar. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَأَنَّ هَذَا صِرَاطِي مُسْتَقِيماً فَاتَّبِعُوهُ وَلا تَتَّبِعُوا السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَنْ سَبِيلِهِŞüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. (Başka) yollara uymayın. Zira o yollar sizi Allah’ın yolundan ayırır.” [En’am 153] Ve Subhanehu şöyle buyurmuştur: وَلَوْلاَ أَن ثَبَّتْنَاكَ لَقَدْ كِدتَّ تَرْكَنُ إِلَيْهِمْ شَيْئاً قَلِيلاً * إِذاً لأَذَقْنَاكَ ضِعْفَ الْحَيَاةِ وَضِعْفَ الْمَمَاتِ ثُمَّ لاَ تَجِدُ لَكَ عَلَيْنَا نَصِيراًEğer biz sana tam sebat vermemiş olsaydık, onlara çok küçük de olsa bir meyil gösterebilirdin.O zaman biz sana, hayatında da ölümünde de katmerli azabını tattırırdık. Sonra bize karşı kendine bir yardımcı da bulamazdın.” [İsra 74-75]

Evet Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’i incitmek, onun güzel kokulu sünnetini ve siretini terk etmek, Jean-Jacques Rousseau ve Montesquieu'nun izini sürmek ve demokrasiye tabi olmakla başlar. كَسَرَابٍ بِقِيعَةٍ يَحْسَبُهُ الظَّمْآنُ مَاءً حَتَّى إِذَا جَاءهُ لَمْ يَجِدْهُ شَيْئاً وَوَجَدَ اللَّهَ عِندَهُ فَوَفَّاهُ حِسَابَهُ وَاللَّهُ سَرِيعُ الْحِسَابِIssız çöllerdeki serap gibidir ki susayan onu su zanneder; nihayet ona vardığında orada herhangi bir şey bulamamış, üstelik yanı başında da (inanmadığı, kendisinden sakınmadığı) Allah’ı bulmuştur; Allah ise, onun hesabını tastamam görmüştür. Allah hesabı çok çabuk görür.” [Nur 39]

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Batılı bir üniversiteden mezun olmamış,siyaset biliminde fahri doktora yapmamış, güvenlikle ilgili konularda veya savaş planlarında eğitim kursları almamış ve fikri ve siyasi kitapların ve ansiklopedilerin yazarı da olmamıştır. Bilakis o, Allah Subhanehu’nun her şeyi açıklamak üzere indirdiği vahiyle desteklenmiştir. Dolayısıyla o, gönderilmiş bir Peygamber, salih bir eş, sadık bir tüccar, bir askeri ve saha komutanı ve kısa bir sürede dünyanın en büyük imparatorluklarını boyunduruk altına almayı başaran bir devlet başkanıdır. Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunu, bu Rabbani projede ümmetin tüm enerjisini kullanma gücünden, dahası ümmet mefhumunu oluşturma ve vakıa zemininde vahye icabet etmeyi sağlamadaki başarısından dolayı gerçekleştirmiştir. Böylece Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in adı, tarihe en büyük ölümsüz risaletin sahibi olarak kaydedilmiştir.

Bu nedenle İslam beldelerinde fetva veren bazı alimlerin, hatiplerin ve Şeyhlerin, olağanüstü bir dehayı ve hayali tarzda Melek şahsiyetlerin varlığını, dünya ve din ilimlerine aşinalığı ve kuşatmayı, telakkide fikri yönü ortadan kaldıran mobil akademik ansiklopedilerin üretilmesini, üretken bir düşünce ve net bir hedef olmaksızın orada burada eylemlerin yoğunlaştırılmasını, sonra İslam Devleti’nin yeryüzünde kuruluncaya kadar kalpte kurulmasını şart koşarak insanları zayıf bırakması ve onları ümitsizliğe düşürmesi, Nübüvvet metoduna bir hakaret ve dar bir görüştür. Oysa onlara yakışan, Allahu Teala’nın şu kavline icabet ederek Kur’an ve sünneti anlamaya ve şerî nâssları incelemeye çalışmalarıdır: وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانتَهُوا وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِRasul size ne getirdiyse onu alın, sizi neden yasakladıysa ondan da sakının. Allah’tan korkun. Çünkü Allah’ın azabı çetindir.” [Haşr 7] Dolayısıyla ayette geçen “ما-Mâ” lafzı umum ifade etmektedir. Yani Rasulün getirdiği her şeyi alın ve size yasakladığı her şeyden de sakının demektir. Yani Rasulün size getirdikleri vacip şeklindeyse onu vacip olarak alacaksınız, size getirdikleri mendup şeklindeyse onu mendup olarak alacaksınız ve benzerleri gibi… O zaman önemli olan vahye tabi olmak ve onun emrine muhalefet etmemektir. Dolayısıyla Müslümanlar için tüm fikrin, ilmin ve kültürün üretilmesinde temel olan işte budur. Nitekim Allahu Teala şöyle buyurmuştur: فَلْيَحْذَرْ الَّذِينَ يُخَالِفُونَ عَنْ أَمْرِهِ أَنْ تُصِيبَهُمْ فِتْنَةٌ أَوْ يُصِيبَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌOnun emrine muhalefet edenlere bir fitnenin veya elim bir azabın isabet etmesinden sakınsınlar.” [Nur 63]

Ayrıca bazı İslami grupların ve cemaatlerin liderlerinin nefislerini kuşatan kibirle dindeki kardeşlerine karşı cüretkâr olmaları, hiçbir şekilde Nübüvvet metodundan değildir. Dahası onların bazıları okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkmıştır. Hem de Peygamberi sevdiklerini ve Nübüvvet metoduna tabi olduklarını iddia etmelerine rağmen. Oysa Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem, cömertlik, alçakgönüllülük ve yumuşaklık örneğidir. Zira لَا يَدْخُلُ الْجَنَّةَ مَنْ كَانَ فِي قَلْبِهِ مِثْقَالُ ذَرَّةٍ مِنْ كِبْرٍKalbinde zerre kadar kibir olan kimse cennete giremez.” [Müslim, İbn Musud Radıyallahu Anh’dan rivayet etmiştir.]

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Mekke’nin fethine geldiğinde, bir adam kralların ve büyük insanların karşısında sahip olduğu korku gibi korkudan titremeye başladı. Bunun üzerine Sallallahu Aleyhi ve Sellemn ona şöyle dedi: هَوِّنْ عَلَيْكَ، فَإِنَّمَا أَنَا ابْنُ امْرَأَةٍ مِنْ قُرَيْشٍ كَانَتْ تَأْكُلُ الْقَدِيدَ فِي هَذِهِ الْبَطْحَاءِKorkma rahat ol. Ben kral değilim. Ben ancak Kureyş'ten kuru et yiyen bir kadının oğluyum.” [Hakim Müstedrek]

Ayrıca Sallallahu Aleyhi ve Sellem, insanların ayıplarını ve kusurlarını takip etmemiştir. Bilakis yaratıcı olan Allah’a ibadet eder ve onların ilişkisini sadece Allah’a bağlardı. Çünkü Allah için olan kalıcı ve bağlayıcı kalır, O’ndan başkası için olansa kopar ve ayrılır. İbn Musud Radıyallahu Anh’dan şöyle rivayet edildi; bir kadını öpmüş olan bir adam Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e gelerek olayı anlattı. Bunun üzerine Allah Azze ve Celle şu ayeti indirdi: وَأَقِمِ الصَّلاَةَ طَرَفَيِ النَّهَارِ وَزُلَفاً مِّنَ اللَّيْلِ إِنَّ الْحَسَنَاتِ يُذْهِبْنَ السَّـيِّئَاتِGündüzün iki yanında ve gecenin gündüze yakın saatlerinde namaz kıl. Gerçekten iyilikler, kötülükleri silip süpürür.” [Hud 114] Adam dedi ki: Ey Allah’ın Rasulü! Bu benim için mi? Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle dedi: لِجَمِيعِ أُمَّتِي كُلِّهِمْBütün ümmetime aittir.” [Müttefekun Aleyh]

İslam için ve İslam ile insanlara liderlik etmek, bir mucize gerektirmez ve ümmetin seleflerinin dönemine geri dönmesi için de yeni bir Peygamberin gönderilmesi de beklenmez. Zira kerem sahibi Rasaulümüz Salavâtu Rabbi ve Selamuhu Aleyh, Nebilerin ve Peygamberlerin sonuncusudur. Zira o, üzerine Subhanehu’nun şu kavli inan kişidir: الْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي وَرَضِيتُ لَكُمُ الإِسْلاَمَ دِيناًBugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’dan razı oldum.” [Maide 3]

Bugün yapılması gereken küfür ve şirk gerçeğini İslam’ın gerçeği ile değiştirmek için Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in metodunu ihya etmektir. Bu ise adım adım O’nun ayak izlerini takip etmek, O’nun adımlarını izlemek ve doğruyu aramakla birlikte güzel bir şekilde vahye tabi olmak yoluyla olur. Nitekim İbn Mesud’un hadisinde Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: عَلَيْكُمْ بِالصِّدْقِ فَإِنَّ الصِّدْقَ يَهْدِي إِلَى الْبِرِّ، وَإِنَّ الْبِرَّ يَهْدِي إِلَى الْجَنَّةِ، وَمَا يَزَالُ الرَّجُلُ يَصْدُقُ وَيَتَحَرَّى الصِّدْقَ حَتَّى يُكْتَبَ عِنْدَ اللَّهِ صِدِّيقاًDoğruluktan ayrılmayın! Çünkü doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleyip, doğruluğu araştıra araştıra nihayet Allah katında doğru olarak yazılır.

Son olarak Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in doğum günü, yöneticilerimizin Hindu tapınaklarını açmak için yarıştıkları bir zamanda, Rasulümüz, liderimiz ve kıyamet günü şefaatçimiz ile ahdimizi yenilemek için bir fırsattır. Çünkü o, yalan çöllerinde başı boş dolaşan ümmete doğruyu öğreten, batılın karanlıklarında yüzerken onu hakka ileten ve yalanların zindanlarında dururken onu nura götüren kişidir. Dahası ona Kur’an inmiş, O’nunla küfür ve iftirayla savaşmış ve tağutları ve putları parçalamıştır. O halde ümmetin, lideri şefaatçi, arkadaş ve dost Muhammed olduğu için derin uykusundan uyanması ve cehaletin derin çukurundan çıkması gerekmez mi?

Allah’ın Salatı üzerine olsun ey hidayet ilmi***Senin gelişinle günler sevindi

Canlar sana özlemlerini haykırdı***Senin sözlerinle kalemler süslendi

Allah Subhanehu’dan, bizden kötülüklerimizi uzaklaştırmasını, günahlarımız bağışlamasını, bizleri Kerim Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e güzel bir şekilde tabi olmakla rızıklandırmasını, O’nun sünnetini ihya etmemize, metodu üzere yürümemize ve Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet olan devletini kurmamıza yardım etmesini niyaz ediyoruz. Şüphesiz O’nun her şeye güce yeter.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Müh. Visam Atraş – Tunus

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER