- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Müslüman Ülkelerinin Sağır, Dilsiz ve Kör Yöneticileri, Filistin Halkına Karşı Soykırım İşlemesi İçin Amerika ve Yahudi Devletine Yeşil Işık Yakıyorlar
Geçtiğimiz birkaç hafta ve son 48 saat içinde Yahudi varlığı Gazze’ye aklın hayalin alamayacağı benzeri görülmemiş bir saldırı düzenledi. İşin en kötü tarafı ise, Müslümanların başındaki yöneticileri aşağılanma ve ihanette rekorlar kırmalarına sevk eden itaatkârlıktır; zira Yahudi varlığının işlediği her katliama karşılık yöneticiler, hastalıklı kalplerden gelen boş konuşmalarıyla Yahudi varlığının daha fazla iğrençlikler işlemesi konusunda güvence vermektedir.
İşte Ürdün Kralı Abdullah, Filistin’deki Müslümanların kanlarının akmasını engellemek yerine Ürdün’de Filistin halkından mültecilerin olmamasına önem veriyor ve güvenlik güçlerini de Ürdün halkının Gazze’deki Müslüman kardeşleriyle olan dayanışmalarını ve gösterilerini bastırmak için kullanıyor. Zira durumlar kötüleştiğinde şöyle yorum yapıyor: “Gazze’deki savaşın devam etmesi, durumların patlak vermesine yol açabilir.” Aynı şekilde Mısır Devlet Başkanı es-Sisi de daha çok yeni bir “Nekbe”nin (Büyük Felaket) ortaya çıkmasından ve Yahudilerin Gazze halkını Mısır’a sığınmaya sevk etmesinden endişe duyuyor. Zira silahlı kuvvetleri Gazze’ye müdahale etmeye hazır olduklarını ifade ettiğinde hemen onu tehdit ederek şöyle cevap veriyor: “Mısır ordusu zalim değildir ve vehimlerin peşinden koşamaz.”
Bir de yakın zamanda Yahudi devletinin Gazze’deki vahşi suçlarına karşı düzenlenen bir mitingde şunları söyleyen Erdoğan var: “Seni dünyaya, savaş suçlusu olarak ilan edeceğiz.” Bu sözler Yahudi varlığının büyükelçisini geri çağırması ve Türkiye ile ilişkilerini yeniden değerlendirmesi için yeterli oldu. Ancak bunun Erdoğan açısından diplomatik yansımaları olmadı ve Türkiye, Gazze halkının durumunu görmezden geldi ve Yahudi varlığı ile olan ortak ilişkilerinde ilerleme kaydetti. Suudi Arabistan Maliye Bakanı el-Cedan’a gelince; çok cılız bir şekilde Gazze’deki Müslümanların kanlarının dökülmesine yönelik hoşnutsuzluğunu dile getirdi ve “gerginliğin azaltılmasına” ve savaş sona erdiğinde Yahudi varlığı ile normalleşme çabalarının yeniden başlatılmasına odaklandı.
Yöneticilerin kötülüğü ve Gazze’ye yönelik ihanetleri apaçık ortadadır; zira onlar, Yahudi varlığını hoşnut etmek, onu korumak, Yahudileri canlandırmak ve Gazze halkının zafer umudunu söndürmek için vardırlar. Ancak Allah Azze ve Celle şöyle buyuruyor: وَالَّذِينَ يَمْكُرُونَ السَّيِّئَاتِ لَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ وَمَكْرُ أُوْلَئِكَ هُوَ يَبُورُ “Kötülüklerle tuzak kuranlara gelince, onlar için çetin bir azap vardır ve onların tuzağı bozulur.” [Fatır 10]
Yöneticiler gücünü ve otoritesini, kovuşturma yapmak, hapsetmek ve ümmetin Filistin’i Yahudilerin despotluğundan kurtarmasını engellemek için kullanıyorlar; Müslüman orduları, devasa silah cephanelikleri ve devasa askeri bütçeleri olduğu halde, gerçekleri kasıtlı olarak çarpıtarak onların durumunu küçük gösteriyorlar ve Yahudilerin gücünü abartıyorlar; oysa en ufak sağduyu sahibi her bilinçli kişi, İslam dünyasının çok kolay bir şekilde Yahudi devletine galip gelecek ve tüm Filistin’i kurtaracak imkana ve potansiyele sahip olduğunu görebilir. Nitekim Allahu Teala şöyle buyurmaktadır: وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَى عَلَى اللهِ كَذِباً أَوْ كَذَّبَ بِالْحَقِّ لَمَّا جَاءَهُ أَلَيْسَ فِي جَهَنَّمَ مَثْوًى لِّلْكَافِرِينَ “Allah'a karşı yalan uyduran yahut kendisine hak gelmişken onu yalan sayandan daha zalimi kimdir? Cehennemde kâfirlere yer mi yok” [Ankabut 68]
İslam dünyasının Gazze için yapabileceği en az şey on adımlı bir planı uygulamaya başlamak olup böylece sadece Filistin’i kurtarmakla kalmayacak aynı zamanda Batı’nın İslam ülkelerine yönelik müdahalesini de sınırlayacaktır ki bu on adım şunlardır:
1- Mısır, Ürdün, Bahreyn, Emirlikler, Türkiye, Fas, Sudan... ve diğer Müslüman ülkeleri, Yahudi varlığı ile yapılan tüm barış anlaşmalarından derhal vazgeçmeli, diplomatik ve gayri resmi ilişkileri kesmeli, İslam topraklarındaki tüm temsilcilerini sınır dışı edilmeli ve tüm mallarına el koymalıdırlar.
2- Yahudilerle her türlü istihbarat iş birliği durdurulmalı ve su yollarına ve hava sahasına erişimi engellenmelidir; örneğin Mısır, Filistin halkıyla ilgili istihbarat bilgilerini Yahudi devletiyle paylaşmayı derhal durdurmalı ve Ürdün de Filistin’de tertemiz kanları dökmesi için Yahudi varlığının ordusuna yeni silah ve mühimmat sağlayan hava köprüsüne verdiği desteği durdurmalıdır.
3- Müslüman ülkeleri, her türlü ticari ve kültürel ilişkiler de dahil olmak üzere Yahudi varlığı ile olan her türlü iş birliğine son vermelidir; örneğin Türkiye, Yahudi varlığının üçüncü büyük ticaret ortağı iken BAE ise kültürel ilişkileri güçlendirmek için haftada 140’tan fazla uçuş gerçekleştiriyor. Yahudi varlığına destek veren tüm bu yöntemler ve şekilleri derhal durdurulmalıdır.
4- Kazakistan, Nijerya ve Azerbaycan, enerji ihtiyacını karşılamak için Yahudi varlığına %50’den fazla ham petrol tedarik ediyor. Yahudi varlığına petrol tedariki derhal durdurulmalı ve onunla yapılan tüm petrol sözleşmeleri feshedilmelidir.
5- Türkiye, Mısır ve Lübnan’ın deniz kuvvetleri, Yahudi varlığının Doğu Akdeniz limanlarına ulaşan tüm mallarına (ister askeri ister askeri olmasın) sıkı bir ambargo uygulamalı, tüm deniz gaz sahalarını durdurmalı ve Yahudi varlığına gaz tedariklerini kesmelidirler; Mısır, Suudi Arabistan ve Ürdün deniz kuvvetleri de Akabe Körfezi’nde benzer bir ambargo uygulamalı ve Yahudileri her türlü temel maldan mahrum etmelidirler.
6- Suriye ve Lübnan, sınırlarını Türkiye, İran ve Irak ordularına açmalı ve Yahudi devletinin kuzey sınırlarında hiçbir engele maruz kalmadan konuşlanmalarına izin vermelidirler; aynı şekilde Mısır, Suudi Arabistan, Ürdün ve diğer orduların da uygun sürenin geçmesinin ardından Yahudi varlığını kuşatmalıdırlar.
7- Pakistan, stratejik nükleer silahlarını seferber edip Müslüman ordularına dağıtmalı ve Yahudileri nükleer silah kullanmayı düşünmekten bile caydıracak şekilde stratejik nükleer cephaneliğini hazırlamalıdır.
8- Amerika’da Doların hakim olduğu varlıklara yoğun yatırım yapan Körfez ülkeleri bu varlıkları derhal tasfiye etmeli ve bu varlıkları Dolar bazlı olmayan varlıklara dönüştürmelidirler.
9- İslam dünyası, Yahudilere yardım etmek, Avrupa’yı ya da Asya ve Pasifik ülkelerini korumak arasında bir seçim yapmak zorunda bırakacak şekilde Amerika için bir güvenlik kabusu yaratmak amacıyla Rusya ve Çin ile acilen bir zirve yapmalı ve onları Ukrayna ve Tayvan’ı geri alma fırsatını değerlendirmeye teşvik etmelidir.
10- İslam dünyası, Batı’nın istediği zaman göz ardı edip istediği zaman kaldırıp attığı uluslararası hukuku ret etmelidir; zira o, Batılı güçlerin ümmetin kaynaklarını kontrol etmesi, Müslümanlara karşı soykırım yapması ve İslam dünyasındaki bölünmeleri sürdürmesi için bir cephe haline gelmiştir.
Bu önlemleri uygulamak çok kolay olmasına rağmen ancak İslam beldelerinin yöneticileri, kasıtlı olarak zaferi geciktirmeyi amaçlayan acınası bahaneler üretmekten asla çekinmeyeceklerdir; bundan dolayı ümmetin bu korkak yöneticileri aşıp Filistin’in kurtarılması için doğrudan Müslüman ordularına çağrıda bulunması gerekmektedir. Eğer ordular tereddüt edip sessiz kalırsa ümmet, Filistin’i göz açıp kapayıncaya kadar kurtaracak olan Raşidi Hilafet Devleti’nin yeniden kurmak için saflarını birleştirmelidir. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: إِنْ يَنْصُرْكُمُ اللَّهُ فَلَا غَالِبَ لَكُمْ وَإِنْ يَخْذُلْكُمْ فَمَنْ ذَا الَّذِي يَنْصُرُكُمْ مِنْ بَعْدِهِ وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ “Allah size yardım ederse, artık size üstün gelecek hiç kimse yoktur. Eğer sizi bırakıverirse, ondan sonra size kim yardım eder? Müminler ancak Allah'a güvenip dayanmalıdırlar.” [Al-i İmran 160]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
İslam Mücahid – Pakistan