Soru Cevap Amerika Darfur İle İlgili Doha Anlaşmasından Elini Çekti Mi?
- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Soru:
23 Mart 2014 tarihinde "SUNA" ajansı Sudan Cumhurbaşkanlığında ulusal uzman büyükelçi Osman Dirar'dan "Amerika'nın Darfur'da Barış İçin Doha Belgesi ile ilgili tutumu, Darfur içindeki gerçek çıkar sahiplerinin tutumu ile çatışmaktadır" dediğini aktardı. 10 Mart 2014 tarihinde Addis Ababa'da düzenlenen Afrika Birliği Barış ve Güvenlik Konseyi toplantısında ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Samantha Power "Doha Belgesi'nin zamanı geçti ve güvenilirliğini kaybetti artık" dedi ve "Barış ve Güvenlik Konseyi'ni Darfur sorununu çözmek için yeni bir forum oluşturmaya" çağırdı. Bilindiği üzere 14 Temmuz 2011 yılında Doha'da imzalanan bu belgenin arkasında Amerika vardır. Bu açıklama Amerika'nın Doha anlaşmasından elini çektiği anlamına gelir mi? Aksi takdirde ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Samantha Power tarafından yapılan açıklamayı nasıl okumak gerekir? Allah mükâfatınızı artırsın.
Cevap:
1- Evet, Doha anlaşmanın arkasında Amerika vardır. Hatta bu anlaşmanın imzalanması için elinden geleni yaptı. Avrupalıların nüfuzunu bertaraf etmek ve Darfur sorununun dizginlerini tek başına elinde tutmak için Amerika böyle bir anlaşma tezgâhladı. Amerika, Fransa ve İngiltere'yi Darfur sorunundan uzak tutarken, bu devletleri ve onların Çad ve Katar'daki ajanlarını imza törenine katarak bu cürme tanık olmalarını istedi. Gerekli giderleri ve zorla yerlerinden çıkarılan kişilerin tazminatlarını, İngiltere adına belirli bir rol oynayan Katar tarafından karşılanmasını sağladı. Amerika, bu devletleri kararın uygulanması için İzleme Komisyonuna dâhil ederek onlara büyük bir rol verdi. Yani bu devletler, Darfur konusunda belgedeki Amerikan kararlarını uygulayan bir tür uluslararası gözlemcilerdir. Ancak Avrupa [Fransa ve İngiltere], Amerika'nın Güney Sudan'da yalnız kaldığı gibi Darfur'da yalnız kalmasını öyle kolayca kabul etmeyecektir. Amerika, bu anlaşma karşısında tutumunu yumuşatmış ise de, bu bir savaş yorgunluğudur. Avrupa uygun fırsat bulduğunda, tüm dizginleri olmasa da Darfur'un bazı dizginlerini eline geçirmek için bu anlaşmaya sızmaya çalışacaktır.
2- Bu belge, Amerika için çok önemlidir. Amerika bu anlaşmayı kayda değer bir başarı olarak algıladı. Amerika, Doha anlaşmasını nihai anlaşma olarak görmüyor. Aksine Darfur krizini kalıcı çözüme götüren bir ön adım olarak görmektedir. Bu da Amerika'nın başka adımlar atacağı anlamına gelir. Amerika, Darfur bölgesinin geniş yetkileri olan özerk bir bölge olması ile yetinmeyebilir. Hatta Nifaşa Anlaşmasına benzer bir anlaşma imzalanıp Darfur halkına De facto verilerek referandum gündeme gelmesiyle Darfur, Güney Sudan'da olduğu gibi nihai olarak Sudan'dan ayrılabilir. Bu nedenle Amerika'nın, Doha Belgesi'nin temel maddelerinden vazgeçmesi olası değildir. Çünkü Doha Belgesi, Amerika'nın Darfur sorununda tek başına söz sahibi olmasının adımlarından biridir. Elbette bunu diğer adımlar takip edecektir.
3- Ancak meydana gelen iki olaydan dolayı Amerika, Avrupa'nın Darfur konusuna müdahil olma girişimini ve Doha anlaşmasının yeniden gözden geçirilmesini engellemeyeceği algısını oluşturdu. Bu yüzden Doha anlaşmasının yeniden ele alınması gibi Avrupa tarafından kabul görecek yanıltıcı açıklamalar yapıldı. Bu anlaşmanın yeniden ele alınması, temel maddelerin değiştirilmesine yol açmayacaktır. Aksine tarafları hoşnut edecek bazı rüküşler ile biraz güzelleştirilecek ve sonra da taraflar tarafından imzalanacaktır. Yukarıda bahsedilen bu iki olaya gelince:
Birincisi: Doha anlaşmasını imzalayan Özgürlük ve Adalet Hareketi içinde ayrılık rüzgârları esiyor. Hatta Hareket liderinin Siyasi İşler Yardımcısı ve Doğu Darfur vali yardımcısı Ahmed Cibril'in istifa ettiğine dair haberler gelmektedir. Hareketin lideri Bahr İdris Ebu Garda Hareket içindeki bu çekişmelerin varlığını kabul ederek: "Hareket içindeki durum, güvenlik düzenlemeleri ve diğer meselelerin uygulanması ile meydana gelen büyük sorunlar nedeniyle her şey tozpembe değil" dedi. Ardından "Barış sürecine katılmak için [Barış için Doha Belgesine] imza atmayan Hareketler ile temaslar sürüyor. Barış, ancak Darfur'daki tüm silahlı hareketlerin barış belgesini imzalamaları ile tamamlanacağına." vurgu yaptı. [27.2.2014 Ahiru Lahza] Bu Hareket, homojen değildir. Tam aksine Hareket, kalabalık gözükmek ve en kısa zamanda bazı kazanımlar elde etmek amacıyla bireylerin bir araya gelmelerinden oluşmaktadır. Keza bu Hareket, Sudan'daki diğer isyancı hareketler gibidir. Tüm bu hareketler içinde bölünmeler ve çekişmeler söz konusudur. Çünkü liderlerinin, dış güçler ile bağlantıları vardır. Bu liderler, para ve makam peşindeler. Onları hareket ettiren ideoloji ve fikirler değil. Zulüm ve işlerin kötü güdülmesi nedeniyle insanların kötü durumlarından yararlanıyorlar. Daha doğrusu bu hareketler, devletin işleri gütmek ve düzenlemekten aciz ve yetersiz kalmasının sonucu ortaya çıkan hareketlerdir. Dolayısıyla bu hareketler, doğrudan sömürgeci güçlere dayanarak hareket ediyorlar. Bu güçler ise kendisine sadakat gösterecek ve sömürgecilik hedeflerini uygulayacak yeni liderler üretmek için çalışıyorlar. İşte bu çekişmeler, Özgürlük ve Adalet Hareketi içindeki homojen ve ahengi etkiliyor. Bu Hareket, Adalet ve Eşitlik Hareketi ve Sudan Kurtuluş Hareketi gibi Avrupalılara bağlı hareketler bertaraf edildikten sonra Amerika tarafından müzakerelere önderlik etmesi ve Doha Belgesini imzalaması amacıyla diğer isyancı hareketlerden ayrılanlardan oluşturulmuş bir harekettir.
İkincisi: Hartum rejiminin karşı karşıya kaldığı politik dalga ve kargaşalar. Son zamanlarda bu kargaşalar iyice tırmanınca, Cumhurbaşkanı Ömer el Beşir kargaşaları dindirecek çözümler aramaya koyuldu. İşte bu kargaşa ortamı, el-Beşir'i daha önce bertaraf ettiği İngiltere'ye sadık liderler ile temasa geçmeye zorladı. Bu da rejimin çözüm kredisini tükettiğini, kritik bir durumda olduğunu ve çalkantılı siyasi koşullar karşısında zorda kaldığını gösterir.
4- Avrupa -İngiltere ve Fransa-, bu iki olayı istismar ederek uygun fırsatın geldiğini düşündü. Bu fırsat aracılığıyla Güney Sudan konusundan dışlanmasını telafi edebileceğini ve Darfur sorununa egemen olabileceğini sandı. Ya da en azından bu mesele ile ilgili çözümde bir rol kapabileceğini zannetti. Bu nedenle Güney Sudan'da çalışan ajanları, Amerika'nın Güney Sudan'daki nüfuzunu zayıflatmak, Amerika'yı Güney Sudan ile oyalamak ve Darfur'da yeni siyasi bir vaka dayatmak için harekete geçtiler. Amaç Amerika'yı, Darfur sorununun çözümünde Avrupa'yı dışlamamaya mecbur bırakmak ve dolayısıyla Avrupa'yı çözümde söz sahibi yapmaktır. Bu dediğimizin Güney Sudan ve Darfur'daki ayrıntısı şöyledir:
A- Darfur'a gelince, son zamanlarda Darfur'daki bazı isyancı hareketlerin olayları tırmandırması nedeniyle bazı dikkat çekici gelişmeler oldu. Bu isyancı hareketler, geçen Şubat ayının başında şiddetli saldırılar başlattılar. Bu saldırılar sonucunda gerek Kuzey Darfur'un başkenti el-Faşır gerekse Güney Darfur'un başkenti Nyala güvensiz ve istikrarsız hale geldi. Şehir halkı korku ve endişeye kapıldı. Çünkü isyancılar, el Faşir'e 60 km mesafede olan bir bölgenin kontrolünü ele geçirdiler. Ayrıca bazı silahlı gruplar, Nyala'ya 50 km uzaklıkta bulunan yaklaşık 45 köye de saldırdılar. Haberler, Doha anlaşmasını imzalamayan Sudan Kurtuluş Hareketi'nin Minnawi kanadı, Özgürlük ve Adalet Hareketi'nin Ali Karabino kanadı, el-Lait ve Haskanita bölgelerine saldırı başlatarak bölgenin kontrolünü ele geçirdiklerini aktardılar. Bu iki grup, ayrıca Milliet ve vali Osman Kebir'in memleketi al-Tavaişa şehirlerine de saldırı başlattı. Kuzey Darfur valisi Osman Yusuf Kebir, şoförü ve korumalarından birinin ölümüne neden olan bir suikast girişimine maruz kaldı. Sudan ordusu böyle bir suikast girişiminin olduğunu doğruladı ve ardından bu saldırıyı kınadı. Devamında Darfur'daki isyancı Sudan Kurtuluş Hareketi komutanı Minni Arko Minnawi'yi suikast girişiminde bulunmak, güvenlik ve istikrarı baltalamaya çalışmak ve Kuzey Darfur eyaletine bağlı Milliet şehri sakinlerini terörize etmekle suçladı. Güvenilir kaynaklar, 15 Mart 2014 Cumartesi günü isyancıların saldırısına maruz kalan Milliet bölgesini ziyarete giden ve şehir halkı tarafından yuhalanan Kebir'in konvoyunun şehirden dönerken silahlı saldırıya uğradığını söylediler. [18.03.2014 Al Watan Suudiye] ABD'li temsilcinin belirttiği gibi birçok ülkeden oluşan Barışı koruma gücünün bu tür saldırıları önleyememesi olayları daha da kızıştırdı. Çünkü barış gücü, Avrupalılara bağlı bir güçtür. Tamamı ABD'li güçlerden oluşmuş değildir. Bunun için Amerikalı temsilci, Avrupalılara bağlı isyancı hareketler tarafından tetiklenen son olayların patlak vermesini önleme görevini yerine getirmedi diye bu gücün rolünü sert bir dille eleştirdi.
B- Güney Sudan'a gelince, İngiliz ajanı Riek Machar'ın, Amerikan ajanı Salva Kiir'e isyan etmesiyle son aylarda Güney Sudan'da patlak veren olaylar, Darfur'daki olaylar ile aynı zamana denk geldi. Bu isyan hâlâ devam ediyor ve Amerika bu isyandan endişeli. Henüz bu isyanı sona erdirmiş değil. Böylece Avrupa -İngiltere ve Fransa-, Doha Belgesi'nin imzalanmasından bu yana göreceli bir sükûnetten sonra Darfur'da yeniden savaşı tutuşturmak için yandaş isyancı hareketleri kışkırttı. Bu hareketlerin, Doha Belgesi'ni imzalamayan hareketlerin anlaşmaya katılımını ve yeniden sahneye dönmelerini sağlayacak yeni bir siyasi vaka yaratmak için Avrupa tarafından planlanmış hareketler olduğu açıktır. Bu isyancı hareketlerin, Avrupalılar tarafından hazırlanan bir plan doğrultusunda hareket ettiklerini, Sudan Kurtuluş Ordusu Hareketi Minnawi kanadı liderinin basın ve halkla ilişkiler yardımcısı Ebu Ubeyde Abdullah et-Teayişi tarafından yapılan şu açıklama da doğrular niteliktedir: "Darfur bölgesinde Hareketin kazandığı zaferler, yeni bir siyasi dönemi gerektiriyor." [18.03.2014 Sudan Tribune]
5- Bütün bu olaylar, Amerika'yı temsilcinin diliyle böyle bir beyanatta bulunmayı sevk etti. Avrupa'ya Amerika'nın Doha Anlaşmasını yeniden masaya yatırmaya hazır olduğu görüntüsü verildi. İmzalamayan isyancı hareketlerin, Doha Belgesi'nin iptal edilmesi ya da temel ögelerinin değiştirilerek kendilerine etkili bir rol verilmesi gibi isteklerinin Amerika tarafından karşılanacağı beklentisi oluşturuldu. Oysa Amerika'nın aslında belgedeki temel ana hatları terk etmeyeceği biliniyor. Çünkü Amerika tarafından bu belge, Darfur'u ayırmak için ortaya atılan projenin gerçekleşmesi yolunda çok önemli bir ilk adım ve kilometre taşı olarak kabul ediliyor. Buna göre ABD'li temsilcinin açıklamalarından amaç, Doha anlaşmasını imzalamayan hareketleri, anlaşmada bazı ekleme ve çıkarmalar yapılarak anlaşmayı imzalamalarını sağlamaktır. Amerika'nın Darfur'daki Barış için Doha Belgesi'nin ana hatlarını yok etmek istemediğinin kanıtı, Addis Ababa'da düzenlenen Afrika Birliği Barış ve Güvenlik Konseyi toplantısında ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Samantha Power tarafından yapılan açıklamalardır. Power yaptığı açıklamada ""Doha Belgesi'nin zamanı geçti ve güvenilirliğini kaybetti artık. Barış ve Güvenlik Konseyi Darfur sorununu çözmek için yeni bir forum oluşturmalıdır" dedi. ABD'li temsilci tarafından yapılan bu açıklamalar, iki gün sonra "iipdigital.usembassy.gov" sitesinde yayınlanan resmi açıklama içine koyulmadı. Samantha Power tarafından konferansta yapılan açıklama her zamanki gibi ABD Dışişleri Bakanlığı resmi web sitesinde yayınlanmadı. Yukarıda belirtilen ifadeler hariç konferansta dile getirilenleri içeren yeni bir açıklama taslağının hazırlanmış olması, kelime oyunlarının olduğunun bir kanıtıdır. Power tarafından konferansta dile getirilen bu ifadeler, resmi bir açıklama olarak algılanmadı. Bu yüzden de Dışişleri Bakanlığının resmi web sitesinde yayınlanmadı. Çünkü bu sitede yayınlananlar, ABD yönetiminin politikasını ifade eden resmi açıklamalar sayılır. Böylece Doha Belgesi, Amerika'nın Darfur sorununu tek başına halletmesine olanak veren önemli başarılarından biridir. Amerika, 2006 Abuja anlaşması ve 2009 yılında Adalet ve Eşitlik Hareketi ile çerçeve anlaşması gibi Avrupa'nın parmağının olduğu anlaşmaları iptal etti. Bu nedenle Amerika'nın bu belgedeki temel öğeleri terk etmesi olası değildir. Çünkü bu belgenin arkasında Amerika vardır. Amerika, Doha anlaşmasını Darfur'un kaderini belirlemek için Nifaşa Anlaşmasına benzer kapsamlı bir barış anlaşması organize etmek için planladı.
6- Amerikalı temsilcinin açıklamalarını protesto eden Sudanlı yetkililerin açıklamalarına gelince, gözleri boyamaktan başka bir şey değildir. Bütün bunlar, Amerika tarafından mutfakta tezgâhlanan oyunları tamamlayıcı açıklamalardır. Amerika bu açıklamalar ile Avrupalılara, Sudan rejiminin hoşuna gitmese bile Avrupa ve ajanlarını tatmin edecek bir plan hazırlığı içinde olduğunu gösterdi. Böylece Amerika, yaptığı çağrıda samimi olduğuna dair güven oluşturmak istedi. Amerika'nın amacı, Avrupa ve ajanlarını Doha Belgesi üzerinde görüşmelere katılmaya sevk etmektir. Amerika, eğer onlar müzakerelere açık olurlarsa, onların anlaşma üzerindeki rüküşler ile meşgul olacaklarının farkındadır. Onlar, neyin değiştirilip neyin değiştirilmeyeceği, neyin kalıp neyin kalmayacağı gibi temel öğelere zarar vermeyecek konular ile uğraşacaklardır. Tabii ki bu sırada isyancıların askeri eylemleri, müzakerelerin atmosferini sekteye uğratmamak bahanesiyle istenen düzeyde olmasa da biraz yatışmış olacaktır. Sudan rejiminin, Amerikalı temsilcinin yaptığı açıklamalar ile ilgili memnuniyetsizliğini dile getirdiği sözleri, yaygara ve safsatadır. 14 Mart 2014 tarihinde aynı Amerikalı yetkili tarafından yapılan açıklama bunun kanıtıdır. Çünkü bu yetkili, Sudan hükümetinin siyasi diyaloğa hazır olduğunu belirtti. Silahlı grupları, kapsamlı ve barışçıl siyasi çözüme ulaşmayı amaçlayan siyasi diyaloğa katılmaya çağırdı. Amerikalı temsilcinin 14 Mart 2014'de yayınlanan açıklaması şöyledir: "Unutmayalım ki Sudan hükümeti Ocak ayında şiddeti reddeden guruplar da dâhil olmak üzere tüm siyasi aktörleri kapsayan siyasi diyaloğa önderlik etmeye hazır olduğunu belirtti. Sudan hükümeti tarafından desteklenen paramiliter guruplar da olmak üzere silahlı grupları, şiddet içerikli saldırılara son vermeye ve Darfur'da devam eden anlaşmazlıkların çözümü de içeren Sudan'daki kanlı çekişmelere barışçıl ve kapsamlı bir çözüm amaçlayan siyasi diyaloğa katılmaya davet ediyoruz." [14.03.2014 iipdigital.usembassy.gov] Bu açıklama Amerika ile Sudan rejimi arasında tam bir koordinasyonun olduğunu gösterir. Amerika, Sudan rejimine karşı sanki bu hareketler ile birlikteymiş gibi görünüyor. Yine Amerika, bu hareketler saldırılarını durdurup Amerika'nın gözetiminde rejim ile görüşmeye oturana dek rejimin bu hareketlerin taleplerine boyun eğmesini istiyor.
7- Sonuç olarak Amerikalı temsilcinin Doha anlaşmasına karşı yaptığı açıklamalar, Darfur sorununun çözümüne ortak etmek konusunda Avrupa ve ajanlarını Amerika'nın ciddi olduğuna ikna etmek amacıyla yapılmış aldatmaca açıklamalardır. Hiç bir taraf dışlanmadan herkesin onayı ile Darfur sorununa bir çözüm bulmak amacıyla bir araya gelen gruplar arasında Doha anlaşmasının tartışılmasında hiç bir sakıncanın olmadığını göstermek istedi. Oysa gerçek şu ki Amerika, Doha anlaşmasının temel ana hatlarından vazgeçmiş değildir. Bu açıklamaları ile ciddiyetini, Avrupa ve anlaşmaya imza atmayan hareketlerin çıkarlarını gözettiğini göstermek istedi. Sudan rejimine karşı yapılan bu açıklamalar ile muhalif isyancı hareketlere güven telkin eyledi. Tüm bunlar, dediğimiz gibi, Avrupa ve ajanlarını Darfur sorununun çözümü ile ilgili anlaşma konusunda siyasi müzakereye yöneltmek ve sonra da müzakere atmosferine zarar vermemek bahanesiyle Darfur'daki isyancı hareketlerin silahlı eylemlerini durdurmak amacıyla yapılmış aldatmaca açıklamalardır.
Müslümanların sorunlarının Müslümanların ülkelerindeki zalim ajan yöneticilerin gözleri ve kulakları önünde sömürgeci kâfir devletler tarafından kontrol edilmesi gerçekten üzücüdür. Sömürgeciler güpegündüz İslam'a ve Müslümanlara kumpas kurarlarken Müslümanların ülkelerindeki hiç bir yönetici buna hayır diyemiyor!
ذَلِكُمْ وَأَنَّ اللَّهَ مُوهِنُ كَيْدِ الْكَافِرِينَ "İşte durum bu. Bir de Allah, kâfirlerin tuzağını zayıf düşürendir." [Enfal 18]