حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Amerika
Medya Bürosu
No: ABD–BA–2025–MB–TR–04 |
H. 30 Raceb 1446 M. Perşembe, 30 Ocak 2025 |
İslam ve İnsan Doğası: Tarih Boyunca Cinsiyet Kimliğinin Netliği “Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık.” [Hucurat 13]
ABD Başkanı Donald Trump’ın, pasaportlar da dâhil olmak üzere, hükümet belgelerinde cinsiyeti yalnızca biyolojik cinsiyete göre tanımlama kararı birçok kişi tarafından olumlu karşılandı. Bu karar, Biden yönetiminin cinsiyet kimliği konusundaki esnek politikalarını tersine çevirdi. “Kadınları Radikal Cinsiyet İdeolojisinden Korumak ve Biyolojik Gerçeği Geri Kazandırmak” başlıklı bu karar, cinsiyetin biyolojik olarak belirlendiğini ve değiştirilemeyeceğini vurguladı. Resmi olarak yalnızca iki cinsiyeti tanıdı: erkek ve kadın.
Bu değişiklik ne bireyleri hedef almakta ne de kişisel özgürlükleri kısıtlamak amacını taşımaktadır; tek amacı, resmî belgelerde netliği korumaktır. Ancak, cinsiyet kimliğini yeniden tanımlamaya yönelik artan baskı, yalnızca bireyleri etkilemekle kalmaz, aynı zamanda daha geniş toplumsal sonuçlar doğurmaktadır. Bu fikirler, genellikle iktidardaki kesimlerin siyasi ve ekonomik çıkarlarını güçlendirmek için kullanılmaktadır.
Batı toplumlarında insan cinsiyeti gibi temel bir gerçeğin bile tartışmaya açılması, aslında dinin hayattan uzaklaştırılmasıyla başlayan derin bir krizin sonucudur. Dinin hayattan ayrılması, temel gerçekler hakkında kafa karışıklığına ve güvensizliğe neden olmuştur. Oysa İslam, cinsiyet kimliği konusunda 14 yüzyıldır net ve değişmeyen bir anlayış sunmaktadır. Kur’an, bu konuda son derece açık ve nettir:
يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ ذَكَرٍ وَأُنْثَى“Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık.” [Hucurat 13] İslam, insanın fıtratına ve doğal yasalara sırt çevirmenin tehlikeli sonuçları hakkında önemli uyarılarda bulunmaktadır. Peygamber Efendimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem bu konuda şöyle buyurmuştur:
لَمْ تَظْهَرْ الْفَاحِشَةُ فِي قَوْمٍ قَطُّ حَتَّى يُعْلِنُوا بِهَا إِلا فَشَا فِيهِمْ الطَّاعُونُ وَالأَوْجَاعُ الَّتِي لَمْ تَكُنْ مَضَتْ فِي أَسْلافِهِمْ الَّذِينَ مَضَوْا“Bir milletin içinde zina, fuhuş ortaya çıkıp nihayet o millet bu suçu aleni olarak işlediğinde, mutlaka içlerinde veba hastalığı ve onlardan önce yaşamış milletlerde görülmemiş başka hastalıklar yayılır.” [İbn Mace] İslam, insanları ve toplulukları zarara sürükleyecek yollardan sakındırır, denge ve huzuru koruyan bir toplumsal düzenin anahtarını sunar.
Ey insanlar! Modern seküler dünya görüşü, insanın doğasına gittikçe daha fazla meydan okumakta ve varoluşumuzun en temel gerçeklerini yok etmeye çalışmaktadır. Siz Müslümanlar, İslam’ın hak ve aydınlık Risâlet’ini dünyaya yaymakla görevli en hayırlı ümmetin bir parçasısınız. İslam, kesinlik ve bilgelik üzerine kurulu eksiksiz ve kusursuz bir yaşam biçimidir. İnsanın varoluşuna dair açık bir hedef sunar ve insanları, Yaratıcılarıyla uyum içinde anlamlı ve huzurlu bir yaşama yönlendirir.
Ey Müslümanlar! Sizler bu yüce mesajın meşalelerisiniz. Dünyanın, kargaşa içinde yolunu kaybettiği bu dönemde her zamankinden daha fazla rehberliğinize ihtiyaç var. İslam’ın nurunu insanlığa taşıyın; onları hakikate, anlam dolu bir hayata ve Yaratıcılarıyla uyum içinde olmaya davet edin.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Amerika Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: |