14 Mayıs’ta The Times of India, enflasyon oranlarının Müslüman kadınların ekonomik hayatını ciddi şekilde etkilediği, ciddi sağlık sorunlarına karşı onları savunmasız hale getirdiği ile ilgili bir rapor yayımladı. Kronik hasta insani ve mali yardıma muhtaç yüzlerce Müslüman kadın, kliniklerin önünde kuyruğa giriyor. Yine de ihtiyaçları giderilmiyor ve pek çoğu, durumunu iyileştirmek için hiçbir maddi destek görmüyor. İhtiyaçlarını karşılayacak elverişli bir sistemin yokluğu nedeniyle boşanmış birçok kadın, maruz kaldığı yafta yüzünden genellikle çok zor bir durumla karşı karşıya kalıyor. Anemi, tüberküloz, polikistik over, diyabet, cilt hastalıkları ve vitamin eksiklikleri vakalarına maruz kaldıkları bildirilmiştir. Birçok kadın mecburi diyet uygulamaktadır. Genellikle günlük olarak sadece pirinç veya roti yemek zorunda kalıyorlar. Meyve, et, taze sebze, yumurta veya süt ürünlerine erişemiyorlar. Bir yılı aşkın süredir bu kadınlarla çalışan Dr. Osima Mümtaz, onlarca ciddi anemi hastasının olduğunu, protein ve kalsiyum takviyesi yapsalar da, yiyeceklerden alınan besinlerin yerini asla doldurmadığını söyledi. Help Hand Foundations’ın kurucusu Mojtaba Hassan Askari, “Yüksek gıda fiyatlarının, gıdaların besin değerinde önemli bir düşüşe neden olduğunu, özellikle çocuklarda doğrudan yetersiz beslenmeye yol açtığını” belirtti.

Bu tehlikeli durumun tek bir nedeni var. Suçlusu Ukrayna’daki savaş veya küresel istikrarsızlık değil. Gerçek şu ki, sosyal ve politik sistem, sadece seçkinlerin ihtiyaçlarına hizmet ediyor, gerçek muhtaçları ve onlara öncelik verilmesini görmezden geliyor. Doğal olarak bu durum zayıfları daha da zayıflatıyor. Buna ek olarak kapitalist ekonomik sistemi tamamen kusurludur, insanların ihtiyaçlarını karşılamaktan acizdir. İslami siyasal sistemde kadınların, özellikle de dullar gibi bekâr kadınların ihtiyaçlarının karşılanması, Halifenin sorumluluğundadır. Devlet yöneticisi olarak Peygamber Efendimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

مَنْ تَرَكَ مَالاً فَلأِهْلِهِ وَمَنْ تَرَكَ دَيْناً أَوْ ضَيَاعاً فَإِلَيَّ وَعَلَيَّ “Her kim bir mal bırakırsa ailesinindir. Borç veya çoluk çocuk bırakırsa banadır ve benim üzerimedir.”Hilafet ve İslami yönetimin yokluğunda yaşam, yalnızca Hindistan’da değil, tüm Müslüman ülkelerde milyonlarca Müslüman kadını ciddi mali zorluklara karşı savunmasız bırakmıştır. Ölümle yaşam arasında bir hayat sürmektedirler. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَيُطْعِمُونَ الطَّعَامَ عَلَى حُبِّهِ مِسْكِيناً وَيَتِيماً وَأَسِيراً “Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler.”^{[İnsan 8]}

İkinci büyük Halife Ömer İbnu’l Hattab’ın tebaasının ihtiyaçlarının karşılanıp karşılanmadığından emin olmak için sokaklarda tebdili kıyafet gezdiği, yoksul bir anne ve çocuklarını doyurmak için sırtında yiyecek taşıdığı, yiyeceği olmayan dağlardaki koyunlara bile göz kulak olduğu rivayet edilmiştir. İslami sistemde kadınların hazinede hakları var. Temel ihtiyaçlarını karşılamak için dilenmek zorunda kalmayacaklar veya maddi sıkıntı çekmeyeceklerdir.

Hilafette Halifenin kadının fiziksel veya finansal güvenliği ile ilgili meseleleri şansa veya İslami olmayan etkilere bırakma lüksü yok. Devlet, kadınların temel ihtiyaçlarını karşılamak ve iyi bir yaşam standardı sunmakla yükümlü. Kendilerini ve ailelerini beslemek için bir gün bile olsun mücadele etmek zorunda kalmayacaklar. İslam yönetim sistemi, insanlığı her türlü baskı, zulüm, ihmalkârlık ve zorbalıktan kurtarmak, her insanın temel ihtiyaçlarını ve finansal güvenliğini karşılamak için vardır. Müslüman kadınların aslında İslam ülkelerindeki tüm kadınların, bu mali mücadeleden kurtuluşunun yegâne yolu, ülkemizdeki egemen yozlaşmış, çaresiz ve zalim rejimleri ortadan kaldırmak, yerine Raşid Halife liderliğinde Hilafeti kurmaktır. Halife, Allah’ın emriyle ümmetin çobanı mesabesindedir.