Amsterdam Cosmicus Montessori Koleji, erkeklerle tokalaşmadığı için Müslüman bir kadını işten attı. Ardından bir caminin imamı Yasin el-Furkani ile bir röportaj gerçekleştirildi. Erkeklerle tokalaşmayan kadın hakkında açıklama yapmasını ve bu konudaki Şeri hükmü belirtmesi istendi. Ancak cami imamı, Yunan filozoflarının çokça kullandığı terimler kullanarak cevap vermeye kalktı. Örneğin şeri ilimler yerine teoloji terimini kullandı. Ve ardından tokalaşma hakkında fakihler arasındaki ihtilafa vurgu yaptı. Haram ve caiz olduğunu söyleyenler var dedi. Sonra mesele hakkında kendi görüşüne şu sözlerle özetledi: "Müslüman kadın, maslahat ve zaruret gereği erkeklerle tokalaşabilir. Çalışma, kadın için bir zorunluluk ve onun maslahatınadır." dedi.

Şeri ilimlere delalet etmesi kullandığı teoloji kavramının doğruluğuna hiç bakmadı. Şunu açıkça söyleyebiliriz ki bir işin caiz olup olmaması fıkhi bir meseledir. Ve yeri de şeri hükümlerdir. Onun maslahat ile hiçbir ilgisi yoktur. Şeri hükümlerin çıkarılmasında genellikle şeri delilin kuvvetliliği göz önünde bulundurulur. Cami imamının bahsettiği maslahat ise, Şeri delil değildir ve maslahat şüphesiyle bariz ve açık Allah'ın hükümleri iptal edilemez. Bu nedenle bir hükmün alınıp alınmaması, bu hüküm üzerinde uyulması vacip Allah'ın hükmüdür diye kanaat oluştuğunda söz konusu olur. Dolayısıyla maslahat bahanesiyle şeri hükümleri görmezden gelmenin ve onunla amel etmemenin İslam'da hiçbir değeri yoktur. Kaldı ki aynen yukarıdaki cami imamı gibi bazı insanların üzerinde durduğu maslahat, zalimlerin maslahatıdır. Bunlar, Müslümanların Allah'ın Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem'e vahyettiği ile değil de vaka ile uyumlu hareket etmelerini istiyorlar. Bunun neresi maslahatı? Dinlerini kaybetme pahasına bazı Müslümanların görevlerinde kalma arzusu mu maslahattır? Bu mu maslahat? Asla, bu kesinlikle maslahat değildir. Cami imamının kendi görüşünü haklı göstermek amacıyla bahsettiği zaruret konusuna gelince, deriz ki: Zaruretin ne olduğunu ve ne zaman zaruret olduğunu, şartlarını, ilgili hükümleri, caiz olup olmadığını belirleyen insan kaprisleri değil Şeriattır.

Buradaki tartışma, teoloji ile ilgili olmamalıdır. Aksine herkese özgürlük iddiasında bulunan laik Batı liberalizminin adaletsizliği ve hoşgörüsüzlüğü hakkında olmalıdır. Herkese özgürlük iddiasında bulunan laik Batı, Müslümanların haklarını ihlal ediyor, özellikle de kısıtlamaya çalışıyor. Bu gibi durumda kadının erkekler ile tokalaşmasının caiz olup olmadığı konusunda fakihler arasında var olan ihtilaftan bahsetmek yakışık olmaz. Aksine görüşlerine aykırı bir durum, özellikle de Müslümanlar söz konusu olduğunda Batı demokrasisinin donukluğu ve ufkun darlığı üzerinde odaklanmak gerekir. İşte Hollanda'da yaşayan Müslümanların karşı karşıya kaldığı zorluk budur.

İslami örgütler, Müslümanların çıkarlarını dikkate almak zorundadır. Ancak ne var ki bu tür örgütlerin, İslam'a ve Müslümanlara sadakatten çok uzak oldukları görülüyor. Bu nedenle böyle bir durumda sadece bunlara yüksek sesle şöyle söyleyebiliriz: Bizim adımıza konuşmayın.