Korona krizi dünyayı vurdu, faaliyetlerini durdurdu, politikacılarını sersemletti. En güçlü ekonomiler bile dinlenmeye geçti. Kendilerini gelişmiş olarak adlandıran ülkelerde sağlık sistemleri çöktü. Hükümetin dikkatsizliği nedeniyle korona virüsü Lübnan’a girdi. Enfekte olan bölgelerden uçaklar indi.

Dünya uyanıp kara ve hava sınırlarını kapattığında, Lübnan her zamanki gibi peşlerinden gitti. Evlatlarının çoğunun, günlük yiyeceklerini kazanmak için günübirlik çalıştığı bir ülkede tüm yaşam yollarını kapattı.

El Ezher ve El Hicaz müftülerinin çağrısı üzerine El Ezher, Mescidi Haram ve Mescidi Nebevi ibadete kapatıldı. Köklü fıkhi bir araştırma yapılmadan Lübnan müftüleri de camileri kapatma çağrısı yaptılar. Hidayete dahası açık bir kitaba uymadan sadece bu gidişatı izleyenlerin peşinden gittiler. Bu vesileyle Hizb-ut Tahrir Emiri Celil Âlim Ata Bin Halil Ebu Raşta’nın korona gerçekliği hakkında yayınladığı soru cevabı okumalıdırlar. Ayrıca camileri kapatmanın hükmü ve salgın hastalıklarla mücadelenin şeri yolu hakkında yayınlanan cevaplarını da gözden geçirmelidirler.

Müftülerle bu konuda cebelleşecek değiliz. Irkçı politikacıların baskı yapmak, İslam’a ve Müslümanlara zulmetmek için fırsat kolladığı bir ülkede onların abartılı korkularını mazur görüyoruz. Ama tecridin aşama aşama kaldırılacağı açıklanmasının ardından barlar ve kumarhaneler önce camiler daha sonra açılacak. Hayır, Allah’a andolsun ki, bu, Allah’ın dinine ve kullarına düşmanlıktır. Onlar ki Cuma ve cemaat namazları yasaklanınca kalpleri irkilmiş, camilerin mübarek Ramazan ayında da kapalı kalacağı belirtilince yürekleri burkulmuştu. Sanki lisani halleri, enfeksiyon buradan geldi denilmesin der gibiydi.

Müslümanların acıları karşısında sessizliğe bürünen ve rıza gösteren zorba yönetim, şimdi aşama aşama acil durumun kaldırılacağını açıkladı. 11 Mayıs 2020’deki 2 aşamada, Casino Lübnan gibi kumarhane ve oyun yerleri, 25 Mayıs 2020’deki 4 aşamada, okullar, üniversiteler ve alışveriş merkezleri, 8 Haziran 2020’deki 5 aşamada “ibadet yerleri” de dâhil olmak üzere bir dizi yerler açılacak.

Bu hükümet, açma ve kapatma düzenlemelerinde ne gibi bir yaklaşım izliyor? Bize göre bunun cevabı tartışılmaz: iğrenç laiklik yolunu özellikle de Başbakan Hassan Diyab’ın yaklaşımını izliyor. Açıklamada da belirtildiği gibi kapasitesinin yüzde 70’i açacak olan casinoda, üniversitelerde, okullar ve alışveriş merkezlerinde camilerden daha az mı kalabalık olacak? Açılması planlanan bu yerler, çok daha kalabalık olan yerler değil mi? Böyle yerlerdeki temas daha uzun süreli değil mi? Camilerdeki temas süresi, daha düşük, hatta daha kısıtlıdır, oraya sadece abdestli ve yıkanmış kişiler giriyor. Bu, ilk koruyucu önlemdir.

Çeşitli bölgelerde camileri açmaya çalışan Müslümanların duygularını ve inançlarını provoke eden bu provokatif eyleme karşı hükümeti uyarıyoruz. Hükümet Müslümanları çatışmaya itmek mi istiyor ya da çalışıyor?

Müftülere de diyoruz ki, bu kararlara sessiz kalmak, dine ve Müslümanlara hakarettir, onları küçümsemektir. Yasal veya bilimsel temele dayanmadan önlemlerin alındığı bir ülkede biz buna sessiz kalamayız, siz de kalmamalısınız. Biz, Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in şu sözüne tamamen kaniyiz:

الْإِسْلَامِ يَعْلُو وَلَا يُعْلَى عَلَيْهِ “İslam üstündür, üstün gelinmez.”Oturduğunuz makamı kaybetmeden önce görevinizi icra edin, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu buyruğunu göz önünde bulundurun:

لَّمَسْجِدٌ أُسِّسَ عَلَى التَّقْوَىٰ مِنْ أَوَّلِ يَوْمٍ أَحَقُّ أَن تَقُومَ فِيهِ فِيهِ رِجَالٌ يُحِبُّونَ أَن يَتَطَهَّرُوا وَاللَّهُ يُحِبُّ الْمُطَّهِّرِينَ “İlk gününden beri Allah’a karşı gelmekten sakınmak için kurulan mescitte bulunman daha uygundur. Orada, arınmak isteyen insanlar vardır. Allah, arınmak isteyenleri sever.”^{[Tevbe 108]}