Yahudi hükümeti Başbakanı ve eski Savunma Bakanı cani Ehud Barak, 1982’de Lübnan’ı işgal etmelerinin ve Yaser Arafat’ın Lübnan’dan ayrılması sonrasında bile 2000 yılına kadar güneyde kalmalarının hedeflerinden birinin Lübnan’daki Filistinli mülteciler olduğunu söyledi.

“Tel Aviv” radyosuna konuşan Barak, “Ülkesinin Filistinli mültecileri Lübnan’dan Ürdün’e nakletmeyi planladığını ama sahadaki zorluklar nedeniyle planının başarısız olduğunu” belirtti.

Ayrıca Filistinlilere karşı işlenen suçların ve suikastların en büyük faillerinden biri olan Barak, plan gereği mezhepsel gerginlik yaratmaya çalıştıklarını, Lübnan’daki Filistin varlığını ortadan kaldırmak için sağcı Hıristiyanlar ile temas kurduklarını kaydetti.

Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti, 9 Ramazan 1441 / 02 Mayıs 2020’de “Lübnan’daki Filistinliler Yaşam Baskısı İle Siyasi Kayıp Arasında!”başlıklı bir bildiri yayınladı. Bildiride Lübnan’daki Filistin sorunu gerçekliği hakkında görüşünü dile getirdi. Bu bağlamda cani Barak’ın açıklamaları, Yahudi hedeflerinin Lübnan’daki Filistinli kardeşlerimizin bugün maruz kaldığı ırkçı uygulamalarla örtüştüğünü doğruluyor. Korona virüsü krizi nedeniyle Lübnanlılar uçakla ülkelerine getirildiler. Uçaktaki Filistinliler, Lübnan’da yaşadıkları bölgelere götürülmediler. Bu uygulama ilk değil.

Bu nedenle Lübnan’daki Filistinli kardeşlerimiz Lübnan halkı gibi hatta çok daha iyi muamele görmeli, çalışma ve mülkiyet hakkı verilmelidir. Lübnanlı kardeşlerimiz özellikle Lübnan’daki yönetim dizginlerini perde gerisinden ve önünden yönetenlerden, gece gündüz Filistin ve direniş çağrısında bulunanlardan, slogan atıp eyleme dönüştürmeyenlerden daha iyi muameleye layıktır. Yapılan ırkçı ihlallerden bahsetmiyorum bile.

Lübnan’daki Filistinli kardeşler, 72 yıllık varlıklarının ardından şuan toplum dokusunun bir parçası haline geldiler, dış havaleler ve uluslararası yardımlarla ülke ekonomisine katkıda bulundular.

Lübnan ekonomisi, Lübnan’daki Filistinlilerin yüksek yetkinliklerinden yararlanabilir ve dışarıdan Filistin yatırımlarını çekebilirse, yeniden canlanabilir. Bu nedenle Beytül Makdis ve etrafından uzaklaştırmak için 1982 işgalinden günümüze değin süregelen Filistinlilerin tehcir planlaması ile uyumlu tüm ırkçılık kısıtlamaları yürürlükten kaldırılmalıdır.