Suudi Arabistan öncülüğünde Körfez ve Orta Doğu ülkeleri, 26 Mart 2015 tarihinde ABD ve Avrupalı güçlerin destek ve onayıyla San'a, Aden ve Yemen'in diğer şehirlerine iddiaya göre Husilere karşı hava harekâtı başlattılar. Suudi Arabistan Pakistan'dan da katkıda bulunmasını istedi.

Rahil-Navaz rejimi, bu isteği görüşmek üzere hemen üst düzey bir toplantı talebinde bulunarak yanıt verdi. Ve "durumu değerlendirmek için" Suudi Arabistan'a üst düzey bir heyet gönderme kararı aldı. Suudi Arabistan'ın "toprak bütünlüğüne" gelebilecek herhangi tehdidin, Pakistan'dan sert bir tepki ile karşılayacağını ileri sürdü.

Gerçek şu ki bu çatışma, Batılı güçler ve onların yandaşlarının siyasi ve ekonomik çıkarları için sömürgeci mücadelenin bir başka tezahürüdür. Bazılarının ileri sürdüğü gibi bu, Suudi Arabistan ile İran arasında ya da Sünni-Şii çizgisinde bir mücadele değil, aksine kendi amaçları için perde arkasından ipleri oynatan ABD ile Avrupalı güçler arasında bir mücadeledir.

Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri, Ürdün ve Mısır, Yemen halkına yardım etmek ve "Yemen'in meşru hükümetini" korumak için operasyon düzenlediklerini iddia ediyorlar. Suriye'deki katliamdan sonra Esed rejimine ve Gazze'deki katliamdan sonra da Yahudi varlığına karşı hiç bir şey yapmayan, koltuklarında bu katliamları seyreden aynı rejimler değil midir? Ayrıca Mısır'da ABD destekli Sisi'nin askeri darbesini destekleyen de bunlardır. Dolayısıyla hangi ahmak, bunların Yemen ile ilgili iddialarını inanabilir ki?

Bu bağlamda Rahil-Navaz rejiminin bu koalisyona katılım isteği, ABD'ye olan uşaklığının ve ABD çıkarları için utanmadan Pakistan ordusunu istismar ettiğinin kanıtından başka bir şey değildir. Bu ülkelerin hepsi, derhal bu münkeri durdurmak ve ona karşı olduklarını söylemek zorundadır.

Bu, bazılarının iddia ettiği gibi Pakistan silahlı kuvvetlerinin "başka ülkelere" müdahale etmemeli anlamına gelmez. Hayır, İslam dünyası birdir. Onlar arasında çizilen sınırlar, sömürgeciliğin bir mirasıdır, böl ve yönet için kullanılmaktadır. Ordu, İslam dünyasına bağımsız ve İslami temele dayalı olarak askeri müdahalede bulunmalıdır. Bunun ilk adımı da Hilafeti kurmak için Hizb ut Tahrir'e nusret vermektir. Sadece Hilafet, kâfir sömürgecilerin yararları için kullanılmakta olan Müslüman ordulara ve kaynaklara son verebilir. Ancak Hilafet, sömürgecilerin İslam dünyasını savaştan savaşa, çatışmadan çatışmaya sürükledikleri felaket siyasetini sonlandırabilir. Yalnızca Hilafet, Allah ve Rasûlü'nün emrettiği gibi Müslüman dünyasını birleştirebilir ve tüm Müslümanların ateşli arzularını gerçekleştirebilir.