Financial Times gazetesine verdiği demeçte, Suriye Dışişleri Bakanı, Esad sonrası Suriye için yeni hükümetin yol haritasını paylaştı. Bakan, ülkenin “yardımlarla yaşamak istemediğini” belirterek, çözümün ABD ve Avrupa yaptırımlarının hafifletilmesinde olduğunu vurguladı. Hükümetin, devrim ihraç etme ya da diğer ülkelerin iç işlerine müdahil olma gibi bir planının olmadığını ifade etti. Bu açıklamalar, dış politikada köklü bir değişikliğin sinyalidir. Aynı röportajda Bakan, devletin sahip olduğu limanlar ve fabrikaların özelleştirilmesi ve yabancı yatırımların çekilmesi niyetinden de bahsetti. Bakan, Suriye’nin karşı karşıya olduğu en önemli sorunlardan birisinin, Esed’in eski müttefikleri İran ve Rusya’ya olan 30 milyar dolarlık borç olduğunu kaydetti.

Şam halkı, yıllar süren devrim mücadelesi boyunca İran’ın her türlü zulmüne maruz kaldı, baskısını, vampirliğini, suçlarını, katliamlarını ve her türlü acımasızlığını tattı. Mezhepçiliği kullanarak Şam devrimini ve onun dürüst insanlarını yok etmek için başrol oynadı. Devrimin çocuklarından pek çoğunu öldürdü, birçok katliam gerçekleştirdi. Mezhep temelli Fars projesini hayata geçirmek amacıyla ekini ve nesli yok etti. Devrimimizi bitirmek ve bizi tekrar rejimin kucağına döndürmek için elinden geleni yaptı ama başarısız oldu. Parası ve çabaları kendi başına bela oldu. Ardından kindar Rusya geldi; ölümcül hava saldırıları ve tüm gücüyle devrimi ezmeye çalıştı. Katliam üzerine katliam işledi. Devrim halkına karşı hiçbir yemin ve ahit gözetmedi. Ancak, Allah’ın lütfuyla, tüm baskı ve tuzakları kendi boynuna dolandı ve nihayetinde çabaları başarısızlıkla sonuçlandı.

Ey Suriye halkı! İşte bunlar, Rus ve İranlı suçluların gerçekleştirdiği bazı eylemlerdir. Böylelerine para ödemek ve hak tanımak doğru olmaz. Aksine, Şam halkına karşı işledikleri suçlar için kendilerinden tazminat talep edilmeli ve bu suçlulara karşı açık bir şekilde düşmanca bir tutum benimsenmelidir. Bizden birçok kişiyi öldürüp binlerce insanı yerinden eden bu suçlular, bu yaptıklarından dolayı tazminat ödemelidir. Bu kin dolu suçluların bizden alacakları hiçbir hakları yoktur. Bu nedenle yargılanmalılar, hesaba çekilmeliler ve kendi kurdukları tuzakların acısını tatmalıdırlar.

Bu insanlar, siyaset alanında hesap vermelidirler. Harcadıkları paralar, hakları olduğuna değil, işledikleri suçlara birer delildir. Onların borç ya da alacaklarını kabul etmek, işledikleri suçların meşruluğunu zımnen kabul etmek anlamına gelir. Bu insanlar derhal hesap vermeli ve ilk olarak Şam topraklarından ve üslerinden kovulmalıdırlar. Onların harcadığı her kuruş, devrimimize darbe vurmak ve bizi katletmek amacıyla kullanılmıştır.

Bu suçlular ve entrikacı ülkelerle mücadele etmenin yolu, onlara taviz verip gönüllerini tutmak değil; İslam inancımızın bize emrettiği kararlı ve ideolojik bir duruş sergilemektir. Bu hedefe ulaşmanın yolu, ülkeyi savunacak güçlü bir ordunun kurulmasından geçer. Bu ordunun çekirdeği, samimi mücahitlerden oluşmalı ve devrimin sadık evlatlarının enerjileri, ümmetin hizmetinde seferber edilmelidir. Zira ümmetin sadık evlatları, fedakarlığın ve özverinin gerçek temsilcileridir.

Görevimiz, Şam devriminin temel ilkelerini güçlendirmek ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devleti’ni kurarak yalnızca Rabbimizi razı etmek ve O’nun şeriatını uygulamaktır. Yalnızca bu yol, tüm sorunlarımızın gerçek ve nihai tek çözümüdür. Yalnızca bu yolla Allah’ın birlikteliğini kazanabiliriz. O, tuza kuranların tuzaklarına karşı bizim yegâne yardımcımızdır.