- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Liberal Demokratik Yasalar, İnsanların “Uygar” Ülkelerin Sınırlarında Donmasına İzin Vermektedir
Haber:
Çoğunluğu Irak, Suriye ve Yemen’den olan binlerce insan, Belarus-Polonya sınırında bulunmakta ve Avrupa Birliği’ne geçme umuduyla dondurucu koşulların acısını çekmektedirler. Şu anda kadın ve çocukların ölüm riski altında olduğu geçici kamplarda yaklaşık 2.000 kişi bulunmaktadır. Belarus hükümeti, bölgeyi istikrarsızlaştırmak için yasadışı göçü kolaylaştırmakla suçlanmaktadır. AB ülkeleri, çaresiz ve muhtaç mültecilerin Avrupa’nın kutsal topraklarına girme ihtimalinin olmadığı konusunda ısrar etmektedir. Temel tesisler ve gıdalardaki kronik eksiklik, oradaki savunmasız insanlar için gerçek bir tehlikenin olduğu anlamına gelmektedir.
Haber:
Kamplarda ve açık havada sert hava şartlarına tahammül eden sınırdaki mültecilerin çoğu, dünyanın en çok savaş ve yoksulluk çeken bölgelerden bazılarını oluşturan Müslümanlardır. Nitekim herhangi bir yardım sağlamak için dünyadaki insan hakları otoritelerinden herhangi bir müdahale olmadığı gibi mahsur kalmış binlerce kişinin ihtiyaçları adına konuşan hiçbir İslami lider de yoktur.
Sömürgeciliğin ortakları olan Müslümanların yöneticileri, ülkelerimizde bir felaket meydana geldiğinde, felakete neden olmaktan dolayı mutlu olurlar ama hayatlarını korumak amacıyla yurtlarından kaçan masumlar için kesinlikle herhangi bir sorumluluk kabul etmeme gibi net bir gündemleri vardır. Oysa ümmetimiz arasında savaş, ekonomik yıkım ve siyasi yolsuzluk nedeniyle istikrarsızlık yaşayan nesiller bulunmaktadır. Ama İslam’ın insanlığa kayıtsız kalacak böyle zalimce bir uygulaması yoktur. Zira eziyetten kaçan bir muhacir, Allah Subhanehu ve Teala’nın bir emanetidir. Bu yüzden Hilafet, sadece kendi tebaasından sorumlu olmayacak, dahası sınırlara sığınma talebinde bulunmak için gelen kimselerden de sorumlu olacaktır.
Nitekim Hilafet’in, kendi tebaasından olmayan insanların güvenliğine önem verdiğine dair birçok örnek vardır. Tabi Hıristiyanların zulmünden kaçan Yahudilerin meşhur örneği çok iyi bilinmektedir. Ancak Ömer İbn Hattab, savaş sırasında teslim olan savaş esirlerine koruma sağlamıştır. Nitekim tarih kitaplarında Halife Ömer İbn Hattab’ın kafir asker Hürmüzan’a su içene kadar konuşması için güvence verdiğini yazar. Hürmüzan suyu içmeye korkar ve Ömer onun öldürülmesini emreder. Ancak Enes İbn Malik Hürmüzan’ın lehine müdahalede bulunur ve Ömer’e, (suyu içene kadar) onu öldüremezsin der. Bunun üzerine Ömer Radıyallahu anh, Hürmüzan’ı affeder.
Bu örnek mültecilere yönelik muamelenin nasıl uygulanması gerektiğine dair dehşet verici Kur’an-i bir sembol ya da Allah Subhanehu ve Teala’nın mümini insanlığa şahit olma emanetinden dolayı hesaba çekeceğini açıklamaktadır.
Bu güven ve emniyetin olduğu ve dünyanın milliyetçiliğin ve bencilliğin şerir uygulamalarının vahşiliğini artık görmeyeceği bir nizamda bir kez daha yaşamak için Allah Subhanehu ve Teala’ya dua ediyoruz.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
İmrana Muhammed