- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Hilafet ve Monarşi Arasında Kamu Malı!
Haber:
Dün, pazartesi günü, Kuveyt’teki bir grup Ulusal Meclis milletvekili, Ordu Fonu ihlallerini tartışmak için gelecek pazar sabah on birde özel bir oturum düzenleme talebinde bulundu. (Kuveyt el-Vatan Gazetesi, 14 Mart 2022)
Yorum:
Kuveyt kamuoyu bir süredir iktidar ailesinin bireylerinden oluşan hükümet yetkililerinin ve diğerlerinin suçlandığı kamu fonlarına zarar vermeyi kapsayan davalarla ilgili haberlerle meşguldür.
Bu aciliyetten dolayı kamu malıyla ilgili usul ve uygulamalar ile Müslümanların Allah’ın izniyle Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet olarak geri dönecek olan devletlerinde yaşamış oldukları İslami hayattan kesitlere dikkat çekmek istedim.
Kamu mallarına zarar vermeye gelince; Bu hususta birçok şerî nâsslar varit olmuştur. Bunlardan biri de Kerim Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in bu hususta uyarıda bulunması, bunu bir valide gördüğünde bu uyarının şiddetini artırması ve bu konuda insanlara hitap ederek şöyle demesidir: أمَّا بَعْدُ، فإنِّي أسْتَعْمِلُ الرَّجُلَ مِنكُم علَى العَمَلِ ممَّا ولَّانِي اللَّهُ، فَيَأْتي فيَقولُ: هذا مَالُكُمْ وهذا هَدِيَّةٌ أُهْدِيَتْ لِي، أفلا جَلَسَ في بَيْتِ أبِيهِ وأُمِّهِ حتَّى تَأْتِيَهُ هَدِيَّتُهُ؟! واللَّهِ لا يَأْخُذُ أحَدٌ مِنكُم شيئاً بغيرِ حَقِّهِ إلَّا لَقِيَ اللَّهَ يَحْمِلُهُ يَومَ القِيَامَةِ “İçinizden birisini Allah’ın bana havale buyurduğu bir işe memur olarak tayin ediyorum da o kişi bana gelip şöyle diyor: 'Şu sizin zekat malınızdır, bu da (bana verilen) hediyedir! (Bu adam) babasının ve anasının evinde otursaydı kendisine hediye gelir miydi?! Allah’a yemin ederim ki sizden bir kimse (hıyanet edip de) hakkından başka bir şey alırsa muhakkak kıyamet gününde o adam çaldığı malı boynunda yüklenerek Allah’a kavuşacaktır.”
Yine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, şöyle buyurmuştur: مَنْ كَانَ لَنَا عَامِلاً فَلْيَكْتَسِبْ زَوْجَةً، فَإِنْ لَمْ يَكُنْ لَهُ خَادِمٌ فَلْيَكْتَسِبْ خَادِماً، فَإِنْ لَمْ يَكُنْ لَهُ مَسْكَنٌ فَلْيَكْتَسِبْ مَسْكَنا “Kim bize memur olursa, kendine bir zevce edinsin. Hizmetçisi yoksa bir de hizmetçi edinsin. Meskeni yoksa bir mesken edinsin.” Ebu Bekir dedi ki: Bana, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle dediği haber verildi: مَنْ اتَّخَذَ غَيْرَ ذَلِكَ فَهُوَ غَالٌّ أَوْ سَارِقٌ “Kim bunun dışında bir şey edinirse, bu kimse haindir, hırsızdır.”
Bu konudaki ayet ve hadisler çoktur ve gizli değildir.
Bir eserde Ömer İbn Hattab’ın Huzeyfe Radıyalahu Anhu’ya şöyle yazdığı geçmektedir: “İnsanların sana verdiklerini ve Allah’ın onlara bağışladığı rızıkları onlara ver. Zira o, ne Ömer’in ne de Ömer’in ailesinindir. Onları aralarında paylaştır.” Ve şöyle dedi: “Vallahi insanlar ne kadar çok para alırsa o kadar artacaktır…Aldıkları mal onlarındır.” Dikkat edin! Aldıkları mallar onlarındır. Yoksa mallar, orada burada saçıp savuran ve şayet isterse insanları tercih eden bir yöneticinin değildir!
İslami hayatta ve Nübüvvet Metodu üzere Hilafette yönetim, veraset olmayacaktır; yönetici ve çevresindekiler, paralarından, unvanlarından, sosyal konumlarından ve benzerlerinden dolayı özel ayrıcalıklara sahip olmayacaktır. Aksine İslam’da Halife, yönetim ve otoritede ümmetin temsilcisidir. Zira ümmet onu, Allah’ın şeriatını tatbik etmesi için rıza yoluyla seçmiş ve ona biat etmiştir. Dolayısıyla Halife, tüm tasarruflarında, hükümlerinde ve ümmetin işlerini gözetmede şerî hükümlerle kayıtlıdır. Ayrıca yöneticinin akrabaları, ayrıcalıklara, nüfuza ve tekelleştirilmiş liderlik pozisyonlarına sahip değildir. Zira devlet, ümmetin devleti olup bir ailenin veya bir kabilenin devleti değildir.
Şimdi burada, Ömer Faruk Radıyallahu Anh’ın siretinden iki eser aktaracağım. Bunları ise perişan bir şekilde iç çekip ağlamak için değil, aksine Allah’ın izniyle yakında olacakların bir resmini göstermek için aktaracağım.
- İbn Ebi Şeybe’nin Musannefi’nde şöyle geçmektedir: “Utbe Azerbaycan’a geldiğinde Hubeys adlı (meşhur bir yemeğin) tadına baktı ve onu çok lezzetli buldu. Bunun üzerine şöyle dedi: Keşke bundan müminlerin emiri için de yapsanız. Dedi ki: Onun için (güzel bir şekilde örtülmüş) iki büyük sandık yaptı, sonra sandıkları iki adamla birlikte deveye yükledi ve onları Ömer’e gönderdi. Ömer’e ulaştıklarında dedi ki: Bu şey de nedir? Dedi ki: Hubeys. Tadına bakıp lezzetli bulunca şöyle dedi: Tüm Müslümanlar yolculuklarında (meskenlerinde) bununla mı karınlarını doyuruyorlar? Hayır, dediler. Bunun üzerine onları geri gönderdi ve şöyle dedi: Emma ba’d, o senin, babanın ve annenin emeği değildir. Yolculuğunda kendi (karnını) doyurduğun şeylerle Müslümanların da (karınlarını) doyur.”
- İbn Ömer iki tane deve aldı ve onları sadaka develerinin içine koydu. Develer semizleşti, kemiklendi ve görünüşleri güzelleşti. Dedi ki: Ömer bu ikisini görünce görünüşlerine karşı çıkarak dedi ki: Bu ikisi kime ait? Abdullah İbn Ömer’e dediler. Bunun üzerine dedi ki: Bu ikisini sat, ana paranı al ve fazla olanı da Beytu’l Mâl’e koy.
Gördünüz mü! Hayatımız, sefalet içinde değil böyle olmalıydı.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
M. Usame Es-Suveynî – Kuveyt