- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Amerikan Liderliğinde Ortadoğu İçin Yeni Bir Vakıa!
Haber:
Cidde zirvesi…Kapanış bildirisinde, ABD-Körfez ortaklığına vurgu yapıldı ve Tahran ise, Washington’u bölgede gerilimi yaymakla suçladı.
ABD Başkanı Joe Biden’ın katıldığı zirveye, Körfez ülkeleri, Ürdün, Mısır ve Irak liderleri de katıldılar.
Körfez İşbirliği Konseyi ve ABD liderleri, Cidde Kalkınma ve Güvenlik Zirvesi’nin oturum aralarında yaptıkları ortak açıklamada, bölgenin güvenlik ve istikrarını korumaya olan bağlılıklarını belirttiler. (El-Cezire Net)
Yorum:
Kapanış bildirisinin metninde, bölgesel gerilimleri yatıştırmaya, bölgesel savunma, güvenlik ve istihbarat iş birliğini derinleştirmeye ve deniz yollarının özgürlüğünü ve güvenliğini sağlamaya yönelik diplomatik çabalara destek verileceği belirtildi.
Konferansa katılanlar, Körfez bölgesinin tüm kitle imha silahlarından arındırılmasına yönelik desteklerini vurguladılar. İran’ın nükleer silahı geliştirmesini önlemek ve terörizme ve sözde tüm güvenlik ve istikrar faaliyetlerine karşı koymak için diplomatik çabaların merkezileştirilmesine dikkat çektiler ve İnsansız hava araçlarının ve kanatlı füzelerin yayılmasının artan risklerine ve terörist milislerin ve silahlı grupların silahlanmasına karşı ortak savunma ve caydırıcılık yeteneklerini geliştirme yolunda ülkeleri arasındaki iş birliği ve koordinasyonu geliştirme konusundaki kararlılıklarını dile getirdiler.
Bu zirvenin sonuç bildirisinde yayınlananların çoğu bundan ibarettir. Daha önceki deneyimlerden de bildiğimiz üzere adı ne olursa olsun Amerikalı efendileriyle bir araya gelenler, bölge için tahribat ve yıkımdan başka bir şey üretmeyecekler ve Amerika’nın bölgede uygulamaya çalıştığı tüm planların hayata geçirilmesinin zeminini hazırlayacaklardır.
Amerika, Irak’taki Ebu Garip hapishanesine ve gazeteci Şirin Ebu Akile’nin öldürülmesine atıfta bulunduğu konuşmasından sanki Amerikan politikalarına saldırıda bulunuyormuş gibi görünen Muhammed Bin Selman’ın şahsında Suudi Arabistan’ın bölgeye liderlik etmesini sağlayacaktır. Oysa Bin Selman, Ebu Garip ve Akile’nin öldürülmesini, Kaşıkçı cinayeti suçlamasını kendisinden ve rejiminden uzaklaştırmak için kullanmış ve bildiğimiz üzere Amerika’nın talebi olan iki devletli çözüm uygulanmadıkça Yahudi varlığıyla normalleşmeyi reddettiğini ve masanın altında gündeme getirilen meseleler karşılığında bunu uygulamaya çalıştığını göstermiştir.
Amerika’nın peşinde olduğu yeni savaş, kendi dışındakilerin askerleriyle savaşa girmektir. Zira Amerika, bölgesel savunma iş birliğini derinleştirme çağrısında bulundu. Yani diğer bir ifadeyle, katılımcı ülkelerden vurucu bir güç oluşturulması veya onların desteğiyle, bir yandan bölgedeki adamları tarafından idare edilen Amerika’nın emirlerine asi gelenler için büyük sopa olması, diğer yandan da bu rolü gerçekleştirmek için mücahitlerin para yoluyla devşirilmesi çağrısında bulundu. Aynı zamanda onlar sayesinde kontrol edebilmek için deniz, hava ve kara geçişlerini de garanti altına almıştır.
İran’ın nükleer silaha sahip olmasını engellemeye yönelik resmi olmayan vaatlerle birlikte Amerika’nın terörist diye adlandırdığı (İslamcılar, Hilafet savunucuları ve samimi İslami akımlara) karşı sürekli olarak var gücüyle bir kamuoyu oluşturduğunu da unutmamalıyız.
Sanırım bu zirvede tertip edilen ve bölgede ortak savunma güçleri ve askeri istihbarat güvenlik iş birliği şeklinde sonuç bildirisinde ima edilen şey işte budur. Sonra bu, Amerikan kuvvetlerinin çekildiği veya çekileceği tüm yerleri kapsayacaktır. Dolayısıyla Suudi Arabistan’ı kontrol altına aldıktan, özellikle Ortadoğu’daki geleneksel (Avrupa) rakiplerine bir son verdikten ve onları Rusya-Ukrayna savaşı ve parçalanmadan asla çözülmeyecek olan iç sorunlarıyla meşgul ettikten -ki bu durumda bireysel olarak Amerika’nın ve planlarının kucağına düşecekler- sonraki yıl için bölgeye yönelik yeni bir rol hazırlıyor.
Ortadoğu’ya gelince; büyük Şeytan Amerika’nın planlarına ABD, Suudi Arabistan ve Türkiye öncülük edecektir.
Ey Ortadoğu’daki Müslümanlar: Bu liderler ve yöneticiler, kendi zanlarına göre uygulanması gereken bir vakıa için çizilen rolleri yerine getirmek için manipüle edilen kuklalardan başka bir şey değillerdir.
İslam ümmetinin elinde, ne kadar büyük olursa olsun hiç kimsenin yenemeyeceği bir güç vardır. Çünkü İslam ümmeti otorite sahibi ancak birleşmesi, doğal hakkını kullanması ve kendilerini tüm düşman ve hainlerden koruyacak Allah’ın şeriatının gölgesinde iyi bir yaşam sürmek gibi sevdiği ve razı olduğu şeye geri dönmesi gerekir.
İslami hayat yeniden başlatıldığında, insan insanlığına geri dönecektir. Zira insanları insanlara kulluktan insanların Rabbine kulluğa ve yöneticilerin ve zorbaların zulmünden İslam’ın adaletine ve rahmetine kavuşturacak olan sadece Allah’ın şeriatıdır.
Yarın değil bugün İslam ümmeti, otoritesini alma ve onu Allah’ın şeriatını uygulayacak olan kişiye verme hakkını kullanmalıdır ki böylece Rabbini razı etmiş ve kerim şeriatın gölgesinde güzel bir yaşamı garantilemiş olsun.
فَمَنِ اتَّبَعَ هُدَايَ فَلَا يَضِلُّ وَلَا يَشْقَى * وَمَنْ أَعْرَضَ عَن ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكاً وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى “Artık benden size hidayet geldiğinde, kim benim hidayetime uyarsa o sapmaz ve bedbaht olmaz. Ve kim Benim zikrimden yüz çevirirse, o takdirde mutlaka onun için sıkıntılı bir geçim dar bir hayat vardır ve onu kıyamet günü kör olarak haşrederiz.” [Tâhâ 123-124]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Nebil Abdulkerim