Haber-Yorum

Cezayir’in Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndaki Heyeti Fas’ın Açıklamalarına Yanıt Verdi!

Haber:

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun New York’taki çalışmalarına katılan Cezayir heyeti, Fas heyetinin Batı Sahra konusunda genel kurul huzurunda yaptığı iddialara ve yalanlara yanıt verdi.

Heyet, Sahravi meselesinin hukuki niteliğinin, bir dekolonizasyon meselesi olduğunu ve öyle kalmaya devam edeceğini, böylece 1514 ve 1541 sayılı genel kurul kararları uyarınca bu anlaşmazlığın BM gündemine alındığından beri Sahravi halkının, tüm Birleşmiş Milletler kararları tarafından onaylandığı gibi özgür ve adil bir referandum yoluyla tasarrufta bulunması ve kendi kaderini tayin etmesi imkansız olan hakkını uygulayabileceğini vurguladı.

Fas temsilcisinin ifadelerine yanıt verme hakkını kullanmak için söz almak isteyen New York'taki Cezayir heyeti, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; bu kararlar aynı zamanda çatışmanın iki tarafını, yani Fas ve Batı Sahra halkının tek meşru temsilcisi olarak uluslararası kabul görmüş Polisario Cephesini de açıkça tanımlıyor.(RT Arabic)

Yorum:

Cezayir, Fas ve Batı Sahra ülkeleri ne zamandan beri ortaya çıktı? Bu ülkeler tıpkı Şam, Mısır ve Hilafet Devleti’ne tabi olan diğer devletler gibi Hilafet Devleti’nin bir parçası değil miydi?!

Hilafeti parçalayan, sözde Cezayir ve Fas’ı ortaya çıkaran ve Batı Sahra’yı bu ikisi için tartışmalı bir toprak haline getiren İngiltere, Fransa ve İtalya liderliğindeki Avrupa’dır. Nitekim Müslümanların tarihine dönüp bakılırsa, Avrupa’yı fethetmek için yola çıkan ordular, bu ülkenin ve bir Berberi ailesinden olan Tarık bin Ziyad’ın evlatlarındandır.

İngiltere’nin, bu ülkeleri Fas, Cezayir ve Batı Sahra diye bölerken planladığı şey buydu ve buraları tartışma mahalli yaptı. Nitekim bu planında başarılı oldu ve bu ülkelerden, Fransa veya sözde Sykes-Picot Anlaşması ile iş birliği içinde planlarını uygulayacak ajanlar ortaya çıkardı.

Batı Sahra meselesi, Cezayir veya Fas meselesi değil, İslami bir mesele olup onun çözümü ise, İslam beldelerinin tek bir devlet altında birleşmesinde ve İslam beldelerini birçok parçalara ayıran küfrün direklerinin ortadan kaldırılmasında yatmaktadır.Bu ülkelerde garip olan şey ise, sorunlarını çözmek için düşmanlarına gitmeleridir!

Sykes-Picot’u tamamlayan, yeryüzünü ifsat eden ve dünyadaki bütün savaşlar ve çatışmaları kendi ayakları altına alan Amerika’dır. Kerim Rasul şöyle buyurmuştur:لَتَتَّبِعُنَّ سَنَنَ مَنْ قَبْلَكُم شِبْرًا بشبْر، وذراعًا بذراع، حتَّى لو سَلَكُوا جُحْر ضَبٍّ لَسَلَكْتُمُوهُ “Sizden öncekilerin yollarına karış karış ve arşın arşın mutlaka tabi olacaksınız. Hatta bir kertenkele deliğine girseler, onların arkasından gideceksiniz.” Dedik ki: Ey Allah’ın Rasulü! Onlar Yahudiler ve Hıristiyanlar mı? Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle dedi: فَمَن؟! “Başka kim olabilir ki?!” [Şeyhan rivayet etti.]

Sonuç olarak diyoruz ki; dünyadaki tüm bu çatışmaların, savaşların ve kavgaların tek bir çözümü vardır ki o da Hilafetin geri dönüşüdür. Zira Hilafet, ülkeleri ve insanları kurtarmak ve Allahu Ekber kelimesini her şeyin üstünde tutmak için Allah yolunda cihat edecektir. Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَأَيَّدَهُ بِجُنُودٍ لَّمْ تَرَوْهَا وَجَعَلَ كَلِمَةَ الَّذِينَ كَفَرُوا السُّفْلَى وَكَلِمَةُ اللَّهِ هِيَ الْعُلْيَا وَاللَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ “Onu sizin görmediğiniz bir ordu ile destekledi ve kâfir olanların sözünü alçalttı. Allah’ın sözü ise zaten yücedir. Çünkü Allah üstündür, hikmet sahibidir.” [Tevbe 40]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Selim – Mübarek Toprak (Filistin)