- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Filistin'de Doğurganlık Oranı!
Haber:
Gaspçı varlıktaki önde gelen bir doktor, “Arap rahmi” konusundaki korkularını dile getirdi ve ülkedeki Filistin doğurganlık oranını sınırlamak için 5 çocuk doğuran Filistinli annelere para cezası kesilmesini önerdi.
Beersheba'daki Soroka Hastanesi Göğüs ve Kalp Cerrahisi Bölüm direktörü Gideon Sahar, aşırı sağcı Yahudi Evi partisinin bir toplantısında yaptığı konuşmada, İçişleri Bakanı Ayelet Shaked’e Yahudi varlığındaki Filistinlileri kastederek, en sorunlu nüfus hakkında bir soru yöneltti.
Saher şunları açıkladı: “Nüfus artışı ve daha sorunlu nüfus meselesiyle ilgili olarak, bir tür paradoksla karşı karşıyayız. Bir yandan doğum oranının belirleyici olduğunu anlıyoruz; diğer yandan, çocuklara verilen ödeneklerle Arap rahmini teşvik ediyoruz.”
Şöyle devam etti: “Bu yüzden bence gerileten bir çocuk parası almalıyız: İlk çocuk bir, ikinci çocuk bir, belki üçüncü çocuk alıyor, dördüncü çocuk almıyor ve belki beşinci çocuk para cezasını tetikliyor… Bir çözüm bulmamız gerekiyor.”
Shaked, önerinin uygunsuz olduğunu ve en iyi çözümün Filistinli kadınların Batılı kültürü benimseme sürecine girmesine yardımcı olmak olduğunu söyledi.
Yorum:
Filistin’deki demografik büyümeyle ilgili korku çığlıklarının atılması ve cezalar kesilerek doğumların sınırlandırılması için çaba gösterilmesi çağrısında bulunulması hiç şaşırtıcı değildir.Herkes, demografik büyümenin, var olma ve hayatta kalma savaşı veren bir ümmet şöyle dursun herhangi bir ümmet için bir güç, büyüme ve yenilenme faktörü olduğunu biliyor!
Ancak Shaked’in bu doktorun çağrısına verdiği cevap, aile planlaması, doğum kontrolü ve doğum sayısını azaltma fikirlerini pazarlayanların, yani “Batı kültürü” denen şeyin iğrençliğine ışık tutuyor.
Dolayısıyla mesele, dünyadaki Müslümanların sayısını azaltmayı ve yeni doğan bebek oranının düşüklüğünün, toplumlarının yaşlanmasının ve işgücü kıtlığının acısını çeken düşmanlarının desteklenmesini amaçlayan gündemler kapsamına giriyor.
Ancak onlar, insanlara yönelik kötü niyetli, aldatıcı ve yanıltıcı bir şekilde adlandırdıkları hususları dile getirmezlerken savaşlarını amansızca sürdürüyorlar. Bu nedenle Filistin’de ve yurtdışındaki kadın örgütlerini, kurumlarını ve derneklerini harekete geçirdiler.
Onların CEDAW, diğerleri ve Çocuk Yasasını pekiştirmeye yönelik çabaları, Müslüman kadınların dinlerinden ve Allah’ın izniyle Filistin’in kurtuluşu olacak nesilleri üretmedeki rollerinden uzaklaşmalarını sağlamak için Batı kültürünü pazarlama zincirinin halkalarından başka bir şey değildir.
Şüphesiz onlar, kaçınılmaz sonlarından korkuyorlar ve ürküyorlar. Bundan dolayı sağa sola debelenip dururlar ve kendileri için çıkış kapısı olarak gördükleri bir kapıyı çalmadıkça da bırakmazlar. Ancak Allah’ın izniyle bunun gerçekleşmesi çok ama çok uzak.
İşte bizler, felaketlerin büyüklüğüne rağmen Filistin’deki halkımızın ne kadar köklü bir bilince sahip olduklarını, toplumu Batı düşüncesiyle aşılamaya yönelik tüm başarısız girişimleri nasıl engellediklerini ve Filistinli kadınların, zayıf imkanlarına rağmen nasıl da Yahudilerin burunları defalarca sürten kahramanlar doğurduklarını görmekteyiz.
Şüphesiz Allah emrine galiptir ancak Allah’ın düşmanları bilmiyorlar. Şüphesiz bizler, şafağın doğmasının çok ama çok yaklaştığını görmekteyiz. Ey tuzak kurucular! Ne kadar tuzak kurarsınız kurun tuzaklarınız bozulacaktır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Minnet Tahir – Tunus