- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Türkiye Seçimlerinde Olmayan!
Haber:
Türkiye seçimleri, 15 Mayıs 2023.
Yorum:
Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinin hengamesinin ortasında, okuyucunun izniyle onu elinden tutup seçim sandıklarının içinden sakin bir alana götüreyim ki birlikte bu sandıkların dışına da bir bakalım!
Her şeyden önce bir Müslüman, siyasi, içtimai, mali ve benzerleri gibi hayatının çeşitli faaliyetlerini uygularken üzerine dayanabileceği, onunla hareket edebileceği ve kendisini onun gerekliliklerine göre disipline edebileceği doğru bir fikri temele sahip olmalıdır ki İslam’dan başka doğru bir temel de yoktur. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: فَلا وَرَبِّكَ لا يُؤْمِنُونَ حَتَّى يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لا يَجِدُوا فِي أَنْفُسِهِمْ حَرَجاً مِمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُوا تَسْلِيماً “Hayır, Rabbine andolsun ki; aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin edip sonra haklarında verdiği hükümden dolayı içlerinde bir sıkıntı duymadan kendilerini tamamen teslim etmedikçe iman etmiş olmazlar.” [Nisa 65]
Ayrıca Müslüman bir dava sahibi olmalı ve hayatı bu davanın etrafında dönmelidir. Müslümanın davası ise Allah’a hakkıyla ibadet etmektir ki böylece İslam’ın hükmü, diğer dinlerin üzerine egemen olsun. Ne yazık ki bu, onlarca yıldır, yani Müslümanların başına Hilafetin yıkılması felaketi geldiğinden, İslam’ın hükümlerinin siyaset, ekonomi, yargı ve dış siyasette yok sayıldığından, bunların yerini ulusalcı ve milliyetçi devletleriyle laiklik aldığından ve egemenliğin büyük devletlere ve onların uluslararası sözleşmesine ait olduğundan beri mevcut değildir.
Müslümanların kalkınmasını engelleyen bu asrın putları laiklik, ulusal devletler ve uluslararası sözleşmedir; zira bunlar, ümmetin göğsüne çöreklenen ve kötülükleri kat be kat artıran üç kötülüğü temsil ederken bu hakikat Müslümanlardan kaybolup gitmiştir; ama Müslüman, bu üçlünün insanların uzun zamandır bildiği güzel şeylerden bir olduğunu sanmakta ve ne yazık ki bunda bir sakınca da görmemektedir!
Türkiye seçimlerine bakılırken, bu girişin hatırlanması gerçekten önemlidir. Türkiye ve diğer İslam beldelerinde seçimler bu çerçevede yapılmaktadır; yani gerek uluslararası sözleşmeye, gerekse büyük Batılı güçlerin nüfuzuna tabiiyet ve çıkar bağı ile bağlı laik, demokratik ve ulusal devlet çerçevesinde yapılmaktadır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve partisi de dahil olmak üzere Türk siyasi merkezinin tepeden tırnağa bu şer üçlüsü çerçevesine tamamen bağlı olduğunu ispatlamam gerektiğini düşünmüyorum!
Bir Müslümanın Türkiye seçimlerine yönelik tutumunu belirlemesi için bakması gereken perspektif işte budur... Yani reddetme, hor görme ve ümmetin kalkınma ve değişim yürüyüşüne yönelik tehlikesi konusunda uyarıda bulunma tutumu olmalıdır.
Kalkınma ve değişimden bahsetmişken, bu laik demokratik seçimlere katılma çağrılarında benzersiz bir hamaset sergileyen pek çok şeyh, aydın ve aktivistlere diyorum ki: Merhametli olun merhametli! Laikliğe, demokrasiye, liberalizme, vatancılığa ve uluslararası tiranların meşruiyetine saldırıp karşı çıkan ilkeleriniz, bakış açılarınız ve kitaplarınız hani nerede?!
İnsanlar bu putların fitnesiyle aldatılırken sizler de bununla ilgili siyasete din ve dine hizmet kisvesini giydirerek fitne ateşini mi körüklüyorsunuz?!
Türk siyasi tartışmasında dinin, onun hükümlerinin ve meselelerinin önemi nedir acaba?!
Halkın, Erdoğan’ın ve rakiplerinin meseleleri, laik ve milliyetçi Türk devletinin meseleleri olup tefeci ekonomide, mücrim Beşar Esad ile normalleşmede, Suriye mültecilerine düşmanlık etmede, dış politikada ve İslam ile ilgisi olmayan diğer meselelerde Amerikan politikasına yaklaşmak ve ondan uzaklaşmaktır. O halde neden hakikatten ayrılarak Türkiye sahnesine İslam kılıfı giydirmekte, zorlama ve baskı hakkında konuşmaya yoğunlaşmakta, iki mefsedet arasında tercih yapmakta ve benzerlerinde ısrar ediliyor?! Laikliği ve demokrasiyi benimseyen, gâsıp Yahudi varlığıyla normalleşen, mücrim Suriye ile normalleşmeye çalışan ve elleri Müslümanların kanına bulanmış Rusya Devlet Başkanı Putin ve İran rejimiyle ittifak kuran Erdoğan’ın, Allah’ın indirdikleriyle hükmettiğini ve tüm bunları zorlama ve baskıyla yaptığını hiç aklınız alıyor mu Allah aşkına?!
Sahne, trajikomik bir hale dönüşüyor; sanki Türkiye Cumhurbaşkanı ve partisinin dili, aman Allah’ım bizi teröre bulaştırma diyormuş gibi bazılarınız da İbn Teymiyye Rahımehullah’ın sözlerini delil getiriyor!
Diğer bazıları da, sanki Türkiye Cumhurbaşkanı ve partisi başlarını kaşıyor ve onların lisanı hali bu Necaşi’nin lisanı haliymiş gibi Necaşi’nin durumunu delil getiriyor! Yoksa bu, Meşhur Taksim Meydanı’ndaki yeni kebap salonunun sahibi mi?
Ümmetiniz ve onun düşünme metodu hakkında Allah’tan korkun! Zira kötü ile en kötü arasındaki karşılaştırma ve bir laikliği diğerine tercih etme noktasında halkın zihnine yerleştirdiğiniz bu şey, aslında yozlaşmış vakıanın pekiştirilmesi, kalkınma sürecini ve Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet ikame edilerek İslami hayatı yeniden başlatma yönündeki değişimi engellemektir.
Başa geri dönecek olursak konuşmayı özetlemek ve başlığı netleştirmek istiyorum; Türkiye seçimlerinde kaybolan, İslam, birçok akıl ve hikmettir. La havle vela kuvvete illa billah.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
M. Usame Es-Suveynî – Kuveyt