Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Yakınlaşma ve Uzlaşma, Ne Yaparsanız Yapın Asla Unutmayacağız!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Yakınlaşma ve Uzlaşma, Ne Yaparsanız Yapın Asla Unutmayacağız!

Haber:

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mikhail Bogdanov, Türkiye, Rusya, İran ve Esad rejiminin dışişleri bakan yardımcılarının 21 Haziran'da Kazakistan’ın başkenti Astana’da bir araya geleceğini açıkladı. Yaptığı basın açıklamasında, bu görüşmenin Ankara ile Şam arasındaki ilişkileri normalleştirmek için olacağını söyledi. Ve şu eklemede bulundu: “Rusya’nın taslak yol haritası hazır. Bizim görevimiz, ortaklarımızla istişare etmek ve (Türkiye ile Suriye arasındaki normalleşme) noktasında ilerlemektir.Astana’da ciddi bir ilerleme kaydedeceğimizi umuyoruz.”

Yorum:

Tiran Beşar’ın işlediği suçları ajan rejimler unutsa ve insan hakları örgütleri ve uluslararası medya göz ardı etse de, mazlum zalimin zulmünü unutmayacağı gibi büyük dava sahibi gayesini ve hak sahibi de kimseden korkmayan otoritesini unutmayacaktır.

Bu çökmekte olan Baas rejiminin bazı katliamlarını gözden geçiriyorum ki, zulme, haddi aşanlara ve zorbalara karşı başkaldıranlar hakkında iğrenç suç işleyenlerden tarihin kara sayfalarına kaydedilenleri hiç kimse unutmasın.

Sadece tiran Beşar’ın 13 yıl boyunca silahsız sivillere karşı yaptığı katliamları, uluslararası toplumun ona hesap sormak için harekete geçmediğini, aksine görmezden geldiklerini, unuttuklarını, sonra da hiçbir şey olmamış gibi zirvelerde ve konferanslarda kasabı karşılamak için kırmızı halılar serdiklerini hatırlayalım ki bu katliamlardan bazıları şunlardır:

Hama’nın çocuklarına Cuma katliamı: 3 Haziran 2011’de, 70'ten fazla sivilin öldürüldüğü katliam olup Esad’ın şebbihalarının Hama şehrinin el-Asi Meydanı’ndaki göstericilere gerçek mermilerle saldırmasının ardından Suriye’de devrimin patlak vermesiyle gerçekleşen ilk katliamdır. Bu katliamı, yaklaşık iki ay sonra ve aynı yerde, Cuma günkü çocuk katliamında meydana gelen öldürme ve tutuklamalara karşı oturma eylemi düzenleyen 200’den fazla kişinin hayatını kaybettiği bir başka katliam izledi.

Cebel ez-Zaviye katliamı:19-20 Aralık 2011 tarihleri ​​arasında, Suriye düzenli ordusundan kaçan 70 asker de dahil olmak üzere 200 kişi öldürüldü.

Humus’un merkezindeki katliam: Şubat 2012’de, sürekli bombardıman sonucu bir gecede çoğu çocuk ve kadın olan 230’dan fazla sivil öldürüldü.

Baba Amr katliamı: Şubat 2012’de, kasabaya baskından iki gün önce 4 binden fazla insan öldürüldü ve tüm aileler yok edildi.

Hula katliamı: 25 Mayıs 2012’de, 10 saat süren yoğun bombardıman sırasında Suriye rejim güçleri 49’u çocuk ve 32’si kadın olmak üzere 109 sivili öldürdü.

El-Kubeyr katliamı: 6 Haziran 2012’de, 20’si kadın ve 20’si de iki yaşından küçük çocuk olmak üzere 100 sivil öldürüldü.

Tremseh katliamı: 12 Temmuz 2012’de, 200’den fazla kişi hançerlerle bıçaklanarak öldürüldü ve bunlardan bazıları diri diri yakıldı.

El-Akrab katliamı: 11 Aralık 2012’de, Esad’ın şebbihaları yaklaşık 500 kadın ve kızı gözaltına alıp onları kalkan olarak kullandı ve 130’unu rehin olarak öldürdü.

Fırın katliamı: 23 Aralık’ta, savaş uçaklarının Humus şehrinin Telbise ilçesindeki bir sahra hastanesini ve bir fırının önündeki büyük bir toplanma alanını hedef alması sonucu 100’den fazla sivil öldürülmüştü.

Üniversite katliamı: 15 Ocak 2013’te, savaş uçaklarının Halep Üniversitesi Mimarlık Fakültesi kavşağını iki füzeyle hedef alınması sonucu 87 kişi hayatını kaybetmişti.

Kara Salı katliamı: 15 Ocak 2013’te, Humus kırsalındaki Hasaviye bölgesinde erkekler kurşuna dizildi ve bu sırada 25'i çocuk ve 17'si kadın olmak üzere 108 sivil öldürüldü.

Kuveyk Nehri katliamı: 29 Ocak 2013’te, Bustan el-Kasr sakinleri uyandıklarında, Halep kentindeki Kuveyk Nehri’nin iki yakasına atılmış güvenlik şubelerindeki tutuklulara ait 230 ceset buldular.

Deraya katliamı: 2012 yılının ortalarında meydana geldi; zira kasabanın evlerinin ve bodrum katlarının içinde ve çevresinde ve camilerde kadın ve çocuk cesetleri bulundu, kasabanın yerel meclisi ölü sayısının 700 sivile ulaştığını teyit etti ve onlardan yaklaşık 500 tanesinin o sırada vücutlarının ciddi şekilde parçalandığı belgelendi.

Cedide el-Fadl katliamı: Nisan 2013’te 4 gün boyunca devam eden bu katliam, çoğu çocuk ve kadın 566 sivilin yakılarak ve bıçaklarla doğranarak katledilmesiyle sonuçlandı.

Şam Guta’daki kimyasal katliam: 21 Ağustos 2013’te şafak vakti gerçekleşti; zira rejim, 1.400’den fazla insanı zehirli gazlarla öldürdü ve o dönemde Ortadoğu’daki en vahşi katliamlardan biri olarak tanımlandı...

Sarin gazıyla yapılan Duma katliamı, Ali el-Vahş kontrol noktası olarak bilinen katliam ve yakın zamanda ortaya çıkan Tadamon mahallesi katliamı gibi burada hepsini sayamayacağımız daha birçok katliam gerçekleşti. Suriye İnsan Hakları Ağı, Suriye rejim güçleri ve aveneleri tarafından 2011’den 2015 yılına kadar Suriye genelinde gerçekleştirilen ve Şam kırsalındaki 113’ü kadın ve 120’si çocuk olmak üzere 686 kişinin katledildiği 5 katliam da dahil olmak üzere 3074 kişinin öldürüldüğü mezhepsel bir ton taşıyan 49 katliam belgeledi.

İnsan hakları örgütleri ve uluslararası medya tarafından belgelenen katliamlar, 17’si çocuk günde ortalama 83 kişi olmak üzere yüzbinlerce ölümle sonuçlandı. Bu ise Halep şehri gibi tüm mahalleleri hedef alan varil bombalarının katliamlarına ek olarak yapıldı; zira, Şubat 2014 ile Mayıs 2015 arasında 130’dan fazla varil bombasıyla burası hedef alındı ve o sırada 470’ten fazla sivili öldürüldü ve 10.000’den fazla kişi de tahliye edildi.

Vallahi Beşar ve avenelerinin Suriye’deki devrim sırasında çok azını zikrettiğimiz iğrenç suçlardan bahsetmeye kalksak birkaç makaleye sığdıramayız;bu barbarca savaşın geride bıraktığı çok sayıda yerinden edilmiş, mülteci, kayıp, tutuklu, yaralı, yetim, dul ve yaslı insanlardan ve füzeler, havan topları, varil bombaları ve uluslararası yasaklı kimyasal silahlar kullanarak masum sivilleri öldürmekte icat edici olan ve ustalaşan bu rejimin geride bıraktığının birçoklarından bahsetmiyorum bile.

Peki bundan sonra ve gizli olanlar daha büyük olduğu halde ona hapishaneler yerine sarayların kapılarını mı açacaksınız?! Bizler eminiz ki hakkın gerçekleşmesi ve mücrimlerin cezalandırılması, bu zalim uluslararası toplumun mizanıyla değil, adalet mizanı ve İslam şeriatıyla gerçekleşecektir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Rana Mustafa

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER