- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Ellerin Bağladı, Ağzın Şişirdi! (Kendin Ettin Kendin Buldun)
Haber:
İdlib’de Mimarlık Fakültesi dekanının kızının onurlandırması ve Esad rejimi tarafından kontrol edilen Halep Üniversitesi’nde okuyan bir öğrencinin mezun olması münasebetiyle “Heyet Tahrir eş-Şam ve Suriye Kurtuluş Hükümeti’ne” bağlı şahsiyetlerin resmi huzurunda el-Hib kabilesinin düzenlediği kutlama merasimi hakkındaki tartışma; zira aktivistler, rejimin üniversitelerinden mezun olan birinden dolayı övünen resmi töreni ve yerel sayfaların, mezunun eğitim dönemi boyunca çekilen resimlerini dolaştırmasını eleştirdiler; zira dolaştırılan resimde, özellikle HTŞ yetkililerinin kurtarılmış bölgelerin liderliği dedikleri şeyden dolayı yapılan resmi törende mezun, arkadaşlarıyla birlikte Suriye rejiminin bayrağının ve terör rejiminin başı Beşar Esad’ın resimlerinin yanında görülmektedir. (Şam ağı)
Yorum:
Fiili hükümetlerin üniversitelerinin ulaştığı bilimsel gelişmenin zenginleştiği bir atmosferin gölgesinde bu tür haberler gelmektedir; bu da sızmanın boyutunun güvenlik teşkilatında ortaya çıktığı gibi sadece güvenlik düzeyinde değil, koalisyon ve koalisyon dışı birçok odağa nasıl sızdığını, dahası sızmanın eğitim eklemine kadar ulaştığını ve onu grubun üzerine inşa ettiği yapıyla orantılı bir eklem olarak adlandırdığını vurgulamak içindir. Dolayısıyla konuşma, meydana gelen şeylerle ilgili değil, aksine onun etrafında olanların aydınlatılmasıyla ilgilidir; HTŞ grubuna ait elektrik şirketine iş başvurusunda bulunmak istemeniz halinde güvenlik araştırmanız gelinceye kadar talebinizin askıya alındığını veya herhangi bir gruba mensup olduğunuzun veya fikri bir yöne meylettiğinizin ya da muhalif bir devrimci faaliyete katıldığınızın tespit edilmesi halinde güvenlik nedeniyle, evet güvenlik nedeniyle talebinizin reddedildiğini bilmemize rağmen bu umursamazlık neden? Peki bu nedenler, bu olaylarda ve diğerlerinde nasıl ortadan kayboldu? O halde bu konunun, Ebu Hatice’nin, Ebu Aişe’nin ya da adı her neyse onun kontrol ettiği bu eğitim ekleminde uygulanmaması mantıklı mı?!!
Birkaç gündür basında yer alanlar ve güvenlik araştırmasının vakıası dikkate alındığında, özellikle de güvenlik denetimi hakkında konuşulanlar dikkate alındığında bunun bir hata veya kasıtsız bir hareket olmadığına dair şek ve şüphe uyandırmaktadır. Her ne kadar bu konu, muallimin normalleşme açıklamasının ardından yaşanan birçok olayla bağlantı olsa da sonuncusu, kanser hastalarının rejimin bölgelerine doğru geçmeleri için bir geçit açmaya yönelik bir oylamadır. Zaten işler tek bir menzilde gerçekleşiyor; dikkat edin bu, insanları bu tür şeylere alıştırarak bu şekilde devam etmelerini, dolayısıyla uzlaşmanın olduğu planın geçmesini sağlamak içindir.
Sokağı körükleyen ve yaklaşık üç aydır devam eden halk hareketiyle aynı zamana denk gelen bu eylemler, yıllarca insanları kırbaçlamakta ve onların kanları üzerinde yaşamakta ustalaşmış otoriter bir odağın tabutuna çakılan çivilerdir. Dolayısıyla bu husus, insanları, rejimin bir emri vaki olduğu ve onunla ilişkinin gelecekte de bir emri vaki olacağı fikrine alıştırmaya yönelik tüm girişimlerin bir fayda sağlamayacağının işaretidir. Özellikle de bu eylemlere karşı kurtarılmış bölgelerdeki tepkiyi ölçtükten sonra. Özetle insanlar, bu ana kadar hala kırılmamış ve umutsuzluğa kapılmamıştır.
Her zalimin bir sonu vardır, güç geçtikçe sonu da yaklaşmaktadır; zira onun gerçek yüzü ortaya çıktıkça, insanlar gerek onun gerekse uygulamak üzere olduğu şeylerin tehlikesini daha çok hissetmektedir. Buna göre o da insanları suladığı aynı tastan içecek ve yaptıkları kendi aleyhine dönecektir; ellerin bağladı, ağzın şişirdi (kendin ettin, kendin buldun).
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdu ed-Della - Suriye