- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Amerika İle İran Arasında Mahkum Mübadelesi
Haber:
Amerikalı mahkumların serbest bırakılması karşılığında İran fonlarının serbest bırakılmasını temsil eden son anlaşma, daha geniş anlaşmanın bir parçası olabilir. (New York Times)
Yorum:
ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Adrienne Watson, İran’ın, Evin Hapishanesi’ndeki 5 Amerikalıyı bir otelde ev hapsine almak üzere sevk ettiğini doğruladı ki bu mahkumlar şunlardır: Siamak Namazi, Emad Sharghi, Morad Tahbaz ve (ismi açıklanmayan) diğer iki mahkum. Waston, bu adımı cesaret verici olarak nitelendirerek İran’dan tamamen serbest bırakılmaları için çabalarını sürdürecekleri eklemesinde bulundu. Anlaşma aynı zamanda Güney Kore’de dondurulan yaklaşık 6 milyar Dolarlık İran petrol gelirinin serbest bırakılmasını, ardından bu gelirlerin Katar devletindeki banka hesaplarına yatırılmasını ve Washington’un yaptırımları delme suçlamasıyla hapsedilen İranlıların serbest bırakmasını da öngörüyor.
Amerika ile İran arasındaki ilişki, medyanın boş içerikli açıklamalarından dolayı değil, aksine İran’a bazı iç sorunlarını çözebilecek bir saldırı başlatmayı hayal eden Başbakan Netanyahu liderliğindeki Yahudi varlığı tarafından İran’a yönelik anlayışlar ve Amerika’nın koruması zemininde dönen hususlardan dolayı olmuştur. Bundan dolayı Netanyahu 13 Ağustos 2023’te, Amerika ile İran arasındaki mahkûm mübadelesi anlaşmasının Tahran’ın nükleer programını durdurmayacağını ve sadece İran'ın terörist ajanlarını finanse etmeye yardımcı olacağını açıkladı.
Her türlü anlaşmanın karşısında duran Yahudi varlığıdır; zira o, inatla sorunlarından kaçmaya çalıştığı resmi reddetmek ile Biden’ın demokrat hükümeti ile meseleyi ağırlaştırmamak arasındaki açıklamaları manipüle etmektedir; zira Netanyahu, ülkesinin buna bağlı olmadığını açıkladı. Nitekim bu açıklamalar, Knesset Dış İlişkiler ve Savunma Komitesi Başkanı Yuli Edelstein’in yaptıkları diğer açıklamalarıyla aynı zamana denk gelmiştir; zira bu ikisi açıklamalarında, Washington ile Tahran arasındaki potansiyel anlaşmanın kendi varlıkları için büyük bir tehdit oluşturmadığını ve İran'ın nükleer programı üzerinde katı ve gerçek bir kontrol olması koşuluyla varlıklarının İran’la bir arada yaşayabileceğini teyit ettiler.
İran’ın bu konuda birçok açıklaması olmasına rağmen İran’ın nükleer bomba konusunda ciddi olmadığı bilinmelidir; zira Dini Lider Ali Hamaney, ülkesinin nükleer altyapısını etkilemeyeceğine dair güvence vererek, Batı ile İran'ın nükleer programı hakkında bir anlaşma imzalamayı kabul ettiğini ifade etti. Ayrıca İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi 17 Haziran 2023’te, Tahran’ın nükleer silah üretme peşinde olmadığını, çünkü bunun İslam Cumhuriyeti’nin ilkelerine ve dini liderin tavsiyelerine aykırı olduğunu vurguladı. Daha önce de nükleer teknolojiye sahip olmasına rağmen ülkesinin asla İslam şeriatının haram kıldığı nükleer silahları üretmeye veya kullanmaya çalışmadığını söylemişti.
Devlet televizyonu onun şu sözlerini aktardı: “Nükleer bomba yapmak ve depolamak yanlıştır ve onun kullanılması da haramdır… İran, nükleer teknolojiye sahip olmamıza rağmen bundan tamamen kaçınmaktadır.” Böylece İran defalarca nükleer bomba yapmayı amaçladığını reddetmiştir.
Peki o zaman nükleer anlaşmanın imzalanmasıyla ilgili konuşmadan neden uzaklaşılıyor? Nitekim Kongre’nin İran'ın nükleer programıyla ilgili herhangi bir anlaşmanın metnini elde etmesini gerektiren 2015 yasası nedeniyle yasa koyucuların metnin gözden geçirmelerinin önü açılmıştır. Belki de buna dair bir oylama bile olabilir; zira bir Cumhuriyetçi olan ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Michael McCaul, geçen Perşembe günü Başkan Joe Biden’a şunları yazdı: “İran’la yapılacak herhangi bir düzenleme veya anlaşmanın gayrı resmi bile olsa Kongre’ye sunulması gerekir.” Ayrıca cumhuriyetçilerin bu noktada Yahudi varlığıyla uyumu, yeni seçimler yaklaşırken Biden yönetiminin tedirgin olmasına neden olabilir.
Sonuç olarak Washington, Yahudi varlığının kaçmaya çalıştığını ve İran reaktörlerini vurmaktan söz ederek bölgeyi daha da kötüleştireceğini biliyor; bu yüzden konuyu izlemek ve Netanyahu’yu, İran’ı ve İran tehdidini kontrol altına alma bahanesiyle içinde bulunduğu ölümcül krizden çıkmak için İran’ı vurma düşüncesinden caydırmak amacıyla güçlerinin bir kısmını Orta Doğu’ya kaydırdı. Bu da İran’ı korumak içindir; çünkü bölgedeki çıkarlarını en iyi şekilde gerçekleştiren İran’dır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Hasan Hamdan