- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Yahudi Katlediyor, Yöneticiler Miting Yapıyor!
Haber:
“İsrail’in” saldırılarına dikkat çekmek ve özgür Filistin davasına destek amacıyla İstanbul'da Büyük Filistin Mitingi gerçekleştirildi. 28 Ekim Cumartesi günü Atatürk Havalimanı gerçekleştirilen Büyük Filistin Mitingi'ne Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, siyasi liderlerin yanı sıra Sivil Toplum Kuruluşu üyeleri ve çok sayıda vatandaş da katılım sağladı. (30.10.2023-Haber 7)
Yorum:
Aksa Tufanı saldırısıyla büyük bir hezimete uğrayan Yahudi varlığı “İsrail’in” Gazze’ye yönelik vahşi katliamları hız kesmeden devam ediyor. Amerika ve Avrupa’nın her türlü desteğine rağmen mücahitlere karşı askeri başarı elde edemeyen “İsrail” kudurmuş bir şekilde bebekleri, çocukları, kadınları katlediyor. Hastaneleri, okulları, camileri, pazar yerlerini en ağır silahlarla bombalıyor. “İsrail’in” bu barbarlığına karşı tüm İslami beldelerde hatta dünyanın birçok yerinde protesto gösterileri yapılıyor. Halkı Müslüman olmayan ülkelerin toplumları “İsrail’in” insanlık suçu işlediğini söyleyip uluslararası toplumdan katliamı durdurmalarını isterken, Müslüman halklar ise bu savaşın İslam’a karşı açılmış bir savaş olduğu hissiyatıyla yöneticilerden Yahudilerin gasp ve terörüne karşı somut adım atılmasını, ümmetin ordularının harekete geçirilmesi talep ediyorlar.
Türkiye’de de haftalardır camilerde, meydanlarda, elçilik ve konsolosluk önlerinde orduların Aksa’ya gönderilmesi için yöneticilere çağrıları yapılmakta. Ancak ne gariptir ki halkın bu talepleri karşısında somut adım atması gereken iktidar, yetki ve icraat makamı olduğu gerçeğini umursamayarak, sözde Filistin davasına destek vermek amacıyla İstanbul’da miting düzenledi. Yahudi varlığı “İsrail’i” örgüt gibi davranmakla suçlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, adeta bir sivil toplum kuruluşu temsilcisi gibi davranarak insanların akıllarıyla alay etmekten hiç çekinmedi. Müslüman Türkiye halkı onu harekete geçirmek için mitingler yaparken o da halkın öfkesini yumuşatmak ordular eliyle başarılacak gerçekçi çözümü sulandırmak ve böylece kendi üzerindeki sorumluluğu atmak için mitinglere mitingle karşılık verdi.
Mitinge katılan Müslümanların birçoğu “İsrail’in” zulmünü bitirecek somut bir şey çıkmayacağını anlayınca mitingden ayrıldılar. 1,5 milyon kişini katıldığını söyledikleri mitingden somut hiçbir adım, hiçbir karar çıkmadı. Gazze’deki kederli annelerin, gözü yaşlı çocukların, ailesini koruyamamanın çaresizliğini yaşayan erkeklerin acılarına derman olacak en önemlisi de Allah düşmanı katil Yahudilerin ve ona destek veren sömürgeci kafir devletlerin yüreğine korku salacak tek bir kelem, tek bir nida duyulmadı!
Mitinge katılanların bir kısmı da başkomutan payesi taşıyan Erdoğan’a görevini hatırlatmak için “Mehmetçik Gazze’ye” sloganları attılar, fakat Erdoğan onların bu sesini duymazlıktan geldi. Erdoğan mitingde Gazze için kıyamda olduklarını söyledi. “Bu toplantıdan bir daha asla yeni Gazze’ler ortaya çıkmasına izin vermeme azmiyle ayrılmalıyız” dedi. Türkiye’nin kendi sınırlarını aşan çok büyük bir devlet olduğunu söyledi. Sultan Abdülhamid’in Siyonistlerle mücadelesinden dem vurdu, “İsrail’in” işgal topraklarını genişlettiğinde bahsetti. Sonra da hiç hicap duymadan “İsrail” topraklarında öldürülen siviller için üzüldüğünü söyledi. Mitingin sonunda Suriye cephesinden çekilerek İngilizlerin Kudüs’ü işgalini sağlayan ve Hilafeti kaldırarak Yahudi varlığı “İsrail’in” kurulmasını önünü açan Mustafa Kemal’e saygı duruşunda bulunulması ise Erdoğan’ın derdinin Filistin olmadığının kanıtıdır.
Dolayısıyla sonuç; yine hüsran, yine zillet, yine hamaset, yine teslimiyet!
Zira ‘Büyük Filistin Mitingi’nin ne Gazze’ye ne de Filistin davasına en küçük bir faydası olmadı. Gazze yine bombalanmaya, Müslüman kardeşlerimiz yine katledilmeye devam ediyor. Hatta Erdoğan’ın açıklamasından bir gün sonra Yahudi varlığı, Türk-Filistin dostluk hastanesini bombaladı. Üstelik Türkiye’nin hastane koordinatlarını önceden “İsrail’e” bildirmiş olmasına rağmen… Erdoğan yönetimi bu pervasızlık karşısında cılız bir kınama açıklamasından başka bir şey yapmadı. Çünkü mübarek Aksa topraklarını Yahudilerden temizleme meselesi imkan değil iman meselesidir. Konjonktür değil irade meselesidir.
Gerçek şu ki; Gazze, Kudüs, Mescidi Aksa ve bir bütünde Filistin sadece konuşan, meydanlarda miting şovu yapan, gaspçı “İsrail’e” açıkça güvenlik garantisi veren Erdoğan gibi yöneticiler eliyle kurtulmaz. Filistin toprakları, “İsrail’e” demir kubbe görevi gören hain Arap rejimleri tarafından işgalden temizlenmez. Amerika ve Batı ile müttefik olan diktatör ve demokratik rejimler, bu ülkelerin başındaki kafir dostu yöneticiler “İsrail’i” haritadan silemezler.
Filistin’i, onu hicri 15 yılında fetheden ve Kudüs’te Yahudilerin oturamayacağını kaleme aldığı Ömer Vesikası’nın sahibi Ömer Radıyallahu anh’ın siretini tekerrür ettirecek muttaki güçlü bir komutan kurtarır.
Filistin’i ancak onu hicri 583 yılında haçlıların pisliğinden kurtaran Selahaddin’in ve kurtarılmasından sonra ilk Cuma hutbesine, [ َفُقطِعَ دَابِرُ اْلَقوْمِ الَّذِينَ َ ظَلمُوا وَاْلحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ اْلعَاَلمِينَ ] “Böylece zulmeden kavmin kökü kesildi. Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun.” [Enam 45] ayeti ile başlayan arkadaşı Kadı Muhyiddin’in siretini tekerrür ettirecek muttaki güçlü bir komutan kurtarır.
Filistin’i onu koruyan ve devletin hazinesine yüklü para teklif etmelerine rağmen Teodor Herzl ve avanelerine, 1901 yılında, “Filistin benim şahsi mülküm değildir. Bilakis onu kanlarıyla sulamış olan halkımın mülküdür.” şeklinde cevap vererek Kudüs’e sızmalarını engelleyen İkinci Abdülhamit’in siretini tekerrür ettirecek feraset ve izzet sahibi güçlü bir lider kurtarır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Emin Yıldırım