Pazar, 22 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Ordulara Çağrıda Bulunan Kişi İle Tahtların Gaspçılarıyla Flört Eden Kişi Arasında Ne Kadar da Büyük Bir Fark Vardır!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Ordulara Çağrıda Bulunan Kişi İle Tahtların Gaspçılarıyla Flört Eden Kişi Arasında Ne Kadar da Büyük Bir Fark Vardır!

Haber:

Dr. Ali Cuma ile “Filistin’e Karşı Rolümüz” başlıklı sempozyumdaki açık bir toplantıda, kendisine yöneltilen birçok soruyu cevap verdi.

Yorum:

Burada tüm soruların cevapları hakkında yorum yapmak için bir alan yoktur; bu yüzden sizlerin geri kalan cevapların vakıasını idrak etmeniz için ben onun ilk iki soruya verdiği cevap hakkında yorum yapacağım.

“Cihat farzı, tüm Müslümanlar için farzı ayn mıdır yoksa Gazze’deki direnişe mi özeldir?” şeklindeki soruya şöyle cevap verdi: “Düşmanla karşılaşan, ona yakın olan ve eli ona uzanan kişinin üzerine farzı ayn olup onun Allah yolunda cihat etmesi, sabretmesi ve devam etmesi gerekir. Ancak yer uzak olursa Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem bize Kudüs'ü ziyaret etmemizi emrettiğinde şöyle buyurmuştur: Şayet gücü yetmiyorsa aydınlatma ve temizlik için zeytinyağı göndersin; bu yüzden zafer elde edinceye kadar elimizden gelen her türlü tıbbi, gıda ve giyecek yardımını göndermeliyiz… Dolayısıyla biz, Allah’ın gerekli olan emri yerine getirmesi için helâk olanın açık bir delille (gözüyle gördükten sonra) helâk olması, yaşayanın da açık bir delille yaşaması için yardım etmeye, dua etmeye ve seferber olmaya devam etmeliyiz. Allah’a hamd olsun göğüsleri ferahlatan haberler geldiği gibi çok sayıdaki “ölülerimizden” dolayı kalbimizi acıtan haberler de geliyor ancak sizin acı çektiğiniz gibi onlar da acı çekiyorlar. Bizimle onlar arasındaki fark ise onlar korku içindeyken biz ise sükûnet içinde zaferi bekliyoruz.”

“Siyonist varlığın yok olması kıyametin alametlerinden midir?” şeklindeki soruya genel olarak verdiği cevap ise şöyledir: “Benimle birlikte “İsrail’in” ortadan kaybolduğuna dair siyasi bir hayalde bulunun; peki ne olacak? Sizce denize mi atılacak yoksa hikaye son mu bulacak? Onun birkaç saat içinde ortadan kalkması acıların sonu olmayacak, aksine o buraya dikilmiş olup arkasında onu savunan filolar bulunmaktadır; dolayısıyla “siz Rumlarla savaşacaksınız” hadisinde olduğu gibi hemen Amerika müdahale edecek, ardından Yecüc ve Mecüc olan Ruslar müdahale edecek, işte o zaman -buradaki topraklarınızda- onlarla savaşacaksınız; nitekim Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, müdahalenin gerçekleşeceğini, Meryem oğlu İsa’nın ineceğini ve bizim galip geleceğimizi haber vermiştir; Ancak bu, bizim güç ve kuvvetimizle değil, sadece ilahi müdahaleyle olacaktır. İşte o zaman çatışmanın ikinci turuna gireceksiniz ve bu da Amerika ve onunla birlikte olanlarla olacaktır.”

Ve şöyle tamamlıyor: “Ayrıcalıklı bir yerde olduğumuzu, herkesin gözünün üzerimizde olduğunu ve vatanımızı terk etmeyeceğimizi takdir ettik; aramızdaki darp yeni değil, 1400 senedir darp ediliyoruz ama buna rağmen Allah’ın izniyle sayımız artıyor; çünkü bizler, kıyâde, liderlik, kuvvet, sabır ve azim sahibi insanlarız. Asırlar boyunca inşa ettiğimiz hadaratı inşa edip alemlere tebliğ edeceğiz. Bu, Allah’ın bize ettiği ilk yardım değil, Allah kime yardım ederse ona üstün gelecek hiç kimse yoktur.”

Onun vermiş olduğu cevaplar hakkında diyorum ki: Amerika ülkemizi işgal etmek için Yahudi varlığının yok olmasını mı bekliyor?! Yahudi varlığı, Amerika’nın sponsor olup para ve silah temin ettiği şımarık çocuğu değil midir?! Zira Amerika, Aksa Tufanı’nın ilk günüden itibaren seferber oldu, ona yıkıcı silahlar temin etmek için hazırlık yaptı ve savaş gemileri ve gemiler gönderdi… Bu, Filistin’in küçük bir kesimindeki bir gruptan duyulan korkudan değil, aksine ordulardan birinin İslam beldesine doğru harekete geçip Batı türetmesi hain yöneticilerin üzerinden bazı kayaları kaldırmasından duyulan korkudan kaynaklanıyor.

Ancak tembelliği alışkanlık haline getiren ve yöneticilerin kendisine zincir vurmasına rıza gösteren ordular bir gün gelecek bu zincirleri kıracak ve liderliği, halkına asla yalan söylemeyen bir liderlik olan bilinçli bir azınlığa teslim edecektir. İşte o zaman ordu, kutlu bir şekilde Daru’l İslam’ın merkezi olması için mübarek topraklara doğru hareket edecek ve şerî siyasi kaçınılmazlık şu olacaktır; şayet düşman hayatta kalabilirse kınanmış ve kovulmuş bir şekilde sınır dışı edilecektir. Zira şerî gerçeklik, Allah Subhanehu ve Teala’nın kudreti sayesinde ağaçların ve taşların Müslümanlara destek olacaklarını, arkalarındaki herhangi bir Yahudi’nin varlığını açığa çıkaracaklarını, hatta Müslümandan gelip onu öldürmesini talep edeceklerini açıklamaktadır; bu, mübarek topraklar, burayı kendisine mesken edinenler, burayı savunmak ve gaspçı varlığı mağlup etmek amacıyla gelenler için Allah’ın bir lütfudur; bu, yakın olsa gerek.

Mübarek topraklar, Hıttin savaşında Haçlılar için bir mezar ve güçlerinin kırılması olduğu gibi aynı zamanda Ayn Calut savaşında da Moğollar için bir mezar ve yenilgi oldu. Yahudiler için de bir mezar olacak ve sadece mübarek topraklardaki değil, genel olarak tüm Müslüman ülkelerdeki Batı nüfuzu, özellikle de Amerikan nüfuzu için de bir yenilgi olacaktır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Raziye Abdullah

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER