- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Türk Devletleri Teşkilatı İslam Ümmetini Bölmek İçin Kurulmuştur!
Haber:
3 Kasım’da Kazakistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın resmi internet sitesi akorda.kz şunları bildirdi: “Türk Devletleri Teşkilatının 10. Zirvesi Kasım Cömert Tokayev başkanlığında Astana'da düzenlendi. Kasım Cömert Tokayev, üst düzey toplantıya katılmak için özellikle -Türk halkları vatanından- Kazakistan’a gelen devlet başkanlarını sıcak bir şekilde karşıladı. Cumhurbaşkanı, Kazakistan’ın girişimiyle kurulan Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin artık tam teşekküllü bir şekilde uluslararası bir örgüt haline geldiğine dikkat çekti.
Sonunda Kazakistan lideri, Türk devlet başkanlarına birleşme çağrısında bulundu.Zorluklar ve tehditlerle yüzleşmede, karşılıklı destek sağlamada ve etkili ortak önlemler almada birliğin önemine dikkat çekti ve bütün bunların Türk dünyasının refahına katkıda bulunduğuna ve ülkelerin birliğini güçlendirdiğine işaret etti.”
Yorum:
Hilafetin yıkılmasından sonra sömürgeci ülkeler, Hilafetin yeniden canlanmasını ve İslam ümmetinin tek bir vücut halinde birleşmesini engellemek için İslam topraklarını ulusal sınırlara böldüler ve çeşitli yıkıcı örgütler kurdular. Arap Devletleri Birliği, İslam Konferansı Örgütü ve Uluslararası İslam Birliği gibi örgütler bunun en canlı örnekleridir.
Türkçe konuşan ve halen Müslüman olan pek çok halkları kontrol eden Sovyetler Birliği’nin dağılmasının hemen ardından, 1992 yılında Türkiye Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın girişimiyle Türkçe konuşan ülkelerin ilk zirvesi Ankara’da düzenlendi. Nitekim zaman geçtikçe devlet başkanlarının ve örgütlerin isimleri değişse de Türk dili konuşan halkların sponsorluğunda birçok toplantılar yapıldı.
Bu örgütlerin ortaya çıkmasıyla birlikte Müslümanların hayatı işkenceye dönüştü, şeriatın uygulanması durdu, kardeş halklar birbirine düşman oldu, İslam’a, tüm İslam topraklarının birleşmesine ve İslam ümmetini canlandırmaya yönelik davet, yasak bir durum haline geldi. Müslümanların başındaki yöneticiler tarafından oluşturulan ve uygulanan bu tür birlik ve konferansların, İslam ümmetini bölmek ve Müslümanları İslam’dan ve İslami yaşam tarzından uzaklaştırmak için sadece sömürgecilerin elindeki bir araç olduğu gayet açıktır. Nitekim Allahu Teala Kerim Kitabı’nda şöyle buyurmuştur:يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ ذَكَرٍ وَأُنْثَى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ “Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O’ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.” [Hucurat-13] Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Hac esnasında Mina’da şöyle dediği rivayet edilmiştir: يَا أَيُّهَا النَّاسُ أَلَا إِنَّ رَبَّكُمْ وَاحِدٌ وَإِنَّ أَبَاكُمْ وَاحِدٌ أَلَا لَا فَضْلَ لِعَرَبِيٍّ عَلَى أَعْجَمِيٍّ وَلَا لِعَجَمِيٍّ عَلَى عَرَبِيٍّ وَلَا لِأَحْمَرَ عَلَى أَسْوَدَ وَلَا أَسْوَدَ عَلَى أَحْمَرَ إِلَّا بِالتَّقْوَى “Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Arabın Arap olmayan (acem) üzerine bir üstünlüğü yoktur. Arap olmayanın da Arap üzerine bir üstünlüğü yoktur. Beyaz derili olanın siyah derili üzerine bir üstünlüğü yoktur, siyah derili olanın da beyaz derili üzerine bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük sadece takva iledir.”
Allahu Teala bizleri imtihan etmek ve bizlere Kendi kudretini göstermek için bizleri farklı renklerde ve farklı dillerde yaratmıştır.İslam’da bu, farklı halkların Endülüs’ten Endonezya’ya kadar tek bir İslam ümmeti altında birleşmesine engel değildir.
Sadece Araplara ya da sadece Türklere uygun bir hayat sistemi yoktur!Sadece beyazlara ya da sadece siyahlara uygun bir hayat sistemi de yoktur! Dolayısıyla bir insanın icat ettiği bir hayat sistemi vardır, bir de alemlerin Rabbinin Yaratıcısından gelen bir hayat sistemi vardır!
Müslümanlar Allahu Teala’nın emir ve yasaklarına tabi olup İslam’ı uyguladıklarında, içerisinde şeriat uygulandığı tüm ülkelerin halkları refaha kavuşmuştur. Bugün Müslüman ülkelerdeki Müslümanlar tarafından küfür ve zulüm kanunları uygulandığında ise, bu ülkelerin halkları yoksulluk, hastalık ve çöküşle karşı karşıya kalmışlardır.
Artık milliyetçiliğin prangalarından kurtulup tüm İslam ülkelerini İslam’ın adaleti altında birleştirmek ve Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafeti canlandırmak için çalışmanın zamanı gelmiştir. Başarıyı bahşeden ise Allah’tır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Elder Hamzin