- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Hamas İle Gasıp Yahudi Varlığı Arasında Ateşkes!
Haber:
Hamas ile Gasıp Yahudi varlığı arasında, 150 Filistinli mahkûma karşılık 50 Yahudi esirin serbest bırakılması ve Gazze’ye akaryakıt ve insani yardımların girişinin sağlanmasına yönelik 4 günlük ateşkes 24 Kasım itibariyle yürürlüğe girdi.
Yorum:
Gasıp Yahudi varlığı ile Hamas’ın askeri kanadı Kassam Tugayları arasında 7 Ekim’den bu yana 49 gündür süren savaşa 4 gün sürecek bir ateşkesle ara verilmesi hiç şüphe yok ki Kassam Tugayları ve Gazze halkının başarısı, Gasıp Yahudi varlığının ise zor durumda olduğunun bir göstergesidir.
Bu başarı birkaç yönüyle öne çıkmaktadır.
1- Sınırlı imkanlara sahip küçük bir Müslüman grup, gasıp Yahudi varlığına vurduğu büyük darbeyle onun yenilmezlik efsanesini sona erdirmiş, zayıflığını ve kırılganlığını ortaya çıkarmış, kendine güvenini ve üstünlük algısını yerle bir etmiştir.
2- Bütün dünya, Filistin halkının aslında 75 yıldır yaşadığı, ancak saklanıp gizlenen işgal, tehcir, katliam ve mezalimi ilk defa gerçek olarak görmüştür. Yahudi varlığının hiçbir değere bağlı kalmayan, acımasız, barbar, vahşi katliamlar ile Gazze’de gerçekleştirdiği soykırıma tanık olmuştur. İnsanlığın açık bir şekilde gördüğü bu kan dondurucu gerçekler Yahudilere yönelik soykırıma uğramış mazlum halk algısını sona erdirmiş ve aslında Gasıp Yahudi varlığının sadece Filistin için, Müslümanlar için değil bütün insanlık için ne kadar büyük bir tehdit olduğunu onlara göstermiştir.
3- 7 Ekim olayları Müslüman halklara Yöneticilerinin kendilerini temsil etmediklerini, duygu ve düşünce olarak kendilerinden ne kadar kopuk ve uzak olduklarını göstermiştir.
Kendilerini yönetenler ile kendi aralarındaki o büyük ayrışmayı ve git gide daha da derinleşen uçurumu fark ettirmiştir.
Sömürgeci kafir Batı’nın bu yöneticiler aracılığı ile kendilerini ülkelerine nasıl hapsettiklerini, ümmetten nasıl kopardıklarını, harekete geçmelerini nasıl engelleyip kendilerini nasıl durduklarını anlamalarını sağlamıştır.
Gazze’de yaşananlar karşısında bu yöneticilerin somut hiçbir adım atmadığını, işgalci Yahudi varlığının bu yönetimlerin suskunluğundan aldığı cesaretle Gazze’de katliamlarına devam edebildiğini, bu yönetimlerin gasıp Yahudi varlığı sorununun ayrılmaz bir parçası olduğunu, Filistin’i kurtarmak için öncelikle bu yönetimlerden kurtulmanın şart olduğunu bizzat yaşayarak öğretmiştir.
4- Başta Amerika olmak üzere Batılı ülkelerin Yahudi varlığına verdikleri destekle insanlıktan ne kadar uzaklaştıklarını, kendi iktidar ve çıkarlarından başka bir şeyi önemsemediklerini, İslam’a ve Müslümanlara karşı açık bir düşmanlık içinde olduklarını, Batı’nın iki yüzlülüğünü, batılı değerlerin sahteliğini de çok net bir şekilde gözler önüne sermiştir.
5- Gerek Müslüman ülkelerdeki gerekse Müslüman olmayan ülkelerdeki halkların bütün engelleme ve yasaklamalara rağmen Filistin’i, Gazze halkını destekleyen, Gasıp Yahudi varlığıyla birlikte sömürgeci Batı’yı lanetleyen büyük gösteriler düzenlemeleri ilk defa Filistin’i bütün insanlığın gündemine taşımış, Filistin’deki sorunun gasıp Yahudi varlığı olduğunu gün yüzüne çıkaran tarihi bir kırılmaya yol açmıştır.
6- Bir mahkûmiyet ve ölüm kampına hapsedilmiş, mahrum ve yoksun bırakılmış Gazze halkının, dünyada eşine az rastlanır bir katliam, mezalim, soykırım ve yıkım karşısında, inanç ve imanlarından aldıkları güçle ortaya koydukları tutum, tavır, duruş ve davranışları hem Müslüman halklarda hem de bütün insanlıkta büyük etkiler oluşturmuştur.
İnanmış küçük bir topluluğun kendilerinden çok daha güçlü bir topluluğa karşı verdiği şerefli ve cesur mücadele hem Müslüman halklar hem de bütün insanlık tarafından hayranlıkla izlenmiştir.
Gazze Müslüman halklarda bir uyanışı tetiklemiş, Müslüman olmayan halklarda da gasıp Yahudi varlığı ile batı medeniyetine yönelik olumlu algıyı yerle bir etmiştir. Gazzeli Müslümanları bu denli güçlü kılan inanç, diğer insanların ilgisini çekmiş, İslam’a yönelişi ve Müslümanlara sempati duymayı beraberinde getirmiştir.
7- Bütün bunların hepsi büyük bir başarı ve büyük bir zaferdir.
Bundan sonra ne halkı Müslüman olan ülkelerde ne de Batılı ülkelerde hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
Değişim engellenemez, durdurulamaz ve kaçınılmazdır.
Bu değişimi gerçekleştirecek olan ise sadece İslam’dır.
Geriye kalan tek şey Müslüman halkların Raşidi bir Hilafette birleşerek büyük İslam Ümmetini oluşturmaları, gasıp Yahudi varlığını Filistin’den söküp atmaları, sömürgeci kafir Batı’nın dünya egemenliğine son vermeleri, İslam’ın tatbikiyle İslam’ın üstünlüğünü bütün insanlığa göstermeleri ve İslam Ümmetini yeniden en hayırlı Ümmet konumuna yükselterek dünyanın liderliğini elde etmeleridir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Remzi Özer