- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Danimarka’da Irkçılık Hâlâ Canlı ve Danimarka Devleti, Siyonist İşgalci Her Eleştirildiğinde Antisemitizm Kartını Yükseltiyor
Haber:
26 Kasım 2023’te İnsan Hakları Enstitüsü, Danimarka’daki etnik azınlık halklarının ayrımcılıkla ilgili deneyimlerine ilişkin çalışmalarını sundukları “Danimarka’da Etnik Ayrımcılık Deneyimi” başlıklı bir rapor yayınladı. Ankette, Danimarka'da doğan ve/veya büyüyen yaklaşık 4.300 yetişkin etnik azınlığa, iş piyasası, boş zaman yaşamı, sağlık ve eğitim gibi çeşitli toplumsal alanlardaki önyargı ve ayrımcılıkla ilgili deneyimleri soruldu. Rapor, diğer hususların yanı sıra etnik azınlıkların %84’ünün etnik kökenleri nedeniyle ayrımcılığa veya önyargıya maruz kaldıklarını bildirdiklerini ortaya koyuyor. Yüzde 65’i de etnik kökenleri nedeniyle hukuka aykırı ayrımcılığa maruz kaldıklarını belirtti.
Yorum:
Aslında İnsan Hakları Enstitüsü’nün raporu, zaten bilinen şeyleri ortaya koyuyor. Danimarka devleti yirmi yılı aşkın süredir İslam'a ve Müslümanlara karşı kasıtlı olarak düşmanca ve ayrımcı bir politika izliyor; bu ise sadece belirli politika girişimleri ve yasalar şeklinde değil, aynı zamanda Danimarkalı politikacıların ve medya organlarının Müslümanları tasvir etme şekli açısından da böyledir. Zira Müslümanlar sürekli olarak Danimarka toplumu için bir tehdit oluşturdukları, medeniyetsiz oldukları ve hatta tehlikeli oldukları şeklinde tasvir edilirken İslam kültürü de kadınlara karşı baskıcı, gerici ve her türlü olumlu ilerlemeye karşı çıkan bir kültür olarak nitelendiriliyor.
Bu on yılların politikaları ırkçılık toprağını beslemekte olup Christiansburg’da, işgücü piyasasında ve eğitim sisteminde hala canlılığını korumaktadır. Bu yüzden Danimarka vatandaşının İslam’a ve Müslümanlara yönelik bakış açısı, bu düşmanca politika tarafından şekillenmektedir. Ama bakış açısı, Müslümanlarla yaşananlardan dolayı değil, aksine siyasetçilerin ve medya organlarının Müslümanlar hakkındaki yalan söylemleri yoluyla oluşmaktadır. Raporda belgelenen ayrımcılığın kökleri işte burada yatmaktadır. Bu, açık delillere rağmen Danimarkalı siyasetçilerin inkar edip görmezden geldikleri ve aynı zamanda Filistin’in işgalini, Gazze ve Filistin’deki katliamları eleştirmeye cesaret eden herkesin cesaretini kırmak için her fırsatta antisemitizm ve Yahudi nefreti hakkında bağırıp durdukları bir ayrımcılıktır.
Filistin’de son iki ayda yaşanan olaylar ve Danimarka hükümetinin soykırıma verdiği destek, bu ayrımcılığı ve ırkçılığı açıkça ifşa etmiştir. Bu arada ayrımcılığı belgeleyen ardı ardına gelen raporları görmezden geliyorlar; zira onlar, antisemitizm ve Yahudilere yönelik tehditlerin yayılması hakkında Siyonistleri destekleyen iddiaları kabul edip aktarıyorlar. Ayrıca “İşgalcinin kendini savunma hakkının” olduğunda ısrar edilirken Filistinlilerin de kendilerini savunma haklarının olduğunu savunan herkes teröre destek vermekle suçlanıyor. Yine hükümetin vahşi Siyonist işgale siyasi, ekonomik ve askeri desteği devam ederken, işgalin askeri güçle kaldırılması çağrısında bulunanlara karşı ise suçlamalarda bulunuluyor.
Bu ayrımcılığın kasıtlı olmadığına inananlar açısından olana gelince; Danimarka’nın Filistin konusundaki resmi tutumu, Danimarkalı siyasetçilerin gözünde insan hayatının bile eşit değerde olmadığının açık bir kanıtıdır. O halde mesele iş ve eğitim söz konusu olduğunda ne bekleyebiliriz ki?!
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Amîs Şuayb