Pazar, 22 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Ürdün Kralı Macron’a: “Gazze’ye Yönelik Saldırının Devam Etmesi Bölge İçin Felaket Sonuçlar Doğuracaktır”

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Ürdün Kralı Macron’a: “Gazze’ye Yönelik Saldırının Devam Etmesi Bölge İçin Felaket Sonuçlar Doğuracaktır”

Haber:

Ürdün Kralı II. Abdullah, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile bugün (Perşembe) yaptığı görüşmede, “İsrail’in” Gazze’ye yönelik saldırısının devam etmesinin bölge için felaket sonuçlar doğuracağını vurguladı.

Arap Dünyası Haber Ajansı’nın ifadesine göre Kral II. Abdullah, ülkesinin Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ndeki “Filistinlilerin zorla yerinden edilmesini kesinlikle reddettiğini” yineledi.Ürdün Kraliyet Divanı, kralın şu sözlerini aktardı: “Batı Şeria’daki yerleşimcilerin düşmanca eylemleri ve Kudüs’teki kutsal mekanların ihlal edilmesi, Batı Şeria’daki durumun kontrolden çıkmasına yol açabilir.” Ayrıca Ürdün Kralı, “Filistin meselesi için iki devletli çözüm temelinde adil bir çözüm olmadıkça barış ve istikrar olmaz” dedi.

France 24, Paris’teki Fransa başkanlığının, Macron’un Kral Abdullah ile görüşmesinin “Gazze Şeridi’ndeki sivil nüfusa yönelik insani ve tıbbi yardım konusunda Ürdünlü ortaklarımızla aramızda ortak çalışmaya geri dönme fırsatı” oluşturacağını söylediğini aktardı.

Yorum:

Müslüman Arap yöneticiler, Yahudilerin sadık ajanları olmaya yemin mi ettiler?! Yahudi varlığının, Müslüman ülkelerin en zayıf ordusuna bile saatlerce dayanamayacak kadar zayıf bir varlık olduğunu görmüyorlar mı?! Başta Amerika olmak üzere Avrupa ülkelerinin, Müslüman Arap yöneticilerinin -gizli olan daha çok- desteklediği Yahudi varlığının savaş açmasının üzerinden iki buçuk aydan fazla süre geçti ama bu varlık savaşı bitiremedi ve tutukluların mümkün olan en kısa sürede serbest bırakılmasını şart koştu! Tüm bunlar ve şunlar, tahtından korkan, ciddiyet ve samimiyetle efendilerine hizmet eden II. Abdullah'ın gözleri önünde olup bitiyor ama o, daha önce Firavun’un ve kendisine ihanet ve ajanlık sütü içiren ve Filistin’deki Yahudileri güçlendiren babasının yaptığını, kendisinin de yaptığını anlamıyor!

Filistin meselesinin çözümü için iki proje var: Sorunu çözmek için İngiltere’nin belirlediği bir proje vardı ama 1978 yılında Mısır'ın Camp David Anlaşması'nı imzalaması ve Ortadoğu meselesi dosyasının Beyaz Saray’a sunulmasıyla bu proje idama mahkum edildi. Filistin sorununu çözmeye yönelik iki proje şunlardır: Günümüze ulaşana kadar defalarca restore edilen Amerikan projesidir ki bu da, Amerika'nın Gazze savaşı sonrasında hayata geçirmek istediği ve dünyanın tüm yöneticilerinin hakkında konuşup onayladıkları iki devletli çözümdür…

İkinci projeye gelince; bu, Hizb-ut Tahrir’in dünyaya sunduğu şerî hükümlere dayalı bir çözümdür; bu çözüm kısaca Filistin toprakları haraci topraklar olup ne Filistin halkının ne de Ürdün’ün bu topraklar üzerinden tasarruf hakkı yoktur, aksine Müslümanların geneline aittir. Dolayısıyla gasp edilmiş topraklar olması itibariyle bütün Müslümanların onu kurtarması ve rakabesini (aynini) Müslümanlara iade etmesi gerekmektedir. Bunu yapmaya yetkili olan ise İslam Devleti’dir. Dolayısıyla Müslüman Arap yöneticiler bu konuda şerî bir hüküm benimsemediklerinden dolayı ordusu ve halkıyla Müslümanların görevi, bu yöneticilere karşı ayaklanıp karşı çıkmak ve Müslüman ülkeleri, tek bir devlet ve tek bir Halife altında birleştirmektir. İşte bu temelde Hizb-ut Tahrir, İslam’ın hükümlerini tatbik edecek ve başta Filistin’i kurtarıp Yahudi varlığını ortadan kaldıracak olan Hilafeti kurmak için çalışmaktadır. Bu ise ancak Müslüman orduların Hizb-ut Tahrir’e nusret vermesi ve Müslümanların da bir Halife’ye biat etmesiyle gerçekleşebilir.

Bundan dolayı diyoruz ki, ey subaylar ve ey ordu komutanları; İslam’a ve Müslümanlara yardım etmek için acele edin, Hilafeti kurması için Hizb-ut Tahrir’e nusret vermek için acele edin ve Gazze’deki mücahitlere yardım etmek için acele edin; sakın ertelemeyin, zira ertelemek tehlikelidir. Ey subaylar ve ey komutanlar: Bizler sizlere bir hayrı müjdeliyoruz; zira Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: إِنَّ الْقُلُوبَ بَيْنَ أُصْبُعَيْنِ مِنْ أَصَابِعِ اللهِ يُقَلِّبُهَا كَيْفَ يَشَاءُKalpler Allah’ın iki parmağı arasındadır, onları dilediği şekilde evirip çevirir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Selim – Mübarek Toprak (Filistin)

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER