- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Zafer Sadece Yahudi Varlığının Ortadan Kaldırılması ve Toprakların Ondan Kurtarılmasıyla Gerçekleşir
Haber:
Gazze Şeridi Sağlık Bakanlığı Pazar günü yaptığı açıklamada, “İsrail’in” son 24 saat içinde Şerid’e düzenlediği baskınlar sonucunda en az 166 Filistinlinin öldürüldüğünü ve 384 Filistinlinin de yaralandığını söyledi. Bakanlık yaptığı açıklamada, “Son istatistiklere göre geçen Ekim ayının 7’sinden bu yana toplam şehit sayısının 20424 Filistinliye çıktığını, yaralı sayısının da 54036 kişiye ulaştığını” söyledi. Öte yandan Yahudi ordusu, Gazze’de ölenlerin sayısının 150’yi aştığını açıkladı. (Ajanslar)
Yorum:
Dünya, hâlâ Gazze halkına karşı yapılan katliamları sakin bir şekilde izlemeye ve şehit sayısını binlerle saymaya -ya da en azından öyle tahmin etmeye- devam ederken Müslümanların başındaki yöneticiler de hâlâ Yahudi devleti tarafından tahliye edilenler için önyargılı olmaya devam ediyorlar; yine orduların içindeki askerler hâlâ Yahudilere saldırmayı arzuluyorlar ancak komutanları kıllarını dahi kıpırdatmıyorlar. Öte yandan hâlâ medya, Yahudilerin Gazze’deki işlediği suçları, sanki uzak bir ülkede ve belki de başka bir galakside yaşanan bir çatışma ve yönetmenin şaşırtan kurgusuyla sonunda iyiliğin kötülüğe galip geldiği şiddet içeren bir film gibi aktarmaya devam ediyor! İnsanlar, hayali bir temsili değil vakıa zeminindeki kurallarla karşı karşıya olduğumuz bir gerçeği gözden kaçırıyorlar; zira iki grup arasındaki sayı ve ekipman farkı çok büyük olup yukarıdaki rakamlar iki taraf arasındaki kayıpların orantısız boyutuna tanıklık ediyor. Şayet İslam ümmeti, ordusuyla veya halkının bir kısmıyla Gazze’ye yardım etmezse, bu sayılar katlanarak artacaktır ki gizli olanlar daha büyüktür.
Allah’ın Rasulü Sallalahu Aleyhi ve Sellem, Hendek Gazvesinde ahitlerini bozmalarından dolayı Yahudileri cezalandırdı ve onlar için Sa’d Bin Muaz Radıyallahu Anh’ı hakem kıldı ve ona şöyle dedi: إنَّ هَؤُلَاءِ نَزَلُوا علَى حُكْمِكَ “Bunlar (Kureyzalılar), senin hükmünü kabul ederek (kalelerinden) indiler.” Sa’d da şöyle dedi: “Ben onların savaşçılarının öldürülmesine, kadın ve çocuklarının esir edilmesine ve mallarının taksim edilmesine hükmediyorum.” Bunun üzerine Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: لَقَدْ حَكَمْتَ فِيهِمْ بِحُكْمِ اللهِ مِنْ فَوْقِ سَبْعِ سَمَاوَاتٍ “And olsun ki sen, yedi kat semanın üzerinden gelen Allah’ın hükmü ile hüküm verdin.” Sonra Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Medine’nin pazarında onlar için hendekler kazılmasını emretti, sonra onlara haber gönderdi ve elçilerle birlikte getirildiler, bu hendeklerde boyunları vurulup oraya atıldılar ve büyük olasılıkla onlar dört yüz adamdılar. İbn İshak’ın siretinde onların, altı yüz veya yedi yüz adam olduğu rivayet edilmektedir. Bunun üzerine onlar hakkında Allahu Teala’nın şu kavli nazil oldu: وَأَنْزَلَ الَّذِينَ ظَاهَرُوهُمْ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ مِنْ صَيَاصِيهِمْ وَقَذَفَ فِي قُلُوبِهِمُ الرُّعْبَ فَرِيقاً تَقْتُلُونَ وَتَأْسِرُونَ فَرِيقاً “Allah, ehl-i kitaptan, onlara (müşrik ordularına) yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine korku düşürdü; bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir alıyordunuz.” [Ahzab 26] Dolayısıyla Yahudiler, Müslümanlara karşı yapılan savaşa katılmamalarına, bilakis grupların Medine-i Münevvere’ye ulaşmalarına izin vermelerine rağmen bu cezayı hak ettiler; işte bu, bugün Mısır, Ürdün, Türkiye ve BAE gibi Filistin’i çevreleyen ülkelerin Yahudileri desteklemek için üstlendikleri roldür… Peki Müslümanları öldürenlerin cezası ne olmalı acaba? bir Müslümanın kanının kutsallığı, (Allah katında) Kabe-i Müşerrefe’nin kutsallığından daha büyüktür. Yani bir Müslümanın öldürülmesi, bin Yahudi suçlunun öldürülmesinden daha büyüktür. Peki bizden binlercesinin öldürülmesine ne demeli?!
Bu savaşın, vahyin onayladığı hükmün uygulanmasına yol açmayan hiçbir sonucu, zafer sayılmayacak ve müminlerin kalplerine şifa olmayacaktır; kurtuluş, cesaret ve yiğitliklerine rağmen Gazze’deki mücahit grupların elleriyle gerçekleşmeyecektir; zira onların rolü düşmana karşı direnmekle sınırlı olup ihtiyaç duydukları acil destek Müslüman ordularından gelecektir; zira Yahudi varlığını tam bir şekilde hezimete uğratmaya, gerek hizmet eden gerekse yedek olan savaşçılarını öldürmeye ve geri kalanları da yerlerinden etmeye muktedir olan bizzat ordulardır. Bu durum gerçekleşmediği sürece felaket her geçen gün genişleyecektir. Dolayısıyla bu tertemiz kanın günahı, sadece Müslüman ülkelerdeki siyasi ve askeri liderlerin değil, orduların içindeki sadık subayların da boyunlarında asılıdır; çünkü bu liderler kararlarını vermişler ve Yahudilerle birlikte Ebu Rigal’in (Allah onun yüzünü çirkin etsin) adımlarını takip ederek tutumlarını belirlemişlerdir. Bu yüzden artık umut, Şeytanları dost edinmeyen muhlislerin, bu liderleri kaldırıp atarak onların yerlerine Yahudilerle savaşmaları için onlara liderlik edecek ve Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in bizlere müjdelediği üzere Yahudileri öldürecekleri Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafeti kurmak için çalışanların içinden muhlis bir liderliği getirmelerine bağlıdır; o halde bu muhlis kişiler kendilerine ölüm gelmeden önce acele etsinler ve ölüm kendilerine ulaşmadan önce işlerini idrak etsinler. Aksi takdirde insanlar, gerek Ebu Rigal’in kabrini gerekse mevcut liderlerin kabirlerini taşladıkları gibi onların da kabirlerini taşlayacaklardır. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا خُذُوا حِذْرَكُمْ فَانْفِرُوا ثُبَاتٍ أَوِ انْفِرُوا جَمِيعاً “Ey iman edenler! Tedbirinizi alın; bölük bölük savaşa çıkın, yahut (gerektiğinde) topyekün savaşın.” [Nisa 71]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Bilal Muhacir – Pakistan