Pazar, 22 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Amerika Ümmetin Düşmanı Olarak Kalmaya Devam Edecektir Dikenden Üzüm Hasat Edilmediği Gibi Ondan da Hiçbir Hayır Umulmaz!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Amerika Ümmetin Düşmanı Olarak Kalmaya Devam Edecektir
Dikenden Üzüm Hasat Edilmediği Gibi Ondan da Hiçbir Hayır Umulmaz!

Haber:

ABD Hazine Bakanlığı Bakan Janet Yellen’ın, Kahire ile Uluslararası Para Fonu (IMF) arasında ek finansman yardımına ilişkin görüşmelerin ortasında bugün yani Salı günü Washington’da üst düzey Mısırlı finans yetkilileriyle bir araya geleceğini söyledi.

Mısır yüksek düzeylerdeki dış borçların acısını çekerken turizm rezervasyonlarını sekteye uğratan Gazze Şeridi’ndeki savaştan ve Kızıldeniz'i geçen gemilere yönelik son saldırılardan dolayı şiddetli zarar gördü.

Mısır’ın Aralık 2022’de IMF ile anlaştığı 3 milyar Dolarlık kredi programı, para biriminin serbest dalgalanmasına veya devlet varlıklarının satışında ilerleme kaydedilmesine izin vermemesi nedeniyle sekteye uğradı.

Fon, 2023 yılında beklenen yaklaşık 700 milyon Dolarlık ödemeyi erteledi ancak “İsrail’in” Gazze’ye yönelik savaşının yol açtığı ekonomik riskler göz önünde bulundurularak programı genişletmek için Aralık ayında görüşmelerin yapıldığını söyledi. (Mazeed Platformu)

Yorum:

Amerika Mısır’ı seviyor mu?!

Yoksa Amerika Mısır’dan korkuyor mu?!

Ya da Amerika Mısır’ın iyiliğini mi istiyor?!

Sevgi, korku ya da iyilik yapma isteği sadece mefhumlardan kaynaklanan davranış türleri olup bunların doğruluğu, vakıa zemininde test edilmemiş salt fikirlerle teyit edilemez. Peki Amerika’daki siyaset adamlarının Mısır hakkında taşımış oldukları mefhumlar nelerdir?

Onların arasından (Amerika’daki politikacılardan) yüzeysel olanlar Mısır’ın, yardım ve hibelerle yaşayan ve Amerika ve diğerlerinin maddi desteği olmadan bu kadar uzun süre devam edemeyecek olan asalak bir devlet olduğunu ve bütün kaynaklar doğrudan kendi tasarrufları altında olduğu sürece orayı işgal etmeye bile gerek olmadığını düşünüyorlar.

Onların arasından derin düşünenlere gelince; Mısır’ı, Yahudi varlığını koruyan ve ilk etapta asker Muhammed Salah ve ondan önceki seçkin adamlar (Allah hepsinin şehadetini ve sadakatlerini kabul etsin) gibi hareketleri ve niyetleri en güçlü sensörler tarafından bile tahmin edilemeyen insan füzelerinin buradan gelmesini engelleyen siyasi demir kubbenin en belirgin bir parçası olarak görüyorlar. Buna göre korunmaya ihtiyacı vardır ve bu korunma ne kadar paraya mal olursa olsun kaynakları Amerika ve Batı’nın elinde olduğu sürece hiçbir zararı yoktur.

Ama Mısır meselesine tüm yönleriyle yani siyasi, jeopolitik ve tarihi açıdan bakanlara gelince: Müslüman Mısır’ın medeniyet boyutunun tehlikesini, onun İslam dünyasındaki konumunu ve değerini, onun terazinin merkezi olduğunu ve Amerika’nın ve Batı’nın başına gelebilecek en tehlikeli şeyin Mısır’ın İkinci Raşidi Hilafet Devleti’nin başkenti olması olduğunu biliyorlar…

Kendisi için binbir hesap yaptıkları Mısır, kendilerinin atadıkları ve kendilerinin sızdıkları ulusal sınırlarla kuşattıkları yöneticiler tarafından yönetilen bir Mısır değildir; zira artık Mısır, kendilerinin can damarı olan Nil Nehri’ni bile güvence altına alacak güçte bile değildir…

Kendisinden korktukları Mısır cininin şişesinden çıkmaması için Amerika’nın Mısır için benimsediği politikanın, kiriz konularına ilişkin iki paralel çizgiyi takip etmesi gerekiyor:

Birincisi devletin başındaki kriz hattı; şöyle ki, her an devrilmekten dolayı kendini güvende hissetmiyor; bu yüzden Amerika Mısır’ı hem kendisini hem de üvey evladı “İsrail’i” razı etmeye adamış olup bağlılığı arttıkça da popülaritesi azalıyor; böylece Mısır, zilletini ve bağımlılığını sürdürdüğü bir kısır döngü içerisinde sıkışıp kalmaya devam ediyor.

İkincisi bir zamanlar eski ajanı Mübarek'e karşı ayaklanmayı düşünen ve onu devirmeyi başaran bir halkın toplu olarak cezalandırılması; nitekim uzun uğraşlar sonucunda bu sefer çömleği kurtarmayı başardı ama her seferinde çömleğin teslim edilemeyeceğini kesin olarak biliyor.

Hapsedilmiş Mısır’ı kasıp kavuran birbirini izleyen krizler, bu iki paralel çizgiden çıkmamaktadır.

ABD yönetiminin izin verdiği ek mali yardımlara gelince; Mısır’ı sevmesi, ondan korkması ve onun iyiliğini istemesi olarak kabul edilemez… Aksine Mısır’ın iradesinden, medeniyetinden ve onurundan yoksun bir şekilde devam etmesi için ona müdahale ediyor ve onu kısıtlıyor.

Tüm bunları bilmek bizde, gerek Amerika’nın gerek politikacılarının gerekse yöneticilerden oluşan ajanlarının sadece içimizdeki büyük devin ruhunu bastırmaya çalıştıkları mefhumunu oluşturuyor.

Bunu yapabilmenin tek yolu, kendisinden korktukları Hizb-ut Tahrir ile birlikte ciddi bir şekilde çalışmaktır; zira Hizb-ut Tahrir, Sykes-Picot şişesini parçalayacak ve Amerika ve Batı’ya Şeytanın vesveselerini bile unutturacak olan Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafeti kuracaktır.

وَقَدْ مَكَرُوا مَكْرَهُمْ وَعِنْدَ اللَّهِ مَكْرُهُمْ وَإِنْ كَانَ مَكْرُهُمْ لِتَزُولَ مِنْهُ الْجِبَالُفَلَا تَحْسَبَنَّ اللّٰهَ مُخْلِفَ وَعْدِه۪ رُسُلَهُۜ اِنَّ اللّٰهَ عَز۪يزٌ ذُو انْتِقَامٍHilelerinin cezası Allah katında (malum) iken, onlar tuzaklarını kurmuşlardı. Halbuki onların hileleriyle dağlar yerinden gidecek değildi! Sakın Allah’ın, peygamberlerine verdiği sözden cayacağını sanma! Şüphesiz Allah, mutlak güç sahibidir, intikam sahibidir.” [İbrahim 46-47]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Cemal Ali

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER