- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Amerika’nın Vetosu, Yahudi Varlığının İğrenç Bir Gündemle İşlediği Soykırıma Yeşil Işık Yakmaktır
Haber:
ABD, Gazze savaşı hakkında ateşkes çağrısında bulunan BM Güvenlik Konseyi’nin bir başka kararına karşı daha veto (etme) hakkını kullandı. (El-cezire.com, 20(02/2024)
Yorum:
20 Şubat 2024’te Amerika, Gazze’de derhal ve şartsız ateşkes talep eden Güvenlik Konseyi kararına karşı üçüncü kez veto hakkını kullandı. Dolayısıyla Filistinlilerin yaşam ve onur haklarını açıkça görmezden gelen Amerika, ateşkesin, esir takası anlaşması ve geçici ateşkes için arabuluculuk etme çabalarıyla çeliştiğini iddia etti. Zira New York Times’a göre, ABD'nin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Linda Thomas-Greenfield şunları söyledi: “Karar, Washington’un, geçici insani ateşkes karşılığında Gazze’deki rehinelerin serbest bırakılmasını öngören bir anlaşmaya aracılık etmek amacıyla Katar ve Mısır ile devam eden müzakere çabalarını tehlikeye maruz bırakıyor.”
Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: لاَ يُلْدَغُ الْمُؤْمِنُ مِنْ جُحْرٍ وَاحِدٍ مَرَّتَيْنِ“Mümin, bir delikten iki defa sokulmaz (aldatılmaz).” (Buhari ve Müslim) ABD’nin geçici ateşkes önerisini kabul etmeye yönelik herhangi bir teşviki bulunmamaktadır. Dolayısıyla o, Filistinliler için boş sözlerden ve daha fazla sefaletten başka bir şey sunmuyor. Nitekim daha önce de, Yahudilerin aralıksız devam eden bombalamasına bir hafta ara verilmesi karşılığında kanunsuz bir şekilde gözaltına alınan birkaç yüz Filistinliye mukabil 100’den fazla tutuklu serbest bırakılmıştı. Ancak Yahudi varlığı, çok geçmeden saldırılarına daha büyük bir şiddet ve vahşetle yeniden başladı. Bütün bunlarda Amerika, bir lider ve barış yapıcı gibi görünüyor. Oysa onun soykırımın suç ortağı ve savaş kışkırtıcısı olduğu dünya için açık bir hale gelmiştir. Dolayısıyla Yahudi varlığının saldırısını durdurmak için herhangi bir sebep yoktur; zira Amerika’nın, soykırım işlemesini sürdürmesi için Yahudi varlığına mutlak bir yetki verdiği bilinmektedir.
Gazze sakinleri, hiçbir çıkış yolunun ve umudun olmadığı kâbus gibi bir hapishanenin içinde mahsur kalmıştır. Hatta şiddet eylemleri dursa bile çektikleri eziyetleri son bulmayacaktır; zira hastalık ve açlıktan dolayı ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kalmaya devam edeceklerdir. Ayrıca orada insani yardımların onlara ulaşmasını engelleyen Yahudi göstericiler de bulunmaktadır; nitekim Gazze’deki sağlık tesisleri yıkıldığı gibi hâlâ oradaki Müslümanlar, Netanyahu’nun Gazze’yi ve halkını Allah korusun haritadan silmeyi temsil eden nihai hedefi nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadırlar.
Bu vetonun arkasında şerir bir ajanda vardır; zira ABD, bölgeye yönelik büyük planını tamamlamadan akan kanın durmasını istemiyor. Çünkü 14 Şubat 2024 tarihli Washington Post’a göre, “Biden yönetimi ve Ortadoğu’daki küçük bir ortak grubu, önümüzdeki birkaç hafta içinde ilan edilebilecek Filistin devletinin kurulmasına yönelik kesin bir takvim de dahil olmak üzere Yahudi varlığı ile Filistinliler arasında uzun vadeli barışı sağlayacak ayrıntılı ve kapsamlı bir planı tamamlamak için acele ediyorlar.” Dolayısıyla ABD’nin, bu iğrenç planı engellemek için bu düşmancıl eylemlerin kalıcı olarak durdurulması riskini göze alması mümkün değildir; bu yüzden o, Netanyahu’ya Filistinlileri tam ve mutlak bir cezasızlıkla öldürme izni vermeyi tercih ediyor. Zira Amerika, hain iki devletli çözüm için bir takas olarak düşmancıl eylemlerin kalıcı olarak durdurulmasını istiyor.
Müslümanlar olarak bize düşen, mübarek Filistin topraklarının teslim edilmesi karşılığında Müslümanlara, güvenliği ve malzemeleri Yahudi varlığının elinde olan küçük bir Filistin devleti verecek olan Amerikan planını reddetmemizdir. Zira İslam, nehirden denize kadar tüm Filistin’in özgürleştirilmesinden daha azına izin vermez. Çünkü Filistin, Ömer Faruk Radıyallahu Anh tarafından fethedilmiş, Selahaddin Eyyubi tarafından kurtarılmış ve Halife İkinci Abdulhamid tarafından korunmuş olan İslami bir topraktır. Dolayısıyla Filistin satılık olmadığı gibi onun halkı ile onu işgal edenler ve halkını oradan sürenler arasında paylaştırılması kabul edilemez. Bu yüzden onun çözümü, iki devletli çözüm değildir; aksine onun çözümü, Allah Azze ve Celle’nin buyurduğu gibidir; zira hak olan çözüm O’nun şu kavlidir: وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْ وَأَخْرِجُوهُمْ مِنْ حَيْثُ أَخْرَجُوكُمْ“Onları (size karşı savaşanları) yakaladığınız yerde öldürün. Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın.” [Bakara 191] Bu yüzden bize düşen, ümmetin kalbinde Amerikalılar için askeri üs oluşturan Yahudi varlığının tamamen ortadan kaldırılmasını talep etmemiz olduğu gibi yetmiş yıl gösterilen fedakârlıkların ardından sömürgecinin Filistin’in büyük bir kısmını teslim etme yönündeki planını da reddetmemizdir; ayrıca bize düşen, işgal altındaki tüm toprakları kurtarmak için orduları seferber edecek olan Nübüvvet Minhacı üzere Hilafeti kurmak için çalışmamızdır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Şahruh Hamdani – Pakistan