- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Dünya Uçurumun Eşiğinde mi Duruyor?
Haber:
Rusya Savunma Bakanlığı 1 Mart 2024’te, katı yakıtla çalışan ve “Yars” olarak adlandırılan kıtalararası füzenin fırlatılmasına yönelik eğitim tatbikatlarının başarısından bahsetti. Füze, Plesetsk Uzay Üssü’nden fırlatıldı. Savunma Bakanlığı, belirlenen tüm hedeflere tam olarak ulaşıldığını belirtti.
Yorum:
Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin, 29 Şubat’taki federasyonun yıllık toplantısında yaptığı açıklamada, zor olan askeri dengeyi sağlamak için yakında Sarmat füzelerinin askeri hizmete alınacağını söyledi. Dolayısıyla Savunma Bakanlığı’nın kıtalararası füze fırlatma tatbikatlarına ilişkin duyurusu, Putin’in Batı’ya yönelik tehditlerini vurgulayan söyleminin mantıklı bir devamı niteliğindedir.
Rusya’nın Ukrayna'da devam eden savaşının akabinde Putin, bunun askeri bir operasyon olduğunu teyit etmek için Kremlin’in planlarını bozmaya çalışan ülkeleri tehdit ediyor ancak onun tehdidi Batılı ülkelerin Ukrayna’ya çeşitli silahlar tedarik etmesini engellemedi. Aksine savaşın üzerinden iki yıl geçmesine rağmen 27 Şubat 2024’te Fransa Cumhurbaşkanı, Avrupa kara kuvvetlerinin Ukrayna’ya gönderilmesi olasılığını açıkladı. Bu yüzden Putin’in elinde geriye kalan tek şey, hükümetlerinin Rusya ile çatışmaya girmesini önlemek amacıyla Avrupa toplumunu korkutmak için nükleer silah tehdidinde bulunmaktır.
Amerika’ya gelince; Rusya, Trump’ın 2016 başkanlık seçimlerindeki zaferiyle ilgilenmekte olup onun Rusya Duması’ndaki zaferini bir şişe şampanya içerek kutladılar. Gelişen nükleer tehditle tehdit etmek, Trump’ın elindeki, Biden ve Demokrat Parti’yi dış politikalarının başarısızlığıyla ve Amerika’yı nükleer savaşın eşiğine sürüklemekle suçladığı kârlı bir kozu olsa gerek. Dolayısıyla Moskova’nın nükleer silah kullanma tehdidini tırmandırması, ABD’deki seçimler boyunca devam edecektir.
Yani Moskova’nın nükleer silah kullanma tehdidi, sadece Batılı siyasetçiler arasındaki bazı seçmenlerle sınırlıdır. Dolayısıyla bu, “Karayip Krizi’nden” ve Sovyetler Birliği ile ABD arasındaki Soğuk Savaş’tan farklı bir durumdur. Zira o dönemde Sovyetler Birliği, geri kalmışlığına ve insan fıtratına aykırı olmasına rağmen dünyada çok sayıda insanı etkileyen fikri bir temele dayanıyordu ve Moskova, Washington ile rekabet halindeydi. Rusya’nın şu anki tehdidi, fikri bir temele dayanmıyor. Batı’yı ve değerlerini eleştirmeye gelince; her ikisi de insan fıtratıyla örtüşmediği için sosyalizmde olduğu gibi sadece kapitalizmin de zayıflığına ve onun da yok olmanın eşiğinde olduğuna delalet etmektedir.
Hakeza nükleer kıyamet tehdidi, Batı’daki toplumu etkileyebilir. Müslümanlar açısından olana gelince; bizler, bu korkuyla bir ilgisi olmayan birçok olayların tamamlanmasını bekliyoruz. İster Roma’nın fethi olsun, isterse Nübüvvet Minhacı üzere Hilafetin kurulması olsun fark etmez. Bizler biliyoruz ki, geçmişte de, günümüzde de var olan tek doğru akide, insan fıtratına uygun İslam akidesidir; çünkü o, kendisinden insan hayatına yönelik bir sistemin çıktığı Rabbani bir akidedir. Dolayısıyla dünyanın geleceği, nükleer başkanlar olarak adlandırılan kişilerin elinde değil, Allah Subhanehu ve Teala’nın ve Müslümanların elindedir. Bu yüzden Müslümanların sabırlı olmaları ve İslam’ı tatbik etmek için Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in metoduna göre ciddi bir şekilde çalışmaları gerekir. Nitekim Allahu Teala şöyle buyurmuştur: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ تَنْصُرُوا اللَّهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ “Ey iman edenler! Eğer siz Allah’ın dinine yardım ederseniz Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar.” [Muhammed 7]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ali Ebu Eyyub