- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Arap Birliği, Suçlu Sömürgeci Sistemin Bir Kalıntısıdır…Artık Bu Saçmalığa Son Vermenin Zamanı Gelmedi mi?!
Haber:
Arap Devletleri Birliği Konseyi’nin Arap dışişleri bakanları düzeyindeki çalışmaları 03/06/2024 Çarşamba günü, Moritanya’nın başkanlığındaki 161’inci olağan toplantısı başladı.
Taslak gündem, siyasi, güvenlik, ekonomik, sosyal ve mali alanları ele alan 9 ana madde ile Filistin meselesine ilişkin maddeyi de içerdiği gibi Filistin meselesindeki gelişmeler, işgal altında olan Kudüs kentindeki Siyonist ihlaller, Arap su güvenliği meselesi, Siyonist varlığın işgal altında olan Arap topraklarındaki su hırsızlığı, Filistin devletinin bütçesinin desteklenmesi, İşgal altında olan Suriye Arap Golan’ındaki durumun yanı sıra Arap Ülkelerindeki Filistin İşlerini Denetleyenler Konferansı’nın 111. oturum raporu ile bağlantılı bir dizi konuları da içeriyor. .” (Wafa Ajansı)
Yorum:
Arap Birliği ve tüm Müslüman yöneticiler için Filistin, maddelerden bir maddeden başka bir şey değildir. Filistin, tamamen geri alınması gereken gasp edilmiş toprak meselesinden, bir davanın cüzlerine ve sadece "Siyonist ihlallere" dönüştürüldü! Dolayısıyla Filistin’de yaşananlar, dışişleri bakanlarının olağan toplantılarda görüşeceği ihlallerden başka bir şey değildir.
Allah onların canlarını alsın. Nasıl bu hale geliyorlar? Filistin yok ediliyor, yıkılıyor, halkının başına tonlarca bomba atılıyor ama Müslümanların başındaki yöneticilerin -hiç aceleleri yok-, neden acele etsinler ki? Peki Amerika’nın Yahudi çetelerine verdiği süre henüz dolmadı mı?
Filistin'deki gelişmeleri görüşeceklermiş. Gelişmeler meçhul mü, bilinmiyor mu?! Görüşmeye ve tartışmaya gerek var mı?! Açlıktan ölen çocukların fotoğraflarını görmediler mi? Nehirler gibi akan kanları görmediler mi? Gazze enkaza dönmüş, onlar görmüyorlar. Filistin’de 30.000, hatta daha fazla şehit ve 72.000, hatta daha fazla yaralı ve hasta var; bununla birlikte binlerce kayıp insan var, iki milyon Müslüman yerinden edilmiş ve bombalar ve füzeler dışından bir barınak ve yiyeceği olmaksızın açıkta kalanlar var. Onlar bilmiyorlar mı… toplanacaklarmış ve görüşeceklermiş, orduları hani nerede? Polis kuvvetleri nerede? Yoksa sadece Müslümanları öldürmek veya onlara zulmetmek için mi dışarı çıkıyorlar?!
Arap yöneticilerin toplantısı olmamış gibidir, hatta olması olmamasından daha tehlikelidir; zira tüm sorunlarımızı, özellikle de hayati olanları, istediği gibi davranan sömürgeci kâfirin eline teslim ettiler; yani bu yöneticilerin sömürgeci otoritelerin kararlarını dinlemek, itaat etmek ve uygulamak dışında hiçbir emir ve yasakları yoktur. Ayrıca komplo kuranlar, Yahudi varlığına karşı sahte savaşlara girenler, Yahudi varlığının karşısında yenilmek için büyük çaba harcayanlar ve (iddia ettikleri gibi) değiştirilmesi imkansız emri vakiyi pekiştirenler de onlardır; yine orduları kışlalarına hapsedenler ve onları sadece Müslümanlara zulmetmeleri, hatta onları öldürmeleri için serbest bırakanlar da onlardır; dahası bombaları Gazze’yi yerle bir eden ve ateşiyle halkımızı yakan savaşa liderlik eden Amerika Dışişleri Bakanı Anthony Blinken’in söylediklerini tekrarlayıp durarak kendilerini aşağılık duruma düşürenler ve başlarını öne eğenler de onlardır. Sonra da küçük şişman firavununun Gazze'yi kuşattığı ve halkını aç bıraktığı Mısır’da toplanıyorlar.
Orduların harekete geçmesiyle ilgili tek bir kelime var mı? Yarım kelime bile yok, hatta bir ima veya bir işaret bile yok. Peki neden?
Arap Birliği ve zirveleri, en habis ve en tehlikeli sömürgeci fikirlerden biridir; dolayısıyla o, (Hilafetin geri dönüşünü engellemek için sömürgecinin türettiği) zayıf devletçikleri pekiştirmek için İngiltere Dışişleri Bakanı Anthony Eden'in kararıyla kuruldu ve ardından ona Amerikan etkisi nüfuz etti. Bu yüzden Arap Birliği, kendisinden talep edileni uyguladığı sömürgeci kâfirin elindeki araçtan başka bir şey değildir; dolayısıyla kurulduğu günden bu yana almış tüm kararları, Filistin’i ihmal etmek ve Yahudi varlığını pekiştirmek için olmuştur. Yani Irak’ın yok edilmesi için bir gerekçe ve Şam kasabı Beşar için bir süre, hatta devrimci Müslümanları öldürmeye devam etmesi için süre üzerine bir süre olmuştur. Ayrıca Mısır Firavununun katliamları ve Gazze'deki günahkâr kuşatması konusunda sessiz kalmış ama Körfez devletçikleri Yahudi varlığı ile normalleşmek için koşuşturmuşlardır; zira onlar, sağır, kör ve konuşamayan dilsizlerdir.
Arap yöneticileri, Arap Birliği çerçevesinde toplandıklarında, sadece oturumun düzenini sağlamak ve Hilafeti kaldıran savaş suçlusu kapitalistlerin egemen olduğu küresel sistemi pekiştirmek için toplanırlar. Bu açıdan bakıldığında Arap dışişleri bakanlarının toplantısı, İslam ümmetinin parçalanmasını, kimliğinin çarpıtılmasını, hatta silinmesini sürdürmek için resmi Arap rejimini türeten sömürgeci için gerekli olan bir görevdir.
Ancak onlar İslam ümmetinin ölmediğini gözden kaçırdılar; zira İslam ümmeti zaman zaman tökezler, hastalanır ve fenalaşır ama geri döner. Nitekim Moğolların zulmüne ve Haçlıların suçlarına rağmen Ayn Calut ve Hıttin’de galip gelerek Hilafetine ve gücüne geri dönmüştür; böylece zayıf ve sıska emirliklere bölünmüş Müslüman ülkeleri birleştirmiş, ardından Avrupa’yı fethetmek için harekete geçmiş ve yüzyıllar boyunca dünyaya hâkim olmuştur.
Evet, Kerim Rasulumüz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in bizlere müjdelediği gibi Hilafetimiz izzetli ve güçlü bir şekilde geri dönecek ve kötü yöneticilerin kökünü kazımak, toprakları Yahudi çetelerinden arındırmak ve Amerika ile İngiltere’ye şeytanın vesveselerini bile unutturmak için orduları kışlalarından harekete geçecektir. Zira bunun açıkça görülen işaretleri vardır. Yarın bekleyeni için yakındır. Şüphesiz Allah’ın vaadi haktır. وَعْدَ اللهِ لَا يُخْلِفُ اللهُ وَعْدَهُ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ“Bu Allah’ın vaadidir. Allah vaadinden caymaz; ama insanların çoğu bunu bilmezler.” [Rum 6]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Nasır Şuveyha - Tunus