Pazar, 22 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Amerika’nın Ortadoğu’da Korktuğu Gerilim Nedir?!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber - Yorum

Amerika’nın Ortadoğu’da Korktuğu Gerilim Nedir?!

Haber:

El-Cezire, ABD Senatosu Çoğunluk Lideri Chuck Shumer’in bir açıklaması aktardı ve açıklamada şöyle geçti: Ortadoğu'da gerilim çok yüksek ve hazırlıklı olmamız gerekiyor. (El Cezire, 07/04/2024)

Yorum:

Onlarca yıldır Amerikan dış politikası, Ortadoğu’daki gerilim ateşine benzin dökmeye dayalıdır; zira sağ eliyle çatışmaları ateşleyip alevlendiriyor, sonra çözümlerini dayatmak için bir itfaiyeci gibi müdahale ediyor ve sol eliyle kontrolünü sıkılaştırıyor. Bu nedenle Amerika’nın korktuğu gerilimin, emirlerini yerine getiren ve kendilerini onun kucağına atan sırt üstü yayılmış yöneticilerden gelmesi imkânsızdır; zira onlar, cılız bir tahtı ve aşağılık bir tacı korumak için barış anlaşmaları yapıp düşmanlarına teslim oluyorlar ve gece gündüz kutsal mekânları onlara bırakıyorlar; bu yüzen gerilim, halkı dışında hiçbir gücü ve kuvveti olmayan Filistin otoritesinden de gelmez. O halde Amerika’nın korktuğu ve tüm bölge yöneticilerinin uzaklaştırmak istediği gerilim nedir? Dahası şayet bölgede gerilimlerin türetilmesini denetleyen Amerika ise peki o hangi gerilimden korkuyor?

"İki devletli çözüm" vehmini pazarlayan ve bunu küresel ölçekte savunan Amerika, mübarek Filistin topraklarının Ortadoğu’da devam eden çatışmanın mihenk taşı olduğunun, Filistin meselesinin onlarca yıldır Amerika ile Avrupa arasında uluslararası bir çatışma alanına dönüştüğünün, dahası Osmanlı Devleti’nin çökmesinden ve kâfir Batılı ülkelerin İsra ve Mirac topraklarının Yahudiler tarafından gasp edilmesini destekleme vizyonuna göre bölgeyi yeniden şekillendirmeye başlamasından bu yana uluslararası ilişkiler meselelerinden bir meseleye dönüştüğünün bilincindedir. Bu nedenle Amerika, şımarık oğlu Yahudi varlığına, silah, teçhizat, para ve çifte uyruklu adamlar sağlamaya devam etti; ancak son savaştan sonra her zamankinden daha çok zayıflamış ve fiilen ortadan kalkmasından korkmaya başlamıştır.

Böylece Amerika’nın korktuğu ve kendisi için büyük bir hazırlık yaptığı gerilimin, gürleyen volkan gibi olan ümmetin öfkesi, yani bölgedeki denklemi İslam ve Müslümanlar lehine çeviren, Yahudilerin ve onlara gizli ve açık destek verenlerin ayaklarının altındaki halıyı kaydıran güçlü bir grubun hareketi olduğu ortaya çıkmaktadır.

Bu nedenle Müslümanların, Filistin'in bir İslam toprağı olduğunu, onun Müslümanların kanlarıyla fethettiği Şam’ın güneyinin bir parçası olduğunu, onun bir karışının bile mücahidin atının tozundan veya şehidin bir damla kanından yoksun olmadığını, onun tüm Müslümanların mülkü olduğunu, oranın bir başkası dışında bir grubun veya cemaatin ya da halkın tekelinde olmasının doğru olmadığını çok iyi hatırlamaları gerekir; bu yüzden vacip olan, onun geri edilmesi yolunda canların ve ruhların feda edilmesi ve yarışanların bunun için yarışmalarıdır; yani onun tek bir karışını dahi ihmal etmek, Allah'a, Resulüne ve müminlere ihanettir; zira Allah Subhanehu Müslümanlara, Filistin’i Yahudi varlığından kurtarmak, onu Filistin’den söküp atmak ve tüm kâfir ülkelerin onun üzerindeki hegemonyasını kaldırmak için cihad etmeyi farz kılmıştır.

Ayrıca Amerika’nın hegemonyasını genişletme ve üvey evladı Yahudi varlığını güçlendirme girişiminin de farkına varmaları gerekiyor; kesinlikle bu, Amerika'nın mağlup olmaz ve yenilmez olduğu ya da İslam ümmetini yenebileceği anlamına gelmez; aksine onun adamları, birçok silaha, gelişmiş donanıma ve yapay zekaya sahip olmalarına rağmen yüzleşme veya cesaret kabiliyetine sahip değillerdir. Zira Irak ve Afganistan’da içine düştükleri çıkmaz, bunun en güzel kanıtıdır. Ayrıca Felluce savaşlarından sonra prestijleri yok oldu ve Hollywood filmlerinde kendileri için yarattıkları aura da düştü. Şayet Amerika böyleyse, o halde İngiltere gibi daha aşağı seviyede olanlar ya da Yahudiler gibi Amerika’ya bağımlı olanlar ne durumda acaba?

Bu azim ümmet, düşmanlarını yok edebilir ve işgal edilmiş İslam topraklarının her bir karışını geri alabilir; aksine Batı ülkelerini fethedip hayrı dünyanın dört bir tarafına yaymalı ki böylece yeniden dünyanın kandili ve insanların için çıkarılmış en hayırlı ümmet olabilsin.
Evet, bunların hepsi mümkün ve olabilir; bunun anahtarı ise Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafetin kurulmasıdır; zira Hilafet, Amerika'yı uluslararası sahneden uzaklaştırmaya, onun uluslararası konum üzerindeki kontrolünü ortadan kaldırmaya, dünyayı onun şerlerinden kurtarmaya, Filistin’i işgal eden Yahudi varlığını ortadan kaldırmaya ve aziz Kitabı’nda şöyle buyuran alemlerin Rabbi olan Allah’ın istediği gibi İsra ve Miraç topraklarının tamamını Daru’l İslam’a iade etmeye muktedirdir: وَأَنتُمُ الْأَعْلَوْنَ وَاللهُ مَعَكُمْ وَلَن يَتِرَكُمْ أَعْمَالَكُمْ “Üstün durumda olan sizlersiniz, Allah sizinle beraberdir. O amellerinizi asla eksiltmeyecektir.” [Muhammed 35]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Müh. Visam Atraş – Tunus

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER