Cumartesi, 03 Muharrem 1447 | 2025/06/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Erdoğan’ın İslam Dünyasına Birlik Çağrısı Sykes-Picot Bekçilerine Değil Ümmete Olmalıydı!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Erdoğan’ın İslam Dünyasına Birlik Çağrısı Sykes-Picot Bekçilerine Değil Ümmete Olmalıydı!

Haber:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi'nde Müslüman ülkelerine Ümmet için birlik ve kardeşlik çağrısı yaptı. Erdoğan, "Türkiye olarak bölgemizde sınırları kanla çizilecek yeni bir Sykes-Picot düzeninin kurulmasına izin vermeyeceğiz" dedi. Çözümün bir kez daha “diplomasi ve diyalogdan geçtiğini” vurguladı. (Ajanslar)

Yorum:

İslam’da birlik ve kardeşlik çağrısı yapan Erdoğan hangi birliğe, hangi kardeşliğe çağırıyor? Bu birliği nasıl sağlamayı ümit ediyor?

Erdoğan’ın, “bir kez daha çözümün diplomasi ve diyalogdan geçtiğini” vurguluyor olması “var olan Sykes-Picot düzenine” sapasağlam bağlı kalmayı arzuladığının ifadesidir.

İslam’da birlik ve kardeşliğin önündeki engel; zamanında kanla çizilmiş olan “Sykes-Picot” sınırları ve bu sınırlar üzerine inşa edilmiş ulus devletler ve onları koruyan Batı kuklası rejimlerdir. Milliyetçilik, ulus devlet sınırları gibi laflarla, Türkiye’nin, İran’ın, Filistin’in, Suriye’nin sınırlarını korumakla, bu sınırlar üzerinde yaşayan Müslümanların imandaki birliğini ulus kimlikler altında ezmekle İslam birliği ve kardeşliği inşa edilmez. Bunun ispatı zaten bizzat Filistin ve bilhassa Gazze’dir. Sykes-Picot’nun çizmiş olduğu sınırlar içinde, Lozan’ın prangaları ile, Batı’dan kopyala yapıştır anayasası ve uluslararası sözleşmelerin dikte ettiği iç ve dış siyaseti ile, Batılı efendilerine yaranmak uğruna işgalci siyonist canavarı devlet olarak tanıyan ilk Müslüman ülke olarak Türkiye Cumhuriyeti zaten kardeşliğe ihanetin belgesi değil midir?

Türkiye’ye başbakan olduğu 2003 yılından ve Cumhurbaşkanı olarak görev yapmaya başladığı 2014’ten beri İslam kardeşliği adına Erdoğan ne yaptı? Mısır ve Suriye siyasetindeki ihanetleri bir yana… “One Minute!” ve Kudüs kırmızı çizgimizdir dedi, Türkiye’nin siyonistle ticari hacmini kat kat büyütürken Mavi Marmara şehitlerine ihanet etti. Gazze ile ilgili bol bol acıklı sözler sarf ederken, “Nazi” diye adlandırdığı teröristi petrolden, çeliğe, askerlerinin postallarına, beyaz eşyadan gıdaya kadar her türlü ihtiyacını karşılayarak bir güzel besledi… Müslümanların sorunlarını ancak Ümmeti bölük pörçük eden “Sykes-Picot”nun yaratıcılarına havale etti… İşte bu Sykes-Picot kuruluşunun -daha doğrusu “siyoniste hizmet şirketinin”- CEO’luğun yapan Erdoğan, Gazze’nin diri diri yakılan sağlık çalışanları için, siyonistin zindanlarında işkence gören doktorları için, anestezi olmadan sezaryen olan anneleri için, anestezi olmadan uzuvları ampute edilen, diri diri yakılan aç çocukları için hiçbir şey yapmadı.

Dünyanın en güçlü 9’uncu, NATO’nun en güçlü 4’üncü ordusuna sahip olduğu halde… kendi damadı dünyanın en gelişmiş İHA ve SİHA’larını, en modern teknolojiye sahip, en güçlü askeri uçaklarını ürettiği halde… yine Ümmeti perişan eden “Sykes-Picot” papazlarının zikrini, yani “çözümün diplomasi ve diyalogdan geçtiğini” ve “iki devletli çözümü” vurguluyor.

Ezcümle: Erdoğan’ın kardeşlikten anladığı İslam kardeşliği değildir! Yaptığı İslam birliği çağrısı, Rasulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem’in gösterdiği birlik değildir. Erdoğan’ın birlik çağrısı yaptığı zatlar, Müslümanların hak sözünü boğmak için çalışan, Ümmetin izzetinin karşısında engel olarak duran ruveybidalardır. Filistinli Müslümanların, Gazze’deki çocukların, hatta kendinden olmayan herkesin kanını dökmeyi varlığının gayesi bilen soykırımcı siyonist bugün hâlâ ayaktaysa, günden güne daha da vahşileşme cüreti buluyorsa, tıpkı hain Arap yöneticiler gibi Erdoğan’ın da gücü ve izzeti Kur’an ve Sünnet yerine kapitalist nizamlarda aramasından, Ümmetin olduğu safta değil de kâfir dostlarının yanında yer almasından dolayıdır.

Erdoğan İslam birliği istiyorsa; işte önünde Gazze için birlik olmuş milyonlarca Müslüman onun tek bir emrini bekliyor. İslam kardeşliği istiyorsa Erdoğan; işte önünde kardeşlerinin acısıyla gerçekten yanıp tutuşan milyonlarca Müslüman, kendisinin emriyle harekete geçireceği ordusunda asker olmak için sabırsızlıkla bekliyor.

Erdoğan samimi olsaydı, çağrısı Sykes-Picot bekçilerine değil samimi olan Müslümanlara olurdu; çözüm olarak kapitalizmin diplomasisini değil, Kur’an ve Sünnet altında birleşmeyi sunardı!

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Zehra Malik

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER