Çarşamba, 11 Recep 1447 | 2025/12/31
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

-Basın Açıklaması- Hizb-ut Tahrir, "Şam'ın Şerefli Kadınlarını Korumak İçin Hilafeti Kurmakta Acele Edin" Başlığı Altında Çok Önemli Bir Kadın Sempozyumu Düzenleyecektir

Celil usul alimi, uzman siyasetçi ve önemli düşünür Hizb-ut Tahrir'in emiri Atâ İbn-u Halil Ebu Raşta'nın gözetiminde hizib, 27 Nisan 2013 günü, Suriye'de kadınların ve çocukların yaşamış oldukları acı çile hakkında konuşmak ve Şam tagutunun onlara karşı işlemiş olduğu katliamlara acilen son verecek olan etkin çözümler sunmak için Ürdün'ün başkenti Amman'da kadınlara yönelik önemli bir sempozyum düzenleyecektir. "Şam'ın Şerefli Kadınlarını Korumak İçin Hilafeti Kurmakta Acele Edin" başlığı altındaki bu sempozyum, sadece kadınlara dönük ilk üst düzey bir toplantı olacaktır. Dolayısıyla bu, eşi benzeri görülmemiş nevine münhasır bir olay olacak olup dünyanın dikkatlerini, özellikle Suriye'deki kadın ve çocukların katil mücrim Beşar Esed ile kafir Baas rejimi tarafından çekmiş oldukları acıların ve vahşetin korkunç düzeyine çekmeyi amaçlamaktadır. Sonra sempozyum, kadın gazetecilerden, toplum içerisinde etkili seçkin kadınlardan ve farklı örgütlerin kadın temsilcilerinden oluşan büyük bir kalabalığa ev sahipliği yapacağı gibi aynı şekilde sempozyuma katılmaları için bazıları ez-Zaateri Mülteci Kampı'nda yaşayanlar olmak üzere Ürdün'deki Suriyeli kadınlar da davet edilecektir. Aynı şekilde sempozyum, üç ana konuşmayı kapsayacak olmasının yanı sıra Suriyeli kadınların maruz kalmış oldukları sıkıntıların ve trajedilerin görüntülerini içeren video kaseti ile Hizb-ut Tahrir'li kadınlar ile yapılacak olan üst düzey bir paneli ve basın konferansını da kapsayacaktır.

Açılış konuşması, Hizb-ut Tahrir / Merkezî Medya Bürosu Kadınlar Kısmı tarafından yapılacak ve İslam dünyasındaki hükümetler ile uluslararası toplumun şu ana kadar Esed iktidarı altındaki Suriyeli kadınların yaşamış oldukları cehennem hayatına bir son vermek için herhangi bir güvenilir çözüm sunmadaki başarısızlıklarına vurgu yapılacak olmasının yanı sıra Şam'da terörizm, katliam ve iffetli kadınların ırzlarının çiğnenmesi kampanyasını sürdürmesi için Suriye rejimine mühlet üzerine mühlet veren girişimlere ve misyonlara da vurgu yapılacaktır. Ayrıca konuşmada, saf İslam'a dayanacak olanın sadece Hilafet Sistemi olduğuna ve kadının hayatını ve onurunu parayla ölçmeyecek, kadınların kanlarının ve onurlarının korunmasını önceliklerinden kılacak ve hiç tereddüt etmeksizin ve gecikmeksizin kadınların güvenliğinin korunmasını devletin omuzları üzerindeki ağır bir görev yükü olarak taktir edecek olan sistemin de sadece bu sistem olduğuna vurgu yapılacaktır. İkinci konuşmaya gelince; bu konuşmayı Suriyeli Müslüman bir bacı yapacak ve tanık olunan kaçırmalara, işkencelere, tecavüzlere, kadınların ve çocukların Suriye rejimi tarafından merhametsizce öldürülmelerine dair ayrıntılı belgeler sunacak olmasının yanı sıra aynı şekilde hayatta kalma savaşı veren ve insanlık dışı korkunç şartlarda yaşayan kadın ve çocukların yaşadığı Suriye mülteci kamplarındaki umutsuz yaşamlara ışık tutacaktır. Bunun yanı sıra Şam kadınlarının, yanı başlarında meydana gelen kan banyoları karşısında uyuşuk ve sessiz bir şekilde oturan, bunlara seyirci kalan ve bu yaşananlar için tek bir askerini bile harekete geçirmeyen İslam dünyasındaki kalpsiz yöneticilerden nasıl kurtulacaklarına vurgu yapacaktır. Kapanış konuşmasına gelince; bu konuşmayı Ürdün'de Hizb-ut Tahrir'e üye olan bir bacı yapacak ve bu sırada dünya Müslümanlarına, hızlı bir şekilde Hilafet Devleti'ni kurmak için çabalarını artırmaları çağrısında bulunacağı gibi aynı şekilde Şam'daki bacılarını hiç gecikmeksizin savunma ve Allahu [Subhânehu ve Teâlâ]'nın hükümleri altında tüm bölgenin gözetimini yapacak olan bu asil devleti kurması için Hizb-ut Tahrir'e nusret verme hususundaki büyük İslamî sorumluluklarını yerine getirmeleri için Müslüman orduların evlatlarına içten bir çağrıda bulunacaktır.

Bizler medya organlarını, bu vahşi çatışmanın en savunmasız mağdurlarının bazılarının dinleyip kalplerinin, umutlarının ve hayallerinin kırılacağı hikayeler için bir platform olmayacağı gibi onların çekmiş oldukları acılara bir son vermek için sahih bir vizyon sunacak olan bu önemli ve müthiş sempozyuma katılmaya davet ediyoruz. Ayrıca sempozyum, Hizb-ut Tahrir / Merkezî Medya Bürosu'nun radyosu aracılığıyla canlı olarak yayınlanacaktır.


Devamını oku...

-Basın Açıklaması- NATO ve Amerikan Güçleri, Karzai, Zerdâri ve Keyâni Gibi Ajanların Yardımıyla On Bir Müslüman Çocuğu Katletmişlerdir

08 Nisan 2013 günü, el-Cezira ve BBC'de dahil birçok haber ajansları, NATO'nun Kunar eyaletine düşen Sincal bölgesine yaptığı hava saldırısında 11 Afgan çocuğun ve bir kadının öldürüldüklerini ifade ettiler.

Yine bu yılın Şubat ayında, NATO'nun aynı bölgede yaptığı hava saldırılarında ekseriyeti kadın ve çocuk olmak üzere en az on sivil ölmüştü. Amerikan ve ISAF [Uluslararası Güvenlik Destek Gücü] tarafından bu Müslüman çocukların öldürülmesi olayı, Afganlılar için yeni değildir. Zira Amerika'nın, Afganistan'ı 2001 yılında işgal etmesinden bu yana işgal güçleri binlerce sivil Afganlıyı katletmişlerdir.

Amerika ve NATO güçleri, Afganlı Müslüman vatandaşları isyancılar olarak göstermeye çalışmaktadırlar. Her ne kadar onların çocukları ve kadınları canlı kalkan olarak kullandıklarını ve onlara sığındıklarını iddia etmiş olsalar da aslında onlar, topraklarını korumaya çalışan sıradan köylülerdir. Masum Müslümanlara karşı işlenen cürümlerin en korkuncu ise dünyevî kazançları, servet ve iktidar karşılığında Müslümanların kanlarını satan Karzai, Zerdâri ve Keyâni de dahil İslam ülkelerindeki hain yöneticiler ve ordu generalleri tarafından işlenenlerdir. Dolayısıyla bölgedeki nüfuzlarını güçlendirmek ve yollarında duranları da katletmek için kara ve havanın işgal güçleri tarafından ihlal edilmesine izin verenler de bizzat onlardır. Dolayısıyla da Amerika ve koalisyon güçleri, şayet bu hainler kendilerine destek vermemiş, maddî ve lojistik destekte de bulunmamış olsalardı bu bölge de bir kurşun dahi sıkamazlardı.

Şayet İslam'ın maslahatlarını ve Müslümanlarını kanlarını koruyan bir devlet ve gözeticinin yanı sıra Müslümanlara dokunmaya çalışan tüm elleri koparacak olan bir Hilafet olmuş olsaydı bu on bir tomurcuk Amerika tarafından soğukkanlılıkla öldürülemezlerdi. Elbette Allah'ın metodu dışında demokrasiyi bir sistem olarak benimseyen ve vatandaşlarının hayatı pahasına hayatlarını ve kendilerini kapitalist efendilerinin çıkarlarını korumaya adayan Müslümanların mevcut yöneticileri gibi olanlar değil. Bundan dolayı erkekleri, kadınları ve çocuklarıyla Müslümanların hayatları, bu facir ve fasit rejimler ile İslamî ülkelerimizde iktidar olan bu ajan hain kuklaların gölgesinde asla güvende olmayacaktır.

Bu zeki kanlar ancak, Allahu Teâlâ'nın indirmiş olduğu ve Halife'nin devletin tebasındaki her bir ferdin hayatını, malını ve onurunu savunmayı garanti etmesi de dahil Hilafet Devleti'nin tatbik edeceği adil kanunların uygulanmasıyla korunacaktır. Dolayısıyla Müslümanları savunmaktan asla vazgeçilmeyecektir. Çünkü o, hakkıyla yerine getirilip getirilmemesinden dolayı kıyamet gününde Allah'ın hakkında hesaba çekeceği bir emanettir. Bundan dolayı bu hain yöneticileri ortadan kaldırmak, kafir Batı ajanı fasit rejimlerini devirmek ve onların enkazlarının üzerine Hilafet Devleti'ni kurmak için çalışmalıyız. İşte o zaman ve sadece o zaman güçleriyle, istihbaratlarıyla ve üsleriyle bu sömürgeci güçler bölgeden kovulabilecektir. İşte sadece o zaman korkunun, sömürünün ve zulmün yerine Pakistan, Afganistan ve tüm İslam dünyasındaki Müslümanların güvenliği gerçekleşecektir.

İslamî Hilafet Devleti'nin tarihi boyunca, إنّما الإمام جنة يقاتل من ورائه ويتقى به "İmam [Halife] bir kalkandır onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur" olmasından dolayı Müslüman kadınlar ile çocukların hayatı ve onuru bir koruyucu tarafından korunmuştur. Ama bugün Müslümanlar, dünyada daha büyük güce ve yeteneğe sahip olmalarına rağmen ancak onlar, birkaç kiralık generaller ve yöneticiler tarafından rehinler gibi tutulmaktadırlar.

Bizler, Müslüman orduların muhlis evlatlarını, bacılarının ve kardeşlerinin kanlarını savunmaya ve Nübüvvet Minhacı Üzere İkinci Raşidî Hilafet Devleti'nin kurulması ve Müslümanların Halifesi olarak hizbin emiri celil alim Atâ İbn-u Halil Ebu Raşta'ya biat edilmesi için Hizb-ut Tahrir'e nusret vermeye davet ediyoruz. İşte o zaman Allah'ın izniyle hiçbir kimse masum Müslüman kadın ve çocukların canlarının kutsallığını çiğnemeye cüret edemeyecektir. Dolayısıyla burada bizler, Müslüman orduların içerisindeki muhlislerin, Muhammed İbn-ul Kasım, Tarık Bin Ziyad ve Halid İbn-u Velid'in torunları olduklarını tekrar hatırlatmak isteriz. Peki o halde bu ecdatlarının torunu olanlar, nasıl olur da Müslüman çocuk ve kadınlardan oluşan kardeşlerine ve bacılarına karşı bu korkunçlukların işlenmesine izin verebilirler? Haydi o zaman ey İslam ordusunun evlatları! Allah'ın ve Resulünün davetine icabet edin, kendinizi, masum halkınızı ve topraklarını, bu ödlek katiller ve güçlerinden kurtarın.


Kadınlar Kısmı
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Bürosu Üyesi

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Amerika, Ajanı Olan Somali Hükümetine Müslümanları Katletmesi İçin Ölümcül Silahlar Göndermek İçin Yola Çıktığı Bir Sırada Şam Ayaklanmacılarına Ayaklanmalarını Donatacak Silah Geçişini Tüm Gücüyle Engellemektedir

Amerikan Devlet Başkanı Barak Obama 08 Nisan 2013 günü, Dışişleri Bakanı John Kerry'e bir muhtıra göndermiş ve muhtırada, yaşanan kaostan iki yıl sonra ülkenin tanık olduğu Amerika'nın ilk ajanı olan hükümetin gölgesindeki Somali kuvvetlerini silahlandırmak ve eğitmek için ülkesinin önünü açmak amacıyla Somali'ye "Amerika'nın güvenliğini ve dünya barışını güçlendirecek" savunma ekipleri ve hizmetlerinin sağlanması kararına vardığını söylemiştir.

Amerika Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü Caitlin Hayden, şöyle demiştir: "Amerika, profesyonel bir askerî güç haline gelmesi amacıyla Somali'deki savunma güçlerine yardım etmek için uzun vadeli bir ortak olmayı taahhüt eder."

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 2011 yılının Ağustos ayındaki askerî saldırının ardından başkent Mogadişu'ye giren Müslüman mücahitlerden oluşan eş-Şebab Hareketi ile savaşan hükümet güçlerini desteklemek için Somali'ye yönelik silah ihracatı yasağını geçen ay kısmen kaldırmıştır.

Somali'ye gönderilmesi planlanan bu silahların, sadece Müslümanları öldürmek için olduğu açıkça ortadadır. Zira Amerika'nın, 1993 yılında Müslüman Somali halkı karşında uğradığı acı yenilginin ardından Somali halkına karşı eskiye dayalı bir intikamı vardır. Bu yüzden Amerika bugün, Şerî Mahkemeler yönetimini devirip kendisine ajan bir hükümet oluşturmasının ardından intikam senaryoları hazırlamaktadır. İşte Amerika bugün, Somalili Müslümanların kanlarını akıtabilmek ve hastalıklı kininin, nefretinin ve  buğzunun intikamını alabilmek için ajanlarına öldürücü silahlar sağlamaktadır.

Amerika'nın, hiçbir gerekçe ve uyarı olmaksızın ajanı olan Somali rejimine silah ve teçhizat çeşitleri sağlamaya başlayacağını açıklaması iğrenç bir ironidir. Bu arada Amerika, çocukların kanlarını akıtan ve öldüren, şehirlere ve köylere balistik füzeler atan diğer ajanı Beşar'ın katliamlarını izlemektedir. Ayrıca Amerika, herhangi bir silahın tahir Şam topraklarındaki kahraman ayaklanmacıların eline ulaşmaması için tüm gücünü kullandığı bir sırada Suriye liderliği için Esed'e halef olacak, hiçbir değişiklik olmaksızın Amerika'nın çıkarlarını koruyacak ve Amerika'yı bölgemizden, dahası tün dünyanın üzerinden kaldırıp atacak olan İslamî Projeye karşı koyacak başka bir ajan hazırlamaktadır.

Evet, bu olaylar bizlere, İslam Ümmetinin açık düşmanının küstah ve kibirli Amerika olduğunu ifşa ederken hain Suriye Ulusal Koalisyon liderliği de kendisini Amerika'nın kucağına atmıştır. Hatta Ulusal Koalisyon'un başkanı Ahmed Muaz el-Hatib karşımıza çıkıp NATO'ya, siviller için güvenli bölgeler oluşturma çağrısında bulunmuştur. Herhalde el-Hatib, Amerika'nın liderliğini yaptığı NATO'nun Ümmetimizin, hadaratımızın ve dinimizin gerçek düşmanı olduğunu ya unutmuş ya da unutmuş gibi görünmektedir. Ayrıca Afganistan, Pakistan ve diğer yerlerde bizleri katleden de bizzat NATO'dur. O halde Müslümanlar, nasıl olur da düşmanlarına başvurabilirler ki!

Ey Somali'deki Müslümanlar!

Hasan Şeyh Muhmud hükümeti, Amerika'nın ajanı olan bir hükümettir. Dolayısıyla onu ortaya çıkaran Amerika, şimdi de onun ayakta kalma nedenlerini sağlamaktadır. Bu yüzden de Amerika, sizleri katletmesi için bu hükümete silah sağlamaktadır. O halde tagut yöneticilerinize karşı harekete geçin, çok kararlı ve ısrarlı bir şekilde onları üzerinizden kaldırıp atın ve  Amerika'nın ülkenize yönelik planlarını boşa çıkarın.

Ey Sevgili Mübarek Şam Topraklarındaki Müslümanlar!

Amerika sizlerin çok yaman bir düşmanıdır. Zira Somali, Sudan, Yemen, Afganistan, Pakistan ve Irak'taki kardeşlerinizi katleden bizzat Amerika olduğu gibi tam iki yılı aşkındır sizleri katletmeye devam etmesi için ajanı Beşar Esed'e yeşil ışık yakan da bizzat odur. O halde gerek Amerika'nın gerekse Batı ülkelerinin hiçbir yardımını, silahını, parasını ve korumasını kabul etmeyiniz, işinizi el-Kavî olan Allahu Subhânehu'ya havale ediniz, el-ukab râyesini yükseltiniz, onun dışındaki tüm bayrakları indiriniz ve -tagut Beşar'ı devirmenizin ardından- projenizi, belki de Allah'ın emiri celil alim Atâ İbn-u Halil Ebu Raşta'ya nusreti ve iktidarı yazdığı hizbiniz olan Hizb-ut Tahrir'in kendisine güvendiği ve bağlı kaldığı İslamî Raşidî Hilafet kılınız. Zira mustazaf kullarına nusret verecek olan sadece Allah'tır.

وَلا تَرْكَنُوا إِلَى الَّذِينَ ظَلَمُوا فَتَمَسَّكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ مِنْ أَوْلِيَاءَ ثُمَّ لا تُنْصَرُونَ "Sakın zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur. Sonra yardım da göremezsiniz!" [Hud 113]


Devamını oku...

Suriye Halkının Düşmanları Kahire'de Toplanıp Ayaklanmayı Sahiplerinden Çalmak İçin Israrcı Olmaktadırlar Buna Sessiz Kalmak İse Şerî Olarak Haramdır

  • Kategori Suriye
  •   |  

07.04.2013 günü, Kahire'deki Dışişleri Bakanlığının Merkezinde, kendi çıkarlarını gerçekleştirmek için dünyanın dört bir tarafındaki Müslümanların çekmiş olduğu tüm trajedilerin nedeni olan Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya gibi (5) Batı ülkesi de dahil Suriye ayaklanmasına komplo kuran (11) ülke temsilcisinin katıldığı bir toplantı düzenlenmiştir. Bunların ajanı olan (6) bölge ülkeleri ise şunlardır: Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün ve Türkiye. Nitekim bu toplantı, rejimin unsurlarından elleri Suriye halkının kanlarına bulaşmamış kimselerle yapılan müzakere yoluyla mücrim Suriye rejimiyle birlikte siyasî çözüme ulaşmak amacıyla Suriye ayaklanmasına baskı uygulamak için Suriye ayaklanması lehine uluslararası toplum tarafından yapılan destek şekillerini artırmanın yollarını görüşmek için gerçekleşmiştir. Zira toplantıda, (kendisi derinden bölünmüş olan) Ulusal Koalisyon'un birliğinin korunmasına vurgu yapılmış ve Koalisyon'un, geçici hükümetin başkanı olarak Gassan Hito'nun ismine karar vermesi sevinçle karşılanmıştır.

Bu toplantı, ayaklanmayı kuşatmak ve İslamiyetini ve mübarek Şam'ın dört bir tarafında Allah'ın şeriatı ile hükmedilmesi talebini sarmalamak için Batı başkentinden ajan bölge başkentine kadar bir biri ardına ve hareketli bir şekilde yapılan görüşmeler silsilesi kapsamında gerçekleşmiştir. Zira Amerika'nın dayatmaya çalıştığı siyasî çözüm, mücrim Suriye rejiminin unsurları tarafı ile Ulusal Koalisyon'un üyelerine kulisler arkasından dayattığı ve Amerika'ya aşırı şekilde sadık olan kimselerin temsil ettiği Koalisyon tarafı arasında yürümektedir. Aynen daha önceden neredeyse hiç kimsenin adını bile duymadığı Suriye asıllı Amerikalı Gassan Hito'yu dayattığı gibi.

Sahte meşruiyetini Batı'dan alan Ulusal Koalisyon'a gelince; o, pozisyon kotalarına yönelik rekabetin sonucundaki ihtilaflara, istifalara ve çekilmelere tanık olmaktadır. Zaten onların arasından herhangi birini Batılı ülkelere sadık kılan da işte bu husustur ki böylece Amerika'nın belirlediği, dolayısıyla dayatmada bulunduğu Batılı ülkeler tarafından seçilebilsin. Ilımlı Müslümanlar olarak adlandırılanlara gelince; onların hali, Allahu [Subhânehu ve Teâlâ]'nın Kur'an-il Kerim'de zikretmiş olduğu kimselerin haline benzemektedir:

فَتَرَى الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ يُسَارِعُونَ فِيهِمْ يَقُولُونَ نَخْشَى أَن تُصِيبَنَا دَآئِرَةٌ فَعَسَى اللّهُ أَن يَأْتِيَ بِالْفَتْحِ أَوْ أَمْرٍ مِّنْ عِندِهِ فَيُصْبِحُواْ عَلَى مَا أَسَرُّواْ فِي أَنْفُسِهِمْ نَادِمِينَ "Kalplerinde hastalık bulunanların: Başımıza bir felaketin gelmesinden korkuyoruz diyerek onların arasına koşuştuklarını görürsün. Umulur ki Allah bir fetih yahut katından bir emir getirecek de onlar, içlerinde gizledikleri şeyden dolayı pişman olacaklardır." [el- Maide 52]

Ey Şam-Suriye'deki Muhlis Müslümanlar:

Bu toplantılar, Suriye ayaklanmasını sahiplerinden alıp kaçırmaya dönük planlardan ibarettir. Dolayısıyla gece gündüz, açık gizli ayaklanmaya yönelik kurulan komplolara karşı sessiz kalmak şerî olarak haramdır. Madem onlar dininize dönük düşmanlıklı batıllarını ilan ediyorlar ve sizleri Allah'ın indirdikleriyle olan yönetimden uzaklaştırmak için çalışıyorlar o halde buna mukabil sizlerin üzerine düşen, Allah'ın indirdikleriyle olan yönetimin kurulmasını ilan etmek olduğu gibi Batılı müdahalenin ayaklanmanızı idare etmeye çalışan düşmanlarınız olduğunu, dış muhalefetten onlarla birlikte  hareket eden herkesi ayaklanmanızın düşmanı olarak gördüğünüzü ve sizinle birlikte olduklarını gösteren Batı ülkelerinin yöneticilerinden sakındığınızı ilan etmektir. Zira sizlerin en tehlikeli düşmanlarınız bizzat onlardır. Buna dair en açık kanıt ise onların sizleri silahlandırmamaları, dahası sizlerin silahlanmasını engellemeleridir. Bunun da ötesinde sizleri, Hilafet Devleti'nin kurulmasını isteyen silahlı guruplardan sakındırmalarıdır. Dolayısıyla şuan Suriye'de alevlenen çatışmanın gerçek boyutu başta Amerika olmak üzere Batı olup o, İslam'ı yönetimden uzaklaştırmaya çalışmakta, bunun için aynen Batılı efendileri gibi İslam'ın tamamen yönetime geri dönmesine karşı savaşan bölgedeki mücrim, fasık ve zalim yöneticilerden oluşan araçlarını kullanmakta ve içeride yöneticiler olsunlar diye laik dış muhalefetten kendileri için bölgedeki hain yöneticiler benzeri ajan yöneticiler imal etmeye çalışmaktadır. Bu yüzden kendisine doğrudan bağlı askerî konseyler hazırlamaktadır ki böylece bu konseyler, onları kötülemelerinin ve onları terörist olarak nitelendirmelerinin ardından silahlı İslamî guruplara darbe indirebilsinler. İşte tüm bunlar, uluslararası kanun, uluslararası müdahale ve uluslararası güçlerin konuşlanması kapsamında olmaktadır... Ayrıca tüm bunlar da Batılı mefhuma göre dünya barışının korunması ve uluslararası terörizmle, yani İslam ile mücadele edilmesi gerekçesiyle yapılmaktadır... Dolayısıyla bu, kafir kapitalist Batı'nın her yerde İslam'a ve Suriye'de dahil İslam Hadaratı Projesi'ni ikame etmek için çalışan muhlis Müslümanlara yönelik açmış olduğu bir savaştır.

Ey Şam-Suriye'deki Mümin Müslümanlar:

Allahu [Subhânehu ve Teâlâ], elbette emrine galiptir. Dolayısıyla Allah'a nusret verene ve onun emirlerine tâbi olana galip gelecek kimse yoktur. Her ne kadar kafir kapitalist Batı ve onun Allah'a, dinine ve Müslümanlara ihanet eden ajan kuyrukları paraya, silaha, medyaya ve entrikalara sahip olsalar da... Şüphesiz Allah, onların hepsinden daha güçlüdür ve onların tuzakları boşa gidecektir. O halde sadece Allah ile birlikte olun ve değişimde O'nun Resulü [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in siretini tâbi olun. Özellikle de sizler, ebedi lideriniz olarak efendimiz Muhammed'i ilan etmişken. Nitekim efendiniz Muhammed, nusret ve güç ehli yoluyla ilk İslam Devleti'ni kurmuştur. Bugün ise onları, İslamî Yönetim programlarını ortaya koyan silahlı guruplar ile hala çalışan veya ayrılan ordu subaylarından oluşan nusret ehli temsil etmektedirler. Dolayısıyla onların üzerine düşen, yarım asırdan fazladır İslam dünyasının dört bir tarafında Hilafet Devleti'ni kurmak için hazırlık yapmasının yanı sıra Allahu [Subhânehu ve Teâlâ]'nın, gökyüzü ve yeryüzü sakinlerinin razı olacağı gelmekte olan Hilafet Devleti'nin Anayasa Taslağı'nı da hazırlayan davet ehline nusret vermeleridir. İşte Allah için, Resulü için, dini için ve Müslümanlar için nasihat eden ve nusreti sadece Allahu Subhânehu'dan uman Hizb-ut Tahrir'in kendisine davet ettiği şey budur. Nitekim Allahu Teâlâ, şöyle buyurmaktadır:

قُلْ إِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللَّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللَّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ قُلْ أَطِيعُوا اللَّهَ وَالرَّسُولَ فَإِنْ تَوَلَّوْا فَإِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ الْكَافِرِينَ "De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana tabi olun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Şüphesiz Allah, bağışlayıcı ve esirgeyicidir. De ki: Allah'a ve Resulüne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah kafirleri sevmez." [Âli İmrân 31-32]

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Medya Bürosu Başkanının Evine Açık Bir Saldırı Yapılmış ve Cobar Mahallesine Dönük Başarısız Baskında Evinin ve Bahçesinin Duvarları Yıkılıp Mobilyaları Kırılmıştır

2013 Mart ayının ortalarında bizlere, mücrim faşist Esed rejiminin ordusunun Dımaşk şehrindeki Cobar ve Abbasiler Meydanı arasına düşen bölgeye baskın düzenlediği haberi ulaşmış ve haberler, tagut Suriye rejimiyle işbirliği yapan dünya kanalının Medya Bürosu Başkanı'nın evinin içinin görüntüsünü ve mücrim gazetecinin sanki kendisine ve mücrimin oğlu mücrim Beşar'ın [dünya ve ahirette Allah'ın laneti üzerlerine olsun] işlemiş olduklarını hiç önemsemeyen sağır ve dilsiz dünyanın gözü ve kulağı önünde ayaklanan halka eziyet eden, mal ve mülkleri imha eden, masumları katleden ve ırzları çiğneyen ifsat olmuş fasit rejimin koruyucularına mubahmış gibi mücrim gazetecinin odalarda ve evinin bahçesinde dolaştığını yayınlayıncaya kadar bu çetelerin Hizb-ut Tahrir / Medya Bürosu Başkanı'nın evine girdiklerini teyit etmemişlerdir... Bu rejimin, getirmediği mücrim, kurmadığı tuzak ve görevlendirmediği kötü niyetli kimse kalmadığı gibi Allah'ın işitip duymadığı zannıyla, bu fani dünyada ebedi kalacağı umuduyla ve sanki kendisine, ruhuna ve katil oğlunun ruhuna lanet okumadık hiçbir insanın, ağacın ve taşın kalmadığı en büyük mücrim babasının beklediği cehennem de her iki günahkar elin de horlanacağı ahiretine karşı körmüş gibi tüm dünya şerleriyle bu hususa yardım etmektedir.

Hizb-ut Tahrir / Suriye Vilayeti, tüm bu olanlara ve rejimin kırk küsur yıldır kendisine ve şebâbına karşı tutuklayarak, işkence ve eziyet ederek işlediği cürümlere rağmen, evet tüm bunlara rağmen yolumuza devam ettiğimizi, sadece Beşar'ı değil, bilakis tüm rejimini ve başta tüm dünyadaki cürümün ve fesadın başı olan Amerika olmak üzere Beşar'ı sabitleyen ve onun için katliam ve yıkım silahlarını kolaylaştıran sömürgeci kafirin tüm nüfuzunu devirmeye kararlı olduğumuzu vurgular. Evet, kendi adına Şam halkını doğrayan ve ecdadımızın Şam'da inşa ettiklerini yıkan uluslararası kanunun işlemiş olduklarına cevap verecek olan sadece Hilafet'tir. Yine kindar Batı'nın ve mücrim Doğunun yüzüne bir şamar indirecek olan sadece Hizb-ut Tahrir'in göklere çıkardığı, anayasa taslağını koyduğu, adamlarını ve Halifesi'ni hazırladığı Nübüvvet Minhacı Üzere Hilafet'tir. İşte o zaman Ümmet, Müslümanların Halifesi'ne biat edecek ve tüm İslam Ümmeti de izzetini yeniden kazanacaktır.

Bundan dolayısı sizleri, rejimi, ehlini, rükünlerini, ordusunu, Esed ailenin kurduğu zalim ve zorba devleti devirinceye, hatta bununla birlikte sömürgeci kafirin nüfuzunu Şam topraklarından söküp atıncaya ve Muhammed [SallAllahu Aleyhi ve Sellem] ve onun ardından gelen Raşid Halifeler [Radıyallahu Anhum Ecmaîn] gibi bizler için adaleti ve ölçüyü tesis edeceği gibi bizleri en iyi şekilde yönetecek olan bir Halife'ye biat edinceye kadar yorulmadan ve bıkmadan bizimle birlikte olmaya davet ediyoruz ey ayaklanmacılar!


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilayeti
Medya Bürosu Başkanı
Mühendis: Hişam el-Baba

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Toplumsal Örgütler Yasa Tasarısı, Modern Asırdaki Baskıcı Rejimi Canlandırmaya Dönük Bir Girişimdir!

Parlamento şuan, toplumun işlerinin idare edilmesi için çok önemli olduğu varsayılan toplumsal örgütler yasa tasarısını tartışmaktadır.

Ancak aslında bu yasa, (2. madde) gereği tek temel olan yasanın yeniden canlandırılması yoluyla tahakkümü ve baskıyı canlandırmakta, (7. madde) gereği toplumsal örgütlerin siyasî faaliyetlerde bulunmasını engellemekte ve (58. 61. ve 62. maddeleri) gereği hükümet tarafından siyasî faaliyetlere sıkı kısıtlamalar getirilmektedir.

Aslında bu, İlk Başkan (Suharto)'nun yeni döneminde yapmış olduğu şeye benzemektedir. Zira yasa tasarısı, insanların etkin bir hale gelmesine katkı sağlaması için toplumsal örgütlere geniş bir fırsat vermek yerine hükümeti muhasebe edenlerin ve herhangi bir sebepten dolayı hükümeti kritik pozisyonlara düşürenlerin  susturulmasına imkan veren bir güç olmaktadır.

Bu, Halk Danışma Konseyi'nin nükseden tek temel yasa olarak gördüğü 1978/II sayılı kararnamesini iptal eden Halk Danışma Konseyi'nin 1998/XVIII sayılı kararnamesini hatırlatmaktadır. Dolayısıyla bu yasa tasarısı, yeni dönem rejiminin kışkırttığı zorbalıktan dolayı insanlara şok edici bir sonucun isabet etmesine yol açabilir.

Diğer taraftan bu yasa tasarısı, (yasa tasarısının 4. maddesi) gereği sıradan toplumsal örgütler ile siyasî parti örgütlerinin kanatları arasında ırkçı bir ayrımcılın varlığını göstermektedir. Görünen o ki siyasî partiler, bizzat kendilerinin propagandasını yapmak istemektedirler.

Zira tüm toplusal örgütler, siyasî partilere bağlı örgütlerin aksine yasa tasarısına boyun eğdirilmektedir.

Bu bağlamda Hizb-ut Tahrir / Endonezya ve tanınmış İslamî örgütler aşağıdaki hususları ilan eder:

1-Modern asırdaki baskıcı rejimi canlandırmaya dönük bir girişim olması itibarıyla bu toplumsal örgütler yasa tasarısını reddeder. Zira o, hükümeti muhasebe eden ve herhangi bir nedenden dolayı hükümeti sıkıntıya sokan insanları susturma gücüne ve yetkisine sahiptir.

2-Aslında şuan ihtiyacımız olan, doğru düşünme yöntemini ve insanları kültürlendirme keyfiyetini geri getirmek, ülkeyi sahih gidişatına geri döndürmek ve bu ülke için ciddi tehdit oluşturan kimseleri ve hususları ve bu tehlikelere karşı koyma keyfiyetini tespit etmektir. Doğrusu ülkeye dönük ciddi tehditleri, laiklik, kapitalizm ve aynı şekilde hayatın her kesimine, özellikle de bu ülkedeki ekonomik ve siyasî alanlara egemen olan modern emperyalizm temsil etmektedir. Dolayısıyla bu tehditler de insanların fikirlerini çarpıtmakta ve onların hatalı eğilimlere ve yollara sürüklenmelerine neden olmaktadır. Bundan dolayı bizlere düşen, bu ülkenin büyük enerjisini sömüren sapkın ideolojileri ve hatalı fikirleri, hiçbir şekilde Ümmetin faaliyetlerine baskı uygulamaya neden olmayan doğru yöne çevirmektir.

3-Ümmeti, Hilafet'i kurmak için ciddi şekilde çalışmaya davet eder. Çünkü alemlere rahmet olacak olmasının yanı sıra Allah Azze ve Celle'nin vaadi olan sadece Hilafet'tir. İşte o zaman bu ülke, Allah'ın izniyle onurlu tutumlara nail olmak amacıyla Ümmetin maslahatı için çalışacak olan çeşitli faaliyetler ve organizasyonlar yoluyla insanların rollerini benimseyeceği sahih yönde hareket edecektir.

Allah bize yeter! Zira O, ne güzel vekil, ne güzel Mevla ve ne güzel nusret verendir!


Muhammed İsmâ’îl Yusanto
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Resmî Sözcüsü
Endonezya

Devamını oku...

Sudan Vilayeti: Üniversitelerdeki öğrenci şiddetine çözüm hakkında diyalog forumu

  • Kategori Sudan
  •   |  

Hizb-ut Tahrir gençleri 29 cumadilula 1434 H., elmuvafık 10 Nisan 2013 M. Çarşamba günü Üniversitelerde fikirsel forumlar düzenlemişler ve bu üniversitelerden biri de Nileyn üniversitesi ki; burada Hizb-ut Tahrir Sudan vilayeti üyesi Üstad Mütevekkil Vedaa konuşma yapmış ve konuşmasında üniversitelerdeki öğrenci şiddetlerini konu edinmiştir. Sorunun kaynağının üniversitelerdeki siyasi söylemlerin duygulara hitap etmesi, fikirlere hitap etmemesinden ve şahısların ön plana çıkarılıp, fikirlerin geri planda yer almasından ve öğrencilerin şiddet olaylarına karşı ciddi bir duruş sergileyemediklerinden ve üniversite yönetiminin de bu olayları ulusalcı öğrencilerin çıkarına kullanmasından ileri geldiğini belirtmiştir.

Üstad son olarak soruna çözüm yollarından bahsederek; fikri esaslara dayalı siyasi amellerin inşasının önemine değinmiş ve üniversite yönetiminin gruplar arasında herhangi bir ayrım yapmaması konusunda dikkatli olmaları uyarısında bulunmuş ve öğrencilerin de gerektiğinde üniversite yönetimini İslami esaslara göre hesaba çekmelerini önermiştir.

Konferansın bitiminden önce soru sorulmasına fırsat tanınarak 14 soruya cevap verilmiştir.

Elhamdulillah

Hizb-ut Tahrir Sudan Vilayeti Medya Bürosu

 

Daha fazla fotoğraf için tıklayınız...

 

Devamını oku...

Hizb ut Tahrir - Bayanlar Semineri: "Şam'ın Şerefli Kadınlarını Korumak İçin Hilafeti Kurmakta Acele Edin"

  • Kategori Ürdün
  •   |  

 

-Basın Açıklaması-
Hizb-ut Tahrir, "Şam'ın Şerefli Kadınlarını Korumak İçin Hilafeti Kurmakta Acele Edin" Başlığı Altında Çok Önemli Bir Kadın Sempozyumu Düzenleyecektir

 

 

 

 

 

Hizb-ut Tahrir Bayanlar Semineri:

"Şam'ın Şerefli Kadınlarını Korumak İçin Hilafeti Kurmakta Acele Edin"

Celil usul alimi, uzman siyasetçi ve önemli düşünür Hizb-ut Tahrir'in emiri Atâ İbn-u Halil Ebu Raşta'nın gözetiminde kadınlara has "Şam'ın Şerefli Kadınlarını Korumak İçin Hilafeti Kurmakta Acele Edin" başlığı altında Hizb  çok önemli bir sempozyum düzenleyecek ve sempozyumda; Suriye'deki kadın ve çocukların katil mücrim Beşar Esed ile kafir Baas rejimi tarafından çekmiş oldukları acıların ve vahşetin korkunç boyutları ele alınacak ve Şam kasabının işlediği bu korkunç cürümleri sonlandıracak çözümler sunulacaktır.

Ayrıca sempozyumda; İslam esaslarından başka kaynağı olmayan sadece Hilafet yönetiminde, kadın hayatının ve değerinin maddeyle ölçülemeyecek kadar kıymetli olduğu tekid edilecektir. Ayrıca dünya çapında Hilafet devletinin acilen kurulması için bütün müslümanlara son gayretleriyle çalışmaları için çağrıda bulunulacak ve Müslüman ordulardan da; büyük İslami sorumluluklarının vefası gereği Şam'daki kardeşlerinin haklarını acilen savunarak, Hizb-ut Tahrir'e Allah Subhanehu ve Tealanın hükümleri sayesinde bütün bölgeyi gözetleyecek hilafet devletini kurması için nusret talebinde bulunacaktır.

Kampanya çerçevesinde 27 Nisan 2013 tarihinde Ürdün'ün başkenti Amman'da yüksek düzeyli kadınlar sempozyumu gerçekleştirilecektir. İnşâ Allah.

Aşağıdaki videoda kampanya ve sempozyumda ele alınacak konuların önemli ana hatları yer almaktadır.


 

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER