Çarşamba, 11 Recep 1447 | 2025/12/31
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Mühendis Osman Bahaş'ın İstanbul'daki Şam ehline nusret konferansında yaptığı konuşma

  • Kategori Video
  •   |  

İstanbul'da, 5 Cumadilula 1434 H., elmuvafık 17 Mart 2013 M. Pazar günü Hilafet'in miladi yıkılış yıl dönümü münasebetiyle düzenlenen; bu yılki ana konusu Şam ehline nusret olan konferansta katılanların huzurunda Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Bürosu Müdürü Mühendis Osman Bahaş konuşma yapmış ve konuşması aşağıdaki kayıtta yer almaktadır.


Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Şam Özgürleri, Ne Satılmak Ne de Ticaret İçindir

"Mısır Ulusal Kadın Konseyi, Suriye'deki durumlar nedeniyle ülkelerinden kaçan ve Mısır'a sığınan kadınların kötü koşullarının istismar edileceğini" dikkate alarak birçok Mısırlının Suriyeli mülteci kadınlarla evlenmelerini eleştirdi. Bundan daha önce de Ürdün'de, kendileriyle evlenmek amacıyla Suriyeli genç kızlar hakkında araştırma yapmak için erkeklerin Suriyeli mülteci kamplarına gelmeleri tartışılmıştı...  Bazı durumlarda küçük yaştaki kızların yaşı ilerlemiş erkeklerle evliliklerini düzenleyen komisyoncuların olduğuna dair birçok raporlar da vardır."

Güçlü Suriye ayaklanmasını çarpıtma girişimleri hala devam etmekte olup civar ülkelere yayılan ve mülteci sayısı milyonu aşan mülteci kampları da dahil olmak üzere Suriye içinde ve dışında birçok şekillere ve renklere girmektedir. Nitekim mülteciler, sadece kötü ve insanlık dışı koşulların acısını çekmemekte, bilakis aynı şekilde en önemlisi genç kızların çile ve trajedilerinin istismar edildiğini gölgeleyen aşağılık şartlarda evlendirilmeleri yoluyla genç kızların ticaretinin yapılması olmak üzere kamp ve kadınları hakkında birtakım yalanlar ve söylentiler de yayılmaktadır. Bazıları bunu, değerlere ve insan haklarına bir saldırı ve uluslararası sözleşmelerle bir çatışma olarak görmektedir! Nitekim Ulusal Kadın Konseyi, Mısır hükümetine iki konuşmacı gönderdi ve bu iki kişi konuşmalarında, mültecilerin ve Mısır halkının kötüye kullanılması ve "evde kalmış kızların" kuyruklarında bir artışın olmasından dolayı Mısırlıların Suriyeli mültecilerle evlenmeleri olgusunun durdurulmasını talep ettiler. Onlara göre bunu, gerekenleri yapması için Mısır otoritelerine baskı yapmak amacıyla sorunu küresel olarak vurgulamak ve ona ışık tutmak için yapmışlardır. Dolayısıyla burada onların, Mısır'ın siyasî durumunu Suriye ile ilgili işlere eklemlemeyi hedefledikleri açığa çıkmaktadır. Hatta bu, bu özgürlere kötü niyetli bir yaklaşımla olsa bile. Kayda değerdir ki bu özgürler, bunlara maruz kalmak yerine hükümetten kendilerini savunma hizmeti talep etmelerinin yanı sıra gerek kendilerini gerekse onurlarını savunmak için de ordular gönderilmesini talep etmelidirler! Ayrıca onların yapmaları gereken, ölümden kaçarak emniyet ve güvenlik arayışına giren halkımızı gözetmedeki ihmalinden dolayı rejimleri muhasebe etmeleridir! Rabbul İzze aziz kitabında şöyle buyurmaktadır:

وَإِنْ أَحَدٌ مِّنَ الْمُشْرِكِينَ اسْتَجَارَكَ فَأَجِرْهُ حَتَّى يَسْمَعَ كَلاَمَ اللّهِ ثُمَّ أَبْلِغْهُ مَأْمَنَهُ ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لاَّ يَعْلَمُونَ "Ve eğer müşriklerden birisi senden yardım isterse, o taktirde, Allah'ın kelamını işitinceye kadar onu himaye et. Sonra onu emin olduğu yere ulaştır. İşte bu, onların bilmeyen bir kavim olmalarından dolayıdır." [Tevbe 6]

Bu müşrikler içindir. O halde halkımız, kadınlarımız ve çocuklarımız olunca nasıl olmalı acaba?

Ey Müslümanlar!

Genç kızların evlenmesi ve onların güvenliğinin sağlanması ve korunması, onların haklarının çiğnenmesi oluyor da onlardan Allah'ın ülkelerindeki ölüm ve yerinden edilme kamplarına kaçanların yaşamlarına, ırzlarına ve güvenliklerine zarar veren Beşar ve çetelerine terk edilmesi onların haklarını korumak mı oluyor? Ayrıca onlar, bu evliliklerin Mısır'da evde kalmış kızların kuyruklarının artmasına katkı sağladığını söylemektedirler. Sanki onlar gelmeden önce içtima ve ekonomi de dahil hükümetin her düzeydeki başarısız politikasının sonucunda bu kuyruklar olmuyor muydu? Yine bu evliliklerin, "fuhuşa zorladığını" söylüyorlar. Peki ya turizm, hadarat ve özgürlük gerekçesiyle rezillikleri destekleyen hükümetlerin miras bıraktıkları rejimlerin gözü ve kulağı önündeki bu ülkelerde yayılan yolsuzluk yuvalarına ne demeli? Dahası mülteci halkımızı zayıflar ve yabancılar olarak görüyorlar. Bu nasıl olabilir? Zira onları ayıran, ister Ürdün ister Mısır ister Lübnan ister Irak isterse de Türkiye'de olsun kendilerini gerek evlerinde gerekse kendi halkları arasında yabancılar kılan sömürgecilerin oluşturduğu yapay sınırlardan başkası değildir.

Müslüman kardeşlerim!

Bizler, tek bir Ümmetiz. Zira bizim dinimiz bir, resulümüz bir, Kur'an'ımız bir, bayrağımız bir ve gayemiz birdir. Dolayısıyla bizim, özgürlere müdahale edenlerin ve onların onurlarına ve ırzlarına saldıranların kökünü kazıyacak olan bir tek Halifemiz eksiktir. Bu da ancak Sykes-Picot sınırlarını ortadan kaldıracak ve Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in râyesini yükseklere kaldıracak olan tek bir devletin kurulmasıyla olacaktır. Allah'ın izniyle bu gün de çok yakında olacaktır.


Kadınlar Kısmı
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Bürosu Üyesi

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Hizb-ut Tahrir / Filistin, Allah'ın İzniyle Umre Yapanların Kazasında Rahmetli Olanların Ailelerine En İçten Taziyelerini Sunar

يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَرْضِيَّةً فَادْخُلِي فِي عِبَادِي وَادْخُلِي جَنَّتِي "Ey Mutmain (huzur içinde) olan nefis! Sen O'ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön! (İyi) kullarımın arasına gir. Cennetime gir." [Fecr 27-30]

16.03.2013 Cumartesi sabahı Ürdün'de, Hicaz topraklarından dönen umrecilerin bindiği otobüs ile el-Adasiye bölgesindeki başka bir kamyon arasında meydana gelen korkunç kazada geneli Filistin Kuzeyindeki Cenin şehrinden olmak üzere umre yapan yaklaşık on beş kişi Allahu Teâlâ'nın rahmetine kavuşmuş ve onlarca kişi de yaralanmıştır.

Hizb-ut Tahrir olarak bizler, bu korkunç kaza bağlamında Allah'ın izniyle rahmetli olanların ailelerine en içten taziyelerimizi sunar ve onlara deriz ki; Allah sizlerin ecrini artırsın, kalplerinize sabır koysun ve Allah ölülerinize rahmet etsin ve onların mekanını cennet etsin. Allahu Subhânehu'dan, hepimizi nebiler, sıddıklar ve şehitlerle bir araya getirmesini temenni ediyoruz. Zira onlar ne güzel arkadaştırlar.

Aynı şekilde yaralılara şifa vermesi ve onların Allah'ın izniyle sağ salim ve günahları bağışlanmış bir şekilde ailelerine kavuşmaları için Allahu Subhânehu'ya yalvarıyoruz.

Hizb-ut Tahrir şebâbından olan kardeşleriniz olarak bizler, gerçekleşen ölüm musibeti için Allahu Teâlâ'nın şu kavlini hatırlatırız:

وَبَشِّرِ الصَّابِرِينَ الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّـا إِلَيْهِ رَاجِعونَ "Sabredenleri müjdele. Onlar; başlarına bir musibet gelince, Muhakkk ki biz Allah'a aitiz ve mutlaka O'na döneceğiz derler." [Bakara 155-156]

Aynı şekilde yaklaşık 90 yıl önce İslam Ümmetinin başına gelen büyük musibeti hatırlatırız ki buda; Müslümanları bir araya getirecek, onların ülkelerini kurtaracak, işlerini gözetecek ve onların hac ve umre yollarını onaracak olan Müslümanların Halifesi'nin ortadan kalkmasıdır. Dolayısıyla Allahu Subhânehu'dan, bizlere ve İslam Ümmetine bir an önce Hilafet'i kurma imkanı vermesini temenni ediyoruz. Zira O, işiten ve dualara icabet edendir.

Sonuç olarak, Allahu Subhânehu'nın rızasından, başınıza gelen musibetlerden dolayı Allah'ın ecrinizi artırmasından ve hastalarınıza şifa vermesinden başka bir şey söyleyemiyoruz.

 

إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّـا إِلَيْهِ رَاجِعونَ

"Muhakkk ki biz Allah'a aitiz ve mutlaka O'na döneceğiz." [Bakara 156]

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Basın Konferansının Kapanış Açıklaması Yemen'deki Diyalogun Arkasında Duran Kurnaz Sömürgeci Batı'dır

Batılı ülkelerin, Yemen için belirlenen siyasî çözüm başarısını daha da ileriye taşımaya hırs göstermesi, kendilerine ileriki dönemde Yemen ve halkı üzerinde hegemonya ve egemenlik sağlayacak olmasından dolayıdır. Ayrıca kapitalist nizamını ve fikirlerini korumak, İslam'ın yeniden yönetime geri dönmesini ve Hilafet Devleti'nin uluslararası sahnede görünmesini engellemeye devam etmek ve Körfez'deki çıkarlarını korumak için bu Batılı ülkeler, 18.03.2013 günü Yemen'de diyalog için bir konferans yapacaklardır.

Tüm bu olanlar bağlamında Hizb-ut Tahrir / Yemen Vilayeti, Hilafet Devleti'ni kurmak yoluyla İslamî hayatı yeniden başlatmaya dönük çalışmasının ikinci merhalesinde, İngilizler, Amerikalılar ve Yemen'deki müttefiklerinden oluşan İslam Ümmetinin düşmanlarının planlarını ifşa edip bunları kamuoyuna açıklamak, bunların Yemen halkı ve İslamî akideleri üzerindeki tehlikelerinin boyutunu ortaya çıkarmak ve onları bunlara karşı durup başarısız kılmaya teşvik etmek için fikrî çatışma ve siyasî mücadele yapmaktadır.

Hizb-ut Tahrir, 13.03.2013 günkü bu basın konferansını, Diyalog Konferansı'nın başlamasından dört gün önce düzenlemiş ve bu konferansa, Yemen'in vakıasını kamuoyuna aktarmak amacıyla çeşitli gazete, uydu kanalları ve web sitelerinden gazete ve medya organlarını davet etmiştir.

Hizb-ut Tahrir, basın konferansının sonunda diyalog hakkında aşağıdaki hususları vurgulamıştır:

1-Siyaset, ekonomi, toplumsal, uluslararası ilişkiler ve öğretim siyaseti gibi hayatın tüm sorunları ile kendi akidemizin cinsinden olmamasından dolayı Yemen'deki insanların acısını çektikleri diğer sorunları çözmek için tatbik konumuna, kendi akidemizden olmamasından dolayı şuan çekmiş olduğumuz tüm acıların nedeni olan kapitalist sistemleri ve fikirlerini getirmek yerine İslam'ı getirmek. Zira Allahu Teâlâ, şöyle buyurmaktadır:

وَأَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ الْكِتَابِ وَمُهَيْمِنًا عَلَيْهِ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَهُمْ عَمَّا جَاءَكَ مِنَ الْحَقِّ "Sana da, daha önceki kitabı doğrulamak ve ona müheymin olmak üzere hak olarak kitabı (Kur'an'ı) gönderdik. Onların aralarında Allah'ın indirdikleri ile hükmet! Sakın onların hevalarına tabi olma." [el-Mâide 48]

2-İslam'da diyalog, kendisiyle amel etmek için hakkı beyan etmek, onu izhar edip yüceltmek ve batılı da yok etmek, onu alt üst edip çürütmek anlamına gelmektedir. Ayrıca İslam'da diyalog, şerî hükümlere ve bunları Yemen kamuoyuna açıklamaya dayanmaktadır. Zira Allahu Teâlâ, muhkem kitabında şöyle buyurmaktadır:

فَإِن تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللّهِ وَالرَّسُولِ إِن كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ "Eğer herhangi bir hususta çekişirseniz, -Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız- onu Allah'a ve resule götürün." [en-Nisâ 59]

Dolayısıyla kapitalizmde diyalog, sorunlarla yüzleşmemeye, onları ertelemeye ve fabrikasyon orta çözüme dayanmaktadır.

3-Fransa kısa zaman önce kendi parlamentosunda yasalaştırmış olduğu eşcinsel evliliği ve onların aile oluşturmaları yasasını bizim için de yasalaştırmadan önce eski Fransız Yemen anayasası ile Diyalog Konferansı'nda yapılacak mevcut yeni anayasa değişikliklerini reddetmek. Zira Hizb-ut Tahrir tatbik konumuna, sadece İslamî Anayasa Taslığını getirecektir.

4-Batılı ülkelerin gözetimindeki konferansların yapılmasını, bunların doğrudan ya da dolaylı yolla Yemen'de gerçekleşmesini ve bu konferanslarda Allah'ın hakkında bir sultan indirmediği hüküm ve kanunların tavsiye edilmesinin engellenmesi ve Yemen'in Batılı ülkelerin düzenledikleri dış konferanslara katılmaması.

5-1962 yılından bu yana Yemen'in dayalı olduğu yönetim sistemi, ilan edilmemiş sivil devlet olduğu gibi şuan sivil devletin kurulmasına çağrılması ve diyalog konferansında ortaya atılması üstü kapalı bir aldatmaca olmasının yanı sıra federalizm de durumu daha da kötüleştirecektir. Dolayısıyla İslam'da Yönetim Sistemi sadece Hilafet olup onun 1924 yılında ilga edilmesi kasıtlı bir Batı çalışması olduğu gibi Hilafet'in kurulması da Müslümanların üzerine farzdır.

6-Bizim yapmamız gereken, dini hayattan ayırma ve faydacılığa tâbi olma akidesine dayalı olan kapitalist ideolojinin tatbik edilmesi yüzünden içine düştüğü sefil durumuna rağmen Batı'nın bizim için oluşturduğu derde deva sunmaya devam etmesini engelleyenlerin yanında yer almaktır.

7-Dünyayı siyasî, ekonomik ve sosyal olarak felaketlere sürükleyen demokrasi, Cumhuriyet ve sivil devlet gibi Batılı çözümleri kabul etmemek ve çözümleri, Sykes-Picot sınırlarını ortadan kaldıracak, sömürgeciliğe ve fesada son verecek olan Hilafet Devleti'ni kurmak yoluyla İslamî akidemizden almak.


Dr. Muhammed Et-Taşî
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Medya Bürosu Başkanı
Yemen Vilâyeti

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Yemen'deki Diyalogun Arkasında Duran Kurnaz Sömürgeci Batı'dır

2012 Kasım ayından 2013 Mart ayına kadar birçok kez ertelenmesinin ardından Diyalog Konferansı, 18.03.2013 gelecek Pazartesi günü başkent Sana'a'da yapılacaktır.

Diyalogun gecikmesi, diyalog hakkındaki çıkarları bakımından Batılı ülkelerin tutumlarındaki ihtilaftan kaynaklanmıştır. Dolayısıyla bu aynı ihtilaf, bu yörüngede dönen siyasî taraflara da yansımaktadır. Nitekim Uluslararası Güvenlik Konseyi, 19.02.2013'de Sana'a'da bir oturum düzenledi ve burada diyalogu tartıştı. Hatta  Amerikan Büyükelçisi, 10.11.2012'de yapmış olduğu basın konferansında diyalogun 2012 Aralık ayına ertelendiğini açıkladı ve 03.02.2013 Pazar günü de Yemen'deki siyasî çözüme ve onun gözetimine eşlik eden 10 ülkenin Büyükelçileri hakkında şöyle bir konuşma yaptı: "Güvenlik Konseyine üye beş daimi ülke ile bunları takip eden Körfez ülkelerinin" tamamı, diyalog masasına otursunlar diye Yemenlilerin çalışması için bir çerçeve geliştirmek amacıyla çalışmaktadırlar. Bunun üzerine İngiltere, daha on gün önce diyaloga destek vermek için 07.03.2013 günü, Yemen'in Dostları Diyalog Konferansı düzenledi. Ayrıca Afrika'daki sömürgeci çıkarlarından başka herhangi bir gerekçe olmaksızın şu an Mali'yi işgal eden Fransa'da, Yemen'deki anayasa değişikliğini üstlenmiştir.

Bir taraftan İngiltere ve onunla birlikte Avrupa Birliği tarafından diyalog ile ilgili siyasî çalışmalar başlarken diğer taraftan da Amerika, Yemen'in içinde ve dışındaki siyasî taraflarla görüşmelere başlamıştır. Hatta Yemen'deki bazı siyasî taraflar, diyalogun ordunun yeniden yapılandırılmasının önüne alınacağı zannederek ordunun yeniden yapılandırılmasının gecikmesinin diyaloga etki edeceğinden korktukları için yeniden yapılanmanın diyalogdan önce gerçekleşmesini talep etmiştir.

İngiltere ve onunla birlikte Avrupa Birliği, diyalogu tek bir çatı altında kabul etmektedir. Zira Avrupa Birliği Büyükelçileri, ta başından beri Aden'deki Güney Hareketi Guruplarıyla görüşmekte olup onların, ayrılık hakkında konuşmaktan uzak lehçelerinin olduğu İngiliz Milletler Topluluğu Bakanı Ulster Brett'in bu Mart ayının başındaki şu sözünde gayet açıktır: "Ortada Yemen'in bölünmeye maruz kalacağı olasılığına dair ciddi kanıtlar bulunmamaktadır." Amerika ise Yemen'in parçalanmasını ve yeniden bölünmesini hedefleyen tamamen farklı fikirler taşımaktadır. Nitekim Yemen konusunda uzman Amerikalı Brian O'Neill, geçen 2012 yılının Mart ayında bir rapor yazmış ve burada şöyle demiştir: "Amerika'nın yapması gereken, Güneyde ve Husilerin bölgelerinde özerkliğe teşvik etmektir. Ancak bu, bu guruplarla Sana'a arasındaki iletişimi koparmaksızın olmalıdır. Yani ayrılma, bir boşanma değildir." Ayrıca Amerika'nın The Christian Science Monitor Gazetesi, bu Mart ayının başlarında Yemen hakkında şöyle demiştir: "... Ancak siyasî faktörler, hala ülkeyi parçalamaya muktedirdir." Yine Güney Barış Harekatı Yüksek Kurulu Genel Sekreteri Kasım Asker Gibran, 10.08.2012'de Yemen'de Amerika ile İngiltere arasında cereyan eden büyük bir siyasî çatışmanın olduğunu ifşa etmiştir. İşte tüm bunlar, diyalogu ve ülkeyi idare etmek için müdahale edenlerin kurnaz sömürgeci Batı olduğuna dair açık kanıtlardır.

Batılı ülkeler, Yemen'deki diyalogdan, ayaklanmanın gidişatını çarpıtmayı, mevcut rejimi korumayı ve rejimin devrilmesini isteyen halkın sloganının gerçekleşmememsini hedeflemektedirler. Çünkü bu, kendi sistem ve fikirlerinin yönetimden uzaklaşması anlamına gelmektedir. Ayrıca Batılı ülkeler, hem İslam'ın hem de onun hayat sorunlarını çözmeye meydan okumaktan uzaklaşmasını, uygun çözüm olarak son elli yıldır Yemen'de gizli başlık altında sivil bir devletin olduğunu göz ardı ederek sivil devletin belirlenmesini, Yemen'i parçalamaya neden olacak olan federal sistemin yerleşmesini, Fransa'nın Yemen'deki eski anayasasının değiştirilmesinin onanmasını, karşı karşıya kalan sorunları erteleyen, bu sorunu hakkı ortaya çıkarıp onu yüceltme ve batılı yok edip onu çürütme yöntemiyle değil de uydurma orta çözüm yöntemiyle çözen kapitalist Batılı bir mefhum olan diyaloga saygı duyulmasını istemektedirler.

Faydacı Batılı kapitalist ideolojinin doğası onu, Yemen'e Bab el-Mandeb üzerinden ve civarındaki körfez petrol sahalarından kendisine akan petrole etki etme zaviyesinden bakmaya itmektedir. Nitekim Somali'deki sistemin çökmesinin doğrudan nedeni İngiltere-Amerikan çatışması olmasına rağmen Amerika, Somali'den yeniden umutlanma sürecinde petrol için 27 keşif kuyusu açmıştır. Ancak Yemen'in Somali'ye eklemlenmesinden korkulur hale gelmiştir. Zira bu, kaçınılmaz olarak Bab el-Mandeb'in kapatılmasına ve Batılı ülkelerin Ümit Burnu yoluyla yeniden gezinmeye başlamalarına neden olacaktır.

İslam ülkelerinde çatışan mevcut Batılı ülkeler eski sömürgecilik sırasında ve sonrasında olmak üzere iki türdür: Birincisi; İslam ülkelerinin parçalarını işgal eden "eski sömürgecilin" olduğu sömürgeci ülkeler. İkincisi; eski sömürgeciliğin yerine bir diğerini getirmek için başta Amerika olmak üzere halklara self-determinasyon hakkı verme çığlıkları atan ülkeler. Bu da Hilafet Devleti'nin uluslararası sahadan kaybolmasının ardından uygar bir bilim adamı olarak takip edilmesi ve dizginleri elinde tutmak için kendi sistemleri ve fikirlerini alması amacıyla Müslümanların evlatlarından kendi kültürleriyle sırtlanlaşmış politikacılar hazırlamasının ardından İslam ülkelerinde birbiri ardına başarı elde etmek için birbirleriyle çatışmaya yol açmaktadır. Dolayısıyla bu da bizim içinde olduğumuz sorunlara yol açmaktadır. Çünkü bizler bunları takip ettiğimiz gibi bunların çözümü için de İslamî bakış açımız olmayan bir bakış açısına yöneldik. Nitekim 50 yılın ardından Yemen'de ilk devrimin üzerine başka bir devrim daha gerçekleştirdik.

Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem], milletlerin bizim üzerimize üşüşeceklerini  haber vermiştir. Zira İmam Ahmed, Tayâlisi, İbn-u Ebi Şeybe, Ebu Davud ve diğerleri, Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in mevlası Sevban'dan Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in şöyle buyurduğunu rivayet ettiler:

يُوشِكُ أَنْ تَدَاعَى عَليكُم الأُمَمُ كما تَدَاعَى الأَكَلَةُ عَلَى قَصْعَتِها، فَقَالَ قَائِل: وَمِنْ قِلَّةٍ نَحْنُ يَوْمَئِذٍ؟ قَالَ بَلْ أَنْتُمْ يَوْمَئِذٍ كَثِيرٌ وَلَكِنَّكُمْ غثاء كَغِثَاءُ السَّيْلِ، وَلَيَنْـزَعَنَّ الله مِنْ صُدُورِ عَدُوِّكُم المَهَابَة مِنْكُمْ وَلَيَقْذِفَنَّ الله فِي قُلُوبِكُمُ الوَهْن، فَقَالَ قَائِل يَا رَسُولَ الله وَمَا الوَهْن قَالَ حُبُّ الدُّنْيَا وَكَرَاهِيةُ المَوْت "Yiyicilerin (oburların) tabakları üzerine üşüşmeleri gibi ümmetlerin (diğer milletlerin) sizin üzerinize üşüşmeleri yakındır." Birisi dedi ki: "Ya Resulullah! Bu, bizim o zaman (sayıca) az olmamızdan mıdır?" Dedi ki: "Bilakis siz o zaman çok olursunuz, velakin selin köpüğü gibi bir köpük (ağırlığında) olursunuz. Allah mutlaka düşmanlarınızın göğüslerinden sizin heybetinizi çıkaracak ve sizin kalplerinize de Vehn atacaktır." Birisi dedi ki: "Ya Resulullah, Vehn de nedir?" Dedi ki: "Dünyayı sevmek ve ölümü kerih görmektir."

Dolayısıyla bizleri, onları defetmeye, onları takip etmemeye, onları sorunlarımızın çözüm kaynağı kılmamaya ve onların aldatıcı kurnaz hadaratlarının parıltısının arkasında solumamaya teşvik etmektedir. Zira bizim hadaratımız, onlardan hem farklı hem de üstündür. Çünkü insan akıllarının ürünlerine değil İslam akidesine dayanmaktadır.

Tüm Batılı ülkeler, ortaya çıkmasından iki yüzyıl sonra bile tâbilerini ikna edemeyen, politikası kendi kamuoyunun bile kabul etmediği Müslümanlara karşı haçlı savaşına dayalı olduğu gibi ekonomisi 2008 yılında başlayan finansal krize dayalı olmasının yanı sıra sosyal yapısı, eğitimi ve diğerleri de bir erkek ve bir kadından oluşan aile yapısının iki erkek veya iki kadın şeklinde değişmesine yol açan şehvetlerin arkasında soluma yüzünden aileyi parçalamaya dayalı olan kapitalizm ideolojisiyle ilgili fikrî sorunların acısını çekmektedirler. Peki bu halde olan birisi diğer sorunları nasıl çözecek ki?!

Batı'nın İslam Ümmeti ile olan hadaratsal çatışmasında, Hilafet Devleti'nin kurulması yoluyla İslamî hayatın yeniden başlamasına katlanamamakta ve uluslararası sahnenin onsuz devam etmesini istemektedir. Ayrıca Batı, Hilafet Devleti'nin fecrinin doğmasının yaklaştığını gördüğünden dolayı onun ortaya çıkmasını engelleyebileceği zannıyla siyasî çalışmalarını yoğunlaştırmaktadır. Ama bu onun için nasıl olacak ki?

06.02.2013'de diyalogun başlama tarihinin açıklanmasından bu yana Hizb-ut Tahrir / Yemen Vilayeti, Yemen'deki siyasî partileri ziyaret etmiş ve onlara İslamî Anaysa Taslağı ve Esbab-ı Mucibesi'ni takdim etmiştir. Yemen'deki siyasî partiler, Batılı ülkelerin empoze ettiği diyalogu ve gündemini reddetmedikleri gibi Fransa'nın koymuş olduğu anayasa değişikliklerini de reddetmemektedirler.

Bizler, bugün düzenlediğimiz bu basın konferansında, diyalog katılımcılarına Allahu [Subhânehu ve Teâlâ]'nın şu kavlini hatırlatırız:

فَإِن تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللّهِ وَالرَّسُولِ إِن كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ "Eğer herhangi bir hususta çekişirseniz, -Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız- onu Allah'a ve resule götürün." [en-Nisâ 59]

Diyalog başarısız olacaktır. Zira o, Batılı ülkelerin, sömürgelerini Müslümanların işlerini Allah'ın şeriatından başkasıyla yönetecek olan başka bir görüntüyle sürdürmek için Yemen'e dayatmış olduğu bir diyalogdur.

Önümüzdeki günlerde yapılacak olan diyalog konferansı, Yemen'in sorunları çözemeyecek, karmaşıklıkları daha da artıracak ve Yemen'i, bizzat kendisini dayatan ve Yemen'de ayaklanmanın olmasına yol açan Batılı ülkelerin çatışma sahası yapmaya devam edecektir. Ta ki insanlar, hakka geri dönüp idrak edinceye, hakka tâbi oluncaya ve akidelerinden fışkıran sistemi, siyaset, ekonomi, içtima, uluslararası ilişkiler, öğretim siyaseti ve benzerleri gibi tüm hayat işlerinde tatbik konumuna koyacak şekilde açığa vuruncaya kadar. Bu ise ancak Hilafet Devleti ile olacaktır.


Dr. Muhammed Et-Taşî
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Medya Bürosu Başkanı
Yemen Vilâyeti

Devamını oku...

Sudan Vilayeti: Sudan'da ve Diğer İslam Beldelerinde Anayasa Krizi Konferansı

  • Kategori Sudan
  •   |  

Hizb-ut Tahrir Sudan Vilayeti 25 Cumadilula 1434 H., elmuvafık 6 Nisan 2013 M. Cumartesi günü Sudan'ın başkenti Hartum'da; ''Sudan'da ve diğer İslam beldelerinde anayasa krizi'' başlıklı konferans gerçekleştirdi. İlk konuşmayı Hizb-ut Tahrir Sudan Vilayeti Resmi Sözcüsü üstad İbrahim Osman (Ebu Halil) yaptı ve konuşmasında; anayasanın ne anlama geldiği ve bağımsızlık öncesi ve sonrası Sudan anayasasının geçirdiği evrelere değinerek, en son 2005 yılında Nifaşa Antlaşmasıyla güneyi ülkeden ayıran anayasayı dile getirmiş, ayrıca bölgeselciliğe, kabileciliğe ve aşiretçiliğe sebebiyet veren siyasi bozukluğa ve ekonomik çarpıklıklara işaret etmiştir.

Konferansta ikinci konuşmayı Hizb-ut Tahrir Sudan Vilayeti üyesi Üstad İvaz Naci yapmış ve konuşmasında Sudan'da ve diğer İslam beldelerinde Anayasa krizinin nasıl çözülebileceği konusuna değinmiş, İslami Anayasanın şekline dair bilgiler sunarak, Hizb-ut Tahrir'in benimsediği anayasa projesine değinerek yönetim nizamına ait genel hükümlerden bazılarından bahsetmiş ve bu anayasayı sadece İslam akidesini esas alan Raşidi Hilafet devletinden başkasının uygulayamayacağının üzerini çizmiştir. Konferans sonunda soru cevap bölümüne geçilmiş ve son olarak Hizb-ut Tahrir Sudan Vilayeti bayan sözcüsü Ummu Evvab İslam ümmetinin eski görkemli günlerine dönebilmesi için anayasanın ne kadar elzem olduğu konusuna değinmiştir.

Allah amellerimizi kabul buyursun

 

Daha fazla fotoğraf için tıklayınız...

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Terör Devleti Olan ABD Yöneticilerini Ağırlamaktan Yorulmadınız mı?

Beldelerimizi işgal eden, zengin topraklarımızı talan edip sömüren, Müslüman kardeşlerimizi öldüren ve çocuklarımızı katleden terör devleti  ABD'nin yeni Dışişleri Bakanı John Kerry; daha bir ay önce özellikle Suriye konusunu görüşmek için Türkiye'ye gelmişti. Lakin, terör devleti bu görüşmeden tam bir netice alamamış ve Türkiye Cumhuriyeti ile olan müttefikliğinde İslami beldeler üzerinde kirli planlarını tam olarak uygulamaya koyamamış ki yeniden bir ziyarete ihtiyaç duydu. ABD'nin Suriye için düşündüğü kirli planları uygulamaya koyacak devlet ve uşak yöneticilerin çalışmalarını Biladü'ş-Şam halkı bir kez daha reddetmiş ve ihaneti deşifre etmiştir ki Keryy yeniden Türkiye'deki müttefik dostları ile görüşme ihtiyacı duydu. Şimdi AK Parti Hükümetinin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Başbakan Erdoğan; Irak, Filistin ve özellikle Suriye konusundaki planlarını dinlemek ve nasihat almak için yine bu terör devletinin Dışişleri Bakanı John Kerry'yi Osmanlı Hilafet Devleti'nin son başkenti İstanbul'da Osmanlı Halifelerinin saraylarında ağırladılar. Bu onların onurlarına dokunmadı ve Müslümanlardan da utanmadılar.

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin bir ay içerisinde hem Türkiye'yi hem de Ürdün ve Filistin'i iki kez  ziyaret etmiş olmasının temel sebebi öncelikle Suriye'deki sıcak gelişmelerdir. Ürdün, Yahudi varlığı İsrail ve Türkiye ile Suriye meselesinde ortak hareket eden ABD, Filistin için iki devletli çözüm konusunda da acele etmektedir. Bu sebeple Türkiye ile Yahudi varlığı İsrail'in ilişkilerinde yumuşama istemiştir. ABD, Suriye'de Allah Subhanehu Ve Taala'nın izni ile kurulacak Hilafet Devletinden duyduğu korku ve endişe gereği yeni diplomatik arayışlarını sürdürmeye devam etmektedir. ABD'nin bu kirli planlarına ise AK Parti Hükümeti tam destek vererek Suriye halkına ve tüm Müslümanlara ihanet etmektedir.

Öyle ki Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu John Kerry ile yaptığı basın toplantısında şu ifadeleri kullanmıştır: "Bir an önce yapmaya çalışacağımız çekirdek grup toplantısında da temel hedefimiz, Suriye'de çoğulcu, demokratik bir yapı içinde güçlü ve ayakları üstünde bir Suriye'nin doğuşunu temin edecek bir geçişin sağlanması. Bu konuda Türkiye elinden gelen bütün katkıyı yapmıştır, bundan sonra da yapmaya devam edecektir." Ahmet Davutoğlu aynı basın toplantısında Filistin ile ilgili ise şunları söyledi: "Temel hedef, vazgeçmeyeceğimiz hedef, 1967 sınırları içinde bir Filistin devletinin en kısa sürede kurulması, yaşayabilir şartlarının sağlanmasıdır. Bu olması halinde -ki yine ABD ile ortak vizyonumuzdur iki devletli çözüm- bölgedeki değişimle, yeni demokrasilerin güçlendirilmesiyle bölgede siyasi diyaloğa, karşılıklı saygıya, etkileşime ve ekonomik karşılıklı bağımlılığa, çok kültürlülüğe dayalı yeni bir Ortadoğu doğacaktır. Hepimizin temel hedefinin bu olması gerektiğini düşünüyoruz."Bu iki açıklamadan bir kez daha anlaşılmıştır ki, Türkiye hem Suriye meselesinde hem de Filistin meselesinde ABD'nin kirli planlarının piyonu konumundadır.

AK Parti Hükümetine ve yöneticilerine sözümüz şudur: Kutsal belde Filistin'in bir karış toprağından dahi vazgeçmeyen Halife Abdulhamid size miras olarak hiç mi bir nasihat bırakmadı. Kaldı ki siz Abdulhamid'in Hilafet saraylarında kafir yöneticileri ağırlayıp nasihat almak ve kanlı ellerini sıkmaktan hiç yorulmadınız.

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Vad Medenî Şehrindeki Güvenlik Otoriteleri İslamî Kitap Fuarının Açılmasını Engellemektedir!!

Vad Medenî şehrindeki güvenlik otoriteleri, Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti'nin, 16 Mart 2013 ile 21 Mart 2013 günleri arasında "zaferler pozisyonunda" olan büyük bir pazarda İslamî bir fuar açmaya dönük talebini reddetti. Nitekim talep, 06 Mart 2013 tarihli yazılı bir talep olmasına rağmen güvenlik birimleri, 14 Mart 2013 günü şifahi olarak reddetmiştir!!

Bu garip davranış bağlamında Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak bizler, aşağıdaki gerçekleri açıklar ve deriz ki:

Birincisi: Hizib, Hartum gibi farklı birçok bölgelerde ve "şuan alışveriş merkezi olan" eski Yeşil Kubbe civarı gibi insanların yoğun olduğu birçok yerlerde birçok fuarlar açmıştır. Zira hizib, herkesin tanıklığında yaptığı ve yapacağı tüm amellerinde tam disiplini ve dakik düzenlemesiyle tanınmaktadır.

İkincisi: Vad Medenî'deki güvenlik otoritelerinin, Ümmeti kalkındırmak ve onun azim İslam temelinde kalkınması için çaba sarfetmek amacıyla hayatın her alanı hakkındaki İslamî kültürü yaymak için İslamî bir kitap fuarının açılmasını reddettikleri bir sırada bu otoritelerin, Nasranilerin doğum günlerinde büyük pazardaki kilisenin önünde "tahrif edici" kitap fuarı açılmasına izin vermeleri, her forumda İslamî olduğunu iddia eden Sudan rejiminin nusrete yardım edeceği ve yeni fecir halkının davet ettikleri şeyi gerçekleştireceği yerde açık bir şekilde İslam'a ve onun muhlis davet taşıyıcılarına savaş açtığını göstermektedir!!!

Üçüncüsü: Onlara, İslam ülkelerinde ve onların toplumlarının ortasında "tahrif edici" kitap fuarı kurmalarına izin verilmesi, ülkenin kendisi için bin bir hesap yaparak çalıştığı kafir Batı ülkelerin desteğiyle olurken Müslümanların yanlarında yer alacak ne bir devleti ve kendilerine yardım edecek ne de bir yardımcısı bulunmaktadır. Ancak onlar için tüm güçlerden daha güçlü olan Allah vardır.

وَهُوَ الْقَاهِرُ فَوْقَ عِبَادِهِ وَهُوَ الْحَكِيمُ الْخَبِيرُ "O, kullarının üstünde kahhardır ve O, hakîmdir (hikmet sahibidir) ve habîrdir (herşeyden haberdardır)." [Enâm 18]

Dolayısıyla Hizb-ut Tahrir, İslam ve ehlini izzetli kılacak ve küfür ve ehlini de zelil kılacak olan bu devlet için Ümmetle birlikte çalışmaktadır.

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak bizler Vad Medenî şehrindeki Müslüman halkımızı, hizbin şebâbının H. 05 Cumade'l Ûlâ 1434 el-Muvafık M. 17 Mart 2013 Pazar günü Vad Medenî şehrindeki güvenlik ve istihbarat birimlerinin binasının önünde sabah saat 10:00'da İslam'a ve onun davetini taşıyanlara destek vermek ve Müslümanların kuvvetini ve izzetlerini göstermek için düzenleyeceği protesto gösterisine katılmaları için şehirdeki Hizb-ut Tahrir şebâbından olan kardeşlerinin yanında yer almaya çağırıyoruz.

وَلِلَّهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِهِ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَلَكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لا يَعْلَمُونَ "Oysa izzet Allah'ın, Resulünün ve müminlerindir. Ancak münafıklar bilmezler." [Münafikun 8]


İbrâhîm Usmân [Ebu Halîl]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Resmî Sözcüsü
Sudan Vilâyeti

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER