Pazartesi, 09 Recep 1447 | 2025/12/29
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

- Basın Açıklaması - Siyasî Çatışma İle Masum Evlatlarının Kanarına Karşı Aciz Olan Hükümetin Faturasını, Irak Halkı Ödemektedir

Irak polisinden bir kaynak, insanlar arasında hiçbir yankı uyandırmayan olaylar ve boş gerekçeler yayan sefil başarısız bir hükümetin altında aralarında ölü ve yaraların da olduğu (172) masum kurban bırakmak için 17.02.2013 Pazar günü dokuz terörist saldırıların Bağdat'ın farklı bölgelerini vurduğunu açıkladı. Çünkü insanlar, güvenlik güçleri sürülerinin çeşitlik kategoride gösterdikleri tam bir zafiyetle birlikte bazen el-Kaide olduğu iddia edilen görünmez hayaletlere bazen de Baas'ın kuyruklarına yönelik suçlamaları işitmekten bıkmışlardır.

Ey Özgür Iraklılar:

Gerek kendileri gerekse insanların canları ve mallarına yönelik olumsuz yansıması olan partileri için maddî kazançlar elde etmek amacıyla siyasî partiler arasındaki ihtilafların şiddeti açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Zira mevcut hükümet, hatasına devam etmekte ve halkının trajedilerinden dolayı da hiç rahatsız olmamaktadır. Çünkü onun önem verdiği tek husus, ne kadar büyük felaketler olursa olsun iktidarda kalmaktır. Dahası bir gözlemci, bu şekildeki bir hükümetin sorunların oluştuğu ve krizlerin kışkırtıldığı oranda varlığının bağlantısı olduğundan neredeyse emin olmaktadır...! İşte yaklaşık iki aydan beridir devam eden gösterilerin talepleri ve meşrulukları açık olmasına rağmen hükümet, sanki varlığının yakıtları insanların ağrıları ve acılarıymış gibi gösteri sahiplerine bir defasında tehdit diğer bir defasında da ambalajlama ve rotasyondan başka bir şey sunmamıştır.

Ey Hayırlı Irak Halkı:

Bugün (istismarcılardan) oluşan politikacılar, silah zoruyla zulüm ve baskı ve çözüm kapılarının kapatılması yoluyla bile olsa insanların taşıdıklarına karşı savunmaya geçmek için aralarındaki ihtilafların devam etmesine rağmen bir konsensüs sağlamışlardır. Dolayısıyla bu da zulmün ve dışlanmanın olmadığı mutlu bir yaşam ümidiyle ülkenin etnik ve mezhepsel temelde bölünmesine başvurmak içindir. Halbuki onlar bu hususta tamamen vehme kapılmaktalar ve onların bu umutları, "susayanın su zannettiği ıssız çöllerdeki serap gibi" heba olup gidecektir.

Bu bağlamda bizler, kindar Batı ile insanlık hadaratının beşiği ve o zamanki dünyada ilim ve irfanın feneri Hilafet'in merkezi olan Irak gibi dev bir ülkenin gitmesi için federalizm ve bölgeler oluşturmak gibi ölümcül bir zehir olan projeleriyle sizleri aldatan kuyruklarının ağlarına ve labirentlerine düşmeyesiniz diye sizlere yönelik hırsımızı ve nasihatimizi tekrar ediyoruz... Nitekim onlar tamamen harap etmek için hatalarını iyileştirmekteler ve sizleri çevreleyip gözetleyen Yahudi varlığını hoşnut etmektedirler. Dolayısıyla bu çekmiş olduğunuz acılardan kurtulmanızın tek yolu, ellerinizi artık zamanı gelmiş olan ve Allah Azze ve Celle'nin izniyle çok yakında bazıları geri dönülmez kaprislere girmiş ve geri kalanları da bunların etkisinde kalmış olan aşınmış zorba yönetim rejimlerinin enkazları üzerine kurulacak olan Nübüvvet Minhacı Üzere Raşidi Hilafet'in gölgesinde Allahuteala'nın indirdikleriyle olan yönetimi geri getirmek için çalışan muhlislerin elleri üzerine koymaktır. Nitekim Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem], şu müjdesiyle bunu tasdik etmiştir:

ثم تكون خلافة على منهاج النبوة "Sonra Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet olacak."

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Hainler, Hizb-ut Tahrir / Merkezî Temas Lecnesi Başkanı Üstad Sad Cagravî'yi Revalpindi'deki Semineri Sırasında Yeniden Tutuklayarak Hilafet'e Savaş Açanların ve Pakistan Silahlı Kuvvetleri İçin Gerçek Tehdidin Bizzat Kendileri Oldu

17 Şubat 2013'de Keyâni rejiminin baltacıları, Hizb-ut Tahrir'in Pakistan ordusunun karargah kenti olan Revalpindi'de düzenlediği seminere baskın düzenledi ve seminerde konferans veren Üstad Sad Cagravî'yi tutukladılar. Nitekim Üstad Sad'ın tutuklanması, insanları Hilafet'e davet etmek için Pakistan'ın başkenti İslamabad ile Revalpindi şehirlerindeki genel konuşmalar ve kitlesel mitingler kampanyasına katılmasının ardından gerçekleşmiştir.

Bu sempozyum açısından olana gelince; Üstad Sad burada, düşman Amerikan güçleri karşısında aşağılanmış, boyun büken ve teslimiyetçi bir akide haline gelsin diye General Keyâni'nin Pakistan ordusunun askerî akidesini değiştirmeye yönelik çalışmasına saldırmış ve Müslümanlara, ümmetin sömürgeciliği doğrudan reddetmesinin ardından sömürgeci kafirin sömürgeciliğinin yüzünü değiştirdiğini ve bunu da ittifaklar mefhumunu kullanarak yaptığını hatırlatmıştır.

Üstad Sad, düşman devletlerle olan bu ittifakların iki taraf arasında eşit muamelede bulunan ittifaklar olmadığını, ancak bunların Müslümanlara boyun büktürmek için hazırlanmış ittifaklar olduğunu, Amerika ile olan bu ittifaklar nedeniyle Amerika'nın Pakistan ve Afganistan'da kalıcı hale geldiğini, zira bu ittifakların Amerika'nın gerek bölgeyi gerekse Afganistan'ı işgal etmesine izin verdiğini ve dünyada nükleer güce sahip tek İslam ülkesinin eşiğine ajan Karzâi hükümetini atadığını ve cüzi çekilme kılıfı altında Amerika'nın Afganistan'da kalıcı varlığı için çalışanın da bu ittifaklar olduğunu vurguladı. Ayrıca Üstad Sad, Pakistan Silahlı Kuvvetleri için gerçek tehlikenin, hainlerden ve Pakistan'ı uçuruma doğru sürükleyen kimselerden oluşan küçük bir kulübün olduğunu açıklamıştır.

Semineri basıp Üstad Sad'ı tutuklamakla Keyâni-Zerdâri rejimi, liderliklerinin Pakistan'ı ölüme doğru sürüklediğine dair başka bir kanıt daha sunmuştur. Dolayısıyla Pakistan halkının Silahlı Kuvvetler içerisindeki muhlis subaylarla birlikte, Hilafet Devleti'ni kurmak yoluyla bu ülkeye İslamî yönetimi geri getirmesini kolaylaştırmak için bir kenara çekilmek yerine, evet bunun yerine rejim, Hilafet Devleti'ni kurmak için çalışan hizbe darbe vurmak yoluyla Amerikalılara bekçilik rolünü oynamaktadır.

Şunu çok iyi bilsinler ki onların tüm bu eylemleri, Hilafet için çalışanları motive etmekte ve onların azimlerini bilemektedir. Bu da zalim hain rejimin sonu olacaktır. Aynı şekilde şunu da çok iyi bilsinler ki Allah onları ihmal etmeyip sadece onlara mühlet vermekte olup ümmet de çok yakında onların ümüklerine yapışacaktır.

وَلاَ تَحْسَبَنَّ اللَّهَ غَافِلاً عَمَّا يَعْمَلُ الظَّالِمُونَ إِنَّمَا يُؤَخِّرُهُمْ لِيَوْمٍ تَشْخَصُ فِيهِ الأَبْصَارُ "Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak Allah, onları (cezalandırmayı), korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor." [İbrâhîm 42]

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- "Amerikan Hegemonyasına Son Verecek ve Mevcut Ajan Yönetim Sistemini Kökünden Söküp Atacak Olan Sadece Hilafet'tir" Hizb-ut Tahrir / Merkezî Temas Lecnesi Başkanı Üstad Sad Cagravî, İslamabad ve Ravalpindi Seminerleri Çerçevesinde

Hizb-ut Tahrir / Merkezî Temas Lecnesi Başkanı Üstad Sad Cagravî, İslamabad ve Revalpindi seminerleri çerçevesinde bir dizi genel konuşmalar ve konferanslar yaptı. Üstad Saad, bu sayede insanlara ümit veren ve motive eden mesajlar verdi. Zira insanlara, siyasî ve askerî liderliklerdeki hainlerin zamanının sona ermek üzere olduğunu, ümmetin onların insanların üzerine tatbik ettikleri kafir demokratik yada diktatör sloganlar altındaki hıyanetlerini reddettiğini, ümmetin artık sadece İslam'ı, şeriatı ve Hilafet'i arzuladığını ve ümmetin her yerde kendilerini mutlu edecek olan İslam ile hükmedecek muhlis liderler hakkında araştırmaya girdiğini vurguladı.

Ayrıca Üstad Sad, düşman Amerikan güçleri karşısında aşağılanmış, boyun büken ve teslimiyetçi bir akide haline gelsin diye General Keyâni'nin Pakistan ordusunun askerî akidesini değiştirmeye yönelik çalışmasını da çürüttü ve Müslümanlara, ümmetin sömürgeciliği doğrudan reddetmesinin ardından sömürgeci kafirin sömürgeciliğinin yüzünü değiştirdiğini, bunu da Hizb-ut Tahrir'in "Siyasî Mefhumlar" kitapçığında açıkladığı ittifaklar mefhumunu kullanarak yaptığını, düşman devletlerle olan bu ittifakların iki taraf arasında eşit muamelede bulunan ittifaklar olmadığını, ancak bunların Müslümanlara boyun büktürmek için hazırlanmış ittifaklar olduğunu, Pakistan'da dünyanın en büyük ikinci Amerikan Büyükelçiliğinin inşa edilmesine yol açanın bu mefhum olduğunu, bunun ülkede terör şebekesini idare etme ve siyasi ve askerî liderlikler içerisindeki ajanları yoluyla ülkeye tahakküm etme imkanı veren korunaklı bir kaleden ibaret olduğunu, yine şerir operasyonlarını uygulaması amacıyla gece yarısından sonra başkent sokaklarında devriye gezmesi için özel Amerikan askerî kuruluşların oluşturulmasına izin verenin bu mefhum olduğunu, bu ittifaklar nedeniyle Silahlı Kuvvetlerimizin, "müttefik" Amerika'nın savaş meydanlarından kaçtığı ve peynirden bile korktuğu bir sırada Amerikan güçleri adına Kabileler Bölgesi'ndeki Müslümanlara karşı savaşmaya itildiğini hatırlattı.

Bunun yanı sıra Üstad Sad, çalışmaların önemini azaltan, fasit rejimlere meydan okuyan, ümmete yönelik planlarını engellemek için çalışan, ümmeti Hilafet'in lider bir devlet olarak yüzyıllar boyunca sağlamış olduğu bir konum olan üstün konumuna geri getirmek için çalışan saf bakış açılarını da çürüttü ve Amerika ile müttefiklerini Müslümanlara düşman olmayan ve bununla birlikte Amerika'nın saldırganlığından ve zulmün bıkmış olan diğer kafir ülkelerden soyutlamak ve İslam ülkelerini güçlü tek bir devlet altında birleştirmek gibi Hizb-ut Tahrir'in bu hususu gerçekleştirmek için bir yol haritası olarak koyduğu Hilafet Devleti'nin anayasasına dikkat çekti.

Devamını oku...

Suriye: Küresel Aktörler ve Piyonlar

  • Kategori Video
  •   |  

Suriye'de yaşanan zulmün sorumlusu olan liderler, 24 aydır çözüm üretemedikleri Suriye sorununda, ABD'nin yapımcılığında bu filmdeki rollerini gereğince yerine getirmekteler!

Devamını oku...

Gelmekte olan Şam İslam Devleti vesikasına katılın Şanlı devrimci Şam ehlinden ihlas sahiplerine her iki cihanda kazançlı olmak için Raşidi Hilafet devletini kurmak için çalışma misakına katılmaları için davette bulunuyoruz.

  • Kategori Video
  •   |  


Bismillahi er-Rahman er-Rahim

وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ

 

''Allah, aranızdan iman edip iyi ameller işleyenlere, kendilerini tıpkı daha önceki mü'minler gibi yeryüzünde egemen kılacağını, kendileri için seçtiği dinlerini sarsılmaz temellere oturtacağını ve korkularını güvene dönüştüreceğini vaadetti. Çünkü onlar bana kulluk ederler, hiçbir şeyi bana ortak koşmazlar. Bu aşamadan sonra kâfir olanlara gelince, onlar yoldan çıkmışların ta kendileridirler.'' [en-Nur: 55]

Sadakallahul azim.

Ey Şam ehli şüphesiz ki lider ehline yalan söylemez, dolayısıyla Hizb-ut Tahrir olarak sizlere bir müjde ve bir uyarıda bulunmak istiyoruz ve Allah Subhanehu ve Teala'nın şu sözüyle müjdede bulunuyoruz:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ تَنْصُرُوا اللَّهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ

''Ey iman edenler! eğer siz Allah'a yardım ederseniz, o da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar.'' [Muhammed: 7]

Ve yine Allah Subhanehu ve Teala'nın şu sözüyle de uyarıda bulunuyoruz:

وَلَا تَرْكَنُوا إِلَى الَّذِينَ ظَلَمُوا فَتَمَسَّكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ مِنْ أَوْلِيَاءَ ثُمَّ لَا تُنْصَرُونَ

''Zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateş dokunur (cehennemde yanarsınız). Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra (O’ndan da) yardım göremezsiniz!'' [Hud: 113]

Ey Şam ehli! dolayısıyla bu iki şey için Allah'a ahidde bulununuz ki sadıklardan olasınız. Andolsun ki Allah Subhanehu ve Teala sizinle olacaktır ve amellerinizi boşa çıkarmayacaktır.

 

Hilafet Ordusu lüğüyle Yapılan Toplantı


 

Şehid komutan Abdurrezzak’ın kardeşleriyle röportaj:


Bu röportaj Salı 16 Rabiussani 1434 H., elmuvafık 26 şubat 2013 M. gününde yapılmıştır.
Şehid komutanın kardeşleri, kendilerinin de ağabeylerinin yolunda ilerleyerek Hilafet devletini kurmak için çalışacaklarını ve başka bir şeye razı olmayacaklarını tekid ettiler. Röportaj esnasında kardeşlerden Usame Abdurrezzak da bulunmaktaydı . O da kardeşleri Ali ve Mustafa gibi Cuma günü 19 Rabiussani 1434H., elmuvafık 1 Mart 2013 M. günü şehid olmuştur.

Müminler içinde Allah'a verdikleri sözde duran nice erler var. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir. (Ahzâb 23)
Sadakallahulazim.

 

Hizb-ut Tahrir Suriye Medya Bürosu Başkanı Mühendis Hişam Elbaba’nın Ahfadul Faruk Bölüğü mücahitleriyle görüşmesi


Pazar, 14 Rabiüssani 1434 H., elmuvafık 24 şubat 2013 M.

 

Halep kırsalı Atarib'li Ensarul hilafet Tugayının Bölük Komutanı Mustafa Abdurrezzak Allah'ın izniyle şehid olmuştur.


14  Rabiussani 1434 H, elmuvafık 24 Şubat 2013 M. Pazar günü Han Al-Asel bölgesinde girdiği kahramanca çarpışmada şehid olmuştur.

 

Ahfadul Faruk Komutanı ile röportaj


Şam devrimi kahramanlarından bir kahraman olan Halep kırsalı Ahfadul Faruk bölüğü komutanı Ebul Munzir'le Hizb-ut Tahrir Suriye Medya Bürosu röportaj gerçekleştirmiştir. Röportaj Şam devrimi ve sonuçları hakkındadır.

Rabiussani 1433 H. / Şubat 2013 M.

 

Halep kırsalında Ensarul Hilafet tabur Komutanıyla röportaj

Hizb-ut Tahrir Suriye Vilayeti Medya Bürosu; önceleri Ensarul Hilafet tabur komutanı olan ve şimdilerde Ensarul Hilafet tugayında tabur komutanlığı yapan İbrahim Emin (Abu Astayf) ile röportaj gerçekleştirmiştir.

Pazartesi 1 Rebiulevvel 1434 Hicri, elmuvafık 11 Şubat 2013 Miladi.

 

Ensarul Hilafet: Suriye'de İslami Hilafet'in Yeniden Kurulması Sözleşmesi

(Birinci Bölüm)

 

Ensarul Hilafet: Suriye'de İslami Hilafet'in Yeniden Kurulması Sözleşmesi

(İkinci Bölüm)

 

Ensarul Hilafet: Suriye'de İslami Hilafet'in Yeniden Kurulması Sözleşmesi

(Üçüncü Bölüm)

 

Perşembe, 06 Safer 1434 H, 20/12/2012

 

 

 

Suriye'deki Silahlı Bölük ve Alaylar, Hizb-ut Tahrir’in Çağrısı Üzere Suriye'de İslami Hilafet Devleti’nin Kurulması İçin Misâk İmzaladılar.

15.11.2012

 

 

Misâka imza atan gruplardan Yüzbaşı Abdurrahman El-Neccar, Ahfaad El-Faruk ve Bölük Komutanı Yahya Mazzawi.

 

 

Misâka imza atanların sayısı gittikçe çoğalıyor. Allah'a hamd olsun. Bunlardan birisi Amcad El-İslam Alay Komutanı Yüzbaşı Ali Şakir idi.

 

 

Şeyh Süleyman El-Şalebi (Ebu Nur), Suriye'deki bölükleri ve alayları İslami Hilafet'i Kurma Misâkı'na imza atmaya ve imza atanlara katılmaya davet ediyor.

 

 

Şam alimlerinden Mustafa Hoca, misâk hakkında yorum yaptı.

Bölükleri misâkı imzalamaya davet ediyor.

09.12.2012

 

 

Hilafet Misâkına İmza Atan Bölükler Ensarul Hilafet Alayını Kurdular!

 

Suriye'de Esed zulmüne karşı savaşan mücahitler, safları ve hedefleri birleştiriyor. Daha önce Köklü Değişim'de yayınlanan bir haberde bazı ketibe (bölük) ve livaların (alay) Hilafet Misâkı'na imza attığı haberi geçmişti. Bu gelişmenin ardından şimdi de "Ensarul Hilafet" adı altında bir alay kuruldu.

 

 

Hilafet Misâkı’nı imzalayan bölüklerle, imza atmayan bölükler işbirliği yaparak 46. Alayı zor bir operasyonla ele geçirdiler.

Hizb-ut tahrir şebabından Ebu Abdurrahman operasyonu gerçekleştiren bütün komutanlara ve yakınlarına bu önemli zaferin şerefine yemek verdi.

20.11.2012

 

Devamını oku...

Müslümanların Küresel Jeostratejik Potansiyeli, Râşidî Hilâfet Devleti'nin Yeniden Kurulması İçin İtici Güç Olmalıdır

  • Kategori Türkiye
  •   |  

Bugün Müslümanlar, 3 Mart 1924 günü ilga edilen Hilâfet'in asırlar boyu kendilerine sağladığı o muazzam kuvvet ve azameti kaybetmenin acısını, başlarına gelen her musibette yaşamaya devam ediyor. Çünkü Hilâfet Devleti, kimi zaman çalkantılar yaşamışsa da, Medine'de kurulduğu günden kaldırıldığı güne kadar, daima Müslümanları birleştirmiş, onları korumuş, Allah'ın hükümlerini adaletle uygulamış ve İslam dâvetini nice topraklara taşımıştır. Ayrıca bulunduğu jeopolitik konum itibariyle, daima dünyanın en stratejik mevkilerini elinde tutmuş, adeta dünyanın merkezine oturmuştur. Hâkim olduğu dönemlerde siyasette en güçlü, orduda en muzaffer, ekonomide en gelişmiş, toplumsal düzende en istikrarlı, bilimde en ileri, kültürde en yüksek, medeniyette en köklü ve adalette örnek devlet olmuştur.

Hilâfet'in 20. yüzyılın başında yıkılmasından sonra, Müslümanlar bütün güçlerini, heybetlerini ve hakimiyetlerini kaybetmiş, toprakları paramparça edilmiş, servetleri yağmalanarak açlığa, fakirliğe ve cehalete mahkum edilmiş, evlatları katledilmiş, namusları kirletilmiş, inançları ve kutsallarına hakaret edilmiş, küfür ordularının sayısız savaşlarına ve işgallerine maruz kalmış, kafirlerin emrinde çalışan yöneticiler eliyle katledilmiş, hapsedilmiş, işkencelere uğratılmıştır. Bunlar yalnızca ilk akla gelen zulümler ve cürümlerdir. Daha da kötüsü Müslümanlar, inanmadıkları, hatta inançlarına aykırı küfür hükümleri ile yönetilmeye mecbur edilmiş, siyasal, toplumsal ve hatta bireysel yaşamlarında dinlerinden uzaklaştırılmışlardır.

Müslümanların bu zillet, hezimet, mağlubiyet ve esaret konumundan kurtarılması için, önceden olduğu gibi, Hilâfet Devleti'nin yeniden kurulması gerektiğine kuşku yoktur. Üstelik bu, Allah Subhanehu'nun kesin bir emri ve Rasulü [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in müjdesidir. Bununla birlikte, günümüzde realist yaklaşımın etkisinde kalan kimileri, kendilerince bunun mevcut koşullarda mümkün olmadığı iddiasındadırlar. Oysa bugün görüyoruz ki Amerika Birleşik "Devletleri" 50 eyaletten, Avrupa Birliği 27 ülkeden ve Rusya Federasyonu 83 federal bölgeden oluşmaktadır. Çin, 1 milyar 350 milyonluk nüfusu aynı ülkede bir araya getirmiştir. Pekala, 1,6 milyara varan sayılarıyla dünya nüfusunun %23'ünü teşkil eden Müslümanlar, neden 50 küsur devlete ayrılmış durumdadırlar? Dünyanın en sahih ve en güçlü ideolojisi olan İslam'a sahip oldukları halde Müslümanları tek bir devlet çatısı altında bütünleşmekten alıkoyan nedir? Bugün İslam toprakları üzerinde dünya petrol rezervinin %74'ü, doğalgaz rezervinin %54'ü ve 1 trilyon dolarlık altın rezervi mevcuttur. Müslümanların 4,7 milyon hazır askeri gücü bulunmaktadır. Görünür gelecekte dünya nüfusunun 1/3'ü Müslümanlardan oluşacaktır. Dünyanın en verimli toprakları, en zengin madenleri ve kritik geçiş noktaları da yine buradadır.

Ey Müslümanlar!

Bu muazzam güce sahip Müslümanları tek devlet altında birleştirecek olan Hilâfet, şer'an farz, aklen mümkün ve siyaseten kaçınılmazdır. Hilâfet'i yıkan kâfir İngilizlerin başbakanlarından Henry Bannerman'ın 1906 yılında söylediği şu sözler, Müslümanların sahip oldukları stratejik potansiyelin apaçık ifadesi değil midir: "Müslümanlar, bilinen ve keşfedilmemiş pek çok rezervler barındıran son derece verimli toprakları kontrol ediyorlar, dünya rotalarının kesişim noktalarına hakim durumdalar, toprakları nice hadaratların ve dinlerin beşiği. Bu insanların tek bir imanı var, tek bir dili var, tek bir tarihi var ve hepsi de aynı özlemlere sahip. Hiçbir doğal engel onları birbirlerinden ayıramıyor... Bu ümmet, şansı yaver gider, tek bir devlet bünyesinde birleşebilirse dünyanın kaderi onun ellerine geçer ve Avrupa'yı dünyanın geri kalanından koparır." Ey Kerim Kardeşler! Batılıları korkutan bu gücü, Müslümanlar ve yöneticileri neden hissedemiyor? Neden Hilâfet'in yeniden ikamesi ve yeni bir küresel gücün doğuşuna öncülük edilmesi için harekete geçilmiyor? Rasulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in şu müjdesi, Allah'a ve Rasulü'ne iman edenlerin harekete geçmesi için yetmez mi?

ثُمَّ تَكُونُ خِلاَفَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ "... Sonra da Nübüvvet Minhacı üzere (Raşidi) Hilâfet olacaktır."

Devamını oku...

Suriye Ulusal Koalisyonu, Kendisini İlk Defa Ortaya Çıkran Batı'yı Temsil Ettiği Gibi Kasap Beşar İle Mücrim Rejiminin İmalatı Olan Cürümün Geri Dönmesi, Koalisyon Yoluyla Yeniden Konuşulmaktadır!

  • Kategori Suriye
  •   |  

Suriye Ulusal Koalisyonu Genel Kurulu 21-22.02.2013 günü, Suriye'deki siyasî çözüm planı için bir çerçeve belirlemek ve işlerini dışarıdan idare edecek ve krizin sona ermesi için görüşmeleri sürdürecek geçici bir hükümet oluşturulmasını ele almak için Kahire'de bir araya geldi. Nitekim bu koalisyon, bu toplantıda geneli Müslüman olan ve İslam ile yönetimi talep eden Suriye halkına karşı yabancı olduğunu vurguladı ve Batı'nın güvenliğini artırıp Allahuteala'nın şeriatının egemenliğinden feragat eden laiklik projesini kabul ettiğini yeniden açıkladı. Bu ise dîni, mezhepsel, kavmiyetçi ve etnik bağlılıkları farklı olmasına rağmen erkek-kadın tüm Suriyelilerin arasını eşit tutan  "çoğulcu sivil demokratik sisteme" davet etmek içindir. Aynı şekilde koalisyon, yeniden Allah'ın şeriatında olduğu gibi otoriteyi ümmete ait kılmaktan feragat etmektedir. Bu ise "özellikle Rusya ve Amerika'nın olduğu Güvenlik Konseyi gibi uluslar arası güvenceleri, uluslar arası uygun gözetimi ve Uluslar arası Güvenlik Konseyi'nden sadır olan bağlayıcı kararlar yoluyla bu süreci mümkün kılacak yeterli güvenceleri" kendisine dayanak kılmayı kabul ettiği içindir. Ayrıca "Basçılara ve Suriye evlatlarına yönelik cürümlere karışmamış diğer siyasî, sivil ve toplumsal güçlere" katılmayı kabul ettiğini de yeniledi. Bir de tüm bunların üzerine işlerini dışarıdan idare edecek ve krizin sona ermesi için görüşmeleri yürütmeyi üstlenecek geçici bir hükümetin oluşturulması üzerinde anlaşıldığı açıklamasını ekledi...

Bu koalisyonun vakıasına bakan bir kimse, onun ortaya çıkmasından bu yana Amerika ve Avrupa gibi dış kararların ipoteğinde olduğunu, hayatında bu dış bakış açısını kabul ettiğini, desteği, yardımı ve çözümü onda aradığını, kararlarında ne insanların görüşüne ne onların dinine ne de hayatlarında İslam'ın hakim olmasıyla ilgili taleplerine baktığını, bilakis bunu dışarının gördüğü gibi çözüm için bir tehlike olarak gördüğünü, aynen dışarının, yani Batı'nın baktığı gibi terörizme ve aşırıcılığa darbe vurmak gerekçesiyle bu eğilime ve bunun için çalışanlara darbe vurmak için hazırlık yaptığını görür...  Dolayısıyla o, beş yıldızlı kadifeli bir dış muhalefet olduğu gibi kendisini ilk defa ortaya çıkaran Batı'yı temsil eden, üretimi ve formülasyonuyla insanlardan, dinlerinden ve maslahatlarından uzak bir süreci konuşan, ardında da Batı ile onun kuyrukları olan Müslümanların yöneticilerinin kendisini, en tehlikeli uluslar arası komplo bir süreç olduğu halde kiralık medya organlarının insanları temsil eden bir muhalefet şeklinde pazarladığı bir muhalefettir. Bu ise bu yolla Suriye'deki duruma yeniden tutunmaya ulaşmak içindir. Nitekim bu, bu konferansın kararlarında açık bir şekilde görülmektedir. Dolayısıyla koalisyonun, "Suriyelilerin kanlarını önlemeye ve ülkeyi, artan yıkım, tahribat ve onu sarmalayan birçok tehlikelerden uzak tutmaya" yönelik bu oyununun arkasında yatan, planlarına teslim olmaları için onların nefislerine ümitsizlik tohumları ekmekten ve kasap Beşar ile mücrim rejiminin imalatı olan cürümün geri dönmesinin bu koalisyon yoluyla yeniden konuşulmasından öte bir şey değildir...

Ey Suriye'deki Müslümanlar:

Sizler düşmanları her taraftan kuşattınız ve sizlerin sadece Allah'ın emrine sarılmaktan başka koruyucunuz da yoktur. Zira Batı ve onun araçları, İslam'ı düşmanları olarak ilan ettiler ve onun hayattan ve yönetimden uzaklaşmasını istemektedirler. Dolayısıyla şeran talep edilen, dininizin yanında yer almanız, onu hayatınızın yolu kılmanız ve sizlere yönelik planlanan her şeye karşı uyanık olmanızdır... Zira koalisyonun ortaya attığı bu şey, Suriye ayaklanmasını İslam ülkelerinde şu ana kadar başarısız olmuş benzer ayaklanmalara dahil etmektir. O halde sizler için bu ortaya atılanlara aldanacak mısınız. Bu ise Rabbinizi öfkelendirecektir. Çünkü ayaklanmanız, sadece Allah'a ibadet etmeyi benimseyip bir tek olan Allah'ın yardımıyla bu uluslar arası komplolara ve tuzaklara tek başına cevap verebilecek olan Küresel Raşidi Hilafet Devleti'ni kurmak yoluyla sadece Allah'ın şeriatını tatbik etmek için çalışılmadıkça asla başarıya ulaşmayacaktır. İşte Hizb-ut Tahrir, kelamlarını Allah'ın dinini ikame etmek üzere birleştirmeleri vacip olmasından dolayı Rablerinin davetine çağıran tüm muhlislere elini uzatıyor. Nitekim Allahuteala, şöyle buyurmaktadır:

أَنْ أَقِيمُواْ ٱلدِّينَ وَلاَ تَتَفَرَّقُواْ فِيهِ كَبُرَ عَلَى ٱلْمُشْرِكِينَ مَا تَدْعُوهُمْ إِلَيْهِ ٱللَّهُ يَجْتَبِيۤ إِلَيْهِ مَن يَشَآءُ وَيَهْدِيۤ إِلَيْهِ مَن يُنِيبُ "Dini ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin. Kendilerini çağırdığın bu (din), Allah'a ortak koşanlara ağır geldi. Allah dilediğini kendisine (peygamber) seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir." [Şura 13]

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER